Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

32. Sayı - Ağustos 2005

Geçen ay Latin Amerika ülkelerinin birinde geçmiş yıllarda yaşanan devrimin yıldönümü kutlandı. O ülkeye geçmeden önce, insanın kutladığı bir devrimin olması bile, değişik bir duygu olsa gerektir. Belki, o devrim yıkılmıştır ve şu anda esamesi bile okunmamaktadır. Fakat, o devrimi gerçekleştiren insanların verdikleri mücadeleler düşünüldüğünde, derin bir saygı kaplar insanın içini. Tasarlanan bir ideal ortaya konmuştur. Bu uğurda ödenen bedellerden sonra hedefe ulaşılmıştır. En önemlisi de, insanlığın isterse kurtuluşunu kendi elleriyle hayata geçirebileceği gerçeği kanıtlanmıştır.
İşte, bunu başarmış, dünya devrim tarihindeki yerini onurluca alan ülkelerden birisi de Nikaragua’dır. Bu devrim Nikaragua halkına çok şeyler katarken, dünya ezilen halklarına da umut ışığı olmuştur. Yanıbaşındaki mücadeleleri de tetiklemiştir.
Diğer Latin Amerika ülkelerinin olduğu gibi, Nikaragua’nın da tarihi sömürgeci istilalarıyla doludur. 15. yüzyıldan itibaren, 300 yıl boyunca İspanyol sömürgeciliği egemenliği hüküm sürer. Nikaragua, bu süreçte, köle, kereste, kakao ve doğal boya ihraç eder. Hacienda denilen çiftliklerde Kızılderili ve melez işgücü zora dayalı çalıştırılır. Kölelerin çalıştırılması 19. yüzyılın sonuna kadar devam eder. Hemen akabinde, 19. yüzyıldan itibaren ise İngilizler ve Amerikalılar Nikaragua topraklarına göz diker. ABD Nikaragua’ya ilk kez 1847’de girer. İngiltere tarafından kovulsalar da, ABD‘liler pes etmez. 1909 yılında da, ABD işgali gerçekleşir. Nikaragua halkı işgalcilere karşı savaşır. 1927 yılında Nikaragua ABD’nin yardımıyla liberallere teslim olur. Bu uzlaşmaya karşın yurtseverler, ABD’ye karşı direniş örgütler. Nikaragua halkının komutanı Sandino, bu direnişe önderlik eder. Sandino’nun önderliğindeki gerillalar, ABD’ye darbeler indirir. Gerillaların “Ya Özgür Vatan Ya Ölüm” şiarı, dillerden düşmeyen türküdür. 1920’lerde Meksika’da maden işçisi olarak çalışan Sandino, bu ayaklanmada, silahını ABD kovulmadan bırakmayacağını ve sonuna kadar savaşacağını dünyaya ilan eder.
Sandino, maden işçileri, çiftlik ve orman sanayi tesislerinde örgütlenme çalışmalarını sürdürür. Denetimine aldığı toprakları, topraksız köylülere dağıtır, işinden atılan ve parası ödenmeyen işçilerin parasını ödetir, zenginlerden aldığı vergilerle halka giyecek ve yiyecek dağıtır. Sandino’nun izlediği bu çizgi, halkta büyük sempati toplar.
ABD, savaşı bu şekilde sürdüremeyeceğini anlayınca, “ulusal” etiketi altında “Ulusal Muhafızları” örgütler. 1932 yılında ülkede yapılan seçimleri Sacasa kazanır ve ülkenin başına getirilir. ABD, görünürde işini bitirmiştir. İşbirlikçi hükümet ve “Ulusal Muhafızlar” bundan sonra, kukla görevi göreceklerdir. Bunun üzerine Sandino, silah bırakır ve Manua’daki başkanlık sarayına davet edilir. Bu davet onun son günlerinin habercisidir. Çünkü, Sandino, Ulusal Muhafızların başında bulunan Somoza tarafından, 21 Şubat 1934’te katledilir. Sandino, Nikaragua halkının gönlünde yer edinir; artık onun anısı Nikaragua’daki kurtuluş kavgasının öncülüğünü yapacaktır. Sandinist hareket bu sonuçla büyük bir darbe yer. Ülke, Somoza diktatörünün eline kalmıştır. Geçerken Somoza’ya değinirsek, gençliğinde kumarbaz ve kalpazanlık yapmış, 1921’de ise, dolandırıcılıktan yargılanmıştır.
Sandino’nun oluşturduğu kooperatifler dağıtılır ve ülke, yolsuzluk, yoksulluk ve katliamlarla yönetilir. Amerika’nın desteği ile Somoza, 1936’da devlet başkanı seçilir. Ülke kaynaklarını yağmalaması sayesinde, Nikaragua’nın en büyük kahve üreticisi ve toprak sahibi olur. 42 yıl iktidarda kalan Somoza, ülkeyi yağma cennetine çevirir.
Tarihin işleyişi burada değişmez. Baskının, zulmün olduğu her yerde, ezilenlerin sesi olan örgütlenmeler de boy verir ve direnişi örgütler. Uzun yıllar süren Somoza iktidarına karşı bu doğrulanmıştır. Nikaragua Sosyalist Partisi, direnişi örgütlemek için yeraltına çekilir. 1950’li yıllar Nikaragua’da silahlı mücadelelerin tekrar doğduğu yıllardır. Bu arada Ulusal Muhafızlar boş durmaz. Sürekli bu direnişleri yok etmeye yönelik saldırılar düzenler.
1956 yılına gelindiğinde, Somoza Garcia, halk ozanı olan Perez tarafından vurularak öldürülür. Bu diktatörün ölümünden sonra, oğlu Luis Somoza, devlet başkanlığına getirilir. Ulusal Muhafızların başına küçük oğul II. Anastasio getirilir.
Ülke tarihinin dönüm noktasıdır. Faşist diktatörlüğe karşı, mücadele eden 19 silahlı hareket, Sandinist Ulusal Kurtuluş Cephesi (FSLN) adı altında birleşir. FSLN’nin amacı emperyalizmi ülkeden kovmak ve faşist yapıyı dağıtmaktır. 1963 yılında ilk gerilla birlikleri oluşturulur ve eylemlilikler başlar. Kentlerde de Öğrenci Cephesi ve Halk Şehir Komiteleri örgütlenir. 1967 yılında ülkede yapılan seçimlere FSLN destek vermez. Bu arada gerilla dönem dönem sistem karşısında ağır darbeler almasına rağmen, dönemin cephe önderlerinden Thomas Borge, seçimi şöyle değerlendirir “1967 seçimleri sisteme yasal bir görünüm vermek üzere tezgahlanmış bir maskaralıktı. Böyle bir oyunda yer almak istemedik”. Gerilla, Nikaragua halkına kurtuluş yolunu gösterir. Sandinist Cephe, legal çalışmaya ağırlık verildiği tespitiyle, hem kırlardaki hem de şehirlerdeki örgütlenmelerde yoğunlaşır. Bunun sonucunda kiliselerin de desteği alınır. Hatta ortaokullarda dahi örgütlenme çalışmaları yürütülür. Sendikalarla da ilişki kurulur. 1974 yılında gerilla mücadelesi gelişir ve “noel partisi” baskınıyla 14 tutuklu serbest bıraktırılır. Bu eylem, FSLN’ye güç katarken, Somoza katliamlarının da artmasına neden olur. 1975 yılında Somoza ülkede sıkıyönetim ilan eder.
Bu arada FSLN kendi içinde bölünür. Kentlerin geri planda kaldığını, işçi sınıfı partisi kurulması gerektiğini savunan grup FSLN’den ayrılır. Diğer tarafta ise gerilla savaşını ön plana çıkaran, kurtarılmış bölgeler oluşturulmasını isteyen, şehir ve kırda gerilla mücadelesinin güçlenmesini, bu birliklerin arasında bir bağ oluşmasını isteyen grup savaşımına devam eder. Daha sonra 3. Yol (Tercariates) adında bir grup daha ortaya çıkar. Bu grup da kitlelerin devrimci savaşa hazır olduğunu, önderliğin doğru yapılırsa harekete geçeceğini söyler. Ülkedeki siyasi kriz derinleştikçe burjuvazi de bu duruma çözüm yolları arar. Ülkedeki muhalefet hareketi FSLN’nin de etkisini kırmak için Demokratik Kurtuluş Birliği (UDEL) adı altında bir oluşuma girer. Somoza iktidarı, burjuva da olsa hiçbir muhalefete göz yummaz. UDEL’in kuruluşuna öncülük edenlerden Chamorro’nun öldürülmesi bunun kanıtıdır. Binlerce insanın, cenaze töreninde Somoza iktidarına öfkesi bilenir. Ülkede Somoza’ya karşı bir genel grev örgütlenir. Geniş katılımın olduğu eylemde Somoza istifaya çağrılır.
Bu dönemde Nikaragua’da çeşitli birlikler, partiler oluşur. Bunlar daha sonra Geniş Muhalefet Cephesi (FAO) içinde yeralırlar. Burjuvazinin de içinde olduğu bir grev örgütlenir. Somoza, bu greve ağır bir şekilde saldırır. Tutuklanan kesimler arasında burjuvalar da vardır. Bu baskıları göğüsleyemeyen FAO’dan kopmalar olur.
Daha sonraki süreçte, FSLN’nin önderliğinde 20-22 halk örgütünün bir araya gelmesiyle, Birleşik Halk Hareketi (MPU) oluşturulur. Somoza iktidarının devrilmesi üzerine inşa edilen MPU’ya FSLN’nin çabasıyla çeşitli katılımlar olurken, Ulusal Yurtsever Cephe meydana getirilir. Bu arada FSLN’den ayrılan gruplar tekrar geri dönerler. Ülkedeki şartlar bu birliği dayatmıştır. Bu birlik Nikaragua devrimine güç katar. Ulusal Muhafız Karargahı, roket ateşine tutulur. Gerilla ulusal sarayı basar ve 500 kişiyi rehin alır. Rehineler karşısında 5 milyon dolar alınır, TV ve radyodan bir bildiri okunur ve Tomas Borge ile 82 arkadaşı, cezaevlerinden serbest bırakılır. 1979 yılında Birleşik komutanlık oluşturulur. Aynı yılın Mart ayında FSLN, Somoza iktidarına saldırılarını yoğunlaştırır. Yerleşim birimleri ele geçirilir. Kurulan komiteler, kamu güvenliği, sağlık malzeme sağlama, dağıtım gibi işlerde görevlendirilir. Not olarak, bu komitelerin hazırlıklarına bir yıl önce başlanılır. 29 Mayıs 1979’da ayaklanma çağrısı yapan FSLN, ardından 4 Haziran’da ülkede genel grev ilan eder. Ayaklanma ülkenin çeşitli bölgelerinden genele yayılarak büyür. Sonunda Nikaragua Ulusal Diriliş Hükümeti, 17 Haziran’da Kosta Rika’nın Sen Jose kentinde ilan edilir. 12 Temmuz’da, geçici hükümet programını açıklar. 17 Temmuz’da faşist diktatör Anastasio Somoza ülkeden, arkasına bakmadan kaçar. Nikaragua’nın başkenti tarihi günlerinden birini yaşar. Tarih, Sandino’nun katledilişini buradan yazar. Ama aynı tarih, aynı kente Sandino’nun yoldaşlarının, onun adına kurulan cephenin girişini de yazar. Sandino’dan alınan bayrak, burçlara dikilmiştir. Nikaragua tarihinde kara leke olarak iz bırakan Ulusal Muhafızlar dağıtılarak, 7000 kadarı tutuklanır.
Nikaragua devrim tarihini iki sayfaya sığdırdık. elbette yazdıklarımız sadece en temel köşe taşları... Nikaragua devrimi geçen yüzyılın sosyalizm hedefli en son devrimiydi. Bu nedenle kazanımlarıyla, yenilgisiyle daha çok ele alınmayı, daha çok yazmayı hak ediyor. Sonunda ABD ve onun örgütlediği kontraların yoğun baskısı altında yapılan seçimlerde iktidar kaybedilmiş de olsa devrimin ülkenin yoksul ailelerin parasız sağlık ve eğitim hakkını sağladığını, köylülere toprak verdiğini, Nikaragua halkına insanca muamele ederek faşizmin gerçek yüzünü gösterdiğini sayfalarca yazmak gerek. O kadar uzun sayfalarda yer veremesek de, devrim sürecinde, canını veren binlerce insanın ideaelleri, hâlâ insanlığa tek umut, tek kurtuluş olarak karşımızda duruyor. Tertemiz, berrak, insanlığa hizmet etmek için sosyalizm bizi bekliyor. Tarihten öğrendiklerimizle, bize miras kalanla yetinmeyerek, onu daha ileriye taşıyarak, o güne hep birlikte, hep beraber..

 


 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Devrimci Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Nurtepe Mah. Cemre Sk. No: 2 Kağıthane-İstanbul