AI-
“Devrimci Sosyalist Hareketimiz, devrimci yenilenme
çizgisi temelinde yeniden inşa sürecini her adımda
büyüterek ilerliyor. Devrimci yenilenme çizgimizin
en temel bileşenlerinden birini yenilenmenin ancak
pratik mücadele ile iç içe gerçekleştirilebileceği
yaklaşımı oluşturuyor. Pratik mücadeleden ise
sadece sol hareketin yaşadığı varoluş sorunlarından
(cezaevleri, sola dönük insan hakları ihlalleri,
içe dönük mesajlar vermeyi hedefleyen kendinden
menkul eylemler vb.) hareket eden pratikleri değil,
emekçilerin gerçek sorunlarına hem nicel, hem
de nitel olarak adım adım büyüyen müdahaleyi anlıyoruz.
Yeniden inşa sürecimizin her aşamasında, her pratiğinde
emekçilerle buluşmayı, emekçilerin gerçek sorunlarından
hareket etmeyi esas alan bir politik, örgütsel
ve pratik hat izledik. Ve bu yolun kazandırdığını,
çalışmalarımıza ivme kattığını, tersinin ise boğduğunu
ve kaybettirdiğini hem kendi pratiğimizden, hem
de dışımızdaki solun pratiğinden gördük, görmeye
devam ediyoruz.
Devrimci Sosyalist Hareketimiz bu pratiğini büyüterek
sürdürecektir. Hareketimiz bu perspektiften hareketle,
emekçilerin sisteme dönük köklü sorgulamaları
için ilk basamağı oluşturacak, yakıcı temel sorunlarını
işleyen büyük kampanyalar örgütlemeyi önüne koymuştur.
Bu yaklaşımın bir parçası olarak, emekçilerin
en yakıcı sorunlarından, birbiriyle iç içe geçmiş
olan ikisini; İşsizlik ve Yoksulluğu devrimci
temelde işleyen bir kampanyanın Ocak ayı ortalarından
itibaren örgütlenmesi hedeflenmektedir.”
22 Ocak 2005’de başlayan İşsizlik ve Yoksullukla
Mücadele Kampanyamızın temel hareket noktaları
kampanya öncesi hazırlık sürecinde kaleme alınan
bir yazıda böyle konuluyordu.
Yukarıda ortaya konulan hedefler ve kampanyanın
çıkış noktaları aslında bir kopuş ve buluşma pratiğini
gerçekleşme isteğini açıkça ortaya koymaktaydı.
Evet, devrimci yenilenme perspektifiyle yeniden
inşa sürecini geliştiren Devrimci Sosyalizm, devrimci
ve sol hareketin son 25 yıllık sürecini belirleyen
politika yapış tarzından kopma yönünde kesin bir
iradeye sahiptir. Nedir kopuşmak istenen politika
yapış tarzı? sorusunun yanıtı açıktır. Devrimci
sosyalizm, sol ve devrimci güçlerin kendi varoluş
sorunlarından kaynaklanan pratik çalışma tarzından,
emekçilerin sistemle olan temel çelişkilerinin
yaşamdaki görünümlerinden hareket etmeyen genel
ve soyut devrimci ajitasyon-propaganda çalışmaları
pratiğinden, dağınık ve günlük olayların ardından
sürüklenen tekil politik çalışmalardan, vb. pratiklerden
yani son 25 yıldır devrimci ve sol güçlerin politika
yapış tarzına damgasını vuran bütün unsurlardan
kesin bir kopuşu hedeflemektedir.
Geliştirmek istediğimiz aynı zamanda bir buluşma
ve yaratma pratiğidir. Bu, emekçi kitle çalışması,
kitle-parti ilişkileri ve emekçi kitlelerin örgütlenmesinde
temel hareket noktaları konusundaki devrimci sosyalist
ilkelerle buluşma, bunun pratiğini asgari ölçülerde
özgün koşullarımızda yaratma pratiğidir.
Her fırsatta bu ilkeleri vurguluyoruz; proletarya
ve diğer emekçi kesimlere devrimci bilinç ve örgütlülük
ancak dışarıdan, onların devrimci sosyalist partisi
(yada örgütü) tarafından taşınabilir. Ancak her
devrimci çalışma ve örgütlenme faaliyeti emekçileri
devrimci saflara kazanamaz. Genel geçer bir kapitalizm
teşhiri ve soyut bir devrimci ajitasyon, yada
oligarşinin devrimci harekete yönelik saldırılarının
teşhiri emekçileri kazanamaz.
Emekçileri devrimci saflara kazanmada, onlara
bilinç ve örgütlülüğü taşımada izlenecek yolun
köşe taşları açıktır. Her şeyden önce, devrimci
faaliyetin emekçilerle kapitalist sistem arasındaki
çelişkilerin her bir temel ve/veya güncel somut
görünümü (işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk, emperyalist
işgal ve işbirlikçilik, yıkımlar, özelleştirme,
uyuşturucu, sömürgeci ulusal baskı, vd..) üzerine
inşa edilmesi başlıca temel koşuldur. Özellikle
tüm emekçileri kesen sorun alanları (işsizlik,
yoksulluk, yolsuzluk, emperyalizme bağımlılık,
sömürgeci baskı, vb...) bu noktada özel bir önem
kazanmaktadır. İkincisi, yürütülecek faaliyetin
sistem içi çözümleri aşan, devrim hedefini öne
çıkaran, devrimin ele alınan çelişkiye ilişkin
geliştirdiği çözümleri açıkça koyan bir içeriğe
sahip olması gerekir. Üçüncüsü, faaliyetlerin
devrimci bir mücadele stratejisine dayanan politik
pratik araçlarla yürütülmesi ve meşru, militan
ve emekçileri sokağa taşımayı hedefleyen bir yapıya
sahip olması zorunludur. Dördüncüsü, genel olarak
devrimci çalışmanın, özelde ise ele alınan çelişkiye
ilişkin faaliyetin sürekli, sistematik ve bütünlüklü
bir niteliğe sahip olması gerekir.
Bütünlüklü ve sistematik çalışma noktasında kampanya
tarzı çalışma özel bir önem taşıyor. Hatta M.
Çayan yoldaş genel olarak sistematik ve bütünlüklü
politik çalışmayı bir bütün olarak “politik gerçekleri
açıklama kampanyası” biçiminde tanımlamıştır.
Politik gerçekleri açıklama kampanyası pratikte,
kendi içinde bütünlük ve çok yönlülük taşıyan
özgül kampanyalar biçiminde somutlaşır.
Bu özgül kampanyaların kavramsal çerçevesini;
“kampanya bir hedef doğrultusunda sistematik biçimde
birbiri ile bağlantılı olarak, birbirini tamamlayan
tarzda ve belirli bir zamanlama temelinde bir
dizi eylemin, faaliyetin merkezileştirilmiş tarzda
örgütlenmesidir. Kampanya belli bir zaman dilimi
içinde çok sayıda faaliyetin gerçekleştirilmesi
değildir. Hatta bunların konusu aynı olsa bile.
Yani siz anti-emperyalist hedeflere yönelik olarak
bir zaman dilimi içinde pek çok faaliyet gerçekleştirebilirsiniz;
fakat bu bir kampanya olarak örgütlenmiş olmayabilir.
Kampanya ister bir mahalle komitesi tarafından
örgütlenmiş mahalle düzeyinde olsun, ister MK
tarafından tüm yapıyı kapsayan düzeyde olsun;
merkezi koordinasyonuyla, baştan itibaren tüm
faaliyetlerin birbirini tamamlayacak ve başta
ortaya konan amacı gerçekleştirecek tarzda organize
edilişiyle diğer eylem süreçlerinden ayrılır.”
biçiminde koymuştuk.
Devrimci sosyalist öznenin çalışmalarının ana
ekseninin bu tür bütünlüklü çalışmalar, yani kampanyalar
zeminine oturması gerektiği açıktır. Hiç kuşkusuz,
tekil olguları, olayları esas alan çalışmalarda
önemli ve gereklidir. Ancak çalışmaların ana doğrultusunun
kampanyalar üzerine oturması daha etkin bir çalışma
için zorunludur.
Devrimci sosyalist hareket tüm politik pratik
çalışmasını bu bakış açısından hareketle düzenlemeyi
hedefliyor/düzenliyor.
II-
İşsizlik ve Yoksullukla Mücadele Kampanyamız bu
bakış açısından hareketle geliştirildi.
Ağır bir kriz sürecinden geçen ve krizi emekçi
sınıfların ve sömürge Kürt ulusunun üzerine yıkarak
bir fırsata dönüştürmeye çalışan Türkiye oligarşisi
son beş yılı tam bir cehenneme dönüştürmüş durumdadır.
Bu bağlamda, son beş yıl içinde birkaç misli artmış
olan, tüm politik aktörlerin en önemli toplumsal
gündemlerden (çoğu kez en önde olanı) biri olarak
tespit ettiği işsizlik ve yoksulluk sorunu, başta
proletarya olmak üzere tüm emekçi kesimler ile
sistem arasındaki en derin ve keskin çelişki alanını
oluşturmaktadır. Son birkaç yıl içinde yapılan
tüm kamuoyu anketleri de geniş halk kesimlerinin
en temel sorun olarak işsizlik ve yoksullaşmayı
gördüklerini, bu sorunlara ilişkin acil çözüm
beklentisi içinde olduklarını ortaya koyuyor.
Resmi olarak kayıtlarda % 10 civarında görünen,
gerçekte ise % 20’leri aşan işsizlik oranı emekçilerin
günlük yaşamının kabusu durumundadır. Hiç kuşkusuz
işsizliğe, onun ikiz kardeşi olan yoksulluk eşlik
etmektedir. TC tarihinin gördüğü en dip yoksulluk
süreci yaşanmaktadır.
Proletarya ve emekçilerin yaşamı derin yoksulluk
ve işsizlikle ağır bir sakatlanmaya uğramış olmasına
karşın, bu sorunlar esas olarak burjuva partilerinin
ve diğer siyasal aktörlerin iki yüzlü propagandalarının
konusu olmaktadır. Burjuva partiler emekçilerin
bu sorunlarını sahipleniyor görüntüsü altında,
sorunları daha derinleştirecek IMF, Dünya Bankası
ve TÜSİAD’ın programlarını emekçilere kabul ettiriyorlar.
Bu sorunları işleyen iki yüzlü çalışmalar ekseninde
emekçileri yanlarına kazanarak bir yandan, onların
biriken öfkesini sistem içi kanallarda eritiyorlar,
diğer yandan da birbirlerine karşı üstünlük kazanma
mücadelesinde kullanıyorlar. AKP bunun en somut
ve gelişkin örneğidir.
Öte yandan, devrimci ve sol güçlerin özellikle
son 5 yıllık pratiğinden bakıldığında kimi istisnai
örnekler dışında(1) işsizlik ve yoksulluk başta
olmak üzere emekçilerin sistemle olan yakıcı çelişkileri-sorunları
üzerinden bütünlüklü devrimci çalışmalar örgütlenmediği
açıktır. Devrimci ve sol güçlerin bu tür sorunlar
karşısında ya tümüyle ilgisiz oldukları, ya bunlara
ilişkin en fazla tekil olaylar üzerinden protesto
faaliyetleri geliştirdikleri görülüyor. Emekçilerin
sisteme karşı öfkesinin, çelişkilerinin devrimci
sesi olma, onlarla bu çelişkiler üzerinden psikolojik,
moral, siyasal ve örgütsel olarak yakınlaşma kaygısının
istisnai örnekler dışında oldukça zayıf olduğu
açıktır. Devrimci ve sol güçlerin yoğunlaşma alanları
esas olarak kendi varoluş sorunlarını ve günlük
protesto faaliyetleri düzeyini aşamamaktadır.
Devrimci sosyalizm, bu gerçeklerden hareketle
Türkiye ve Kürt coğrafyasında tüm emekçi kesimleri
kesen en yakıcı sorunlardan bu ikisini, işsizlik
ve yoksulluğu devrimci bir kampanya temelinde
işlemeyi hedefledi. Kampanya hazırlanırken daha
baştan çok temel eksiklerimiz olduğunu kabul ederek
başlamak durumundaydık. Her şeyden önce, politik
gerçekleri açıklama kampanyasının-çalışmalarının
temel aracı olan politik-askeri eylem düzeyinden
yoksun olarak faaliyet yürütülecekti. Temel araçtan
yoksun bir çalışmanın etkilerinin de elbette sınırlı
olacağı, tüm ülke çapında ve sarsıcı etkiler yaratmayacağını
daha baştan kabul etmek gerekiyordu. Bu durum
yeniden inşa sürecimizin bütün politik çalışmaları
açısından geçerli bir olgudur. Yani çalışmalarımız,
kampanyalarımız SP dinamiğinden yoksun, tek ayak-dinamik
üzerinden, üstelik de tali olan dinamik üzerinden
yürütülüyor. Olumlu yada olumsuz sonuçları da
buna denk düşen tarzda ortaya çıkıyor/çıkacak...
İkincisi, uzun yıllardır devrimci sosyalist öznenin
tüm dinamiklerini ortak bir politik kampanya etrafında
harekete geçiren bir çalışma örgütlenmiş değildi.
Üçüncüsü, böylesine kapsamlı ve tüm halk kesimlerini
ilgilendiren sorunları ele alan kampanyanın işleyeceği
konuların çokluğu ve çapının oldukça geniş olmasının
gerekliliği ile maddi olanaklarımız, insan potansiyelimiz
ve örgütlü yapımızın büyüklüğü arasında devasa
bir uçurum bulunmaktaydı/bulunmaktadır. Dolayısıyla
çoğunluğu genç ve yeni yoldaşlardan oluşan güçlerimiz
üzerinden aylara yayılan ve politik çalışmanın
pek çok aracını kapsamlı bir biçimde kullanmayı
gerektiren bir çalışmada çok sayıda acemilik,
aksama, eksiklik yaşamamız kaçınılmazdı.
Bütün bu önemli sorunlara karşın, geleceğin büyük
ve daha komplike, her iki ayağı üzerine oturmuş
çalışmalarının bugünden yaratılan birikimler,
politik çalışma alışkanlıkları ve yetenekleri
üzerinden yükseleceği bilinciyle, eksiklerimizin
yürütülecek çalışmayı tamamen etkisizleştirmesine
izin vermeden başlangıç adımlarını atmamız gerekiyordu.
İşsizlik ve yoksulluk kampanyamız geleceğin daha
gelişkin adımlarının yeniden inşa sürecimizdeki
ilk politik-pratik nüvesiydi, tüm eksikliklerine
karşın...
Bu sınırlılıklar doğal olarak kampanyanın çapını,
niteliğini ve dolayısıyla beklentileri oldukça
sınırlamasına karşın, doğru bir politik eksene
oturması ve olanaklar ile yapılabilecekler arasında
doğru bir ilişki kurulması durumunda uzun süreli,
bütün ilişkileri harekete geçiren, bütünlüklü,
kampanyalı çalışmaya geçiş açısından ana eşiği
aşmak mümkündü...
Bu bağlamda kampanya ile ulaşabildiğimiz alanlarda;
- Emekçilerin sistem ile temel bir çelişki noktası
olarak işsizlik ve yoksulluğun kaynağının kapitalist
sistem olduğunu ve sistem içinde bunların kaçınılmaz
olarak sürekli biçimde derinleşerek ortaya çıkacağını
göstermek, emekçilerin dertlerinin, öfkesinin
sesi, devrimci bilinçli ifadesi olmak,
- Bu sorunların sistem içi bir çözümünün olmadığını,
ancak devrim yoluyla üstesinden gelinebileceğini,
somut verilerle, örneklerle, görsel, işitsel araçlarla
ve somut eylemlerle göstermek,
- Bu yollardan emekçilerle, devrimci sosyalist
özne arasında bir duygu, düşünce bütünlüğü, bir
özdeşleşme yaratmak, bu noktalarda ve örgütsel
bağlamda emekçilerle aramızdaki mesafeyi kapatmada
ciddi bir başlangıç yapmak,
- Tüm devrimci sosyalist birimleri, kurumları
bu çalışmalar yoluyla bulundukları her alanda,
sokakta görünür kılmak, politik mesajlarımızı
yaygınlaştırmak ve daha etkili hale getirmek,
- Tüm emekçilerin meşru gördüğü bu sorun alanları
ve talepler üzerinden militan bir sokak hareketinin
yaratılması yolunda güçlerimizi sistematik olarak
harekete geçirmek,
- Bütün bu hedefleri bütünlüklü, sistematik ve
zamanlaması yapılmış bir çalışma tarzı olarak
kampanya çalışması içinde birleştirmek ve bu yoldan
kampanya tarzında çalışmayı (mevcut koşullar altında
tek ayaklı, yani eksikli de olsa) öğrenmek hedeflendi.
Kampanyanın asgari bir başarıyla yürütülmesi durumunda
olumlu sonuçlarının salt bu hedeflenenlerle sınırlı
kalmayacağı açıktı. Bunların yanı sıra, örgütlenme
ve yeni ilişki zeminleri yaratma noktasında daha
uygun, ileri zeminler ve atmosfer yaratacağı açıktır.
Yine devrimci çevreler ve arayış içinde olan kesimlerin
en azından dikkatlerinin belli ölçülerde de çekilmesi
mümkündür.
III-
Kampanya üç ana çalışma üzerinden biçimlendi.
Birincisi, yazılı ajitasyon-propaganda araçlarının,
afiş, bildiri, pul, yazılama, vb.lerinin yoğun
biçimde kullanılarak geniş emekçi kesimlerine
düşüncelerimizin yazılı-görsel araçlarla ulaştırılmasıydı.
İkincisi, gösteriler, basın açıklamaları vb. sokak
eylemlerinin tüm biçimlerinin, militan tarzda
gerçekleştirilmesiydi. Üçüncüsü, imza kampanyası,
panel, söyleşiler, vb. yoluyla doğrudan emekçilerle
iletişim kurulmasıydı.
3 ay olarak planlanan, ancak daha sonra üç buçuk
ayı biraz aşan, kampanya sürecinde bu faaliyetlerin
geçmiş dönemlerdeki tüm çalışmalarımızı misliyle
aşan bir düzeyde ve bulunulan bütün alanlarda
koordineli tarzda gerçekleştirilmesi hedeflendi.
Kampanya dönemi aynı zamanda yoğun bir takvime
denk düşen Mart ayını ve 1 Mayıs’ı da kapsamaktaydı.
Kampanyanın yanı sıra bu süreçlerin özgül görevlerinin
de kampanyanın içeriğine ve pratik görevlerine
denk düşecek tarzda ve yine geçen yılları aşan
bir nitelik ve nicelikte gerçekleştirilmesi zorunluydu.
Sadece kampanya bağlamında değil, Mart ayının
ve 1 Mayıs’ın görevleri bağlamında da mevcut eşiklerin
tümünü aşmak, çalışmalarımız açısından yeni ve
daha ileri eşikler, kriterler düzeyine ulaşmalıydık.
Bu noktada, çalışmaların örgütlenmesinde, koordinasyonunda,
tüm yoldaşların kampanya çalışmalarına katılım
tarzında basit bir nicelik artışı değil, aynı
zamanda yeni araçlar, mekanizmalarda yaratmalıydık.
Bu bağlamda kampanya hazırlık süreci basit bir
teknik hazırlık olarak değil, aynı zamanda birimlerin,
kurumların en ileri düzeyde katılımını, ortaklaşa
iş yapmalarını sağlayacak mekanizmaların oluşturulduğu,
çalışmaların bütünlüğünü sağlayan ilişki biçimlerinin
yaratıldığı, daha fazla sayıda yoldaşın sürecin
yönetilmesi ve işlerin gerçekleştirilmesinde sorumluluk
aldığı bir süreç oldu.
IV-
Çalışmalarımızın startı 22 Ocak 2005’de İstanbul
Bakırköy’de Özgürlük Meydanı’nda yapılan basın
açıklaması ve gösteri ile verildi. Basın açıklamasını,
HKM’lerin müzik grubunun türküleri ve marşları
izledi. Bunun ardından sözlü ajitasyonla birlikte
50 kişilik bildiri dağıtım ekibi 10 bin bildiri
dağıttı. Emekçilerin ilgiyle karşıladığı bu eylemi
Mart başına değin İstanbul, Adana ve Dersim’deki
çok sayıda eylem ve gösteri izledi.
29 Ocak 2005’de İstanbul Galatasaray’da gösteri
ve bildiri dağıtımı, 31 Ocak 2005’de Adana İnönü
Parkı’nda basın açıklaması ve bildiri dağıtımı,
5 Şubat 2005’de Adana Meydan Mahallesinde akşam
saatlerinde meşaleli gösteri ve bildiri dağıtımı,
12 Şubat 2005’de İstanbul Kadıköy’de gösteri ve
bildiri dağıtımı, 18 Şubat 2005’de İstanbul’da
akşam saatlerinde iki bölgede, Esenler ve Nurtepe’de
meşaleli gösteriler, 19 Şubat 2005’de İstanbul
Avcılar’da gösteri ve bildiri dağıtımı, 19 Şubat
2005’de Dersim merkezde gösteri ve bildiri dağıtımı,
26 Şubat 2005’de İstanbul Galatasaray’da Liseli’nin
Sesi ve Üniversitelinin Sesi tarafından gösteri
ve bildiri dağıtımı eylemleri gerçekleştirildi.
22 Ocak’tan Mart başına geçen 5 haftada faaliyetler
esas olarak 10 gösteri ve çok sayıda bildiri dağıtım
(bunların bir bölümü sözlü ajitasyonla birlikte
yapılıyordu) ve afiş asma eylemi temelinde gerçekleştirildi.
Kampanya bildirisi 200 bin adet basıldı ve büyük
bölümü bu 5 hafta içinde çok sayıda dağıtım ekibi
oluşturularak dağıtıldı. Toplam 10 bin adet basılan
iki afiş yine bu dönemde kentlerin emekçi semtlerinde
ve merkezi bölgelerinde yine çok sayıda ekip oluşturularak
asıldı. 5 bin adet basılan pullar ise kampanya
süreci boyunca özellikle emekçi semtlerinde yoğun
biçimde yapıştırıldı.
Mart ayının 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü,
12 Mart Gazi Direnişi, 16 Mart Halepçe ve İstanbul
Üniversitesi katliamı, 21 Mart Newroz, 30 Mart
Kızıldere Direnişi gibi oldukça yoğun ve özgün
bir mücadele takvimine sahip olması nedeniyle
pratik çalışmalar esas olarak bu çalışmalara kaydırıldı.
Kampanya faaliyetleri bu nedenle esas olarak bildiri
dağıtımı ve pul yapıştırma faaliyetlerine yönlendirildi.
Bunun yanı sıra Nisan ayı çalışmalarının hazırlıklarında
yoğunlaşıldı.
25 Mart 2005 tarihinde İstanbul Eminönü’nde yapılan
gösteri, bildiri dağıtımını, Aksaray Metro önünde
imza stantı izledi. Benzer biçimde Dersim’de,
Adana’da çeşitli eylemler gerçekleştirildi. Başkaca
kentlerde de imza toplama çalışmaları yürütüldü.
Meydanlarda imza toplama çalışmasının yanı sıra
emekçi semtlerinde doğrudan evlere ve işyerlerine
gidilerek, yani emekçilerin yaşam ve çalışma alanlarında
da yüz yüze görüşmeler yoluyla imza toplama çalışması
da yeterli düzeyde olmasa da yürütüldü.
Nisan ayı başında kampanyanın bir parçası olarak
işsizlik ve yoksulluğa karşı talepleri içeren
bir metin temelinde imza kampanyası başlatıldı.
İmza kampanyası 3 Nisan 2005’de İstanbul Taksim
Meydanı’nda bir gösteri ve bildiri dağıtımıyla
birlikte imza stantının açılmasıyla başladı. Benzer
biçimde 9 Nisan’da Avcılar ve Kağıthane’de imza
stantları yapılan gösteriler/sözlü ajitasyonlar
ve bildiri dağıtımlarıyla birlikte gerçekleştirildi.
10 Nisan’da stand açılan alan Kadıköy’dü ve burada
da sözlü ajitasyon ve bildiri dağıtımıyla birlikte
imza toplanma gerçekleştirildi. Bunu
Nisan ayı ortalarından itibaren çalışmalar 1 Mayıs’a
çağrı çalışmasına dönüştürüldü. 1 Mayıs’a çağrı
bildirisi 50 bin adet basıldı ve ana konusu kampanyanın
konularıydı. Yine İşsizlik ve yoksulluk temasını
işleyen 5 bin 1 Mayıs afişi basıldı. Bu bildiri
ve afişler, az sayıda kalmış olan kampanya sürecinin
bildirileriyle birlikte 1 Mayıs’a değin pek çok
merkezi alanda ve emekçi semtlerinde dağıtıldı
ve asıldı. 1 Mayıs çalışması kampanya çalışmasının
bir parçasına dönüştürüldü. Böylece kampanya çalışması
yeni bir ivme kazanmış oldu.
Afiş, bildiri, pul dağıtımı ve asılması, imza
stantları ve evlerden, işyerlerinden imza toplanması,
gündüz ve geceleri yapılan gösterilerin yanı sıra,
Nisan ayı içinde iki panel ve söyleşi çalışması
da gerçekleştirildi. Bunlardan ilki 2 Nisan 2005’de
İstanbul Esenler HKM’de, Brezilya’daki yoksul
topraksız köylülerin mücadele örgütü MST’yi ve
mücadelelerini tanımaya dönük olarak, MST’yi yakından
tanıyan yazar ve belgesel yapımcısı Metin Yeğin
ile yapılan söyleşiydi. İkinci çalışma ise 23
Nisan 2005’de İstanbul Kağıthane HKM’de gerçekleştirilen
“Herkese İş, Herkese İnsanca Yaşam İstiyoruz”
başlıklı paneldi. Panele yüzü devrimci güçlere
dönük olan aydınlar Temel Demirer ve İzzettin
Önder ile sendikacılar Ö. Şamdan ve İ. Seçer ile
HKM’ler adına Alev Çevik katıldı. Panelde işsizlik
ve yoksulluğa kaynaklarının ortaya konulmasının
yanı sıra, mücadele deneyimleri ve görevleri de
ele alındı.
Sosyalist Barikat da kampanya sürecine, kampanya
sürecini haberleştirerek ve sayfalarında geniş
yer vererek katıldı. Bunların yanı sıra, işsizlik
ve yoksulluğun toplumsal ve sistemik temellerini
ortaya koyan araştırma yazılarının, mücadele deneyimlerinin
ve devrimci sosyalistlerin görevlerini ortaya
koyan çalışmaların yer aldığı kapsamlı bir dosyayı
yayınladı. Böylece soruna ilişkin teorik ve politik
arka plan yaratarak katıldı kampanyaya.
Kampanya çalışmaları 14 Mayıs’ta İstanbul’da burjuvazinin
iğrenç sefahat mekanlarından olan Akmerkez önünde
gerçekleştirilen gösteriyle ve yoksulların, işsizlerin,
tüm emekçilerin mücadelesiyle oligarşinin Akmerkez’de
dahil tüm kalelerinin yıkılacağı iradesi bir kez
daha yinelenerek bitirildi.
Kısa bir özet yapmak gerekirse;
- Kampanya çalışmalarında (1 Mayıs da dahil) toplam
250 bini aşkın bildiri, 15 bin afiş, 5 bin civarında
pul, başta İstanbul, Adana, Dersim, Manisa, Antalya
olmak üzere 10’u aşkın kentte çok sayıda dağıtım
ve afiş grubu tarafından yüzlerce eylemde dağıtıldı
ve asıldı.
- Emekçi semtleri başta olmak üzere birçok bölgede
kampanya şiarları temelinde çok sayıda yazılama
gerçekleştirildi.
- Nisan ayı başından ortalarına değin süren imza
kampanyasında 5 bin civarında imza toplandı.
- Çeşitli kentlerin merkezi noktalarında gündüz
ve akşam saatlerinde kimileri meşaleli, kimileri
imza stantlı, çoğunluğu bildiri dağıtımını da
içeren 16 gösteri örgütlendi.
- HKM’lerimiz tarafından 1 panel ve 1 söyleşi
düzenlendi, çeşitli film gösterimleri gerçekleştirildi.
- İşsizlik ve yoksulluk sorununa ilişkin haber,
deneyim aktarımı, araştırma, çözümleme yazıları
temelinde önemli bir bilinç birikimi yaratıldı.
- Kampanya sürecinde diğer günlük mücadele görevleri,
takvimsel mücadele görevleri aksatılmadan yerine
getirildi. 8 Mart ve 1 Mayıs bunların en önemlilerindendi
ve devrimci sosyalistlerin önemli inisiyatifler
geliştirdikleri süreçler oldular. Newroz’a katılım
gerçekleştirildi. Şehitlerimize bağlılığın ve
onların pratiğinden, anılarından öğrenme irademizin
ifadesi olan anmalar gerçekleştirildi.
Böylece 22 Ocak’tan 14 Mayıs’a değin uzanan süreç,
bir bütün oluşturacak tarzda gelişti. Bu süreç,
tüm yoldaşlarımızın yüzlerce pratik çalışma temelinde
devrimci sokak pratiğinin bir parçası olduğu,
militan ve yüzü sokağa dönük bir kurumlaşma ve
pratik çalışma yaratma hedefimize yaklaştığımız
ve sokakta görünür hale geldiğimiz bir süreç olarak
gelişti.
V-
Kampanya pratiğinin anlaşılmasında, çalışmaların
yukarıda ortaya konan dökümü ancak bir yere kadar
açıklayıcı olabilir. Kampanya pratiğinin içinde,
insan ilişkileri içinde ortaya çıkan pek çok öğretici,
düşündürücü, geliştirici somut pratikler gelişti...
Kampanyaya ruh katan, onun canlı yüzünü oluşturan,
niteliğini, yönünü belirleyen, yaptığımız pek
çok politik yada teorik tespitin sağlamasını yapan
bu öğelerdir.
Somut örnekler üzerinden yürürsek; afiş yapıştırıyoruz,
kuşkusuz afişlerle, bildirilerle, duvar yazılamaları
ve pullamalarla emekçilerde köklü bir bilinç oluşturmak,
onları düşüncelerimize kazanmak mümkün değil,
ancak yaşadıkları gerçekliğe ilişkin ilk soru
işaretleri yaratabiliriz. Eğer onların sistemle
olan çelişkilerini ele alan doğru soruları, şiarları
seçersek, onlarla duyguda ve düşüncede yakınlaşma,
özdeşleme sağlayabiliriz. Ve bunu kampanyamız
sürecinde pek çok somut örnek bağlamında yaşadık.
Kampanya ile ilgili afişlerimizden telefon numaraları
alarak kurumlarımızı arayan, işsizlik ve yoksulluk
konusunda neler yapabiliriz diye soran ve gelen
emekçiler oldu... Devrimcilere belli bir sempati
ile bakan yada önyargısız yaklaşanların destekleri
her an oldu, bunların üzerinde fazlacadurmaya
gerek var... Bunlar kazanımlarımız... Fakat destek
ve olumlu tutum bu kesimlerle sınırlı değildi.
Devrimcilere dönük belirli önyargısı olan, hatta
çalıştıkları kurumlar, oy verdikleri partiler
bağlamında düşman olarak tanımlanabilecek insanlardan
dahi olumlu tepkiler alındı. Afişleri yapıştırırken,
binasının duvarına daha afiş yapıştırılmadan,
itiraz eden, “duvarı yeni boyadım, kirletmeyin,
yapıştırmayın” diyen bir emekçinin, karşı binanın
duvarına afiş yapıştırıldıktan ve afişi okuduktan
sonra gelip, “madem ‘herkese iş, herkese insanca
yaşam istiyoruz’ yazıyor, gelin benim evimin duvarına
da yapıştırın” dediğini gördük... Bir emekçi semtinde
bölgedeki meydana hakim işyeri olan islamcı bir
esnafın işyeri duvarına sık sık devrimciler tarafından
yazılama yapılıyor ve bu esnaf bir gün içinde
derhal yazılamaların üstünü boyayarak kapatıyordu.
İşsizlik ve yoksullukla mücadele şiarları yazıldığında
çok uzun bir süre yazılama duvarda kaldı... Bunun
sebebi ne bir zorlama, ne bir tehditti. Basit
yalın bir nedeni vardı bunun; şiarlarımız tüm
emekçilerin ortak talebiydi... Bunun gibi yazılamalarımız
tüm bölgelerde çok uzun süre silinmeden kaldı.
İmza kampanyası emekçilerin kampanya karşısındaki
tutumunu anlamak açısından özellikle eğiticiydi.
Polisler, evet bu sömürü ve soygun düzeninin bekçileri
olarak pek çok kez kampanya çalışmalarını engellemeye
çalıştılar, gözaltılar gerçekleştirdiler... Ama
çok azda olsa, stant açılan yerlerde gelip imza
atan polisler gördük, stantlarda yapılan sözlü
ajitasyonu dinleyip, bildirileri okuyup geliyorlardı
ve imza metnini dikkatlice okuduktan sonra imzalayanlar
oluyordu... Çünkü işsizlik ve yoksulluk onların,
onların ailelerinin, kardeşlerinin, akrabalarının
da sorunuydu... Ve bu soruna sahip çıkıldığını
gördüklerinde, içlerindeki en önyargısız, en az
saldırgan olanlar nadirde olsa gelip imza atıyorlardı...
Sadece bu değil, stantlara gelip bildiri alıp
konuştuktan sonra, “ben MHP’ye oy verdim, ama
kimse bu sorunları çözmedi, bu sorunlara sahip
çıkmıyor, o yüzden imza atıyorum” diyenler vardı...
Herhangi bir politik görüşü olmayan, arayış içinde
olan, işsizlik ve yoksulluk sorununu yakıcı biçimde
yaşayan pek çok emekçi stantlara gelip dinliyor,
konuşuyor, soruyor ve imza atıyordu. Kimileri
ise kurumlarımızın adreslerini alıyor ve geliyordu.
Bu örnekler onlarca yüzlerce kez yaşandı...
Bu pek çok farklı insan kümelerinin bir devrimci
çalışmaya ilgi göstermesinin tek nedeni vardı;
onların tümünü kesen, tümüne acı veren, tümünün
çözüm istediği ve sistem içinde çözüm bulamadığı
sorunlardı ele aldıklarımız...
Bütün bunlar devrimci politikanın ana eksenlerine
ilişkin yaptığımız belirlemenin yaşam içinde test
edildiği somut olaylardı... Emekçilere, onların
sorunlarına yüzümüzü döndüğümüzde, elimizi uzattığımızda
karşılıksız kalmadığımızı gördüğümüz somut olgulardı
yaşananlar... Öncü politikanın, öncü pratiğin
emekçilerin sistemle çelişkilerine devrimci müdahale
üzerinden ve emekçilerle iç içe gelişecek pratikler
üzerinden kurulabileceğini gösteren henüz çok
küçük örnek pratiklerdi bunlar...
VI-
İşsizlik ve Yoksullukla Mücadele Kampanyamızın
toplamdaki sonuçlarını ana hatlarıyla şöyle özetleyebiliriz.
Olumlu sonuçlardan başlayacak olursak;
a) Kampanyamız bağlamında solun kendi sorunları
üzerinden politika yapma tarzını ve önemli mücadele
günleri takvimine bağlı politika yapma pratiğini
aşmada önemli bir başlangıç yaptık... Emekçilerin
gündemi ile kendi politikalarımızı ve gündemimizi
birleştirmede, bu konuda bir kültür, moral ve
düşünme tarzı yaratmada önemli bir adım attık.
Emekçilerin sorunlarına değip geçen değil, bunları
merkeze alan bir pratik süreç yarattık... b) Bütünlüklü
eylem süreçleri ve kampanyalar örgütlemede önemli
bir başlangıç birikim yarattık. Bilinen hemen
hemen tüm politik mücadele araçlarını, açık ve
kapalı tüm devrimci sosyalist birimlerin katılımıyla,
değişik düzeylerde ve değişik biçimlerde kullandık...
Kombine çalışmalar yaptık. c) Devrimci sosyalist
öznenin sadece birimlerinin değil, tek tek insanlarının
olduğu her yerde dahil olmak üzere toplam 10 civarında
kentte çalışmalar yürüttük. Böylece devrimci sosyalist
hareket kendi güçlerini her yerde şu yada bu düzeyde
harekete geçirdi. Kendini pratik çalışmalar nezdinde
görünür hale getirdi. d) Yüz binlerce bildiri,
on binlerce afiş, sayısız duvar yazılaması, bunların
gerçekleştirilmesi için oluşturulan yüzlerce eylem
ekibi, yüzlerce eylem, merkezi meydanlarda çok
sayıda gösteri vb... faaliyetle en azından kendi
cephemizde pratik çalışmalar bağlamında pek çok
nicelik eşiğini aştık. Bu sadece nicelik artış
değildi. Bunların kombine tarzda organizasyonu
ayrıca nitelik olarak da daha gelişkin örgütlülük
biçimlerini yaratmamızı, daha büyük çalışmaların
zeminini yaratmamızı sağladı. e) Pratik çalışmalar
sırasında ve ilişki kurduğumuz tüm emekçilerden
olumlu karşılıklar aldık. Değişik kesimlerden,
hatta kimi zaman gerici-faşist partilerin etki
alanı altındaki emekçilerden dahi olumlu yaklaşımlar
gördük. Sloganlarımız şiarlarımız hiçbir yerde
emekçiler tarafından düşmanlıkla karşılanmadı...
Tam tersine dostça bir ilgi gördü... Böylece emekçilerin
sorunlarından hareket eden bütünlüklü devrimci
çalışmaların yaşamsal ve kazandırıcı niteliğini
gördük. f) Kampanya sürecinde gerçekleşen Mart
ayı etkinlikleri ve 1 Mayıs çalışmasında da kampanyanın
verdiği ivmeyle geçmiş yıllara nazaran çok daha
kapsamlı ve etkin çalışmalar yarattık... g) Meşru
ve militan bir sokak hareketi olma yolunda tutukluklarımız
atıldı, sokak çalışmaları faaliyetlerimizin birincil
unsuru haline geldi. Bilinen tüm politik faaliyetleri
sokakta örgütleyebilecek nitelik ve niceliğin
asgari düzeyde de olsa yaratılmaya başlandığı
görüldü. h) İç yapımız bu tür karmaşık ve uzun
süreli faaliyet süreçlerini en geniş düşünsel
ve pratik katılımla organize etmede önemli deneyimler
kazandı...
Hiç kuşkusuz bu süreçte başaramadıklarımız, ya
da yeterince başaramadıklarımızda vardı ve bunların
da ciddi biçimde önemsenmesi gerekiyor.
İlk olarak, kampanya çalışmasında bire bir kitle
ilişkisi kurmada zayıf kaldık. Bu noktada en önemli
araçlardan biri olan imza kampanyasını geç başlattık
ve erken bitirdik. Meydanlarda stant açma dışında,
özellikle emekçi semtlerinde ev ev, işyeri işyeri
dolaşarak, toplantılar yaparak imza toplama, bu
noktada ilişkiler kurma çalışması yapamadık yada
çok zayıf yaptık. Bildiri dağıtımı vb. çalışmalarda
da benzer yöntemleri uygulamada zayıf kaldık.
Yine gösteri vb. eylemlere esas olarak kendi ilişkilerimizi
kattık. Bunu misliyle aşabilecek olan çevre, çeper
ilişkilerini katmadık, yada bu noktada çok az
çaba sarf ettik.
İkincisi, kampanya sürecini kültürel, sosyal,
sanatsal etkinliklerle zenginleştiremedik. Politik
boyut tüm çalışmaya egemen oldu... Kültürel, sanatsal
vb. faaliyetlerle çalışmaların çok daha renkli,
çok daha etkin ve emekçilerle daha fazla bütünleşen
bir yapı kazanması mümkündü. Sokak tiyatrosu,
sokakta müzik etkinlikleri, futbol etkinliği,
daha yaygın ve etkin bir film gösterimi çalışması,
büyük bir gece... bu noktada ilk elde sayılabilecek
olanlardır. Ancak bu boyutları hem hazırlık aşamasında,
hem de kampanya süreci içinde yeterince ele almadık
ve gerçekleştirmedik...
Kampanya sürecinin üçüncü temel eksikliği ise,
aydınları, değişik devrimci çevreleri, demokratik
kitle örgütlerini ve emekçileri sürece katacak
pratik faaliyet biçimleri (geniş katılımlı forumlar,
ortak açıklamalar, ortak gece, şenlik vb.leri...)
gerçekleştirememizdi. Nisan ayında yapılan panel
oldukça sınırlı bir etkinlik olarak kaldı...
Eksiklikleri, hataları ve olumlu yanlarıyla bir
bütün olarak ele aldığımızda İşsizlik ve Yoksullukla
Mücadele Kampanyamız esas olarak kazanılmış bir
sürecin adıdır. Kampanya toplamda geliştirici
ve kazandırıcı bir süreç olmuştur.
VII-
İşsizlik ve Yoksulluk Kampanyasının sona ermiş
olması, ne sorunun ortadan kalkmış olmasından,
ne de bizim soruna ilgimizin azalmış olmasından
kaynaklanıyor. Sorun en yakıcı biçimleriyle hafiflemeden
devam ediyor. Çalışmalarımız sorunu kendi cephemizden
gündemleştirmeyi hedefliyordu. Bu yönde çalışmalar
yürüttük. Şimdi emekçilerin gündeminin en ön sırasında
duran diğer sorunlara yöneliyoruz. Ancak kampanyanın
“Herkese İş, Herkese İnsanca Yaşam”, “İşsizliğe
ve Yoksulluğa Karşı Devrimci Mücadele Saflarına”,
“İşsizlik ve Yoksulluk Kader Değildir, Çözüm Devrimde”,
“Aşımızı İşimizi Elimizden Aldınız Öfkemizden
Korkun” vb. temel şiarlarını bundan sonrada kullanacağız.
Bunları ajitasyon ve propaganda çalışmalarımızın
temel unsurları arasına katacağız.
Uzun yılların ardından bir başlangıç olan kampanyamızın
deneyimleri, kazanımları yeni süreçlerimizi biçimlendirmede
belirleyici roller oynayacak. Bu anlamda da, kampanya
sürecimizi yeni çalışmalarımızda rehber olarak
kullanacağız.
VIII-
Devrimci sosyalistler kampanya sürecinin ve sonrasının
verdiği dinamizmle, genel olarak durgun geçen
yaz aylarında da yoğun bir pratik çalışma süreci
yaşıyorlar. İstanbul özgülünde çeşitli devrimci
öznelerle birlikte güvencesiz çalışmaya, kötü
çalışma koşullarına vb. karşı yürütülen küçük
çaplı kampanya ve giderek çapını büyüterek bir
kampanya dinamizmi ve çapına ulaştırmaya başladığımız
yıkımlara karşı barınma hakkı talepli çalışmalarımız
ivme kazanıyor.
İşsizlik ve yoksulluk kampanyamızın deneyimlerini
bu çalışmalara ustalıkla uygulamayı becermeliyiz.
Her olanağı, her zemin ve imkanı çalışmalar için
bütünlüklü planlar temelinde seferber etmeliyiz.
IX-
İşsizlik ve Yoksullukla Mücadele Kampanyamız tek
ayak üzerinden yürüyen bir kampanyaydı... Bu durumun
kaçınılmaz tüm eksikliklerini, zayıflıklarını
bağrında taşıyordu. Ve bu anlamda, ancak yeniden
inşa sürecimizin bağlamı içinde bir kampanya ismini
hak ediyor. Bu özelliğini de gözeterek değerlendirdiğimizde
kampanya devrimci sosyalist öznenin yeniden inşa
sürecimizdeki politik çalışmaları içinde en önemli
kazanımı olmuştur.
Öte yandan, devrimci sosyalizm, elbette ki bu
kampanyayı aşacak yeni kampanyalar örgütleyecektir,
bunun çalışmalarına başlamıştır. Tek ayak sorunu
da mutlaka aşılacaktır; bugünün çalışmalarını
daha da büyüterek, daha yetkin kılarak aşılacaktır...
M. Çayan yoldaşın ifade ettiği “politik gerçekleri
açıklama kampanyası” düzeyine mutlaka ulaşılacaktır...
Öyleyse görevlerimize daha güçlü, daha sıkı sarılalım...
(1) Dayanışmaevleri ve Halkevlerinin kimi dönemlerde
bu konulara ilişkin geliştirdikleri kampanyalar
söz konusudur.
|