Geçen sayımızda Alkolizm konusu ile başlattığımız
“Sistemin Karanlık Yüzü” adlı yazı dizimize, uçucu
madde bağımlılığı ile devam ediyoruz. Toplumda
genel olarak “tinerciler” diye adlandırılan ve
sistem tarafından topluma “lanetliler” olarak
kabul ettirilmeye, dışlanmaya, horlanmaya çalışılan
uçucu madde bağımlıları, son 15 yılda azımsanmayacak
düzeye gelmiştir. Her geçen gün sokaklardaki sayıları
artan uçucu madde bağımlısı insanlar, yok olmaya,
geleceksizleştirilmeye terk edilmektedir.
Uçucu Madde Bağımlığı Nedir?
Uçucu madde sınıfına giren birçok madde vardır
ve hepsinin de etkileri farklıdır.
En çok bilinenleri saymaya kalkarsak;
- Ev ve endüstri ile ilgili uçucular (yapıştırıcı,
tırnak cilası, aseton, tiner, deodorant, oda spreyi),
- Sanat ve ofis malzemeleri, ( Daksil işaretleyicileri,
kalem ve boyalar)
-Tıbbi uçucular, (Nitröz oksit, helyum, ve oksijen
gibi anestetik gazlar, eter, kloform, nitrit içeren
kalp ilaçları,)
- Tıbbi olmayan amaçlarla kullanılan gazlar (Benzin,
propan, bütan, antifiriz, akü asidi, tutuşturucu
sıvılar)
- Son olarak da bu maddelerin en tehlikelileri
olan tiner, bali ve benzeri yapıştırıcılar.
Özellikle tiner ve yapıştırıcılar farklı oranlarda
Toluen adı verilen kimsayasal madde içermektedir.
Bu madde doğrudan zehirlenmeye ve bedensel zararlara
yol açmaktadır. Tiner, genellikle kumaşa emdirilip
koklanırken, bali gibi yapıştırıcı maddeler, torba
içine konarak buharı içe çekilmektedir.
Uçucu madde kullanıcılarının sosyal yapısı ise,
yoksul ailelerinin çocukları başta olmak üzere,
parçalanmış aileden geriye kalanlardan oluşmaktadır.
Aslında kapitalist sistem kendi eliyle bu potansiyeli
yaratmakta, derin yoksulluk ve sosyal çürüme-parçalanma
sonucunda genç yaşta, hatta çocuk yaştaki bedenler,
uçucu maddelerin kucağına itilmektedir. Yapılan
araştırmalara göre, uçucu madde kullanımı dünya
genelinde 6-16 yaş grubunda yaygındır. Bunun sebeplerinden
birisi de bu uyuşturucu maddelerine ulaşmanın
kolay olması ve buna kapitalizmin zemin yaratmasıdır.
Türkiye’de yapılan araştırmalara göre ise, uçucu
madde kullanımı İlköğretim öğrencileri arasında
% 3.2 oranındadır. Bu rakam ortaöğretim öğrencilerinde
% 5.2’lerde seyretmektedir. Ama çocuk yurtlarında
yüzdeler bir anda fırlamaktadır. Bu tip yerlerde
barınan çocukların % 47.4’ün uçucu madde kullandığı,
bunlardan % 45.6’sının tineri, % 1.8’inin ise
yapıştırıcı maddeleri tercih ettiği belirtilmektedir.
Ayrıca İstanbul’da yapılan araştırmada ise, çocukların
% 30’unun uçucu maddelerden tiner ve yapıştırıcı
kullandığı belirtilmektedir.
Uçucu Maddelerin Tahribatları
Daha önce söylediğimiz gibi, uçucu maddeler etkilerini
Toluen maddesiyle gösterir. Yine de bu maddelerin
etkileri, farklı uçucularda değişebilir. Bu farklılıklar
üç ana başlıkta toplanır;
1- Düşük doz; neşelenme, kendini iyi hissetme
ve uyarıcı etkiler
2- Orta doz; şaşkınlık, algılama bozukluğu, halüsinasyonlar,
hezeyenlar, agresif davranışlar
3- Yüksek doz; Merkezi Sinir Sisteminin Baskılanması,
denge bozukluğu, konuşma bozukluğu ve dalgınlık
ve nöbetler...
Uçucu maddelerin kullanım süresine göre etkileri
değişir. Buna göre, uçucu maddelerin diğer fiziksel
özelliklerini saymaya kalkarsak, çarpıntı, solunum
güçlüğü, baş dönmesi, baş ve karın ağrısı, kas
zayıflığı, bulantı ve burun kanaması, dışkı ve
idrarı tutmaktaki güçlüklerdir.
Uçucu maddelerin yarattığı tahribatın son noktası
ise kesinlikle beyin tahribatı ve ölümdür. Özellikle
çocuk yaşlarda kullanılmaya başlanması, kullanan
çocuğun vücudunda inanılmaz derecede tahribatlar
yaratmaktadır. Uçucu madde kullanımı; beynin Korteks
bölgesinde zihinsel yetersizlikler, bozulmuş yargılama
yetisi (suça eğilim ve saldırgan davranışlar artar),
beyincikte hareketlerin yavaşlaması, denge bozukluğu
oluşması, hippocamus bölgesinde hafıza bozukluğu
ve yeni bir şey öğrenememe, dolaşım sisteminde
çarpıntı, karaciğerde hasar, böbrekte ise yetmezlik
yaratır. Uçucu maddeler, solunum baskılanması,
kalp ritim bozukluğu ve intiharlardan dolayı ölüme
neden olmaktadır.
Uçucu maddelere bağımlılık, giderek artan madde
kullanımına göre çok kolay ve hızlı olur.
Uçucu Bağımlılığındaki Artış
Kapitalizm, yarattığı toplumla adeta her tarafa
pisliğini saçmaya devam ediyor. Başta sigara olmak
üzere, insan vücudu üzerinde tahribat yaratan
bütün maddeler ilkokul sıralarına kadar inmiş
durumda. Özellikle madde uçucu bağımlılarının
sokaklardaki artışı toplumda farklı tepkilere
yol açmaktadır. Özellikle sistem tarafından yönlendirilen
insanların uçucu madde bağımlılarına yaklaşımı
aşağılayıcı tarzdadır ve medyanın da yönlendirmeleriyle
bu tepki zaman zaman şiddete kadar varmaktadır.
Uçucu madde bağımlıları, özellikle, kapkaç, hırsızlık
gibi olaylarla gündemin başköşesine oturtulup
yargısız infazlarla “lanet”lenmektedirler.
Kapitalizm, aç bıraktığı, işsiz bıraktığı yetmiyormuş
gibi çocuklarımızı, kardeşlerimizi de zehirliyor,
gün be gün ölümün kucağına atıyor. 2001 yılında
% 4.2 olan uçucu bağımlıların sayısı, 2004 yılında
% 5.9’a yükselmiştir. Günümüzde ise bu oranların
çok daha fazla arttığını söyleyebiliriz. Kürt
coğrafyasında da durum çok farklı değildir. Uçucu
madde bağımlısı yaşı 10’a düşmüştür.
Dünyaya baktığımızda ise, rakamlar uçucu madde
bağımlılığın seyrinde bir değişiklik olmadığını
ortaya çıkarmaktadır. Yaklaşık 29 ülkede yürütülen
bir çalışmaya göre yaşam boyu en az bir kez uçucu
madde kullanımı Hırvatistan’da %14, Danimarka’da
%7, Finlandiya’da %5, İtalya’da %9, Polonya’da
%11, İsveç’te %14, Litvanya’da %15, Fransa’da
%6, Yunanistan’da %8, A.B.D’de %20, İngiltere’de
%18 olarak saptanmıştır. Brezilya’da öğrencilerin
%24’ünün uçucu madde kullandıkları belirtilmiştir.
ABD’de ise öğrencilerin %15.2’sinin uçucu madde
kullandığı saptanmıştır.
UMATEM ve Kapitalizmin Çözümsüzlüğü...
Bütün bu felaketli duruma karşın 70 milyonu aşan
nüfusuyla Türkiye’de uyuşturucu madde bağımlılarının
tedavi edildiği sadece bir merkez vardır. 1996
yılında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi
bünyesinde kurulan Uçucu Madde Tedavi Merkezi
(UMATEM), bu alanda “hizmet” vermektedir. UMATEM,
12-16 yaş arası uçucu madde bağımlılarını tedavi
ederken, gerek personel, gerek yatak sayısı açısından
yetersiz ve gülünç durumdadır. Yılda 200’den fazla
kişinin tedavi edildiği UMATEM’de, tedavi bedeli
aylık bedeli ise bin YTL’yi bulmaktadır.
Kapitalizm kendi yarattığı bu pisliği, kendi yöntemleriyle
ancak bu kadar “çözebilmekte”, daha doğrusu çözememektedir.
Bütün bu eksikliğin gerekçesi ise tabii ki, “ödenek
yokluğu”dur. Yani tekelci patronlara trilyonları
aktaranlar, IMF’ye milyarlarca doları akıtanlar
insanlık görevi içinbu küçücük hizmet için beş
kuruş ayırmamaktadırlar.
Halk Kültür Merkezleri insanca yaşam için bugünden
çalışmalar yaparken, yoksulların en önemli sorunlarından
biri olarak uçucu madde bağımlılığını görüyor.
Uyuşturucuya karşı halkı bilinçlendirme çalışmaları
ve çetelere karşı kampanyalar yürütüyor. İnsanca
bir yaşam için örgütlemeye ve örgütlenmeye devam
ediyor. Çünkü bizler biliyoruz ki, devletin görmezden
gelerek “çözdüğü”(!) bu sorun, bize, emekçilerin
dünyasına ait bir sorundur. Çürütülen, bizim hayatımızdır,
bizim çocuklarımızın geleceğidir. Ve biz buna
asla izin vermemeliyiz, vermeyeceğiz
|