Devrimci sosyalist hareket, bugünlerde önemli
eşiklerden geçiyor. Zorluklarla, sıkıntılarla
ama öte yandan moral yükseltici gelişmelerle birlikte
yoluna devam ediyor. “Her yeni süreç kendi kadrolarını
yaratır” diyoruz sık sık; gerçekten de böyle oluyor.
Somut pratik, insanları öne çıkarıyor, eğitiyor,
hepimizin ruh hali yeniden biçimleniyor.
Sokaktayız...
Abartmak da, küçümsemek de doğru değil, yaklaşık
bir yıldır sokaktayız. Bir yandan kendi programlarımız
var, diğer yandan da solun, emekten yana güçlerin
ortak etkinlikleri var. İkisini de önemsiyoruz;
ikisi arasında bir denge ve uyum yakalamaya çalışıyoruz.
Zaman zaman çubuğu bir yana büktüğümüz oluyor
ama mümkün olduğunca uyum yaratmayı amaçlıyoruz.
Kendi programlarımız var; emekçilerin, yoksulların
yakıcı sorunlarını dile getiriyoruz; solun kendi
dar ufkundan, kendi sorunlarına yönelik politika
yapma tutkusundan kendimizi ayırıyoruz. Oligarşinin
ortaya sürüp durduğu yapay gündem maddelerinden
yakamızı kurtarıp milyonlarca emekçinin gerçek
isteklerini, gerçek haykırışını yakalamaya çalışıyoruz.
“İnsanca Yaşam İstiyoruz” diye yazıyor duvarlarda,
“İşsizleştirdiniz Yoksullaştırdınız Öfkemizden
Korkun” yazıyor. Neredeyse onların kendi sözleri
bunlar. İnsanca yaşam... Son derece sade ve yalın;
ama bütün bir devrimci programın maddelerini özetliyor,
insan yerine konulmayanların öfkesini, umudunu
dile getiriyor.
Elimizdeki halka, -biz ona henüz bütün devrimci
araçları kullanarak güçlü bir biçimde asılamıyor
olsak da- doğru halkadır. Sokaktayken, hiçbir
şey öğrenmediysek eğer, bunu öğrendik. Emekçilerle
devrimci hareket arasında var olduğu sık sık söylenen
kopukluk, her şeyden önce bir gündem kopukluğudur.
Milyonlarca emekçinin öfkesinin devrimci hareketin
pratiği dışındaki kanallardan akıyor olması, başka
bir dizi faktörün yanında, kendi kapalı-devre
yaşantısına gömülmüş olan solun hatalarının da
eseridir. Bu coğrafyadaki devrimci damar, ne kurumuştur
ne de yok olmuştur; doğru noktalara dokunduğumuzda
aldığımız her tepki, bunun kanıtıdır.
Önümüzdeki sürecin sorunu artık kime ve nereye
yöneleceğimiz sorunu değildir; bunun nasıl ve
hangi araçlarla yapılacağı da bizim açımızdan
meçhul değildir; sorun, artık bu yönelimin ve
müdahalenin merkezi ve bütünlüklü tarzda örülmesi,
bütün ayaklarının güçlendirilerek sürdürülebilir
bir devrimci atılımın yaratılmasıdır.
Sokaktayız... Yaklaşık bir yıldır, şöyle ya da
böyle sokaktayız ve nihayet barikat başlarındayız.
Öğreniyoruz. Okula gider gibiyiz, işe gider gibiyiz...
Üzerimize yüz katımız geliyor, panik yok! Kahramanlık
değil yaptığımız, feda değil, bizler halkın çocuklarıyız,
halk düşmanlarıyla savaşmak bizim boynumuzun borcudur.
Öğreniyoruz... Devrimcilerin en büyük öğretmeni
olan sokak, bize kendi sırlarını veriyor. Kulağımıza
incelikler, kurnazlıklar, yeni yöntemler fısıldıyor.
Hatalar yaparsak eğer, bizi cezalandırıyor; doğru
şeyler yaptığımızda ise kayıp vermemenin, düşmanla
başabaş savaşmış olmanın mutluluğunu yaşıyoruz.
Sokak, devrimin anasıdır, o bizi koruyan ve büyütendir.
Sokağı tanıyan, onun inceliklerini kavrayan, onu
kazanan yenilmez.
PARTİ BİZİZ
Nedir parti?
Bir telefon mu, arka odalarda çalan?
Kimdir parti?
Düşüncesi gizli, kararları bilinmez biri
mi?
Parti biziz.
Sen, ben, hepimiz.
Parti senin içinde, kardeş,
parti kafandaki düşünce.
Sen nerde oturursan orası onun evi.
Nerde sana saldırırlarsa odur karşı koyan
orda.
Odur gösteren bize gideceğimiz
yolu.
İzleriz onu biz de senin gibi.
Bulamazsın doğru yolu, bizsiz yürüme.
Yolların en çıkılmazıdır bizsiz gidilen
yol.
bizden kopma sakın, kardeş!
Belki biz yanılırız, belki sensin haklı.
Öyleyse kopma bizden!
Kafandan şunu çıkarma, kardeş:
Dolambaçlı yoldan daha iyidir kestirme yol.
Bilirsin eğer sen bu yolu,
bilir de göstermezsen bize,
neye yarar bilgin senin!
Bilge kişi ol,
ama yan yana ol bizimle,
paylaş bizimle bilgini!
Kopma bizden, kardeş,
bizden uzaklaşma!
BERTOLT BRECHT
|
Ve militan bir devrimci halk hareketi sokaktan
başka hiçbir yerde kurulamaz. Biz militan bir
halk haraketini bütünlüklü stratejik anlayışımızın
bir parçası olarak inşa etmek kararlılığındayız
ve bunu sokakta yapacağız.
Ama yalnızca sokakta olmak önemli değildir. Daha
doğrusu, sokakta olmak önemlidir ama kendi başına
anlamlı değildir... Biz, öğrendiği bir türküyü
yüz yıl boyunca tekrarlayıp durmayı marifet zanneden
kötü sanatçılar değiliz. Devrim, üst üste yığılan
birikim ve deneyimlerin sıçramalarla yeni düzeylere
ulaştığı atılımlar dizisidir. On yıl sonra da
bugün yaptıklarının aynısını yapacak olanlarla
bizim aramızdaki temel fark budur. Her direnişi
“ayaklanma” ilan edip günlük puanlar peşinde olanlarla
farkımız budur. Biz, bütün yaptıklarımızı, öğrendiklerimizi,
bir milim bile sapmadan yürüdüğümüz bütünlüklü-merkezi
müdahale yolunun kazanımları olarak görüyoruz;
bütün yaptıklarımız ve öğrendiklerimiz bu tek
amaç doğrultusunda anlam kazanıyor.
Öğreniyoruz... Abartmıyoruz, küçümsemiyoruz...
Şunu biliyoruz: devrimci mücadele sürecinde hiçbir
şey kendi görünür içeriğinden ibaret değildir.
Bir halk hareketi kurmak isteyenler, her küçük
direnişi, her tek ilişkiyi, uzun devrim yıllarının
kalıcı ihtiyaçlarına bağlarlar. Grev grev değildir
yalnızca, işçiler için de okuldur, bizim için
de okuldur ve aynı zamanda geleceğe akan ilişkilerdir.
Yoksul kondularının yıkımı yıkım değildir yalnızca,
öncesi ve sonrasıyla birlikte anlamlıdır. Her
süreç bittiğinde ya da kesintiye uğradığında,
geriye bir deneyimler, ilişkiler yumağı kalır.
Oradan yeni bir sürece varılır. Uzun süreli bir
savaşı öngörüyorsanız eğer, her güncel süreci
bu savaşın ihtiyaçlarını da gözeterek değerlendirirsiniz.
Bu, yalnızca barikat çatışmaları için değil, tamamen
yasal herhangi bir bildiri dağıtımı için de böyledir.
Bildiride yazanlar vardır, önemlidir; ama onun
yanında bir de o bildirinin dizgisinden baskısına
organizasyonu, dağıtımın yapılışı, dağıtım sırasında
yaşanan deneyimler ve kurulan ilişkiler vardır,
vb. vb. Bir devrim hareketi, bütün bunların birikimiyle
yaratılır.
Yeni sürecin başından beri hep bugünkü durumun
“ağrı kesici”lerle düzeltilemeyeceğini, artık
ciddi bir müdahalenin gerekli olduğunu söyledik.
Ve yine sürecin başından beri, sol siyasi yelpazenin
herhangi bir parçası olmayı değil, bir devrim
hareketi, bir halk hareketi yaratmayı hedeflediğimizi
söyledik. Her şey, bununla bağlantılıdır; bir
devrimci sosyalist olaylara böyle bir pencereder
bakar. Öğrendiği bunun içindir, kazandığı deneyim
buna hizmet eder.
Sokaktayız... Abartmıyoruz, küçümsemiyoruz...
Sokakta iş yapma kapasitemiz artıyor; yeterli
bulmuyoruz.
Daha hızlı organize olabiliyoruz; yeterli bulmuyoruz.
Kendinden memnun olmamak, mızmızlık değil, ilerleme
isteğini ifade eder. Biz ilerlemek istiyoruz.
Bugün, artık herkesin bir adım öne çıkma günüdür.
Bir adım daha öne! Her alanda her yerde, bir adım
daha öne! Daha çok inisiyatif, daha çok bilinç,
daha programlı çalışma... Devrimci Sosyalist hareket,
kendi geleceğini inşa ediyor. Kenarda duruyorsak
eğer taş taşımaya; taş taşıyorsak, duvarcı ustalığına;
duvarcı ustasıysak mühendis titizliğine...
Herkes bir adım daha öne!
Devrimci bir halk hareketi yaratmak için!
|