Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

32. Sayı - Ağustos 2005

Tam bizim tuzu kuru liberallerimize ve eski solcularımıza göre bir manzaraydı. Arkada aç Afrikalı çocukların görüntüsü -bu ilkel Afrikalılar da bağımsız olunca hiçbir şeyi beceremiyorlar canım!-, önde yüce Kraliçe’nin ve kanlı Blair’in dalkavuğu Bob Geldof; konuklar ise birbirinden ünlü: Cellatların hep ihtiyaç duyduğu türden bir papaz olarak BM Genel Sekreteri Kofi Annan ve besili gövdesiyle dünyanın en zengin ve tabii ki en “tok” adamı, Bill Gates...
“Afrika’daki durumda düzelme yok. Her gün 30 bin insan açlıktan ölüyor. Bu yüzyılda böyle bir şey kabul edilemez.”
31 Mayıs’ta basının karşısına çıkan ve Live 8 konserlerinin başlayacağını ilan eden Geldof böyle diyordu. G8 toplantısının yapıldığı günlere rast getirilen konser öncesinde sadakacılar yayınladıkları bildiride “Bizi hayal kırıklığına uğratmayın, hergün açlıktan ölen 50 bin kişinin yaşamasına izin verin” diyorlar ve dünyanın efendilerinden 25 milyar dolarlık ek yardım talep ediyorlardı. Oysa bu kadarını sağlamak için konuklardan yalnızca birini, Bill Gates’i bacaklarından tutup ters çevirip sallamaları bile yeterliydi...
“Yardım değil duyarlılık istediklerini” hep tekrarlasalar da bütün dünyada 10 merkezde düzenlenen ve 1 milyonu aşkın kişi yerinde izlediği, canlı yayınlarla da 5.5 milyar insana ulaşan konserlerin amacı ise aslında hep aynıydı: Sadaka! İngiltere Hyde Park’ta toplanan 150 bin kişi, üç adım ötede, Edinburgh’da dünyanın başına çoraplar ören kasaplar toplantısına şöyle sesleniyordu sonuç olarak: İnsanlar ölüyor, yardım edin! Sahneye çıkarak “bu konserler bu gece bitene kadar 30 bin Afrikalı daha ölmüş olacak. Bizdeki ilaçlara sahip olmadığı için bu insanların ölmesini kabul etmeyeceğimizi haykıralım’ diyen ünlü aktör Brad Pitt de “bizde olan” ve “onlarda olmayan” ilaçların tümünün hangi ilaç tekellerinin elinde olduğunu sorma zahmetine katlanmıyordu. Yükünü tuttuktan sonra artık arada bir “hayır işleri”ne de koşturan Pink Floyd ve Madonna da aynı soruyu hiç sormuyordu.
“Yoksullar, sesini duyuramayanlar ve güçsüzler adına size teşekkür ediyorum” diyordu Kofi Annan, yüzyıllardır sesini duyurmak isteyen milyonlarca insanın nasıl katliamlara uğratıldığından hiç söz etmeden...
Toplam olarak yaptıkları şey, beyaz adamın vicdanına seslenmekti. Kendilerini de zengin eden tekellere, sponsor abilerine ve emperyalist devletlere karşı hiç sesini yükseltmeyen bu derin-ırkçılar, uçurumun bu tarafındaydılar yine. Sanki dünyanın bugünkü korkunç yoksulluğu bir avuç asalağın eseri değilmiş gibi. Sanki günümüzün büyük insanlık yıkımı, üç adım ötede kadeh tokuşturanların büyük yükselişinin sonucu değilmiş gibi.
İkiyüzlülük... Irkçılık... ve biraz da albüm satışları...
Ve tarihin büyük ironisi: Bir yanda G8 çetesinin toplantısı, az ötede karnaval palyaçosu kılığında turistik protestocular, biraz daha ötede hayırsever rock sanatçılarının cümbüşü... Ve nihayet azıcık daha ilerde, Londra metrosunda, dünya yoksullarının yanlış ellerde patlayan öfkesi! Hepsi aynı anda, hepsi aynı yerde...
İşte bu, tam da bu, 2005 yılının Temmuz ayının dünya fotoğrafıdır. Bu fotoğraf eksiktir, ama içindekilerin tümü de gerçektir. Çete üyeleri gerçektir, protestocular ve sadakacılar da gerçektir. Ama, çeteyi sevmeyen, ikincileri ve üçüncüleri ise pek çok seven tatlı su solcularının hoşuna gitse de gitmese de bombalar da gerçektir! Her gün açlıktan öldükleri için Bob Geldof’u üzüntülere boğan 30 bin yoksul insanın zehirli nefesi, sıkışan her nesne gibi sonunda patlamakta ve emperyalist metropolleri kana bulamaktadır.
Peki dünya bu fotoğrafa mecbur ve mahkum mudur?
Kuşkusuz değil; fotoğrafın eksik parçasını tamamlarsak eğer, bunun neden böyle olduğunu da anlarız. Çünkü o eksik parçada, emekçilerin ve dünyanın yoksul halklarının gitgide yükseltmekte oldukları mücadele ve bu mücadele içersinde çelikleşmekte olan devrimci güçler vardır. Ne sadaka toplayıcıları, ne de kör bombacılar, küresel yoksulluğu bir parçacık bile olsa önlemeye yetenekli değillerdir. Ancak saraylar yıkıldığı zaman, ancak o zaman kulübelerde oturanlar açlık ve yoksulluktan kurtulacaklardır.
Tam da Bill Gates’in konser sırasında söylediği gibi: “gelecekte bir gün tüm insanlar sağlıklı bir yaşam sürecek.”
Ne büyük kehanet!
Ve biz bu kehanetin gerçekleşeceğinden hiç kuşku duymuyoruz...
Onun gibi bütün kan emici sülükleri derimizin üzerinden koparıp attığımız zaman! Yani o büyük ve görkemli bayram gününde!

 


 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Devrimci Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Nurtepe Mah. Cemre Sk. No: 2 Kağıthane-İstanbul