Ülkemizdeki devrimci tutsaklara yönelik hücre
dayatması, çok eskilere dayanmaktadır. Ara ara
yapılan denemeler sistem açısından başarılı olamamıştır.
Bir direniş kalesi olan cezaevleri sistemin her
zaman hedeflerinden biri olmuştur. Bu kaleyi ele
geçirmek de devlet için, toplumsal muhalefeti
yola getirmesinin önünü açmak anlamına gelmektedir.
Çünkü, devrimci tutsakların cezaevlerinde oluşturdukları
her direniş, gündemin baş köşesine her oturuşları
topluma “kötü” örnek olmaktadır. Toplumla cezaevi
arasındaki bağın kesilmesi gerekmektedir. Bu saldırıların
en kapsamlısı 1996 yılında devrimci tutsaklara
karşı hayata geçirilmeye çalışılan Eskişehir tabutluklarıydı.
O dönemde toplumun siyasal duruşu, devrimci tutsakların
gösterdikleri direniş, devleti geri adım attırmıştı.
Bu tabii ki, sistemin hücre tipi projesinden vazgeçtiği
anlamına gelmiyordu. Ulucanlar Cezaevine yönelik
yapılan katliam geleceğin aynası oluyordu adeta.
19 Aralık’a yaklaşılıyordu yavaş yavaş… Açlık
grevleri ölüm orucuna dönüştürülüyordu…
Ve 19 Aralık, verilen emirle “Hayata Dönüş” operasyonu
başladı 19 Aralık 2000 sabahı, devletin F Tipi
saldırı ve katliamı başlamıştı. Bir yıl hazırlığı
yapılan F Tipi operasyonu insanlar yakılarak,
işkence edilerek sonlandırıldı. 19 Cezaevi harabeye
çevrildi. Şu ana kadar 120 devrimci öldü. Operasyonu
düzenleyen tam teçhizatlı özel timlere karşı,
devrimci tutsaklar barikat kurarak, halaylar çekerek
karşı durdu. Ve direniş bitmedi. F Tiplerinde
gerek fiziki gerekse de idelojik anlamda devlete
teslim olunmayacağı gösterildi.
F Tipleri Ölüme Mahkum Ediyor
Oligarşi, F Tipleri ile devrimci tutsakları
ölüme mahkum ediyor. Oligarşi, F Tipi cezaevleri,
devrimcileri yoketmeyi planlıyor. Bunun
için elinden herşeyi yapıyor.
Bunun örneklerinden biri de Odak Dergisi
eski yazı işleri müdürü ve sahibi Erol Zavar'dır.
Erol Zavar, insanlığın gözü önünde yok edilmek
isteniyor. Çünkü, Erol Zavar direniyor,
başeğmiyor…
Erol Zavar 1969 Sivas doğumlu. Çiftçi bir
ailenin çocuğu. Aile, Sivas'ta karnını doyuramayınca
Ankara'ya göçediyor. Erol Zavar liseyi bitiriyor.
Evli ve iki çocuk babası… Yıllardır, Erol'un
çocukları babalarını F Tiplerinin soğuk
duvarları arasında kucaklıyor, öpüyor.
Erol Zavar, 14 Ocak 2001'de Ankara'da gözaltına
alınıyor. Üç gün işkenceden geçiriliyor.
17 Ocak 2001 tarihinde Ankara DGM tarafından
tutuklanıyor. Eskişehir Özel Tip Cezaevi'nde
kaldıktan sonra, Mayıs 2002'de kendi isteğiyle
Tekirdağ F Tipi'ne getiriliyor.
Erol Zavar, cezaevine girmeden önce, 1999
yılının Eylül ayında, mesane kanseri teşhisiyle
vücudundaki tümörün alınması için, Ankara
SSK İhtisas Hastanesi'nde ameliyat oluyor.
Doktorlar, Erol Zavar için iyi bir bakım
ve sürekli kontrolün şart olduğunu söylüyor.
Fakat F Tipi cezaevlerinde, verilen dilekçelere
karşı, cezaevi idaresi ona Aspirin veriyor.
Üstelik, Erol Zavar'ın tehlikeli bir durumunun
olmadığını söylüyorlar. Erol Zavar, tüm
bunların arasında hastaneye gidiş gelişlerinin
her defasında saldırıya uğruyor.
2004 yılının Şubat ayında mesanesinde 4
tümör tespitiyle ameliyat edilir. Fakat
5 tümör çıkartılır. Bir hafta hastanede
kalır.
Yine F Tipi cezaevine gönderilir. Avukatı
ve ailesi Erol Zavar'ın, F tiplerinden çıkarılması
için mücadele vermeye devam ediyor. Erol
Zavar'ın sağlıklı ortama, iyi bakıma ihtiyacı
var. Erol Zavar'ın F Tiplerinden çıkmaya
ihtiyacı var. Erol Zavar'ın F Tipi'nde geçirdiği
her dakika onu ölüme yaklaştırıyor.
EROL ZAVAR’A ÖZGÜRLÜK!
|
F Tipi sonrası dönem hâlâ devam ediyor. Gün geçmiyor
ki, F Tiplerinden, dayak, işkence haberi gelmesin.
Akla hayale gelmeyen sebeplerle insanlara hücre
cezası verilmesin. Gün içinde atılan sloganlar
için, gereksiz yere slogan atıldığı gerekçesiyle
disiplin soruşturması açılıyor, buna bağlı olarak
“Haberleşme ve iletişim araçlarından yoksun bırakma”,
“mektup, faks, telgraf almaktan ve yollamaktan
men”, “bazı etkinliklerden alıkoyma”, devrimci
tutsaklara gelen dergilere el koyma cezası veriliyor…
Genel aramalarda bütün eşyalar ve giysiler ortalığa
saçılarak yapılıyor, aramalara dış güvenlikte
katılıyor...
Bolu F Tipi’nde Mehmet Kulaksız ve Nurettin Erenler’e
açlık grevi yaptıklarından dolayı 2 ay mektup,
faks ve telgraf almak ve yollamaktan men cezası
veriliyor…
Tekirdağ 2 No’lu F Tipi’nde Mustafa Tosun, Kaan
Kurtuluş, Bülent Kemal Yıldırım, Ali Koca, Ercan
Kutlu, Serdar Karaçelik, Ali Ercan Gökoğlu, İnan
Gök, Cemal Ağırman, Celal Yayla, Baysal Demirhan,
Kenan Günyel, Osman Nuri Ocaklı, Metin Yavuz,
İsmail Karakuş ve Cem Kılıç’a sürgün sevk sırasında
görevlilere direnerek, üst aramasını, kan grubu
tespitini ve doktor muayenesini kabul etmedikleri,
devlet ve devlet görevlileri hakkında tehdit edici
konuştukları ve slogan attıkları gerekçesiyle
disiplin kurulu tarafından 5275 sayılı yasanın
48. maddesinin 2. fıkrası gereği soruşturma açılmış
ve tutuklulara 10 gün hücre cezası veriliyor…
Tüm tutukluların havalandırma kapıları slogan
attıkları gerekçesiyle 11:00-15:00 saatleri arasında
kapatılıyor… Celal Yayla’nın Tekirdağ 1 no’lu
F tipinde 2 yıldır giydiği montu “rengi uygun
değil, askeri renk” denilerek verilmiyor. Diğer
F tipinde 2 yıldır kullandığını söylemesi üzerine
ise “burası 2 no’lu vermiyoruz” deniliyor…
Doğan Güner’in Akşam Gazetesi yazarı Nihat Genç’e
göndermek istediği ve içeriğinde 30 Temmuzdaki
sürgün sevkler olan mektup disiplin kurulu tarafından
asılsız iddialar içerdiği ve cezaevi idaresi işleyişi
hakkında yalan yanlış beyanlarda bulunulduğu gerekçesiyle
gönderilmiyor…
Edirne F Tipi Cezaevi’nde Hacı Demir’e 12 Temmuz
2005 tarihli karar ile “1 ay süre ile ziyaretten
men” cezası veriliyor, gerekçe olarak; Eyüp Beyaz
için anma düzenlemek, gereksiz yere marş söylemek,
slogan atmak, aynı sebepten daha önce de ceza
aldığı için bir üs maddeden cezalandırılmasına
karar veriliyor. Aynı gerekçe ile Muharrem Avcı
ve Rasim Özdemir de ziyaret cezası alıyor…
31 Temmuz’da 2005’te Bolu 2 No’lu ve Tekirdağ
2 No’lu yapılan sürgün sevkte Celal Yayla her
türlü insanlık dışı muameleyle karşılaşmış, dövülmüş,
kişisel eşyalarına el konulmuş ve tedavi görmesi
engellenmiştir.
F Tiplerinde Tutuklu
Gazeteciler
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma
Platformu (TGDP) tarafından yapılan açıklamada,
Türkiye'de 15 gazetecinin halen tutuklu
bulunduğu belirtildi. Açıklamada yer alan
tutuklu gazetecilerin isimleri şöyle sıralandı:
Memik Horuz, İşçi Köylü Gazetesi, Tekirdağ
F Tipi, Erol Zavar, Odak Dergisi Eski Sahibi
ve Müdürü, Tekirdağ F Tipi, Gülizar Kesici,
Ekmek ve Adalet Dergisi Yayın Yönetmeni,
Gebze Özel Tip, Ersin Sedefoğlu, Dayanışma
Gazetesi Sahibi ve Müdürü, Sincan F Tipi,
Hatice Duman, Atılım Gazetesi Sahibi ve
Müdürü, Gebze Özel Tip, Selver Orman, Atılım
Gazetesi Ankara Temsilcisi, Ankara Merkez
Kapalı,Ufuk Han, Atılım Gazetesi Ankara
Muhabiri, Sincan F Tipi, Nuray Kesik, Atılım
Gazetesi Eskişehir Temsilcisi, Ankara Merkez
Kapalı, Seda Aktepe, Atılım Gazetesi Merkez
Büro Muhabiri,
|
Görüldüğü gibi F Tipi yaşamda, insan unsuru yok
sayılmaktadır. Devletin tek hedeflediği, izolasyondur.
Toplumun F Tipi yaşama hapsedilmesidir. F Tipleri
gerek cezaevindeki tutsakların gerekse de toplumun,
güven hissinin, dayanışma, paylaşma gibi duygularından
arındırılmasıdır… F Tipleri “villalar” değildir…
F Tipleri yalnızca idelojik değil, aynı zamanda
fiziki olarak yoketme amaçlıdır…
F Tipleri görme alanında daralma, işitme duygusunda
azalma, sinirsel tipte sağırlık ve kulaklarda
çınlama demektir…
F Tipleri, tümör büyüme hızının artışıdır…
F Tipleri, algı ve duyu bozuklukları, agresif
etki, saldırgan davranış, güvensizlik, sosyal
ilişki geliştirmede bozukluk, konsantrasyon bozuklukları,
depresyon, uyku bozuklukları, işitsel ve görsel
halusinasyonlar demektir.
F Tipleri devrimci tutsakları ve toplumu teslim
almaya yönelik kapsamlı bir saldırıdır.
F Tipi cezaevlerinin anlamı sadece bu değildir.
F Tipleri açılmasının üzerinden 5 yıl geçmesine
rağmen, teslim olmayan kaledir. Her türlü yalnızlaştırmaya,
politik kimlikten arındırmaya karşı bir cevaptır.
F Tiplerinde ölüm orucu eylemi devam etmektedir.
F Tiplerinde devrimci sloganlar atılmaya devam
edilmektedir.
F Tiplerinde anmalar yapılmakta, devrimci yayınlar
çıkarılmaktadır. Devrimci türküler ağızlardan
düşmemektedir.
F Tiplerinde devrimci irade teslim alınamamaktadır,
alınamayacaktır da. Devlet, geçmişte olduğu gibi,
şimdi de devrimci irade duvarına çarpmaktadır.
Bizlere düşen görev, F Tiplerinde yaşanan direnişi
dışarıda da yaymaktır. Toplumun üzerine çöken
duyarsızlığı yoketmektir. Oradaki sese ses olmak,
direnişi büyütmektir. Bu görev yaşamın her alanında,
her dakikasında ertelenemez görevdir.
.
…
|