Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

41. Sayı - Mayıs 2006

Aşağıdaki konuşma geçtiğimiz ay ILPS'nin davetlisi olarak Türkiye'ye gelen Filistin Genel Hizmet İşçi Sendikası Genel Sekreteri ve Filistin Ulusal İşçi Konfederasyonu Yönetim Kurulu üyesi Bekir El Cemal’in 28 Nisan 2006 günü basına yaptığı bilgilendirmenin özetidir. Filistin'deki son durum ve mücadele deneyimleri üzerine önemli noktalar içeren bu konuşmayı mümkün olduğunca az kısaltarak okurlarımıza ulaştırmayı bir görev olarak kabul ediyoruz.

Ambargo Filistinlileri Soykırıma Uğratıyor
Her şeyden önce, Filistin halkı yıllardan beri İsrail işgal güçlerinin ambargosuna maruz kalmakta ve bu yüzden yoksulluk ve ekonomik zorluklar gün geçtikçe artmaktadır. Seçimlerden sonra ise bütün Filistin yönetimi yeni bir ekonomik krize girmiştir. Bu kriz yalnızca örgütleri değil, bütün Filistin halkını etkilemektedir. Ambargodan dolayı var olan ilaç ve tedavi araçları gibi sıkıntıların üstüne şimdi ekonomi ve maaşlar krizi de eklendi. Özellikle yaşlıların ve çocukların tedavisinde, astım tedavisinde kullanılan ilaçlar, Gazze’de ve Batı Şeria’da bulunmamaktadır. Bu ilaçların Gazze halkına ulaşması yasaklanmıştır. Bugün Gazze’de bir milyon ikiyüzbin kişi yaşamaktadır ve bunların çoğu çocuklardır. Özellikle Gazze’de ameliyat malzemeleri olmadığı için bazı hastalar, İsrail’e yada Batı Şeria’ya sevk ediliyor ama İsrail buna izin vermiyor. O yüzden bir çok hasta yaşamını yitiriyor. Örneğin benim yeğenimin ayağındaki bir yaralanma için üç hafta bekledik ama İsrail Kudüs’ten başka bir yere sevk etmek için izin vermedi. Maalesef geç kaldık ve ayağını kesmek zorunda kaldılar Kudüs’te. Ben bunun tanığıyım. Kudüs’teki hastaneden sınırdaki askeri yönetime bu çocuğun durumunu fakslarla, telefonlarla anlattık. Durumunu biliyorlardı ama askeri yönetim izin vermedi.
Bu yalnızca bir olay; Gazze’de böyle yüzlerce çocuk var. Ayrıca onbeş bin kalp hastası, diyaliz ve kan nakli gereken hastalar, ilaçsızlıktan ve yatak olmadığından zor durumdalar.
Gıda ambargosu ise başka bir sorun. Gazze ufak bir yerdir. Hayvancılık olmayan bir yerde özellikle çocuklar için, yapay sütler de önemli bir gıda maddesidir. Ama iki aydan beri, yeni doğan çocuklar için ne normal süt, ne de yapay sütler yok; bunlar İsrail sınır kapılarında depolarda bekliyor ve ambargodan dolayı Gazze’ye sokulmuyor.
Gazze halkının çoğunluğu ekmeği kendi evinde yapıyor. Ama şu an piyasada un yok. İnsanlar un bulamayınca fırınlara gitmek zorunda kalıyorlar. Şahsen ben geçenlerde dört kişilik aileme ekmek almak için, tam beş buçuk saat bir fırın kuyruğundaydım.
Ayrıca tüccarlar, örneğin ülkeye iki tır un ya da temel gıda maddeleri sokacaklarsa, bunun yanında İsrail’de üretilen meyvelerden de iki tır alması koşulu var. Tüccarlar da zorla aldıkları bu meyvelerin fiyatını diğerlerine yansıtıyor.
Filistin’de özel sektör şu anda çökmüş durumda. İşçiler uzun zamandan beri işlerine gitmiyorlar. İşsizlik Gazze’de %70 civarlarındadır. 140 bin devlet memuruna ise üç aydır maaşları ödenmemektedir. Bu maaşları Avrupa Birliği karşılıyordu ve HAMAS’ın iktidar olmasından sonra kestiler. Yani kötünün kötüsü bir durum var.

Halkı Cezalandırıyorlar
Yalnızca bu kadar değil, Arap ülkelerine ve bütün Filistin Halkı’na yardımlar Dünya Bankası üzerinden gelir ve İsrail bankalarına aktarılır. Şimdi HAMAS hükümetine bir cezalandırma olarak bütün yardımlar kesilmiştir. Aslında Filistin halkı cezalandırılıyor; HAMAS’ı iktidar yaptıkları için.
Biz işgal altında seçimler olamaz diyorduk. Ama ABD Emperyalizmi ve Avrupa Birliği bize baskı yapıyordu: “Yapın şu seçimleri!” Onların baskısına rağmen seçimleri yaptık. Filistin halkı Ortadoğu’nun en demokratik seçiminde HAMAS’ı seçti. Şimdi, bize seçim yapın diyenler sonucu kabul etmiyor. Peki nasıl bir seçim istiyorlar? Ya biz geri zekalıyız ya da onlar. Sen benden demokrasini uygulamamı istiyorsun, uyguladım. O zaman sonucunu kabul etmek zorundasın. Avrupa Birliği’nin ve ABD’nin gözlemcilerinin kabul edildiği şeffaf ve çok demokratik bir seçim yapıldı. Filistin’de hiç kimsenin burnu kanamadan bir seçim ve hükümet değişikliği yapıldı. Buna rağmen bunu kabul etmediler.
Yani şu anda uygulanan cezalandırma HAMAS’a değil, Filistin halkına yöneliktir. Aslında buna askeri darbe diyebiliriz.

Utanç Duvarı Halkımızı Bölüyor
Utanç Duvarı, şu an Filistin’de bulunan köyleri bırakın, aileleri bile bölüyor. Sonuç olarak Batı Şeria parçalanıyor ve bir ekonomik çıkmaza sokulmaya çalışılıyor.
En verimli toprakların üzerinde duvar yapılıyor. Bu duvar Batı Şeria’nın en verimli 20 bin dönüm arazisini işgal etmekte. Ayrıca duvar on binlerce Filistinli işçinin fabrikalara ve kendi işyerlerine gitmesini engelliyor. Siz burada oturuyorsunuz ve sokağın karşı tarafındaki fabrikaya gidemiyorsunuz.
Önceden beş dakikada gittiği okuluna öğrenciler şimdi ancak üç saatte gidebilir. Çünkü kontrol noktasından geçmesi gerekir. Çok ilginçtir; Batı Şeria’da duvar bir okulun tam ortasından geçmektedir.
Aileler bölünüyor. Köylerin ortasından geçiyor, dört seneden beri abi kardeşini, baba kızını, anne oğlunu göremiyor. İsrailli akademisyenler bile bundan utanıyor artık.
Lahey’deki Adalet Mahkemesi “işgal edilmiş topraklar üzerinde coğrafi olarak hiç bir değişiklik yapılmaz” diye karar aldı ama İsrail devam ediyor. Şaşırmıyoruz. Çünkü İsrail Devleti kurulduğundan bu yana, Filistin halkını destekleyen 200 tane uluslararası karar çıkmıştır ve hiçbiri uygulanmamıştır. O yüzden biz şaşırmıyoruz.
Tabii ki İsrail orada emperyalistlerin bir koludur. Emperyalist ve siyonist örgütler, yazılı ve görsel basın insanları, özellikle Avrupa halklarını kandırıyor. O yüzden sizden basın mensupları olarak, sizin gerçekleri olduğu gibi yansıtmanız, bize yapacağınız en büyük iyilik olur.

Ahmed Saadat Yoldaş Direniyor
Biliyorsunuz, bir ay önce İsrail Devleti bir korsanlık olayı gerçekleştirdi. Bütün dünyanın gözü önünde bir Filistin hapishanesine saldırdı ve sabahtan akşama kadar bu hapishaneyi kuşatıp, yıkıp ve orada beş yoldaşı ve bir bakanı ve onların içinde bir milletvekilini kaçırıp İsrail hapishanesine götürdü.
Ahmed Saadat ve eski bir bakanın tutsak bulundukları hapishane, İngiliz ve Amerikan askerleri tarafından korunmaktaydı. Ama operasyondan beş dakika önce İngiliz ve Amerikan askerleri çekildiler; bu, Siyonizmin emperyalizm ile işbirliği yaptığını gösteriyordu.
Onlar 09:30’da hapishaneden çıktılar, 09:35’te ise İsrail askerleri bölgeyi kuşatmaya başladı. 8 saat süren kuşatmada hapishaneyi bölüm bölüm yıktılar. Her yıktıkları bölümden sonra Ahmed Saadat ve arkadaşlarını, eski bakan Şubeyki’yi ellerini kaldırarak teslim olmaya çağırdılar. Arkadaşlar “ellerimizi kaldırarak ve üzerimizi çıkararak çıkacağımıza ölmeyi tercih ederiz” dediler. İsrail yoldaşlarımıza ulaşmak için hapishaneyi son hücresine dek yıktı.
Son salonun duvarı dozerle yıkılınca bir İsrail subayı girdi ve onlardan dışarı çıkmalarını istedi. Çıkışın şeklini televizyonda siz de gördünüz. Elleri kaldırarak değil, hiç bir şey konuşmadan, üstlerini çıkarmadan, üstlerini bile aramalarına izin vermeden, dim dik yürüyüp çıktılar. Ölürüz ama sizin istediğinizi yapmayız dediler.
Kuşatma başladığı andan itibaren bütün Gazze ve Batı Şeria’da halklar sokaklara döküldü. Üç günlük grev ilan edildi ve tüm Gazze ve Batı Şeria’da uygulandı. Yalnız Filistin’de değil, bazı Arap ülkelerinde ve Arap olmayan ülkelerde de protestolar oldu. Gururla söyleyebilirim ki, Türkiye’de Ahmed Saadat ve yoldaşlarının serbest bırakılması için yaklaşık 14 tane eylem yapılmıştır. Bu bizim için bir onurdur, bir şereftir.
Aslında onların hedefi yoldaşların öldürülmesiydi. Ama İsrail, Filistin ve bazı Arap ülkeleri ve bütün dünyanın devrimcilerinin baskısıyla bunu göze alamadı. Türkiye’deki, bazı Arap ülkelerindeki ve özellikle İspanya’daki demokrat ve ilerici hareketler Filistin halkına destek oldular. Biz bunları anında takip ediyorduk ve bütün basın organları canlı yayından bütün ülkelerden protestoları çekiyorlardı. Bu desteği Filistin halkı asla unutamaz.
Kaçırılan altı kişi manevi olarak durumları çok yüksektir. 17 Nisan’da Ahmed Saadat mahkemeye çıktı. Mahkemeye hiç bir ifade vermedi. Daha doğrusu mahkemeyi kabul etmedi ve çıkmadı. Bunun üzerine hakimleri ve savcıları zindanlara getirdiler. Dün de (27 Nisan) Ahmed Saadat’ın dört yoldaşını mahkemeye zorla çıkarttılar. Basın oradaydı ve gördük. Dört yoldaş mahkemeyi tanımadı ve kavga ettiler, dövüştüler. Hiç bir ifade vermediler.
Bu gösteriyor ki, onlar İsrail mahkemelerini kabul etmiyorlar. Bu bizim için ayrıca bir gururdur.
Hepinize çok teşekkür ederim.

 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Çakırağa Mah. Abdüllatif Paşa Sk. 4/5 Aksaray-İstanbul
0212 632 23 19