Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

41. Sayı - Mayıs 2006

Maltepe Halk Kültür Merkezi Grevci İşçileri Ziyaret Etti
SERNA-SERAL İŞÇİSİ:
GREV OKULUNUN İYİ ÖĞRENCİLERİYİZ

İşçi sınıfının birlik-mücadele-dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşırken Maltepe HKM emekçileri aylardır direnişte olan Serna-Seral işçilerini ziyaret etti.
Serna-Seral, ziyaretin gerçekleştiği 22 Nisan 2006 günü, 218 gündür grevdeydi. 218 gündür, kar, kış soğuk demeden grev çadırındaydı işçiler...
Biz yaklaşırken, direnişin sesi duyulmaya başlamıştı bile; bizden önce gelen dostları sloganlarla uğurluyordu Serna-Seral işçileri. HKM emekçileri de katıldılar sloganlara, seslere eklenip ses oldular: “Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz!”
Daha sonra grev çadırındaki dostça sohbet başladı. “Çok şey öğrendik” diyor bir işçi sohbet sırasında: “Mesela öğrenci, hakkı için yürüyor, parası yok okuyamıyor. Televizyonlarda görenler vurun diyor. Halkımız konuyu bilmiyor, yarın öbür gün senin çocuğunda aynı duruma düşücek. Bu 71 işçi iki sene önce aynı şeyi söylüyordu ama şimdi farklı düşünüyor. Artık halkların kardeşliğini de tartışıyorlar.”
Ve diyor aynı işçi, “biz bu pozisyona geldiysek eğer, grev de bir okulsa eğer, biz bu okulda kalmayacağız ve bu okulun iyi öğrencileri olmak için mücadele edeceğiz.”
Amaçlarını açıklıyorlar, sade bir dille: “Bizim derdimiz burayı kapatmak değil” diyorlar örneğin, “aksine sendikalı olarak toplu sözleşmeli hakkımızı kullanarak çalışmak istiyoruz.”
Baskıları anlatıyorlar sonra. Patron kışı kullanmak istemiş örneğin, kış koşullarına dayanamayıp pes edeceklerini düşünmüş uzun süre. Sonra SSK tehdidine gelmiş sıra: “Bize bu altı ay boyunca kimsenin SSK’dan yararlanamayacağını söyledi. Ancak yaptığımız araştırmada bir iş yerinde grev varsa o grev bitene kadar sigorta hakkı devam eder diye bir yasayı patronun önüne koyduk bir tokat da buradan vurduk.”
Çevrelerinde yarattıkları direnişçi moralin farkındalar ve bununla haklı olarak övünüyorlar. “Bizim buradaki grev çadırımız, kararlı direnişimiz dolaylı olarak etkisini gösteriyor” diyor bir işçi: “Çevremizdeki fabrikalardan haberler alıyoruz. İşçilerin çalışma koşullarında düzeltmelere gidiliyormuş; çünkü onlarında bizim gibi grev yapmalarından korkuyorlarmış.”
“Bizim direnişimiz Türkiye sınırlarını aştı” diye devam ediyor bir başkası. Yunanistan’dan Almanya’dan kamu personeline bağlı sendikalardan 10 kişilik bir heyet gelmiş geçenlerde.
Almanya’dan, Yunanistan’dan gelmişler belki ama Türkiye’deki sendika bürokrasisinden tık yok hala! Serna-Seral işçisi öfkeli: “Türkiye’deki sarı sendikalar TÜSİAD için eylem yapma kararı alıyorlar ancak bizi görmüyorlar” diye konuşuyor biri. Artık oralardan umutlarını da kesmişler zaten. Ama sınıf kardeşlerinden umutlarını kesmemişler. Bir işçi, “biz bu direnişi tek başımıza kazanamayacağımızı biliyoruz” diyor ve devam ediyor: “bu yüzden bildiriler hazırladık, afişler yaptık, kapı kapı dolaştık ve ne istediğimizi anlatıp destek istedik. Ancak insanlar desteği çay ve şekerden ibaret görüyorlar. Oysa bizim manevi desteğe de ihtiyacımız var. Sizlerin buraya gelmesi çadırımıza girip çıkması bizleri mutlu ediyor.”
Bu, dördüncü çadırlarıymış. Üç kez çadırlarını yıkmış “devletin kolluk güçleri.” Serna-Seral emekçisini bir an bile yalnız bırakmıyorlar! “Bu bizim dördüncü çadırımız” diyorlar, “3 defa yıktılar ama biz dördüncüyü kurduk. Gecenin 5’lerinde gelip bizi ayaklarımızdan sürüyerek çadırlarımızdan dışarıya attılar. Üzerimize biber gazı sıktılar ve bizim arabesk dediğimiz insanlar birbirine kilitendi, direnişi güçlendirdi.”
“Bugün polise artık ‘devletin kolluk güçleri’ diye hitap ediyoruz. Bu da ayrı bir değişim” diyor bi başka işçi...
Sohbet böyle devam ediyor. 71 işçi sonuna dek kararlı... Bu bir okul diyorlar ve biz sınıfta kalmayacağız. Bir yandan da artık 1 Mayıs’a hazırlanıyorlar.
Geldiğimiz gibi dost sıcaklığıyla uğurlanıyoruz grev çadırından... Yine sloganlarla ve direniş sesleriyle...
Serna-Seral işçisi direniyor hala... İnançla, kararlılıkla...


İlyas Aktaş Ölümsüzdür
Diyarbakır'da oligarşinin kolluk güçleri tarafından Devrimci Demokrasi muhabiri İlyas AKTAŞ'ın katledilmesi Adana'da bir basın açıklaması ile protesto edildi. 16 Nisan 2006 Pazar günü saat 13.00'te başlayan açıklamaya ÇHKM, BDSP,DGH, HÖC, SDP, PARTİZAN, İşçi Mücadelesi ve TKP katıldı. Açıklamayı okuyan Devrimci Demokrasi Adana temsilcisi yapılan katliamların ne ilk ne de son olduğunu, devrimci basının susturulamayacağını belirtti. Gerçekleştirilen eyleme yaklaşık 60 kişi katıldı. Eylemde "İlyas Aktaş Ölümsüzdür", "Devrim Şehitleri Ölümsüzdür", "Yaşasın Devrimci Dayanışma", "Faşizme Karşı Omuz Omuza sloganları atıldı.

İlyas Aktaş’ın Katlinin Sorumlusu Devlettir
14 Nisan 2006 günü saat 13:00'de İstanbul'da, Devrimci Demokrasi ve Demokratik Haklar Platformu tarafından bir basın açıklaması yapılarak, İlyas Aktaş'ın katledilmesinin sorumlusunun devlet olduğu ifade edildi.
Beyoğlu Galatasaray Postanesi önünde yapılan ESP, Alınteri, HKM ile diğer devrimci kurumların da destek verdikleri eylemde, üzerinde Musa Anter, Metin Göktepe ve İlyas Aktaş'ın resimlerinin bulunduğu "Susmadık, Susmayacağız-Devrimci Demokrasi" pankartı açıldı. Eylemde basın açıklamasını okuyan Devrimci Demokrasi çalışanı Hakan Bingöl; Diyarbakır'da yaşanan olaylara değinerek, İlyas Aktaş'ın vurulmadan bir gün önce polisler tarafından tehdit edildiğine dikkat çekti. Yine Devrimci Demokrasi Gazetesi'nin Diyarbakır muhabiri olan Sevda Karakuş'un da keyfi ve gerçek dışı iddialarla tutuklandığını dile getiren Bingöl, devletin, Kürt ulusuna yönelik topyekun bir saldırının içerisine girdiğini, bu saldırının, Recep Tayyip Erdoğan'ın "Çocuk da olsa, kadın da olsa, terörün maşası haline gelenlere gereken yapılacaktır" sözlerinde ifadesini bulduğunu dile getirdi. Bingöl sözlerini şöyle tamamladı: "Bir kez daha devrimci basın kuruluşları olarak tüm dünya halklarının kardeşliğini savunduğumuzu, bunun için mücadele etmekten vazgeçmeyeceğimizi ve gerici iktidarların yarattığı bulanık ortamlarda halkın doğru haber alabilme hakkı için mücadelemizi yılmadan sürdüreceğimizi yineliyor, İlyas Aktaş'ların, Musa Anter’lerin, Metin Göktepe'lerin, Ferhat Tepe’lerin yolunda yürüyeceğimizi yineliyor ve buradan sesleniyoruz, susmadık, susmayacağız"

Dersim’de protesto ve dayanışma eylemleri
Dersim'de 14 HPG gerillasının katledilmesi ve başta Amed olmak üzere diğer Kürt illerindeki polis terörünü protesto etmek amacıyla 28 Mart 2006 tarihinde DTP tarafından bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Dersim HKM'nin de destek verdiği açıklama yürüyüşle başladı, Kültür Sokağı’ndan yürüyüşe geçen kitle belediye yer altı çarşısı üzerinde bir araya gelerek bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamanın devamında kitle oturma eylemi yaparak Kürt illerindeki polis terörünü kınadı. Basın açıklamasından sonra kitle sloganlar eşliğinde dağıldı.

***
Dersim'de tutuklama furyasında gözaltına alınan 48 kişiden 15. tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. 03.Nisan.2006 günü Tunceli PTT müdürlüğünden HKM, HÖC ve DHP tarafından tutuklananlarla dayanışma amacıyla kart atılarak bir basın açıklaması yapıldı. Açıklamada Dersim'deki anti-demokratik uygulamaların devam ettiği ve polisin bu keyfi tutumlarının boşa çıkartılacağı vurgulandı. Daha sonra alkışlar eşliğinde basın açıklaması son buldu.

 

 


 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Çakırağa Mah. Abdüllatif Paşa Sk. 4/5 Aksaray-İstanbul
0212 632 23 19