Devrimci sosyalizm, 2006'ya mücadelenin bütün
cephelerinde önüne büyük hedefler koyarak girmiştir.
Bu bağlamda;
- ideolojik mücadele cephesinde; Manifesto çalışması,
- örgütsel çalışmada; açık ve diğer alanlarda
yeni açılımlarla büyüme sürecimizi hızlandırma
ve iç ilişkilerimizi sağlamlaştırma,
- kadrolaşmada; daha büyük ve daha nitelikli kadrolaşma,
- kitle mücadelesinde; proletarya ve diğer emekçi
kesimlerle daha sağlam, gelişkin ve derinlikli
bağlar kurarak, devrimci bir halk hareketini örme
yolunda güçlü kökler oluşturma,
- politik pratik alanda ise yeni ve daha güçlü
kampanyalarla devrimci sosyalizmin bir militan
sokak hareketi olma hedefini güçlü biçimde somutlaştırma,
bulunduğumuz her alanda bu kampanyalar yoluyla
sürece damgamızı güçlü biçimde vurma, hedefleriyle
yürüyoruz.
2006 sağlamlaşma ve daha hızlı yürüme ve yeniden
inşa sürecimizi hedeflerine ulaştırmada gözle
görülür, temel mesafeleri aldığımız bir yıl olmalıdır.
Bunlar mevcut koşullar altında başarabileceğimiz
hedeflerdir. Mesele tümüyle bizlere, yani sürecin
kadrolarına, militanlarına kalmıştır.
İdeolojik çalışmalarımız kendi başına özgün bir
nitelik taşımaktadır. Manifesto hedefi yeniden
inşa sürecimizin temel bir hedefidir. Özel bir
önem vererek, zaman ayırarak bu büyük hedefimizi
somutlaştıracağız.
Diğer tüm çalışmalar ise esas olarak pratik politik
çalışma içinde somutlaşacak, ete kemiğe bürünecek
çalışmalardır. Pratik politik çalışmadan bağımsız
bir kadrolaşma, kitle çalışması, örgütsel çalışma
bizim açımızdan düşünülemez. Hiç kuşkusuz, bu
çalışmaların her biri kendi başına özgün yanlara
sahiptir, kendi içinde oldukça farklı öğeleri
taşırlar. Ancak hepsinin içinde gerçekleşeceği
alan pratik politik çalışma alanıdır. Kadro çalışması
doğru insanların seçimini, eğitimini, doğru görevlendirme
vb. ister, kitle çalışması sağlam kitle bağları,
kurumlaşmalar, doğal kitle önderleri, vb. ister...
Ancak tüm bu çalışmalar eğer somut devrimci politik
pratik çalışmalar içinde gelişmiyorsa doğaldır
ki, devrimci bir kadrolaşma, devrimci bir kitle
çalışması olarak gelişemezler. Her süreçte tüm
devrimci çalışmanın motor unsuru politik pratik
çalışmadır. Doğru ve sağlam temellere dayanan
ve güçlü bir politik pratik çalışma tüm diğer
çalışmaların önünü açar. Kitlelere ulaşmada buz
kıran rolü oynar, kad-roların teorik eğitimi pratik
çalışma içinde sınamalarını, deneyim kazanmalarını
sağlar. Kitle çalışması, kadrolaşma, örgütlenme
ve pratik politik faaliyet aslında bir zincirin
halkalarını oluşturur.
Devrimci sosyalizm yeniden inşa sürecimizde politik
pratik faaliyetini ilk aşamada tekil politik faaliyetler
üzerine kurarken, son bir buçuk yıldır daha kapsamlı
ve komplike faaliyet biçimi olan kampanyalar üzerine
kurmaktadır. Proletarya ve emekçilerin gündemde
öne çıkan ya da çıkarılması gereken temel sorunlarından
en yakıcı olanları seçilerek ele alınmaktadır.
Kampanya çalışmasının mantığına uygun olarak tüm
güçlerimiz kampanya çalışmasına odaklanmakta,
ele alınan konuda çok yönlü, birbirini tamamlamayan,
programlı, sistematik faaliyetler yürütülmektedir.
Kampanya çalışmaları proletarya ve emekçi kitlelerle
kendi sorunları üzerinden ilişki geliştirmede,
Partimizin öncü pratikler yaratmasında ve gücünü
yoğunlaştırarak sesini daha güçlü duyurmasında
kaldı-raç rolü oynamaktadır. Tekil pratikler üzerinden
nispeten daha dağınık çalışma tarzı yerine, daha
toparlayıcı, daha etkin bir politik faaliyet ve
daha gelişkin bir örgütsel ve kadrosal yapı geliştirmeye
uygun olan kampanyalar önümüzdeki süreçte de pratik
politik çalışmamızın iskeletini oluşturacaktır.
I- Emperyalizme Karşı Özgür Ülke, İnsanca
Yaşam Kampanyası
Devrimci sosyalizm yeni kampanya çalışmasını tüm
yoldaşlardan görüş alarak anti-emperyalist bir
içerikle örgütlenmeyi kararlaştırmıştır. Kampanyamız
"Emperyalizme Karşı Özgür Ülke, İnsanca Yaşam
Kampanyası" ismi altında yürütülecektir.
Kampanyamız yaz aylarına değin olan süreci kapsamaktadır.
Kampanya süreci gelişmelere bağlı olarak daha
uzun bir zaman dilimine yayılabilir.
Kampanyamızın tüm ideolojik-politik kaynakları
ve doğaldır ki hedefleri emperyalist-kapitalist
sisteme ilişkin değerlendirmelerimize yaslanmaktadır.
Tüm sömürge ve yeni-sömürgeler emperyalistlerin
açık yada gizli işgali altında bulunuyor. Bu ülkelerde
bulunan kapitalist yapılar esas olarak emperyalizmin
ülke içindeki yerli uzantıları konumundadırlar.
İşgalci emperyalistler ve işbirlikçileri aynı
bütünün parçaları olarak kurdukları sömürgeci
ve yeni-sömürgeci sistemler yoluyla ülkelerimizin
tüm hayat kaynaklarını sömürmekte, faşist devlet
yapıları aracılığıyla yoğun bir çürütme, pasifikasyon
ve şiddeti uygulamaktadırlar. Gelinen noktada,
yeni-sömürge ülkelerde tüm temel kararlar artık
açıkça emperyalistler ve onların oluşturdukları
egemen oldukları IMF, DTÖ, Dünya Bankası, NATO
gibi kurumlar tarafından alınmaktadır. Irak, Afganistan
ve daha pek çok ülkede yaşanan açık işgaller ve
sözde BM güvenlik barış güçleri yoluyla denetim
altına almalar ise sürecin giderek vahşi askeri
saldırganlık boyutunun da öne çıkmakta olduğunu
göstermektedir. Özellikle Türkiye ve Kürt coğrafyasının
da bir parçası olduğu bölgemiz Ortadoğu askeri
saldırıların odağında bulunmaktadır.
Bütün bu süreçlerin başlıca aktörü politik ve
askeri alanda ABD emperyalizmi ve İsrail, ekonomik
alanda ise IMF ve DTÖ'dür.
Proletarya, yoksul köylülük ve diğer emekçi kesimler
günlük yaşam deneyimlerinden bu emperyalist güçlerin
halk düşmanı yüzünü açıkça görmekte ve tanımaktadırlar.
Yaşanan işgallerin, yoksulluğun, işsizliğin ve
her türlü çürümenin arkasında bu güçlerin bulunduğunu
emekçiler biliyor ve bu güçlere karşı büyük bir
öfke ve nefret taşıyor.
Kampanyamız bu öfkenin, nefretin devrimci bilinçle
ifadesi, sesi, iradesi ve eylemi olmalıdır, olacaktır.
Kampanyamız içeriği itibariyle emperyalist-kapitalist
sistemi esas olarak üç ana tema üzerinden hedef
tahtasına çakacaktır.
Kampanyamızın ana temalarından birincisi, emperyalizmin
gizli açık işgali ve bunun özellikle coğrafyamızdaki
sonuçları olacaktır. Yeni-sömürgecilik, gizli
işgal ve işbirlikçiler, Kürdistan'daki sömürgecilik
genel ve güncel özgün boyutlarıyla ele alınacaktır.
İşgalciler ve işbirlikçiler vurgusu özel olarak
işlenecektir/işlenmelidir. Emperyalizmin tüm hayat
kaynaklarımıza el koyması ve bunun güncel görünümleri
olan yeni sosyal güvenlik yasası, özelleştirmeler
vb. yasalar gündemleştikçe kampanyamızın birer
bileşeni haline getirilecektir.
İkinci ana teması, emperyalist-kapitalist sistemin
tüm dünya halklarına dönük saldırılarıdır. Irak'ın
ve Afganistan'ın işgali, İran'a müdahale başta
olmak üzere Ortadoğu'ya dönük emperyalist müdahaleler,
siyonist İsrail'in Filistin'deki işgali, IMF,
DB ve DTÖ yoluyla dünya halklarının kaynaklarını
yağmalaması, vb. olgular bu bağlamda özel olarak
ele alınıp kampanyamızın bileşeni haline getirilecektir.
Üçüncü ana teması ise emperyalist-kapitalist sisteme
karşı dünya çapında gelişen halkçı ve devrimci
direnişlerdir. Emperyalist-kapitalist sistemin
yenilmez olmadığı, giderek büyüyen bir direniş
dalgasının gelişmekte olduğu, bu direnişlerle
eylemli, somut pratik bir dayanışmanın gerekli
olduğu, bu direnişlerin coğrafyamızdaki bileşeni
olmak gerektiği, hedefimizin esas olarak bu olduğu
vurgusu kampanyamızın temel bileşenlerinden biri
olacaktır.
Kampanya çalışmalarında emperyalist-kapitalist
sistemin kimi kilit unsurları, kimi temel kavramlar
ve hedefler öne çıkarılacaktır. Emperyalist-kapitalist
sistemin öncü ve en azgın saldırgan, hegemon gücü
ABD emperyalizmi, emperyalist-kapitalist yağmayı
yöneten IMF ve DTÖ, siyonist İsrail ve direnen
Filistin, emperyalist gizli ve açık işgal ve işbirlikçiler,
direnen halklar, proletaryanın ve ezilen halkların
enternasyonal dayanışması, özgür vatan insanca
yaşam istemi, vb. bunların başlıcalarıdır. Tüm
ajitasyon ve propaganda çalışmalarımız özellikle
bu vurgular üzerinde yükselmelidir.
İçeriği itibariyle bu üç ana tema üzerinden gelişecek
olan kampanyamız önüne somut politik ve pratik
hedefler koymaktadır. Bunların başlıcalarını şöyle
sıralayabiliriz;
a) Emperyalist-kapitalist sistemi ve işbirlikçilerini
teşhir etmek, militan eylemlerle emperyalist saldırganlığa
karşı durmak ve ancak böyle karşı durulabileceğini
göstermek, bu bağlamda teşhir ve militan eylemi
iç içe ele alan bir mücadele hattı yaratmak...
b)Anti-emperyalist, anti-siyonist mücadelenin
öncüsü ve sözcüsü devrimci sosyalist harekettir
vurgusunu güçlü biçimde bulunduğumuz her yerde
emekçilere duyurmak, hisettirmek...
c) Sahte anti-emperyalist, gerçekte ise faşist
milliyetçi güçleri pratik yoluyla teşhir etmek,
adeta anti-emperyalist mücadelenin tekeli kendilerindeymişcesine
hareket etmelerinin karşısına militan duruşu geçirmek...
d) Kampanya bağlamındaki enternasyonal ilişkiler
ve dayanışma faaliyetleri yoluyla, enternasyonal
ilişkilerimizde yeniden somut ve gözle görülür
başlangıçlar geliştirmek...
e) Pratik çalışmalarımızı "İşsizliğe ve Yoksulluğa
Karşı Mücadele Kampanya"mızın deneyimleri
ışığında çok daha komplike, nitelik ve nicelik
olarak daha gelişkin hale getirmek...
f) Kampanya çalışmalarımızda oldukça eksikli biçimde
yürüyen, pratik eylem, kitle katılımı, desteği
ilişkisini daha güçlü biçimde kurmak, belirlenmiş
eksikli yanları aşmak, çalışmalarımızı kitle katılımını
gözeten tarzda di-zayn etmek, yoldaşlarımız, kurumlarımız,
birimlerimiz arasındaki kolektif pratik örgütlenme
yeteneğini daha da geliştirmek...
Hiç kuşkusuz, kampanya bağlamında daha farklı
pek çok özgül hedef konulabilir. Her birimimiz,
kurumumuz, hatta tek tek yoldaşlarımız ihtiyaçlarına
göre özgül hedefler belirleyecektir, belirlemelidir.
Kampanya süresi boyunca kampanya çalışmaları,
Partimizin tüm birimlerinin, tüm yoldaşların politik
pratik çalışmalarının merkezi unsuru olacaktır.
Diğer güncel gündemler kampanya konusu ile bağlantılandırılmalıdır.
Kampanya konusu hemen hemen tüm sorunlarla arasında
bağ kurulabilecek niteliktedir. Bunun mümkün olmadığı,
ya da güncel sorunun başlı başına ele alınması
gereken durumlarda da yürütülecek çalışmalar kampanya
ça-lışmalarımızın önüne geçmeyecek tarzda ele
alınmalıdır. Önümüzdeki aylarda gündemleşecek
olan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, 1 Mayıs
gibi olmazsa olmaz takvim gündemleri kampanyamızın
birer bileşeni haline getirilmelidir. Bunun yanı
sıra 30 Mart, 6 Mayıs, 1 Haziran, 6 Haziran, 25
Haziran'da benzer biçimde doğrudan kampanyamızla
bağlantılı olarak ele alınacaktır. Vazgeçilmez
takvim gündemlerinden biri olan Newroz ise sürece
doğru değerlendirilecek, gelişmelere bağlı olarak
bir taktik izlenecektir.
Öte yandan, hiç kuşkusuz, özgün ve çok önemli
gündem konularının gelişmesi durumunda (Örneğin
Şemdinli benzeri, vb..) bunlar ayrıca ele alınamalıdır.
II- Kampanyamız ve Kitle Çalışması, Örgütlenme
Sorunu ve Diğer Noktalar
Tüm Yoldaşlar Görev Başına
Kampanyamız kapalı ve açık alandaki, yurtiçi ve
yurtdışındaki tüm birimlerimizin, kurumlarımızın
ve yoldaşlarımızın ana çalışma konusudur. Topyekün
tüm enerjimizi yaratıcı bir tarzda kampanya faaliyetlerimize
yoğunlaş-tırmalıyız.
Yeniden inşa sürecimizin hedefi (ideolojik alan
vb. bir yana) bellidir; emekçi kitleler içinde
sağlam, kolayca sökülüp atılamayacak bir asgari
ilişki ağını yaratmak, PASS'ı bir atılım düzeyinde
örgütleyecek kadro birikimini ve örgütsel, pratik
yapılanmayı ve yetenekleri yaratmak... Politik
pratik çalışmamızın motoru olan kampanyalarımız
bu hedefe hizmet ettikleri ölçüde anlam kazanabilirler.
Bu bağlamda, tüm çalışmalarımız; örgütlenme, kitle
çalışması, kadrolaşma, vb.. kampanya çalışmaları
içinde yeniden inşa sürecimizin hedeflerine daha
da yaklaşmayı sağlayacak tarzda düzenlenmelidir.
Kampanya: Eylem, Kitle Çalışması, Kadrolaşma
Bütünlüğüdür
Devrimci sosyalist Hareketimiz daha önceki kampanyalarımızı
ve diğer politik pratik çalışmalarımızı değerlendirdiğinde;
bu çalışmaların örgütlenme, kitle çalışması ve
kadrolaşma bağlamında yeterli ölçüde değerlendirilemediğini,
bu yönde özel ve planlı çaba yürütülmediğini görmüştür.
Çalışmalarda politik pratik eylemlerin gerçekleştirilmesi
adeta tek amaç haline gelmektedir. Hedeflediğimiz
eylemlerin gerçekleştirilmesi elbette mutlaka
gereklidir. Ancak bu sadece ilk adımdır. Bir kampanya
süreci sadece ilk adımların örgütlenmesi değildir.
Kampanya sadece birbirine eklemlenen eylemler
serisi olarak ele alınamaz. Kampanyalar sadece
eylemlerin gerçekleştirilmesi olarak ele alındığında
devrim sempatizanlarını, bizim sesimize kulak
veren, ilgi gösteren insanları örgütleyemez, bir
kitle hareketi yaratamaz, ya da kadrolaşma düzeyimizi
kendiliğinden bütünlüklü olarak daha ileri bir
noktaya sıçratamaz. Her eylem kendi konusu bağlamında
bizim sesimizi emekçilere taşır. Emekçilerin yakıcı
sorunlarına yanıt olduğu ölçüde ilgi çeker. Bu
bağlamda emekçilerle bizim aramızda bir köprü
görevi görür. Tam da bu noktada buna ikinci bir
halkanın daha eklenmesi gerekir. Yani oluşan köprüden
yararlanarak sesimize kulak veren emekçilerle
doğrudan ilişki kurmak, onları eylem süreçlerine
katmak, saflarımıza kazanmak... Eğer bunu yapamıyorsak,
eylem ve kampanya süreçlerinde özel bir çaba harcayarak
yeni kitle ilişkileri yakalayamıyorsak, bunları
saflarımıza kazanmak için zeminler yaratamıyorsak,
ilk adımları atamıyorsak, yürüttüğümüz çalışmanın
başarılarının oldukça sınırlı olduğunu kabul etmeliyiz.
Anti-emperyalist kampanyamızın her adımı bu konudaki
eksiklerimizi aşmak, daha da ötesi güçlü bir pratik
sergilemeyi sağlayacak tarzda organize edilmek
zorundadır. Bu amaçla kampanyamızın pratik çalışmalarının
ağırlığı kentlerin merkezi bölgelerindeki genel
ajitasyon-propagandadan, yerellerdeki çok yönlü
faaliyetlere kaydırılmıştır. Bildiri dağıtımları,
yazılamalar, basın açıklamaları, gece meşaleli
eylemler, yol eylemleri, imza toplama çalışmaları,
işyeri, ev, okul toplantıları ve ziyaretleri yerellerde
bir yandan emekçi kitleler içinde tanınırlığımızı
arttırmak, hem de birebir ilişki sayısını ve diğer
doğrudan temasları yoğunlaştırmak, emekçileri
faaliyetlerimize katmak (bildiri dağıtımı, imza
toplama, gösterilere katılım sağlama, vb..) için
oldukça uygun araçlardır. Bir biçimde kontak halinde
olduğumuz tüm ilişkilerin dökümünü çıkararak bunlarla
ilişkileri pratik çalışmalarımız temelinde yeniden
canlandırmalı, onları mutlaka kampanya sürecinin
bir parçası haline getirmeyiz. Mevcut ilişki ve
kontakların en az iki misli yeni insanla ilişkilenmeliyiz.
Bu amaçla bölgelerde tasnifler yaparak, ya da
pilot bölgeler seçerek tüm esnaflara, atölyelere,
fabrikalara, okullara pratik çalışmalar temelinde
ulaşmalıyız. Bunların yoğunlaştığı alanlarda irili
ufaklı gösteriler yapma, Yankee bayraklarını,
Sam amca kuklalarını yakma, hepsine giderek imza
isteme, kalabalık gruplarla bildiri ve halk bülteni
dağıtma, işçi evlerine, esnafa birebir gidip sohbet
etme, tüm alanları yazılamalarla donatma, ilk
elde yapılacak çalışmalardır. Bu çalışmaların
tümünde ön çalışmaları ve eylemin aşamasının organizasyonunu
kitle ilişkileri bağlamında değiştirmeliyiz. Gösterilere,
bildiri dağıtımına, imza toplama işlerine mutlaka
çevre/çeper ilişkilerinin tümünü çağırmalı, kimin
hangi ilişkiyi alıp getireceğini önceden belirlemeli,
ayrıca bilinen tüm ilerici, demokrat insanlara
da gidip katılım çağrısı yapmalıyız. Eylem aşamasında
da emekçilere mutlaka katılım çağrısı yapmalıyız.
Gösteri güzergahlarındaki kahvehanelere girip
ajitasyon yapmalı, eyleme davet etmeliyiz, yolda
ve evinde izleyenleri eyleme davet etmeliyiz.
Bunları genel geçer tarzda değil, özel olarak
belirleyeceğimiz ekipler yoluyla yapmalıyız. İmza
toplama işini sadece stant açmayla, ev ev dolaşmayla
vb. sınırlı tutmamalıyız. Bölgelerdeki tüm esnaflar
dolaşmalı, tüm kahvehanelere özellikle kalabalık
saatler belirlenerek girilmeli, atölye ve fabrika
çıkış saatlerinde, öğle aralarında mutlaka gidilmeli,
servis araçlarına girilmeli imza toplanmalıdır.
Ayrıca konuşulup boş imza föyleri verilerek emekçilerin,
esnafın, öğrencilerin imza toplaması ve bunları
ulaştırması istenmelidir. Bütün bu noktalara pek
çok şey eklenebilir, daha ayrıntılı hale getirilebilir.
Öte yandan, birebir ilişki için ilk elde hedeflenen
insanlara mutlak belirli bir plan dahilinde gitme,
bunlardan düzenli ilişki kuracak olanları belirleme,
her aşamada bu insanların sayısını arttırma özel
bir önem taşımaktadır. Bütün bu kitle çalışmalarını,
her birimimiz, her kurumumuz kampanya çalışmalarıyla
bağlantılı biçimde ve planlı olarak gerçekleştirmelidir.
Kampanya İç Örgütlülüğümüzü İleriye Sıçratmalıdır
Tabi, bir kampanya ve eylem süreci bu noktada
da kalamaz. Kampanya sürecinin eylem, kitle ilişkilerini
geliştirme ve örgütleme halklarına, iç örgütlülüğümüzü
sağlamlaştırma halkasını da eklemeliyiz. İç örgütlülük
süreçlerimizi daha da yetkinleştirmek; a) kolektif
iş örgütleme yeteneğimizi arttırmak (pratik süreçleri
mümkün olduğunca çok yoldaşın bilgisini, birikimini
demokratik merkeziyetçi temelde katarak planlamak
ve gerçekleştirmek), b) bir çok birimi, kurumu,
alanı ortak iş yapabilir hale getirmek, c) tek
tek birimleri hızla politik refleksler geliştirebilir
konuma getirmek, d) pratik iş yapabilmenin maddi
koşullarını geliştirmek, e) kadrolaşmak, kadroların
önderlik yeteneklerini arttırmak, deneyimlerini
arttırmak, onları iş süreçleri içinde daha iyi
tanımak ve yeteneklerine uygun olarak mevzilendirmek...
gibi pek çok unsuru içermektedir. Tek tek her
bir nokta hayatidir ve özenle gözetilmelidir.
Bu bağlamda; ı) kampanya komitelerini yerel ve
genel düzeyde organize etmek, çeşitli çalışmalar
için gerektiğinde o çalışmalar özgülünde küçüklü
büyüklü komiteler oluşturmak, inisiyatifler tanımak,
ıı) tek tek her yoldaşın performansını sıkı biçimde
takip etmek, daha önce çalışma eylem sorumluluğu
almamış yoldaşlara sorumluluklar vererek önderlik
yeteneklerini geliştirmek ve denemek, sempatizan
yoldaşları gözlemleyerek atak ve istikrarlı olanları
kadro adayı olarak konumlandırmak, ııı) kurulan
yeni ilişkileri mevcut ilişkilerle kaynaştıracak,
yeni ilişkileri sıcak bir atmosfer içine sokacak
ilişki ve çalışma biçimlerini bulmak, vb. bu noktada
ilk elde yapılacaklar arasındadır. Boşta tek bir
ilişki, ilgilenilmeyen tek bir insan olmamalıdır.
Kampanya: Aydınlarla Yeniden ve Devrimci Temelde
İlişkilenmede Bir Adım
Kampanya sürecimiz son on yıllık süreçte iyice
zayıflamış olan aydınlarla ilişkilerimizi geliştirmede
de kaldıraç haline getirilmelidir. Özellikle yüzü
devrimcilere dönük olan aydınlar ve sanatçılarla
çeşitli biçimlerde ilişkiler kurularak, kampanyamız
ve kurumlarımız tanıtılmalı, etkinliklerimize
katılımı sağlanmalı, uzun vadeli ilişkiler için
zemin yaratılmalıdır.
Kampanya: Enternasyonal İlişkilerin Canlandırılmasının
Kaldıracı Olmalıdır
Kampanya sürecimiz enternasyonal dayanışma ve
birlik ilişkilerimizin canlandırılmasında da rol
oynamalıdır. Kampanyamızın konusu bunun için oldukça
güçlü bir zemin sunmaktadır. Anti-emperyalist
mücadele tüm devrimci sosyalist güçlerle, anti-emperyalist,
anti-faşist, anti-siyonist güçlerle bağ kurmamız
için en uygun zemindir. Başta Filistin olmak üzere
Ortadoğu devrimci güçleriyle ilişkileri canlandırmak,
diğer komşu ülkelerdeki devrimci ve ilerici güçlerle
ilişkilenmek, sosyalist Küba ve Latin Amerika'da
gelişen devrimci ve sol güçlerle bağ kurmak, Avrupa'daki
ilerici ve devrimci hareketlerle somut bağlar
geliştirmek, Asya'daki devrimci güçlerle ilişkilenmek
sürecimizin somut görevleri arasında bulunuyor.
Kampanya sürecinde bütün bu noktalarda irili ufaklı
somut adımları atmayı hedefleyeceğiz.
Kampanya ve Diğer Çalışmalar
Tüm yoldaşlarımızın birimlerimizin, kurumlarımızın
kampanya dışında da çeşitli çalışmaları ve görevleri
söz konusu... Tüm birimlerimizin, kurumlarımızın
kampanya dışındaki pratik faaliyetlerini kampanya
çalışmalarına uygun biçimde yeniden dizayn etmeleri
gerektiği açıktır. Her alandaki politik ve kültürel,
ekonomik mücadeleye dönük çalışmalarımız kampanyayı
destekleyen tarzda yeniden ele alınmalıdır. Ayrılan
zaman, kadro, içerik buna uygun olarak düzenlenmelidir.
Burada özel olarak üzerinde durulması gereken
nokta ideolojik üretim ve eğitim çalışmalarımızdır.
Özel de ise Manifesto çalışmamızdır. Manifesto
çalışmamız artık güncelleşmiştir. Manifesto çalışmamız
ertelenemez, aksatılamaz bir çalışmadır. Tüm ideolojik
eğitim çalışmalarımızın ekseni bu çalışmaya uygun
olarak düzenlenecektir. Ve bu çalışmanın gerekleri
hiçbir koşulda aksatılmayacaktır. Buna özel bir
özen göstermek her yoldaş ve birim için kesin
bir zorunluluktur.
***
Anti-emperyalist mücadele sadece bir kampanya
sürecinin işi değildir. İşsizlik ve yoksullukta
öyle değildir. Bu ve benzeri sorunlar tüm devrim
sürecimiz boyunca sürekli biçimde işleyeceğimiz
emekçilerle sistem arasındaki temel çelişki noktalarıdır.
Kampanyalarımızla bu sorunları tek tek yoğun biçimde
gündemleştirerek daha bugünden bu sorunlara ilişkin
geleceğe de uzanacak sağlam mücadele temelleri
yaratıyoruz. Kampanyalarımız yoluyla emekçilerin
bu temel sorunlarını gündemleştirirken, bir yandan
onların sesi oluyoruz. Öte yandan, kendi cephemizde
politik pratik mücadelemizi hayata bağlıyoruz,
politik mücadelemizin dilini, kitle mücadelesi
bağlamında tarzını yaratıyoruz.
Emperyalizme Karşı Özgür Ülke, İnsanca Yaşam Kampanyası
süreci bütün çalışmalar, ilişkiler bağlamında
yeni açılımlar geliştirdiği-miz/geliştireceğimiz
bir süreç olacak. Kampanyamızı kesin biçimde İşsizlik
ve Yoksulluk kampanyasının bir tekrarı ya da biraz
daha kapsamlısı olarak değil, tüm çalışmaları
nicelik ve nitelik olarak daha gelişkin biçimde
organize ettiğimiz yeniden inşa sürecimizin hedeflerine
ulaşmada güçlü bir kaldıraç olacak çalışma olarak
geliştirmeliyiz. Tüm eksiklik ve zayıflıklarımıza
karşın büyüyen ve derinlik kazanan yeniden inşa
sürecimizin hedeflerine ulaşması ancak çalışmalarımızın
her adımını bir öncekini her açıdan aşacak, sıçramalı
bir gelişme tarzı tutturduğumuzda mümkündür. Yeniden
inşa sürecimizin tümü boyunca kat ettiğimiz yola
baktığımızda bu tarza henüz ulaşamamakla birlikte
önemli bir mesafe kat ettiğimizde görülebilir.
Bunu başaracak ve yeniden inşa sürecimizi devrimci
atılıma ulaştıracak dinamiklere sahibiz. Yukarıda
ortaya konulan kampanya perspektifi sahip olduğumuz
dinamikleri somut pratiklere dönüştürmenin yollarını
kampanya bağlamında ortaya koymaktadır. Doğru
ve tam olarak kavrayarak, kendi mücadele deneyimlerimizle
birleştirerek kampanya sürecine egemen kılalım.
Emperyalizme Karşı Özgür Ülke İnsanca
Yaşam Kampanyamızı Zafere Taşıyalım!
Ya Özgür Ülke İnsanca Yaşam Ya Ölüm!
Yaşasın Proletarya Enternasyonalizmi!
Kurtuluşa Kadar Savaş!
|