Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

32. Sayı - Ağustos 2005

İsmail Altunöz Yoldaş, 13 Haziran 2003 tarihinde talihsiz bir kaza ile aramızdan ayrıldı. Sigortasız, sendikasız ve çok düşük bir ücretle çalışan İsmail yoldaş, çalıştığı inşaatın damında döşemeye çalıştığı demir su borularının binanın üstünden geçen yüksek gerilim hatlarına değmesi sonucu elektrik akımına kapılarak aramızdan fiziki olarak ayrıldı. İsmail Yoldaşı ölümünün ikinci yılında saygıyla anıyoruz.

18 Yaşında yiğit bir devrimci olarak seni yitirmenin içimde bıraktığı acı ile bu yazımı yazıyorum. Ve bunu yapmak bana dünyanın en zor işi olarak geldi. Seni anlatabilmek; mücadeleni, yaşantını anlatabilmek gerçekten düşündüğümden de zor geliyor.
İsmail, Antakya’nın Dursunlu köyünde dünyaya gözlerini açtı. Küçük yaştan itibaren şu özellikleri dikkat çekiciydi: Hayal gücünün gelişkenliği, arkadaşlarının tamamının kendisinden yaşça büyük olmaları ve kendisine yöneltilen tüm sorular karşısında çok zekice yanıtlar vermesi.
Okul döneminde her zaman sınıfın en başarılı öğrencisiydi Bu başarısı öğretmeni tarafından sınıf atlatma istemini gündeme getiriyordu. İsmail 2. sınıfta okurken öğretmen ailesini çağırıp, 2. ve 3. sınıfı geçip 4. sınıftan devam etme istemini dile getirir. Ancak bu istem ailesi tarafından çeşitli gerekçelerle reddedilir.
İlkokulu bitirdikten sonra okula devam etmeme kararı aldı ve erken yaşlarda ağır işlerde çalışmaya başladı. İlk dönemlerde çalıştığı işyerlerini sürekli değiştirmek durumunda kalıyordu. Çünkü çırak olarak başladığı bu işlerde “zanaat öğretme” adı altında kendisine ve arkadaşlarına dayatılan ağır baskı ve sömürüye karşı anında tepkisini gösteriyordu. İlk dönemlerinde hiç bir işyerinde iki aydan fazla çalışmadı/çalışamadı. Haksızlık can düşmanıydı ve katlanamadığı tek şeydi. Tepkisini açıkça göstermekten de hiç çekinmezdi. Bununla ilgili bir anımı anlatmak istiyorum: Bir gün patron sert, asık suratıyla İsmail’e yaklaştı ve kendisine “öğle yemeğine gideli 2 saat oldu, işini mi unuttun” şeklinde çıkıştı. İsmail de “senin bana vermiş olduğun haftalık ayarında çalışıyorum” diyerek patronun suratını kızartan bir cevap vermişti.
İsmail, 15-16 yaşlarında Nazım’ın, Ahmet Arif’in, Ömer Hayyam’ın şiirlerini ..., Şeyh Bedreddin’in, Pir Sultan’ın, Deniz’lerin, Mahir’lerin, İbo’ların... yaşamlarını okumaya başladı. Bedreddin’in, Pir Sultan’ın, Deniz’lerin, Mahir’lerin yaşamları ve kahramanlıkları onu derinden etkilemişti. Evet, o andan itibaren “ben de Pir Sultan Abdal, ben de bir Şeyh Bedreddin, bir Deniz, bir Mahir olacağım” demeye başladı ve o andan itibaren kendini büyük bir davaya adayan kişinin yaşam tarzını sürdürmeye başladı...
İsmail kısacık yaşantısına çok şeyler sığdırdı. Bir yanda ailesinin geçimine katkıda bulunmaya çalışırken öte yanda dava sahibi olmanın gereklerini yerine getirmeye çalıştı. Kültürel, sanatsal faaliyetlerle de kişisel yeteneklerini devrim mücadelesi hizmetine adadı... Gerek Ölüm Orucu sürecinde ve gerekse de kapitalizme, faşizme karşı protestolarda bir çok eyleme katılarak tereddütsüzlüğünü gösterdi. Bu eylemlerdeki cesareti ve inisiyatifi protestolara katılan bir çok genç insan açısından örnek oldu İsmail’in özel ilgi alanı kültür sanat faaliyetlerdi. Müzikte Ahmet Kaya, şiirde Nazım, Ahmet Arif ve Ömer Hayyam sevdalısıydı. Ahmet Kaya’nın türkülerinin çoğunu, belirtilen şairlerin de bir çok şiirini ezbere bilirdi. Tiyatro onun için vazgeçilmez bir tutkuydu. Etkinliklerde oynayacakları oyunu yazıyor ve aldığı rollerle adeta bütünleşiyordu. Hiç unutmam köyünde bin kişilik bir kitleye tiyatro sahnelenmişti. Rollerinden birinde işçiyi oynuyordu. Rolünü yaparken aslında zorlanmadı. Kendinde somutlaşan işçi, emekçi kimliğini öylesine güzel oynadı ki herkesin hayranlığını kazanmıştı. Aylar sonra gittiğimiz evlerde insanlar rolünü hatırlıyor ve onunla ilgili tartışıyorlardı. İşçi olmanın, onurlu bir insan olmanın güzelliklerini sergilemişti...
Kısacası, yaşamının son anına kadar bağlı olduğu sınıf ve bağrından çıktığı halk adına tereddütsüz karar almak İsmail’in özünü oluşturuyordu. Güzel yoldaşım attığımız adımlarda seninde azımsanmayacak katkın oldu. Sana söz veriyoruz ki bıraktığın işler yarım kalmayacak. Komünist bir dünya kuruncaya dek mücadelemiz sürecek. Son gününde annene söylediğin son sözler kulağıma, kulağımıza küpe olacak: Hani davanla ilgili olarak annenin şaka yollu söylediği “kendini yiyip bitiriyorsun bu sevdadan vazgeç” sözüne karşı “bu işten ancak ölüm beni alıkoyabilir” demiştin. Gerçekten böyle oldu. Kahpe ölüm bedenini aldı, yalnız unutulmaması gereken bir şey var ki, her yoldaş bir İsmail’dir artık. Senin yarattığın her değer bizim için bir hazine, bizim için bir mevzidir.
Seni Sevgiyle, saygıyla anıyorum...

 


 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Devrimci Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Nurtepe Mah. Cemre Sk. No: 2 Kağıthane-İstanbul