Maltepe
Halk Kültür Merkezi Grevci İşçileri Ziyaret Etti
SERNA-SERAL İŞÇİSİ:
GREV OKULUNUN İYİ ÖĞRENCİLERİYİZ
İşçi sınıfının birlik-mücadele-dayanışma günü
1 Mayıs yaklaşırken Maltepe HKM emekçileri aylardır
direnişte olan Serna-Seral işçilerini ziyaret
etti.
Serna-Seral, ziyaretin gerçekleştiği 22 Nisan
2006 günü, 218 gündür grevdeydi. 218 gündür, kar,
kış soğuk demeden grev çadırındaydı işçiler...
Biz yaklaşırken, direnişin sesi duyulmaya başlamıştı
bile; bizden önce gelen dostları sloganlarla uğurluyordu
Serna-Seral işçileri. HKM emekçileri de katıldılar
sloganlara, seslere eklenip ses oldular: “Kurtuluş
Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz!”
Daha sonra grev çadırındaki dostça sohbet başladı.
“Çok şey öğrendik” diyor bir işçi sohbet sırasında:
“Mesela öğrenci, hakkı için yürüyor, parası yok
okuyamıyor. Televizyonlarda görenler vurun diyor.
Halkımız konuyu bilmiyor, yarın öbür gün senin
çocuğunda aynı duruma düşücek. Bu 71 işçi iki
sene önce aynı şeyi söylüyordu ama şimdi farklı
düşünüyor. Artık halkların kardeşliğini de tartışıyorlar.”
Ve diyor aynı işçi, “biz bu pozisyona geldiysek
eğer, grev de bir okulsa eğer, biz bu okulda kalmayacağız
ve bu okulun iyi öğrencileri olmak için mücadele
edeceğiz.”
Amaçlarını açıklıyorlar, sade bir dille: “Bizim
derdimiz burayı kapatmak değil” diyorlar örneğin,
“aksine sendikalı olarak toplu sözleşmeli hakkımızı
kullanarak çalışmak istiyoruz.”
Baskıları anlatıyorlar sonra. Patron kışı kullanmak
istemiş örneğin, kış koşullarına dayanamayıp pes
edeceklerini düşünmüş uzun süre. Sonra SSK tehdidine
gelmiş sıra: “Bize bu altı ay boyunca kimsenin
SSK’dan yararlanamayacağını söyledi. Ancak yaptığımız
araştırmada bir iş yerinde grev varsa o grev bitene
kadar sigorta hakkı devam eder diye bir yasayı
patronun önüne koyduk bir tokat da buradan vurduk.”
Çevrelerinde yarattıkları direnişçi moralin farkındalar
ve bununla haklı olarak övünüyorlar. “Bizim buradaki
grev çadırımız, kararlı direnişimiz dolaylı olarak
etkisini gösteriyor” diyor bir işçi: “Çevremizdeki
fabrikalardan haberler alıyoruz. İşçilerin çalışma
koşullarında düzeltmelere gidiliyormuş; çünkü
onlarında bizim gibi grev yapmalarından korkuyorlarmış.”
“Bizim direnişimiz Türkiye sınırlarını aştı” diye
devam ediyor bir başkası. Yunanistan’dan Almanya’dan
kamu personeline bağlı sendikalardan 10 kişilik
bir heyet gelmiş geçenlerde.
Almanya’dan, Yunanistan’dan gelmişler belki ama
Türkiye’deki sendika bürokrasisinden tık yok hala!
Serna-Seral işçisi öfkeli: “Türkiye’deki sarı
sendikalar TÜSİAD için eylem yapma kararı alıyorlar
ancak bizi görmüyorlar” diye konuşuyor biri. Artık
oralardan umutlarını da kesmişler zaten. Ama sınıf
kardeşlerinden umutlarını kesmemişler. Bir işçi,
“biz bu direnişi tek başımıza kazanamayacağımızı
biliyoruz” diyor ve devam ediyor: “bu yüzden bildiriler
hazırladık, afişler yaptık, kapı kapı dolaştık
ve ne istediğimizi anlatıp destek istedik. Ancak
insanlar desteği çay ve şekerden ibaret görüyorlar.
Oysa bizim manevi desteğe de ihtiyacımız var.
Sizlerin buraya gelmesi çadırımıza girip çıkması
bizleri mutlu ediyor.”
Bu, dördüncü çadırlarıymış. Üç kez çadırlarını
yıkmış “devletin kolluk güçleri.” Serna-Seral
emekçisini bir an bile yalnız bırakmıyorlar! “Bu
bizim dördüncü çadırımız” diyorlar, “3 defa yıktılar
ama biz dördüncüyü kurduk. Gecenin 5’lerinde gelip
bizi ayaklarımızdan sürüyerek çadırlarımızdan
dışarıya attılar. Üzerimize biber gazı sıktılar
ve bizim arabesk dediğimiz insanlar birbirine
kilitendi, direnişi güçlendirdi.”
“Bugün polise artık ‘devletin kolluk güçleri’
diye hitap ediyoruz. Bu da ayrı bir değişim” diyor
bi başka işçi...
Sohbet böyle devam ediyor. 71 işçi sonuna dek
kararlı... Bu bir okul diyorlar ve biz sınıfta
kalmayacağız. Bir yandan da artık 1 Mayıs’a hazırlanıyorlar.
Geldiğimiz gibi dost sıcaklığıyla uğurlanıyoruz
grev çadırından... Yine sloganlarla ve direniş
sesleriyle...
Serna-Seral işçisi direniyor hala... İnançla,
kararlılıkla...
İlyas Aktaş Ölümsüzdür
Diyarbakır'da oligarşinin kolluk güçleri
tarafından Devrimci Demokrasi muhabiri İlyas AKTAŞ'ın
katledilmesi Adana'da bir basın açıklaması ile
protesto edildi. 16 Nisan 2006 Pazar günü saat
13.00'te başlayan açıklamaya ÇHKM, BDSP,DGH, HÖC,
SDP, PARTİZAN, İşçi Mücadelesi ve TKP katıldı.
Açıklamayı okuyan Devrimci Demokrasi Adana temsilcisi
yapılan katliamların ne ilk ne de son olduğunu,
devrimci basının susturulamayacağını belirtti.
Gerçekleştirilen eyleme yaklaşık 60 kişi katıldı.
Eylemde "İlyas Aktaş Ölümsüzdür", "Devrim
Şehitleri Ölümsüzdür", "Yaşasın Devrimci
Dayanışma", "Faşizme Karşı Omuz Omuza
sloganları atıldı.
İlyas Aktaş’ın Katlinin Sorumlusu Devlettir
14 Nisan 2006 günü saat 13:00'de İstanbul'da,
Devrimci Demokrasi ve Demokratik Haklar Platformu
tarafından bir basın açıklaması yapılarak, İlyas
Aktaş'ın katledilmesinin sorumlusunun devlet olduğu
ifade edildi.
Beyoğlu Galatasaray Postanesi önünde yapılan ESP,
Alınteri, HKM ile diğer devrimci kurumların da
destek verdikleri eylemde, üzerinde Musa Anter,
Metin Göktepe ve İlyas Aktaş'ın resimlerinin bulunduğu
"Susmadık, Susmayacağız-Devrimci Demokrasi"
pankartı açıldı. Eylemde basın açıklamasını okuyan
Devrimci Demokrasi çalışanı Hakan Bingöl; Diyarbakır'da
yaşanan olaylara değinerek, İlyas Aktaş'ın vurulmadan
bir gün önce polisler tarafından tehdit edildiğine
dikkat çekti. Yine Devrimci Demokrasi Gazetesi'nin
Diyarbakır muhabiri olan Sevda Karakuş'un da keyfi
ve gerçek dışı iddialarla tutuklandığını dile
getiren Bingöl, devletin, Kürt ulusuna yönelik
topyekun bir saldırının içerisine girdiğini, bu
saldırının, Recep Tayyip Erdoğan'ın "Çocuk
da olsa, kadın da olsa, terörün maşası haline
gelenlere gereken yapılacaktır" sözlerinde
ifadesini bulduğunu dile getirdi. Bingöl sözlerini
şöyle tamamladı: "Bir kez daha devrimci basın
kuruluşları olarak tüm dünya halklarının kardeşliğini
savunduğumuzu, bunun için mücadele etmekten vazgeçmeyeceğimizi
ve gerici iktidarların yarattığı bulanık ortamlarda
halkın doğru haber alabilme hakkı için mücadelemizi
yılmadan sürdüreceğimizi yineliyor, İlyas Aktaş'ların,
Musa Anter’lerin, Metin Göktepe'lerin, Ferhat
Tepe’lerin yolunda yürüyeceğimizi yineliyor ve
buradan sesleniyoruz, susmadık, susmayacağız"
Dersim’de
protesto ve dayanışma eylemleri
Dersim'de 14 HPG gerillasının katledilmesi
ve başta Amed olmak üzere diğer Kürt illerindeki
polis terörünü protesto etmek amacıyla 28 Mart
2006 tarihinde DTP tarafından bir basın açıklaması
gerçekleştirildi. Dersim HKM'nin de destek verdiği
açıklama yürüyüşle başladı, Kültür Sokağı’ndan
yürüyüşe geçen kitle belediye yer altı çarşısı
üzerinde bir araya gelerek bir basın açıklaması
gerçekleştirdi. Açıklamanın devamında kitle oturma
eylemi yaparak Kürt illerindeki polis terörünü
kınadı. Basın açıklamasından sonra kitle sloganlar
eşliğinde dağıldı.
***
Dersim'de tutuklama furyasında gözaltına alınan
48 kişiden 15. tutuklanarak cezaevine gönderilmişti.
03.Nisan.2006 günü Tunceli PTT müdürlüğünden HKM,
HÖC ve DHP tarafından tutuklananlarla dayanışma
amacıyla kart atılarak bir basın açıklaması yapıldı.
Açıklamada Dersim'deki anti-demokratik uygulamaların
devam ettiği ve polisin bu keyfi tutumlarının
boşa çıkartılacağı vurgulandı. Daha sonra alkışlar
eşliğinde basın açıklaması son buldu.
|