Geçen sayılarımızda Alkolizm ve Uçucu Madde
Bağımlılığı ile başlattığımız “Sistemin Karanlık
Yüzü” adlı yazı dizimiz, uyuşturu haplar ile devam
ediyor.
Halk Bülteni’mizde iki sayıdır yayınlamaya başladığımız
“Sistemin Karanlık Yüzü” bölümümüzün bu ayki konusu,
son zamanlarda ilköğretim okullarının önünde satılmaya
başlanan uyuşturucu haplar... Bu uyuşturucu biçimi
de en az tiner gibi uçucu maddeler kadar tehlikeli,
çünkü hem bulunması kolay, hem de büyük ölçüde
yasal kılıf altında satılmaktadır.
Aslında uyuşturucu ya da uyarıcı hapların tarihi
Türkiye’de çok yeni değil. İlaç sektörünün gelişimine
bağlı olarak 30-40 yıldır bu tür ilaçların kullanımı
adım adım yayılıyor. Bu, belki bir yere kadar
“ilaç üretiminin kaçınılamaz kaderi” olarak algılanabilir.
Nitekim özellikle psikolojik hastalıkların tedavisinde
kullanılan ağır sakinleştiriciler ve güçlü ağrı
kesiciler uzun süre böyle kullanılmış, uyuşturucu
kullanıcıları bu tür ilaçları bir biçimde sağlamanın
yolunu bulmuşlardı. Ama sonraki yıllarda sorun
artık “piyasadaki normal bir ilacın kötüye kullanımı”
noktasını aşmış ve doğrudan uyuşturucu kullanıcıları
için yasal ya da yasadışı üretim aşamasına gelinmiştir.
Böylece fabrika üretiminin yanında, o miktarı
yüzlerce kez aşan atölye üretimi de devreye girmiş
ve böylece işin ucu gelip ilköğretim okullarının
önüne kadar dayanmıştır.
Biz bu yazımızda yüzlerce türü olan uyuşturucu-uyarıcı
ilaçların tümünü değil, özellikle en yaygın ve
en ucuz olan türleri olan Ritalin ve Ecstasy’i
ele alacağız.
Ritalin nedir?
Birçok ülkede ve özellikle Amerika’da hiperaktivite
hastalığının tedavisinde kullanılan ve Novartis
ilaç firmasının ürettiği Ritalin adlı ilaç sentetik
kokainden başka bir şey değildir.
Afyon, kokain ve morfin ile aynı kategoride yer
alan, güçlü bağımlılık yaratan, yoksunluğu psikoza
ve intihara kadar sürükleyebilen bir yasal uyuşturucu
olarak Ritalin’in zararları, iştah kaybı, kilo
kaybı, uykusuzluk, kalp çarpıntıları, baş dönmesi,
eklem ağrıları, mide bulantısı, göğüs ağrısı,
karın ağrısı ve nihayet halisünasyonlar olarak
sayılıyor. Piyasadaki fiyatı kokainden daha ucuz
ama aynı etkiyi yapıyor.
Bütün bunlara karşın Novartis adlı ilaç tekeli,
bu hapların yaygınca kullanılması için psikiyatristleri,
doktorları ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarını
yüklü paralarla destekliyor. Öyle ki şu anda,
10 milyon çocuk her gün düzenli bir şekilde Ritalin
hapları kullanmaktadır ve tabii aynı ilacın yeraltı
piyasası bunun kat be kat üzerindedir.
Ecstasy: Kolay ve Tehlikeli...
Dünyada kullanımı son zamanlarda çok büyük artış
gösteren asıl uyuşturucu hap ise Ecstasydir. İsmi
İngilizce’de ki “X, T, C” harflerinin yan yana
okunmasından gelen
Ecstasy, giderek Amfetamin türevlerinin tümünün
genel adı olmuştur. İlk olarak “çeçe sineği” gibi
böcekler soktuğunda insanları uyku halinden kurtarmak
için 1912 yılında üretildiği bilinen Ecstasy,
daha sonra bir Alman firması tarafından iştah
giderici olarak kullanılmıştır.
Günümüzde ise artık Ecstasy türü haplar, uyuşturucu
pazarı için özellikle yasadışı laboratuarlarda
kimyasal ana maddelerden suni olarak elde edilmektedir.
Kullanımı, 1980’li yıllarda kısmen genç insanlar
arasında ev müzik kültürünün yaygınlaşması ile
birlikte hızlı bir yükselişe geçmiştir. Günümüzde
de, Avrupa’da Ecstasy kullananların büyük çoğunluğunu
genç nüfus oluşturmaktadır ve genellikle “acid
house” (asit evleri) adı verilen gece kulüpleri
ve barlarda ve bütün gece süren ve adına “rave”
denilen partilerin düzenlendiği yerlerde satılmakta
ve kullanılmaktadır.
Türlerine genel olarak bakacak olursak, bu tür
ilaçlardan birincisi, MDA olarak anılmakta ve
düşük dozlarda canlanma etkileri yaparken, yüksek
dozdaki alımı halüsinasyonlara ve bozuk algılamalara
yol açmaktadır. Yüksek dozlarda ölüm kesindir.
Bir başka amfetamin türü olan MDMA ise yüksek
oranda bağımlılık yaratmakta, şaşkınlık, konsantrasyon
bozukluğu, düşünme ve konuşmada zorlanmaya yol
açmakta, uykuyu engelleyerek sabaha dek süren
eğlencelerde büyük su kaybına ve ölümlere sebep
olmaktadır. Diğer başlıca türler olan MDE, MBDB,
DOB, vs... aşağı yukarı aynı etkileri yaratmaktadır.
Sonuç olarak Ecstasy adıyla bilinen ilaçlar, insan
beynini ciddi ve kalıcı şekilde sakatlamakta,
hatta ilacı bırakanlarda bile hafıza kaybı görülmektedir.
Buna karşın ilaç olağanüstü miktarlarda piyasada
dolanmakta ve şu andaki en yaygın uyuşturucu sıralamasında
en üst yeri tutmaktadır.
Bir başka uyarıcı olan Coptagon ile birlikte Ecstasy,
daha çok Avrupa’daki yeraltı fabrikalarında milyonlarca
üretilmekte ve buradan Türkiye ile birlikte Ortadoğu
ülkelerine sevk edilmektedir. Yapılan araştırmalarda,
ecstasy kaçakçılarının genç nüfusun yoğun olduğu,
gelir seviyesi yüksek, farklı kültür ve sosyal
çevre özellikleri taşıyan kişilerin bir arada
yaşadığı ve gece hayatının yoğun olarak yaşandığı
semtleri pazar olarak hedef aldıkları görülmektedir.
Bu uyuşturucu ağının ilk ayağı yasal zeminlerde
atılmıştır. Örneğin ilk zamanlarda eroin, kokain
ve amfetamin yasal olarak kullanılıyordu ve bağımlılık
yapmadığı savunuluyordu. 1800’lü yıllarda kokainin
adı mucize ilaç olarak geçmekteydi. Soğuk algınlığı,
ağrı dindirici, anti depresan olarak kullanılan
kokain aynı zamanda bebeklere de tedavi için veriliyordu.
Morfin, afyon bağımlılığına karşı üretilen tedavi
ilacıydı. Eroin de, morfin bağımlılığının tedavisi
için bir ilaç olarak üretildi. Aynen bugün eroin
bağımlılığının tedavisi için eroinden daha kuvvetli
olan methadonun kullanılması gibi.
Yani kapitalizm hiçbir zaman gerçek çözümler peşinden
gitmemekte, aksine insanları daha çok bağımlı
yapacak daha güçlü zehirler üretmektedir.
Kapitalizm: Kâr Hırsı
ve Geleceğimizin Çürütülmesi...
Kapitalizm bataklığı her geçen gün gençlerimizi,
çocuklarımızı biraz daha geriye dönülmez bir biçimde
içine çekmektedir. Her geçen gün uyuşturuculara
ulaşmak her yaştan ve her sosyal sınıftan gençler
için daha da kolaylaşmaktadır. Birleşmiş Milletler’in
uyuşturucu kaçakçılığına yönelik 2004 raporuna
göre, dünyada 200 milyon uyuşturucu bağımlısı
bulunmaktadır; bunlardan 163 milyonu esrar, 15
milyonu eroin, 14 milyonu kokain ve 8 milyonu
ise extacy kullanıcısıdır. Ancak özellikle son
10 yıl içerisinde, saklaması ve kullanması daha
kolay olduğu için uyuşturucu haplar daha da ön
plana çıkmıştır.
Sentetik haplar olarak da anılan bu uyuşturucunun
ele geçirilen bölümü, Türkiye’de, örneğin 2003-2004
yılları arasında yüzde 203 artarak 8 milyon 414
bin 986 adete ulaşmıştır. Ve elbette bu, belirttiğimiz
gibi toplam hap miktarının sadece polis tarafından
ele geçirilen bölümüdür; satılan ve kullanılan
miktarın ise ne kadar olduğunu tahmin etmek son
derece zordur.
Sonuçta, gitgide yoksul mekanlarına doğru inen
hap kullanımı, sistemin işine de gelmektedir.
Böylece zihinleri boşalmış, isyan etme fikrinden
uzaklaşmış bir gençlik yetişmekte ve bu çürüme
bizzat devlet mekanizması tarafından dolaylı olarak
desteklenmektedir.
Dolayısıyla, özellikle emekçi mahallelerinde yayılan
bu tehlikeye karşı mücadele etmek, devrimcilerin
en ciddi görevlerinden biridir.
Geleceğimizin zehirlenmesine izin vermemek, yaşamımızın
çürütülmesine dur demek zorundayız. Ki bunun yolu,
yeni ve insanca bir yaşam mücadelesine katılmak,
bu mücadeleyi yükseltmekten geçmektedir.
|