Halk Kültür Merkezleri “Emperyalist İşgale Karşı
Özgür Ülke İnsanca Yaşam” kampanyasını sürdürüyor.
İstanbul’daki ABD Konsolosluğu’nun önündeki eylemle
başlatılan kampanya, önümüzdeki süreçte yeni boyutlar
kazanarak devam edecek.
30 yıldan fazla bir süre önce, emperyalist işgale
karşı mücadeleye girişenler, “bu durum böyle sürüp
gidecek midir?” sorusuna kararlı bir dille yanıt
veriyorlardı: “Hayır! Bin kere Hayır!” Bugün HKM’ler,
hiç yere düşmemiş olan bu anti-emperyalist bayrağı
daha yükseltmek için yola düştüler. İşbirlikçi
uşakların “pazarlamacı”lıklarını resmen ilan ettikleri
şu günlerde, CIA, FBI ve bütün emperyalist efendilerin
Ankara’yı komşu kapısı yaptıkları ve el pençe
karşılandıkları zamanlarda ayağa kalkıp haykırıyoruz:
Defolun!
Bu haykırış, boş değildir,
Boşuna değildir!
Bu haykırışın dünyanın bütün köşelerinde karşılığı
vardır. Bugün dünyanın her tarafında işçi sınıfı
ve ezilen halklar Amerikan emperyalizmine karşı
nefret ve öfkeyle dolu olarak mücadelelerini sürdürüyorlar.
Başta Bush olmak üzere saldırgan politikaların
mimarları hangi ülkeye gitseler dayak yemişten
beter oluyorlar. Son on yılda emperyalist soygun
ya da saldırı kurumları kitlelerin nefret dolu
protestolarından uzakta tek bir toplantı yapamadılar.
Nereye gittilerse ezilenlerin öfkesi onları izledi
ve buldu.
Öte yanda emperyalizmin karşısında onurla dikilen
Küba, Venezuela gibi ülkeler, şu son yıllarda
dünya halklarından şimdiye dek hiç olmadığı kadar
saygı ve sempati gördüler. Bu boşuna değildi kuşkusuz;
emekçi kitleler bu ülkelerin halklarının duruşunda
kendi umutlarını gördüler.
Ne işgaller ne de tehditler ezilen halkları yıldırıyor
artık. Koca bir orduyla girdikleri Irak’tan çıkamaz
hale geldiler. Öte yanda Filistin, alternatif
olarak neyi seçmiş olursa olsun, bir şeyi kesin
biçimde reddediyor: Uzlaşma... İran ve Suriye’nin
de öyle üç günde yutulacak lokmalar olmadığı,
olmayacağı her geçen gün daha iyi anlaşılıyor.
Bu haykırışın üzerinde yaşadığımız topraklarda
da karşılığı vardır.
Bu coğrafyanın emekçi halklarının ABD emperyalizmine
olan nefretini anlamak için ayrıntılı anketlere
ve yüzdelere ihtiyaç yoktur. Bir avuç işbirlikçi
ve onların şakşakçılığını yapan halk düşmanı medya
papağanları dışında bu topraklarda Amerikan hayranlarının
sayısı dikkate alınmayacak kadar azdır. Bu coğrafyanın
emekçi halkları, ne kördür ne de sağır! Onlar,
emperyalizmin kanlı yüzünü gayet iyi tanımaktadırlar.
Bizler, sofralarımızdaki ekmeği çalan eli de tanıyoruz
aslında. Bu eli nasıl kelimelerle ifade edersek
edelim, sonuç olarak aklı başında herkesin parmağıyla
gösterdiği nokta aynıdır: Emperyalizm ve işbirlikçileri...
Bu soyguncular ve hırsızlar çetesi kovulabilir,
özgür bir ülke kurulabilir. Bunun mümkün olduğu
şimdiye dek dünyanın birçok köşesinde kanıtlandı,
yeniden kanıtlanacaktır. Artık 1990’lı yılların
karanlığında değiliz; televizyon haberleri artık
evlerimize yalnızca umutsuzluk değil, halkların
umutlu seslerini de taşıyor. Bu toprakların emekçilerinin
yeri işte tam da bu kavganın sıcaklığıdır.
HKM’lerin haykırışının anlamı budur.
HKM’ler emekçileri, o küçümsenen, bir şey bilmediği
sanılan insanları kavgaya çağırıyor.
Ekmeğimize, insanlığımıza ve onurumuza sahip çıkmak,
ancak emperyalizme ve yerli uşaklarına karşı mücadele
etmekle mümkündür.
Kahrolsun Amerikan
Emperyalizmi!
Özgür Bir Ülke, İnsanca
Yaşam İçin
HKM’lerde Örgütlen!
|