Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

41. Sayı - Mayıs 2006

Geçtiğimiz ay, Ayışığı Kültür Merkezi’nin davetlisi olarak Türkiye’ye gelen Irak Özgürlük Cephesi Yürütme Kurulu üyesi Avukat Saher Mahdi ile yaptığımız röportajı bu sayımızda okurlarımıza sunuyoruz. Ama bu arada birkaç cümle ile okurlarımıza düşüncelerimizi de aktarmayı gerekli bulduk. Sosyalist Barikat’ı izleyenlerin bildiği gibi dergimiz, çeşitli ülkelerdeki mücadele deneyimlerini çeviriler yoluyla okurlarına aktarmayı bir görev biliyor. Bu arada, kendi politik görüşlerimize ters düşen bazı röportaj ve çeviri yazılarını da okurlarımızın o ülke, o hareket hakkında bilgi edinmesi için yayınlıyoruz. Aşağıdaki röportaj da bu tür çevirilerimizden biri. Başka bir dizi konu bir yana, Mahdi’nin özellikle Kürt sorunu üzerine düşüncelerine ve “tek kimlikli” Irak yaklaşımlarına katılmamız mümkün değildir. Güney Kürdistan’da halen yaşanmakta olan durumdan hareketle parçalanmış Kürdistan’ın gerçekliğini görmemek ve “üniter”yaklaşımda ısrar etmek, son tahlilde şoven bir yaklaşımdır. Sosyalist Barikat,ulusların kendi kaderini tayin hakkı (UKKTH ) ilkesinin konjonktürel durumlar uğruna terk edilebilecek bir ilke olmadığı görüşündedir.


S. Barikat: Kendinizi ve Irak Özgürlük
Cephesini tanıtır mısınız?

Saher Mahdi: Adım, Avukat Saher Mahdi. 1963’te Erbil’de doğdum. 1985’te Bağdat Hukuk Fakültesi’nden mezun oldum. 1989’a kadar devlet dairelerinde avukat olarak çalıştım. 1989’dan bu yana serbest avukatlık mesleğini sürdürmekteyim. İşgalden sonra birkaç dernek, sivil toplum, demokratik toplum kuruluşlarında çalışmalarım var. Irak avukatlar, hukukçular derneklerinde çalışmalarım var. Emekçi kadınlar haklarını savunan bir kuruluşumuz var. Onun içinde çalışmaktayım. Özellikle iş sahasında ayrımcılık konusunda çalışmalarımız ve savunmalarımız da var. Çocukları korumak için bir dernek var. Orada da çalışıyoruz. Aynı zamanda işçi sendikaları federasyonunun avukatlığını da yapıyorum. Irak Özgürlük Cephesinde yürütme kurulu üyesiyim. Aynı zamanda Irak Komünist Emek Partisi üyesiyim.

S. Barikat: Irak Özgürlük Cephesi’ni biraz anlatabilir misiniz? İçinde hangi siyasi hareketler var?
Saher Mahdi: Irak Özgürlük Cephesi, Irak Komünist Emek Partisi’nin kurduğu bir cephedir. Bunların yanı sıra işçi federasyonları, kadın örgütleri ve insan haklarını savunan örgütler, bağımsız yurtsever ve devrimci insanlar, ayrıca öğrenci derneği de var. Tam olarak 1 yıl önce kurulmuştur. Hedefimiz komünist partisinin en çok, en büyük kitleye ulaşmasıdır. Direnişin tek kimlik, milliyetçi ya da ulusalcı ya da dinci kimlikten uzaklaştırıp insani bir kimliğe kavuşturmaktır. Cephenin silahlı kanadı var. Öbür direniş örgütleriyle işgalcilere karşı ortak operasyonlar düzenliyoruz. Ayrıca merkezi siyasi büromuz var. Son gelişmeleri değerlendirip, alabildiğine işgalcileri, işbirlikçileri teşhir edip ve öbür siyasi örgütlerle birlikte ortak tavır alıp, Irak dışında ve Irak içinde gelişmeleri iyi bir şekilde değerlendirmeye çalışıyorlar.

S. Barikat: İşgale karşı direniş cephesinde farklı farklı örgütlenmeler var. Bizim bildiğimiz Irak Yurtseverler Birliği var, İslamcı güçler var. Direnişi yürüten İslamcı güçlerden farklı, direnişe damgasını vuran güçler hangileri? İslamcı güçlerin, milliyetçi güçlerin sokak güçleri ne durumda şu anda?
Saher Mahdi: Kesin bir oran veremeyiz ama şöyle diyebiliriz; direnişin yüzde 80’ini temsil eden güçler Baas Partisi’nin yan kuruluşlarıdır. Cumhuriyet muhafızları, Irak ordusu ve Saddam fedaileri vardır. Ayrıca istihbaratçıları da vardır. Yüzde 10’a yakın ulusal İslamcılar (El Kaide ile bir ilgileri olmayan) var. Kalan yüzde 10’un yüzde 1’i El Kaide ve diğer radikal İslamcılardır ve geriye kalan yüzde 9’u Irak’ta sol ve devrimci örgütlerden oluşmaktadır. Kendi gücümüzü söyleyemem, çünkü yeni silahlı mücadeleye girdik.
Aslında solun işgalden sonra Irak topraklarında 3 yıllık bir ömrü vardır. Biz bu solun temelini atıyoruz, sıfırdan başlıyoruz, yeniden inşa ediyoruz. Ama çok çetin ve ağır şartlarda çalışıyoruz. Irak toplumunun içerisinde yavaş yavaş büyüyoruz ve güçleniyoruz. Sol genel olarak (devrimciler, komünistler dahil) Amerika’nın dayattığı siyasi çözüme hayır diyorlar, işgale hayır diyorlar, direnişi destekliyorlar.
Şu anda Irak’ta bizim iki mücadele alanımız var. Birincisi, şu andaki işgalci güçler ve onların işbirlikçileri. İkincisi, Irak’ta dayatılmak istenen İslami devlettir. Laik sistemi yıkıp, dine, şeriata dayalı bir sistem kurmak istiyorlar. Bunlarla savaşımız daha uzun sürecek, işgalden daha uzun sürecek. Zor, uzun ve çetin olmasının sebebi şu; sol örgütler hiç bir yerden destek almıyorlar. Oysa hem Şiilere hem Sünnilere, bir taraftan İran’dan, bir taraftan Arabistan’dan milyonlarca dolar akıyor.

S. Barikat: Silahlı mücadele dışında somut olarak neler yapıyorsunuz?
Saher Mahdi: İki ay önce Japonya’da emperyalizme karşı anti-emperyalist güçler bir toplantı yaptı. Biz bu örgütün içinde aktif yeralmaktayız. Orada biz, bütün dünyaya, özellikle Ortadoğu’ya yönelik anti-emperyalist bir televizyon kanalı kurmayı önerdik ve sıcak bakıldı. İlk başta Arapça, İngilizce ve Kürtçe yayın yapacak. Anti-emperyalist mücadeleye bizimle katılan hangi ülkeler varsa, kendi dillerinde anti-emperyalist yayın yapacak. İki ay içerisinde bu televizyon hayata geçirilecek.
İşgalden sonra ilk işimiz, en başarılı olduğumuz alan, Irak’ın güneyindeki işçi sınıfı oldu. İşçi sınıfını çok iyi örgütledik, grevler, yürüyüşler düzenliyoruz, işçileri kendi haklarını alabilmesi için örgütlüyoruz. Bunu işçi meclislerinde ve federasyonla yapıyoruz. Nasıriye’deki grev bir aydan fazla sürdü. İşgal güçleri bunu dağıtamayınca çeteler direniş önderlerinden dört kişiyi öldürdüler. Meskubiye’deki elektrik santralini Amerikan askerleri denetlemek istiyorlar. İşçiler buna karşı çıktılar ve hâlâ direniyorlar, iki aydan beri grev sürüyor.
“Iraklı Kadınlar İçin Özgürlük” isimli kadın kolumuz özellikle tutuklu kadınlar konusunda çok aktif, bu konuda başarılı olduğumuza inanıyoruz. Bu kadın kolumuzun da Bağdat’ta ve Kerkük’te üç merkezi var. Tabii komsomolumuz da var. O da partinin silahlı kanadı, ona girmek istemiyorum. Şu an direniş gençler tarafından yönetilmektedir. Bizim gençlik kollarımız ayrıca Bağdat’ın bazı bölgelerinde Sünni - Şii çatışmaları olmasın diye milis kurup, çatışmaları engelledi.

S.Barikat : İşgalin sona ermesi durumunda Irak nasıl bir ülke olacak, programınız nedir?
Saher Mahdi: Tabii senin hayal ettiğin sistem komünist bir toplum ya da daha öncesi sosyalist bir toplum ama bunu gerçekleştirmek için koşullar uygun mu? Şu andaki toplum yapısına bir bakalım. Ona olanak verir mi vermez mi onu değerlendirmemiz gerekiyor ama ben gerçekçi olmaya çalışıyorum. Ben de herkes gibi bir sosyalist toplumu hayal ediyorum ve sonuç olarak işgalden sonra Irak halkının istediği sistemi belirlemek kendi hakkıdır. Ona saygı göstermek zorundayım. Ama şunu belirteyim asla ve asla İslama dayalı şeriata ortak olmayacağız ve ona karşı da savaşacağız. Ön aşama olarak da önceki sistem gibi laik, insan haklarına bağlı, millet farkı olmadan, din - mezhep ayrımı olmadan Iraklıları tek kimlik altında yaşatacak bir sistemi savunuyoruz. Bu benim gerçekleştirilebilecek hedefim; ama tabii hayalim komünizmdir.

S. Barikat: İşgalin kaldırılmasını destekleyen güçler olduğu gibi işgali destekleyen güçler de var. Irak Komünist Partisi gibi. Bunlara yaklaşımınız nedir?
Saher Mahdi: Biz onlardan yalnızca isimlerini değiştirmelerini istiyoruz. Siz komünistlerin yüz karasısınız, hiç olmazsa isminizi değiştirin diyoruz. Düşünün, bir seferinde otobüste oturuyorum. Bu arada KP lideri Hamid Mecid komünist parti merkezinden çıkıyor. Otobüsü durdurdular. Abartmıyorum, arkasında 40 tane koruma arabası var! Özgür bir vatan, mutlu bir insan diyordu bize hep, acaba şimdi bunu hatırlıyor mu?

S. Barikat: Direnişte kadınlar nasıl yer alıyor? Genel olarak kadınların durumu ne?
Saher Mahdi: Irak’lı kadınların büyük çoğunluğu direnişte. Kadınlar hem destekliyorlar, hem aktif olarak yer alıyorlar. Özellikle Irak’lı kadın direnişlerde, operasyonlarda yeralıyor ve en önemli görevi istihbarat toplamak. Kadınlar bu konuda çok iyi. Yazışmalarda kadınlar çok önemli yer almaktadır. Silah konusunda, bir yerden yere taşımada kadınlar önemlidir. Direnişçileri korumak konusunda da kadınlar görev almaktadır. Direnişe maddi olanaklar sağlamak ve yardım toplamak, yurtiçinde ve yurt dışında direnişin propagandasını yapmak kadınların omuzlarındadır. Dikkat ediyorum direnişi yurt dışında da temsil eden, önde olan hep kadınlar oluyor. Sosyalist örgütlerle bağı kuran hep kadınlar oluyor. Çünkü erkeklerin hepsi cephede ve cephenin her alanı önemli ancak kadınlarımız açısından bu iş daha kolay olduğu için kadınlarımız da bu işi örgütlüyor. Davet edildiğimiz Türkiye’den olsun ya da nereden olursa olsun her türlü anti emperyalist yürüyüşe katılırız. Diyebiliriz ki Irak’lı kadınlar siyasi rüştünü ispatlamıştır. Yazılıp çizilmediği için şu anda bir sürü kahraman kadınlarımız bilinmiyor. Şehit düşen kadınlarımız bilinmiyor, cezaevinde kaç tane kadın olduğu bilinmiyor, kaç tanesi aranıyor bilinmiyor. Ama herşeye rağmen mücadele devam ediyor.
S. Barikat: Güney Kürdistan'daki yarı devletsel oluşuma nasıl bakıyorsunuz? Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkı konusunda ne düşünüyorsunuz?
Saher Mahdi: Öncelikle kürtlerin bile kendilerini Kürt olarak kabul etmediği yıllarda 1960’lı yıllarda Kürt halkının kendi kaderini tayin hakkının olduğunu olduğunu biz söylüyorduk. Ama biz komünist olarak bir devletin bir milletin üzerinde kurulmasına karşıyız. Bilinçli bir komünist, milletlerin üzerinde (Kürt, Türk, Arap) bir devletin olmasını asla kabul edemez. Bundan dolayı Kuzey Irak’taki milliyetçi Kürtlere niye ben destek vereyim. Yoksa 6 devlet olması gerekiyor. Türkmenlerin de devlet kurması gerekiyor, Şiilerin de İran yörüngesinde bir devlet kurması gerekiyor. Asuriler de Hristiyanların, ABD’nin yörüngesinde bir devlet kuracaklar. Bizim anlayışımız komünist olarak devlet bir millet üzerinde kurulmamalıdır. Şu anda Kuzey Irak’taki hükümet emperyalizmin uşaklığını yapıyor. Gerici bir hükümettir ve Kürt halkının geleceğine karşı çalışmaktadırlar. Güneydeki hükümet de aynıdır. O da gerici ve işbirlikçidir. Şu anda Irak’taki Kürt azınlığı birinci sınıf vatandaş olarak vardır. Ama ona rağmen kabul etmiyorlar, razı değiller. Cumhurbaşkanlığı onların elindedir. Devlet başkanı Kürttür, bütün işbirlikçi vatan haini ve paralı askerlerin hepsi peşmergedir. Irak’ı onlar yönetiyorlar. Güney ve Kuzey Irak’ta kendi oluşumlarını, kendi meclislerini oluşturdular, ona rağmen razı değiller. Yani Irak yönetimi şu anda kendileridir. Bu işbirlikçiler ne kadar kendi kaderleri hakkında karar verebilirler? O yüzden biz karşıyız. Bu benim kişisel görüşümdür partimin değil. Parti, Irak kurtulduktan sonra bir refarandumla Kürdistan bölgesinin ayrılma hakkı vardır diyor. Ama ben böyle düşünmüyorum, bu kişisel görüşüm.

 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Çakırağa Mah. Abdüllatif Paşa Sk. 4/5 Aksaray-İstanbul
0212 632 23 19