"Yıkımlara karşı mücadele sürecinde pratikte
sık sık bir araya geldiğimiz Kaldıraç ile “Kentsel
Dönüşüm Projesi” ve mücadele perspektifleri konusunda
yaptığımız röportajı sunuyoruz. Gönderdiğimiz
soruları tek bir metinle yantlayan Kaldıraç dergisine
duyarlıkları için teşekkür ediyoruz. "
Öncelikle genelden başlayıp, “Kentsel Dönüşüm
Projesi” ile neyin hedeflendiğini açmaya çalışalım.
Kapitalist-emperyalist sistem, sosyalizmin yakın
bir tehdit olarak varolmadığı bir dünyada, süregelen
krizini aşmak ya da kendi deyimleri ile yönetebilmek
için kapsamlı bir saldırı başlatmış durumda. Bu
saldırıların bir boyutu, işçi sınıfı ve emekçilerin
tüm ekonomik kazanımlarının geri alınması, kölelik
koşullarında sömürerek sermaye birikim sürecinin
yoğunlaştırılmasıdır.
Diğer boyutu ise emperyalist işgallerle talan
ve yağmanın açıktan yapılmasıdır. Ve elbette bunlara
paralel emperyalist pazar paylaşımının her geçen
gün daha gözle görülür hale gelmesidir. Bu sermaye
birikimi sürecinde, işçi-emekçi halkların emeği
yağmalanırken, bu yağmadan nasibini almayan hiçbir
yer, alan kalmamaktadır. Büyük kentlerin rantı
yüksek yerleri de bu alanlardan biridir. Irak’ın
petrol kuyuları bu paylaşımın konusu olduğu gibi,
rantı yüksek kentsel mekanlar da yağmanın konusudur.
Ve “çağdaşlık” adı altında hayata geçirilen bu
projeler, yağmanın ideolojik örtüsü olması dışında
hiçbir anlam taşımıyor. Tıpkı “küreselleşme” gibi...
Genel olarak çok kısa bunları belirtmek istedik.
Yıkımlara karşı mücadele eğer bu çerçevede ele
alınmazsa geri püskürtülmesi çok zor olacaktır.
Basit bir gecekondu yıkımından değil, ülkenin
şehir şehir paylaşımından sözediyoruz. Elbette
karşı taraf bu amacı doğrultusunda bir kararlılık
ortaya koyuyor. Bunun karşısında en az onun kadar
güçlü bir kararlılık geliştirmemiz gerekiyor.
Yukarıda aktarmaya çalıştığımız kapsamlı bir saldırının
bir parçası olarak gündeme gelen yıkımlara karşı,
emekçi insanların barınma haklarını savunmaları,
bütünlüklü direnişin bir parçası olarak ortaya
çıkacaktır.
Bu, öznel niyetlerden bağımsız, nesnel olarak
böyledir. Ancak bunun bilince çıkarılıp çıkarılmamasının,
direnişin kararlılığına etki edeceği de açıktır.
Şu anda zaman zaman gündeme gelen yıkımlar için
buzdağının görünen yüzü demek bile fazla olacaktır.
Henüz başlamış sayılmaz. Bugüne kadar ki parça
parça yıkımları, bir hazırlık olarak, kararlılık
gösterisi olarak ele almak gerekir. Elbette bunun
karşısında direnişler de benzer çerçevede ele
alınmalıdır. Süresini mücadelenin seyrinin belirleyeceği
uzun vadeli bir süreç olacağını söyleyebiliriz.
Ve bu mücadelenin emekçilerin lehine sonuçlanması
geliştirilen örgütlülüğün gücüne bağlı olacaktır.
Örgülülüğün gücünü ise mahallelerde emekçilerin
bizzat sorunu sahiplenip sahiplenmemesi belirleyecektir.
Bu noktada olumlu örnekler vardır. Mahallelerde
kurulan mahalle komiteleri, komisyonlar vb. gibi
örgütlülükler üzerinden yürütülen mücadelenin
gelişme potansiyeli vardır.
Burada kritik iki nokta vardır. Bir tanesi, bu
mahallelerin birbirleriyle bağlantıya geçip, şehir
çapında merkezi bir örgütlülüğü yaratmasıdır.
Bir mahallede örgütlülük ne kadar güçlü olursa
olsun, tek başına kaldığı sürece yıkım saldırılarını
önlemesi neredeyse imkansızdır. İkinci nokta ise,
bu saldırıların gerçek amacının net olarak bilinmesi,
bilince çıkarılmasıdır. Bu nokta, sorunun bütün
emekçilere taşınması konusunda da çok önemlidir.
Örneğin, yıkım ekibi olarak gelen belediye işçilerinin,
sendikaları ile yıkım karşıtı bir tutum almaları
böyle sağlanabilir. Yağma saldırısının bir parçası
olarak ele almak ve bununla birlikte barınma hakkını
savunmak önemli bir zemin yaratacaktır. Bu barınma
hakkı, insanca yaşanabilir bir ortamla birlikte
ele alınmalıdır.
Bu bakış ve talep mahallelerdeki mücadeleyi ortaklaştırdığı
gibi, yıkım bölgelerinde çalışan devrimci hareketlerin
ortak hareketini sağlayacak zemin de olacaktır.
Aslında bu noktada devrimci hareketlerin biribirine
yakın yaklaşımları olduğu bir gerçek. Bir araya
gelme noktasında yaşanan sıkıntı öznel tercihlerle
açıklanabilir.
Buna rağmen, birlikte hareket etmenin önemini
bir daha vurgulamak isteriz. Bu birlikteliğin
nasıl sağlanacağı konusunda, bir yandan ortak
hareket etmek isteyen hareketlerle bir araya gelerek
çalışmayı yürütürken, mahalle komiteleri arasında
oluşturulacak merkezi örgütlenmenin de bu birlikteliği
alttan zorlayacağını düşünüyoruz.
|