Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

32. Sayı - Ağustos 2005

"Villaların Köpekleri Defolun!"
Temmuzun son günlerinde, bir sabah vakti, Güzeltepe barikatlarından bu ses yükseliyordu...
Gaz bombası dumanları ve alevlerin arkasında, ellerinde sapanları, molotofları ve taşlarıyla Güzeltepe direnişçileri, "gelin!" diyordu yıkımcılara, rantçılara ve onların çıkarlarını korumak için panzerlerle mahalleye saldıranlara... Gelin ve direnişimizi görün!
Yıkım ekipleri ve polis, daha bir hafta önce mahalleye gelmiş ve yine barikatlarla karşılanmışlardı. Çatışma sonrasında yıkım ertelenmişti. Şimdi ise daha hazırlıklı ve daha kalabalık geliyorlardı. Ama Güzeltepe direnişçileri, işe gider gibi, okula gider gibi rahattılar yine. Barikatların arkasında, hazırlıklarını yapmış bekliyorlardı.
28 Temmuz sabahı, Güzeltepe'de manzara böyleydi.
Gün indiğinde, belki kondular yıkılmıştı ama direnişçiler yine yenilmemişlerdi. Direniş ruhu Güzeltepe'nin sokaklarındaydı hâlâ... Ve devrimci sosyalistler, direnişin yeni biçimlerini örmek için çalışmaya başlamışlardı bile. Üstelik bu kez yalnızca Güzeltepe’de değil, kentin başka köşelerinde de....

Güzeltepe Direnişinin Öyküsü...

İstanbul/Eyüp'e bağlı Güzeltepe Yenibayır Sokak gecekondularının direniş öyküsü birkaç ay geriye gidiyor. Aslında Güzeltepe olayı, İstanbul'un genelinde kararı alınan ve şimdilik parça parça uygulanan vahşice bir yıkım projesinin ilk ayaklarından biridir. İstanbul'un merkezi yerlerinin yoksul emekçilerin elinde olmasından öteden beri rahatsız olan egemen güçler, toplam 85 bin gecekonduya gözlerini dikmiş durumdadırlar. Yakında bütün bu yıkım kararları uygulamaya konulacak ve emekçilerin mahalleleri savaş alanına dönecektir. Güzeltepe direnişini "İntifada Gibi Yıkım" manşetiyle veren burjuva medya asıl büyük direnişlerin kapıda olduğunu henüz farketmemiş görünmektedir.
Güzeltepe olayının özgün yanı ise, bu kez direnişi sürdürenlerin ev sahipleri değil kiracılar olmasıydı. Gecekonduların sahiplerinin çoğunu bir biçimde kandırarak ellerinden yazılı belgeler alan belediye, yıllardır bu evlerde kiracı olarak oturan insanları sokağa atmak için harekete geçmişti.
Devrimci sosyalistlerin sabırla ev ev yaptıkları çalışma sonucunda Güzeltepe kiracıları, kendilerini sorgusuz sualsiz sokağa atmak isteyenlere karşı direniş kararı vermişlerdi. Bu doğrultuda onlar, Kağıthane Halk Kültür Merkezi'nin aktif organizasyonuyla önce demokratik haklarını kullanmayı denediler.
19 Haziran 2005 pazar günü Güzeltepe meydanında yaptıkları basın açıklaması bunun bir örneğiydi. Kağıthane Halk Kültür Merkezinin de örgütlenmesine katıldığı ve pankart açarak yer aldığı basın açıklamasına 100'e yakın emekçi katıldı.
Ertesi gün, 20 Haziran’da Güzeltepe mahallesi emekçileri, Bu kez İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin önündeydiler. Dilekçeler vererek yaşadıkları haksızlığın giderilmesini istediler.

6 Temmuz 2005 Yine Saraçhane’de: Barınma Hakkımızı İstiyoruz!
Güzeltepe emekçileri yıkım haberlerine rağmen yasal haklarını kullanmaya devam ediyorlar ve özellikle İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni soruna çözüm bulmaya davet ediyorlardı.
6 Temmuz 2005 Çarşamba günü İstanbul Büyük Şehir Belediyesi önünde "Herkesin Barınma Hakkı Vardır! Barınma Hakkımızı İstiyoruz!/Güzeltepe Halkı" pankartını açan emekçiler bir basın açıklaması yaparak, "oturdukları evlerin kira olduğunu, eğer evlerini yıkacaklarsa önce kendilerine uygun fiyata kalacak yer sağlamalarını, çünkü evleri yıkılacak olan herkesin çok az gelire sahip olduğuna" dikkat çektiler.
HKM emekçilerinin aktif şekilde katıldığı açıklamada sık sık "Barınma Hakkımız Engellenemez", "İnsanca Yaşam İstiyoruz", sloganları atıldı. "Mimar Topbaş Usta Tayyip", "Evlerimizi Başımıza Yıkanlar Yaşama Hakkımızı Kime Sattınız", "Çocuklar Sokakta Yatacak" dövizlerinin taşındığı açıklamada, Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'la görüşmek istediklerini söyleyen emekçilerin görüşme talebi reddedildi.
Taleblerinin reddedilmesine rağmen emekçiler yeniden bu görüşmeleri zorlayacaklarını, kendilerine uygun fiyatta ev gösterilmeyecek olursa da evlerinden çıkmayacaklarını söylediler ve basın açıklamasına son verdiler.

22 Temmuz: Güzeltepeliler Barikat Başında!

Güzeltepe halkı bütün bu yöntemlerle hakkını ararken belediye de bir yandan yıkım hazırlığı yapıyordu.
Nihayet 22 Temmuz günü harakete geçtiler. Devrimciler ve halk barikatları kaldırmak bahanesiyle saldırıya geçen polisi, taşlar ve molotoflarla karşıladı.
Güzeltepe emekçileri, bir süredir yaptıkları girişimlerden sonuç alamamaları üzerine barikatlarını kurarak saldırıyı beklemeye başlamışlardı. Bu arada, Halk Kültür Merkezleri emekçileri de yıkım kararının çıkmasından beri yanında olduğu emekçilerle birlikte direnişi örüyor, onlarla birlikte evlerin başında nöbet tutuyordu. Aynı süreçte SODAP, TÖP ve ESP de direnişe katılarak destek vermekteydiler.
Yıkım kararının uygulanma tarihi olan 17 Temmuz’dan sonra polisin baskılarının artması üzerine, Güzeltepe halkı, 20 Temmuz Çarşamba sabahı barikat kurarak mahalleye girişin bir bölümünü kapattı. Bu arada HKM’ler direnişe destek veriyor, HKM müzik grubu bu bekleyişe türküleri, marşları ve bu türkülerle durulan halaylarla destek veriyordu.

Saldırı Girişimleri ve Barikat
21 Temmuz akşamı ise polis mahalleye gelerek girişin bir bölümüne kurulan barikatı kaldırmaya ve boş olan evleri tek tek aramaya başladı.
Bu aramayla neyi amaçladıklarını ve boş evlerde ne aradıklarını soran bir grup kiracı, mahalleli ve HKM’lilere “vatan hainleri” diyerek hakaret eden polis, kiracılara “evlerinizi boşaltın, burası sizin değil, bizim, istediğimizi yaparız” tehditlerini savuruyordu.
Polisin bu tutumuna karşı, gecekondu kiracıları ve onlara destek veren devrimci sosyalistler kısa bir toplantının ardından evlerin bulunduğu alandaki giriş ve çıkışlara barikatlar kurmaya başladılar. Artık mahalleli ve devrimciler barikatların başında uyumaya başlamışlardı.

Saldırı ve Direniş
22 Temmuz Cuma günü sabahı mahalleye giriş ve çıkışlarda nöbet tutanların haber vermesi üzerine, polisin panzerler, çevik kuvvet ve dozerlerle geldiğini haber alan emekçiler ve devrimciler son hazırlıklarını da tamamlayarak beklemeye başladı.
Öğleye doğru gelen polis, öncelikle kiracılara evleri yıkmak için değil, sadece barikatları kaldırmak için geldiğini söyleyerek, onları kandırmaya çalışırken arkada yıkım kepçesi bekliyordu. Devrimciler ise anlaşmanın ancak onların gitmesiyle olacağını, eğer böyle olmayacaksa polisle bir uzlaşmanın olmayacağını söylediler. Bu arada devrimcilerin net tavrını gören polis gaz bombalarıyla barikata saldırmaya başladı. Devrimciler ise polise hemen molotof kokteylleriyle karşılık verdiler. Bu karşılamanın ardından panzer hızla barikatın arkasına geçti. Panzerin arkasından gelen polisler yukarıya doğru çıkarken, polise çatılardan ve yerden yeniden molotofkokteyli ve taş atılmaya başlandı. Bu beklenmedik saldırıyla şaşıran polis biber gazı ve gaz bombalarıyla karşılık verdi. İçeriye giren panzer ise molotoflanarak geldiği yere geri gönderildi.
Barikatın arkasına çok sayıda gaz bombası ve biber gazı atan polis, tam barikatı aşıp içeriye girdiğinde yeniden Güzeltepe halkının beklenmedik direnişiyle karşılaştı. Daha sonra ikinci barikata geri çekilen direnişçiler, kurdukları barikatları ateşe verdiler.
Polisin, ortaya konan direnişten kaynaklı ara sokaklara girmediğini gören direnişçiler, ara yollardan E-6 karayoluna çıktılar ve bir süre yolu trafiğe kapattılar Bu sırada yola nöbetçi olarak bırakılan polislerle yeniden çatışmaya giren Güzeltepe direnişçileri bir süre devam eden bu çatışmanın ardından geri çekildiler. Eylem artık Güzeltepe’nin sokaklarına taşmıştı.
Polisin mahalleyi terk etmesinin ardından eylemciler evlerin olduğu yere geri döndüler ve akşam bu saldırıyı kınamak için yapacakları meşaleli yürüyüşte buluşmak üzere geride nöbetçi bırakarak ayrıldılar.

Güzeltepe'den Erdal'a Mektup...

Sen ki bir kolunda Serpil Polat,bir kolunda Ege Dağları
Adana'da Bedreddin, Maltepe'de Doğan
Yürüyor küllerinden doğanlar zalimin üstüne
Sevgi dolu yüreklerinde sevdaları ve aşklarıyla...
Senden ayrılalı tam 46 gün oldu. İstanbul'un ve Manisa'nın gecekondu mahallelerinde gözlerimizden akan yaşları göstermeye utanırken sensizliğin verdiği tarifi imkansız acıyı yüreğimizin derinliklerinde hissediyoruz. İlk haberini aldığımda hayattaki her şey durağanlaşmıştı sanki. İnanmak güçtü. Hala daha yaşadığını düşünüyorum. Kapı çaldığında sana sımsıkı sarılacağım anı bekliyorum. Yine bizimle beraberdin. Çünkü sen Güzeltepe'de sapanınla, molotofunla bizimle birlikteydin. Geceleri, emekçilere küçük de olsa bilgi kırıntıları vermek isteyen yine sendin. Halayın başında yine sen vardın. Barikatları hazırlarken sen yanımızdaydın uykusuz gecelerde. Seninle omuz omuzaydık Güzeltepe barikatlarında. Yine en öndeydin. Sapanın her çekilişinde, molotofun her patlayışında. Adını oligarşinin kolluk kuvvetlerine korkutarak gösterdik senin. Barikatlara ismini tırnaklarımızla kazıdık senin.
Oysa çok da kalabalık değildik; onurlarını kurtarmak için yalanlar söylediler. Aşağı barikatlara insan yollayamayacak kadar azdık. Ama senin yokluğunu aratmadık Fidel. Sana duyulan özlemimizi, acımızı, öfkemize çevirmeyi başardık. Gözlerimi kapattığımda o anlar gözümün önünden gitmiyor ve gözlerimi her kapayışımda seni, Nurettin Hoca'yı ve Serpil'i görüyorum. Hep birlikte, omuz omuza çarpışıyoruz sanki.
Kendimizi hiç yalnız hissetmiyoruz Fidel. Çünkü sen hep bizimlesin. Umut gemisini sana duyduğumuz özlemle daha ileriye süreceğiz ve Sierra Maestra'da hep birlikte dövüşeceğiz.

Fidel! Seni çok özledik anlıyor musun. Seninle yine buluşacağız Sierra Maestra'da. Ege’nin dağlarında, kentlerin yoksul işçi mahallerinde... Düşen her tohum yaşam bulacak memleketimizin bereketli topraklarında.

23 Temmuz 2005
İstanbul'dan Bir Yoldaşın...

22 Temmuz Akşamı Güzeltepe Meydanı:
Yıkımlara Karşı Tek Yumruk
Tek Barikat!

Gündüz yaşanan saldırının ardından devrimciler ve kiracılar derhal bir meşaleli eylem kararı aldılar. Saat 21.00 sıralarında kiracılar, Halk Kültür Merkezleri, Direniş, ESP, TÖP ve DHP, Güzeltepe Mahallesi son durağında toplandılar.
Yaklaşık 150 kişiden oluşan eylemciler, buradan yıkım kararı verilen evlerin yanına kadar meşaleli bir yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüş sırasında sık sık halktan alkışlarla destek alan direnişçiler, "Yıkımlara Karşı Tek Yumruk, Tek Barikat", "İnsanca Yaşam İstiyoruz", "Barınma Hakkımız Engellenemez" sloganları attılar. Meydana gelindiğinde ise eylemciler halkı direnişin saflarına çağırdı.
Basın metninde ise meşru direniş hakkını kullanan direnişçileri provokatör ilan edenlerin kendilerinin provokatör olduğu, anayasal bir hak olan barınma hakkının gasp edildiği ve tüm bunlara karşılık Güzeltepe halkının taleplerine ilişkin bir güvence verilmediği sürece evlerini terk etmeyecekleri ve direnişe devam edecekleri belirtildi.

BASINA VE KAMUOYUNA
Biz Güzeltepe Mahallesi'nde oturan gecekondu kiracıları, günlerdir evlerimizin yıkılmasına karşı sesimizi duyurmaya çalıştık. Durumumuzu Eyüp Belediyesi, Büyükşehir Belediyesi'ne dilekçeler vererek, basına açıklamalar yaparak anlattık. Büyükşehir Belediye Başkanı ile görüşme talebimiz reddedildi. Çoğu işsiz olan ve asgari ücretlerle çalışan bizler fahiş kiraları ödeyecek durumda değiliz. İsteğimiz, mahallemizdeki sosyal konutlardan uygun kira karşılığı yer gösterilmesidir, işsizliğin ve yoksulluğun had safhaya ulaştığı bu süreçte devlet bizi çocuklarımızla sokağa terk ederek başınızın çaresine bakın, diyor. Bize sosyal konutlardan yer gösterilmesine ilişkin bir güvence verilmeden evlerimizi terk etmeyeceğimizi defalarca haykırdık. Ancak bu talebimizin karşılığı devlet şiddeti ve terör olmuştur.
Dün saat 19.30 dolaylarında mahallemize gelen güvenlik güçleri boş evlere girerek aramalar yaptı. Bir grup kiracı ve mahalleli ne yapmak istediklerini sorduklarında da hakaret ve tehditleriyle yanıt verdi. Konuşmaya giden insanlarımıza vatan haini diyerek hakaret eden polis amiri 'evlerinizi boşaltın, burası sizin değil bizim, istediğimizi yaparız' sözleriyle göz dağı vererek niyetini ortaya koydu. Yıkıma geleceklerini anlayınca bizde kiracılar ve Güzeltepe Halkı olarak direniş hakkımızın verdiği meşrulukla barikatlarımızı kurduk. Bugün saat 11:30 dolaylarında panzerlerle ve gaz bombalarıyla gelen güvenlik güçleri kiracılarla konuşarak barikatın kaldırılması durumunda gideceklerini söylediler. Bunun üzerine barikat kaldırılmaya çalışılırken sözlerini tutmayan güvenlik güçleri panzerle Güzeltepe halkının üzerine yürüdü. Sayılamayacak kadar çok miktarda gaz bombası attılar. Üstelik bu gaz bombaları sadece gecekonduların bulunduğu yere değil diğer sokaklara da atıldı. Bu durumdan çocuklar, yaşlılar son derece olumsuz etkilendi ve zehirlenmeler yaşandı. Bu saldırıda hedef olarak devrimciler gösterilmiştir. Ancak durum son derece açıkça ortadadır ki hedef Güzeltepe halkının kendisidir. Amaç halkın, demokratik kurumların birleşik direnişini engellemektir.
Devlet, son yıkım politikalarıyla meşru direniş hakkını kullanan emekçi halkı provokatör ilan ederken asıl provokatörlüğü kendisinin yaptığını bugün yaşanan olaylarla bir kez daha göstermiştir.
Soruyoruz, "kentsel dönüşüm projesi"yle İstanbul'u güzelleştireceğini iddia eden AKP Hükümeti emekçi halkı hiçe sayarak evsiz, işsiz, aşsız insanlarla mı İstanbul'u güzelleştirmeyi düşünüyor. ,
Oyları kaybetmek pahasına yıkımların olacağını söyleyen Başbakan çocuk yaşlı demeden atılan gaz bombalarının hesabını vermelidir. Devlet, Anayasal bir hak olan barınma hakkını gasp etmeyi terk etmelidir.
Biz Güzeltepe halkı olarak talebimize ilişkin bir güvence verilinceye kadar evlerimizi terk etmeyeceğiz. Son olaylarla ilgili olarak herkesi duyarlı olmaya çağırıyoruz.

HERKESE KONUT, HERKESE İNSANCA YAŞAM!
BARINMA HAKKIMIZ GASP EDlLEMEZ!
YIKIMLARA KARŞI TEK YUMRUK TEK BARİKAT
GECEKONDU YIKIMLARINA İZiN VERMEYECEĞİZ!


22 Temmuz 2005 / GÜZELTEPE HALKI

 

27 Temmuz Akşamı Yeniden Güzeltepe'de:
Barınma Hakkımız Engellenemez!

Bu arada burjuva basın ve televizyonlar direnişi çarpıtmaya çalışıyor, "provokatörler yeniden sahnede" çığlıkları atıyorlardı. Bir yandan direnişe "İntifada" benzetmesi yaparak bunun bir halk hareketi olduğunu itiraf ediyorlar, diğer yandan ise "yüzleri maskeli militanların Güzeltepeli olmadıkları" yalanını ortaya atıyorlardı.
Oysa Güzeltepe halkı gerçeği biliyordu. Güzeltepe halkı haftalardır geceli gündüzlü kendileriyle birlikte olan, barikat başında sabahlayanların kendi öz çocukları olduğunu çok iyi biliyor ve onları bağrına basıyordu. Çevre esnafı, gecekonduların komşuları direnişçileri destekliyor, her türlü yardımı esirgemiyorlardı.
Bütün bu yalanlar bir kez daha, 27 Temmuz akşamı halk tarafından püskürtüldü. 28 Temmuz sabahı yeni bir saldırının gerçekleşeceğini öğrenen devrimciler ve halk bir kez daha ellerinde meşaleleriyle Güzeltepe meydanına çıktılar. Yüzlerce kişi, Güzeltepe Sonduraktan Güzeltepe Meydana yürüdü ve burada yapılan basın açıklamasında bir kez daha direnişin kararlılığı belirtilerek saldırıya gelecekler uyarıldı.

BASINA VE KAMUOYUNA

Güzeltepe Mahallesi halkı olarak şehri emekçilerin başına yıkmaya çalışanları protesto ediyoruz. Nerdeyse her hafta bir yıkım haberiyle karşılaşıyoruz, işsizlik, yoksulluk ve yıkımlarla kentsel dönüşümü hazırlayan devlet aslında rantsal dönüşümü gerçekleştirmeye çatışıyor. Şehrimizde, mahallelerimizde iş kuleleri, iş merkezleri yaptırmak için sıraya giren yabancı sermaye, ihaleleri bekliyor. Ancak bu mahalleler bizim. Yirmi senedir, otuz senedir mahallelerinde oturan insanlarımız şimdi emek verdikleri, yaşadıkları yerlerden evlerden atılıyorlar. Hem de kendilerine hiçbir hak verilmeksizin, anayasal bir hak olan barınma hakkının sözü bile edilmeksizin sokakta yaşamaya mahkum bırakılıyorlar.
Biz, Güzeltepe mahallesinde evlerimizi yıktırmamak için meşru direniş hakkımızı kullanırken devlet, çocuk, yaşlı demeden panzerleriyle, gaz bombalarıyla mahallemize saldırdı. Biz, iki aydır belediye yetkilileriyle görüşmeler yapmak istiyoruz. Büyükşehir Belediye Başkanı her seferinde görüşme talebimizi reddetti. Görüştüğümüz belediye yetkilileri, Gecekondu Mevzuatı yıkım işleri görevlileri, bu bizim sorunumuz değil diyerek bizi başlarından savdı. Halka karşı olanlar unutmamalıdırlar ki halk kendisine yapılanı unutmaz. Seçim zamanlarında herkese sosyal konut diyenler şimdi evlerimizi başımıza yıkmaya çalışıyor. Devlet, barınma hakkını gasp etmeyi terk etmelidir. Sermaye sahipleri için değil emekçi halk için projeler üretmelidir.
Biz Güzeltepe mahallesi gecekondu kiracıları bir kez daha kamuoyuna sesleniyoruz. Biz hakkımız olanı istiyoruz. Son derece sınırlı olanaklarımızla herhangi bir yerde kiralık ev bulsak bile bulacağımız yerlerin de yıkım kararı alınan yerler olduğunu biliyoruz, işsizlikle boğuşan, asgari ücretlerle aile geçindirmeye çalışan bizlerin zaten maaşımızdan yüksek olan kiraları ödeyemeyeceğimiz gün gibi ortadadır. Belediye bize sosyal konutlardan uygun kira karşılığı yer göstermelidir. Bunun güvencesini vermelidir. Aksi halde çoluk çocuk ve yaşlılarımızla sokakta yaşamak durumunda kalacağız.
Biz kamuoyuna sesleniyoruz. Bugün bizim yaşadığımız parselle başlayacak olan yıkımın yarın bütün mahallelerimizde yaşanacağı açıktır. Bunun için tüm emekçi halkı ve demokratik kurumları yıkılacak evlerin önünde barikat olmaya birleşik emekçi halk direnişini örmeye çağırıyoruz.

SUSMA SUSTUKÇA SIRA SANA GELECEK!
HERKESE KONUT HERKESE İNSANCA YAŞAM!
BARINMA HAKKIMIZ GASPEDİLEMEZ!
YIKIMLARA KARŞI TEK YUMRUK TEK BARİKAT!
GECEKONDU YIKIMLARINA İZİN VERMEYECEĞİZ


27 Temmuz 2005
GÜZELTEPE HALKI

28 Temmuz Sabahında Güzeltepe:
Yıkılan Evlerimiz Değil Oligarşik Diktatörlüğünüz Olacak!


27 Temmuz akşamı yapılan eylemden sonra Güzeltepe halkı bir kez daha evlerini korumak için barikatların arkasına geçmişti.
22 Temmuz günü yaşanan büyük çatışmada gösterdikleri direnişle yıkım ekiplerini engelleyen Güzeltepe halkı, aslında o günden beri yeni bir saldırıyı bekliyor ve hazırlıklarını yapıyordu

Yeniden Barikat Başında
Gece boyunca Devrimci Sosyalistler, SODAP, TÖP ve ESP’lilerin tuttuğu nöbetten sonra, sabah beklendiği gibi büyük bir polis kuvvetinin eşliğinde yıkım ekipleri göründü. Mahalleye giriş yollarında nöbet bekleyenlerin haber vermesiyle, son hazırlıklar gözden geçirildi ve Güzeltepe halkı “Barınma Hakkımız Engellenemez” sloganıyla polisleri karşıladı.
Bir hafta önceki direnişten ders alarak bu kez 5 panzer ve kalabalık bir çevik kuvvet ekibiyle gelen polis, önce megafonla halka “biraz sonra gaz kullanacaklarını ve halkın pencerelerini kapatmasını ve kendilerini korumalarını” söyledi. Polislerin konuşmasına izin vermeyen Güzeltepe halkı bu demagojiye sapanlarla ve taşlarla karşılık verdi. Bu sırada Güzeltepe direnişçileri polislere sözlü ajitasyonlar ve sloganlarla karşılık veriyorlardı. “Siz Villaların Köpeklerisiniz”, “Barınma Hakkımız Engellenemez”, “Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz”, “Güzeltepe Faşizme Mezar Olacak” sloganları atılıyor. Uzaktan anons yapan polis, yakına, taş mesafesine davet ediliyordu. Çatışma başladığında polisin geçebileceği barikatların ateşe verilmesinden sonra gaz bombaları atılmaya başlandı. Gaz bombalarına karşılık olarak direnişçiler polislere taş, sapan, molotofkokteyli ve şişelerle karşılık verdiler.
Panzerin hızla ilerlemesiyle birlikte direnişçiler çatışarak yaktıkları barikatın arkasına çekildiler. Polisin barikatın arkasına geçmesine rağmen direnişçiler evleri savundular ve çatışmayı ara sokaklara yaydılar. Bütün kalabalığına karşın polis, zaman zaman çok zor durumlara düştü.

Kiracılar Gözaltına Alınıyor
Direnişin ara sokaklara yayılmasının ardından polis eşliğinde evlere gelen yıkım ekipleri bir kez daha kiracıların direnişiyle karşılaştı. Villalarda yaşayanların emriyle konduları yıkmaya gelen uşaklara karşı kiracılar evlerinden çıkmayarak direniyorlar, böylece “provokatörler” suçlaması da darmadağın oluyordu. “Teröristlerin elinden halkı kurtarmaya” gelenler bu kez yaşlı kadınların kolunu kıvırarak gözaltına alıyor ve kimin kimden yana olduğu iyice açığa çıkıyordu.
Kiracılar, polislere “biz sizden sadece uygun kira koşullarında evler istedik. Şimdi gidebileceğimiz bir evimiz yok, efendileriniz tatmin olmuşlar mıdır acaba?” diye bağırıyorlardı.
Yıkım için eşyaları çıkarılan emekçiler, polise ellerine ne geçerse atınca da göz altına alınıyorlardı.
Bu arada komşular da vahşice saldırısından dolayı polise bağırarak direnişçileri destekliyorlardı. Kiracıların direnmesinin fotoğraflanmasından rahatsız olan polis ise gazetecileri evlerin olduğu yerden uzak bir alana mahkum ediyordu..

Her Yer Direniş Alanı
Aynı dakikalarda Güzeltepe İlköğretim okulu’nun önünde toplanan direnişçiler eylemi sürdürüyorlar, burada karşılaştıkları bir polis arabasını tahrip ediyorlardı. Arabanın üstüne yağmur gibi taş ve molotoflar yağdıran eylemciler, geniş çapta maddi hasara yol açıyorlar, polis arabasının hızla olay yerinden uzaklaşmasıyla birlikte slogan atarak yürüyüşlerine devam ediyorlardı.
Artık sadece yıkım bölgesi değil, Güzeltepe’nin her yanı eylem alanıydı, her yer direniş mevzisiydi...
Akşam gün indiğinde ise yeniden toplantılar ve yeniden direnişin bundan sonraki biçimi üzerine tartışmalar başlıyordu.

30 Temmuz, Kiracılar Durakları İşgal Ediyor: Evlerimizi Yıktınız Öfkemizden
Korkun!
28 Temmuz’daki çatışmadan sonra evleri yıkılan Güzeltepeli emekçiler bu kez Güzeltepe otobüs durağını işgal etme kararı almışlardı.
Bu direnişi anlatmak ve kararlılıklarını göstermek için Güzeltepe kiracıları, 30 Temmuz 2005 Cumartesi günü Güzeltepe Meydanı’nda bir basın açıklaması eylemi yapıyorlardı.
Gerek yıkımlardan önce gerekse de yıkımların gerçekleştiği günlerde gecekonduda yaşayan emekçilere destek veren Halk Kültür Merkezleri, SODAP, ESP ve TÖP de basın açıklamasına katılarak eyleme destek verdi.
Basın açıklamasında emekçiler, “evleri yıkıldığında dışarıda kalacaklarını çok önceden belirttiklerini ve çocuklarını dışarıda bırakıp da işlerine gidemediklerini” belirtiyorlar ve mahalledeki sosyal konutlardan ev taleplerini yineliyorlardı. Açıklamada sık sık “İnsanca Yaşam İstiyoruz”, “Barınma Hakkımız Gaspedilemez”, “Susma Sustukça Sıra Sana Gelecek”, “Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz” sloganı atan emekçiler, yaptıkları bu açıklamayla direnişi sürdürdüklerini gösterdiler.

Telefon Kilitleme Eylemi ve Ziyaretler
Daha sonra 2 Ağustos günü Belediye ve Gecekondu Mesken Bölümünün telefonlarını kilitleme eylemi kararı alan kiracılar bu eylemin de yaygın duyurusunu yaparak gerçekleştirdiler. Dergimiz yayına hazırlanırken Güzeltepe direnişçilerine destek ziyaretleri sürüyordu.

6 Ağustos Güzeltepe:
Halk Kültür Merkezleri Sesleniyor: Yıkanlar Yıkılacak!

Bütün bu sürecin sonrasında işin başından beri direnişin içinde yer alan Halk Kültür Merkezleri Güzeltepe’de bayrakları ve sloganlarıyla sokağa çıktı. HKM’ler, 13 ilçede doksanbin kondu yıkacağını söyleyen ve Güzeltepe de konduları yıkarak kiracıları sokakta bırakan zihniyete karşı emekçilerin saflarında, halkın öfkesinin örgütlediğini Güzeltepe meydanda yaptığı meşaleli yürüyüş ve basın açıklamasıyla bir kez daha gösterdi.
6 Ağustos 2005 Cumartesi akşam saat 21:00'de Güzeltepe son durakta bir araya gelen HKM emekçileri, evleri yıkılan kiracıların da desteğini alarak "YIKIMLARA KARŞI TEK YUMRUK, TEK BARİKAT / HKM" pankartı açtı ve meşalelerle Güzeltepe meydanına yürümeye başladı. Yürüyüş sırasında HKM'liler kahvelerde oturanlardan, evlerinin camına, balkonlarına çıkanlardan alkışlarla desteğini aldı.
Yürüyüş sırasında sık sık "İnsanca Yaşam İstiyoruz", "Barınma Hakkımız Engellenemez", "Tayyip Köşkte Biz Sokaktayız", "Yıkımlara Karşı Tek Yumruk, Tek Barikat", "Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz", "Susma Sustukça Sıra Sana Gelecek" sloganı atan HKM emekçilerini Güzeltepe meydanda başka bir kiracı grubu da alkışlarla karşıladı.
Basın açıklamasında Türkiye genelindeki yıkımlara dikkat çeken HKM'liler, efendilerinin emirlerini yerine getirmek için kondularda oturanlara saldıran polisin vahşi tutumunun karşılıksız kalmayacağını hatırlattı. Güzeltepe'de evleri yıkılan kiracıların sorunlarına derhal bir çare bulunmasını da isteyen HKM'liler sloganlarla eylemlerine son verirken direnişin artık her yerde süreceğini ilan ettiler.

Güzeltepe Direnişi Sürüyor:
Her Yer Güzeltepe Her Yer Direniş Mevzisi

Güzeltepe direnişi bütün saldırılara ve demagojilere rağmen sürüyor, sürecek. Güzeltepe emekçileri haklarından vazgeçmiş değil. Onlar, devrimci sosyalistlerle omuz omuza, etle tırnak gibiler. Oturup tartışıyorlar, yeni yollar arıyorlar.
Devrimci sosyalizm ise Güzeltepe direnişinden paha biçilmez dersler çıkararak yoluna devam ediyor. Onlar, yakında İstanbul'un her köşesini saracak olan büyük yangına hazırlanıyorlar. Güzeltepe direnişi sürerken Gülsuyu-Gülensu'da yapılan yürüyüş, daha sonra Okmeydanı'nda gerçekleştirilen 5 bin kişilik büyük halk yürüyüşü, gelecek fırtınanın habercileridir. Devrimci sosyalistler, bir köşede bir direniş gerçekleştirip onun üzerinden puan kazanmak gibi bir anlayışa sahip değillerdir; bizler gerçekten emekçi halkın saldırıya uğradığı her yerde onun yanında olmayı, onlarla birlikte sokakta savaşmayı görevimiz sayıyoruz.

Devrimci Sosyalist Gençler Direnişi Selamlıyor
Oligarşinin provakasyonlarına ve azgınca saldırılarına karşı Güzeltepe'de direnen yoldaşlarımızı tek tek kucaklarız. Direnişte bizimle omuz omuza olan Toplumsal Özgürlük Platformu, Ezilenlerin Sosyalist Platformu ve Sosyalist Dayanışma Platformu'nu selamlıyoruz. Salt fiziki saldırının yanında medya tekeliyle de saldıran oligarşi ve onun kolluk kuvvetleri, eylem anında yaralanan yoldaşlarımızın ve dövülerek gözaltına alınan analarımızın hesabını da verecektir. Devrimci Sosyalist Gençler olarak şunu belirtiyoruz ki, hayatta her şeyin bir karşılığı vardır ve o karşılığı almayacağını zannedenler yanılıyorlar. Tüm yoldaşlarımıza ve dostlarımıza kucak dolusu sevgilerle...

GRANMA DERGİSİ

Güzeltepe Kiracıları Konuşuyor:
“Devrimcilerle Yanyanayız”


(Bu ropörtaj 22 Temmuz’daki polisin ilk saldırısından sonra yapılmıştır.)

Güzeltepe’de, evleri yıkım tehdidi altında olan gecekondu kiracılarının arasındayız. Gazete manşetlerinde “korsanlar” olarak gösterilen Güzeltepe halkı alıyor bu kez sözü. Ses alıcısını ortaya koyuyor ve onları dinliyoruz.
“Güzeltepe’de bir gecekondu yıkımı gerçekleştirilecek. Ve siz kiracılar olarak bu yıkımdan ev sahiplerinden daha fazla etkileneceksiniz. Bu nasıl başladı?” diye soruyoruz öncelikle.
“Ben şu şekilde izah edeyim” diye söze başlıyor bir kiracı ve durumu özetliyor: “Buradaki evlerin yıkımı, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi, Gecekondu Mesken Önleme müdürlüğü tarafından 745. belediye yasasına bağlı olarak alınmış yıkım kararlarına dayandırılıyor. Bu aynı zamanda buraların bir alana tahsis edilmiş olduğunu gösteriyor. Ama İstanbul Büyük Şehir Belediyesi bu tahsisin ne için yapıldığını kişilere de söylememiş durumda. Belediye, yapılan antlaşmalar doğrultusunda tapu tahsis belgelerini hiçe sayarak, mevcut gecekondu sahipleriyle anlaşarak, onlara kendi yerlerine (gecekondulara) bir enkaz bedeli biçip geri kalanını da borçlandırmak üzere adına “Sosyal Konut” dedikleri yerden ev sahiplerine konut verdi. Kiracılar da açıkta kaldı. Buradaki direniş aslında kiracıların oturacak yerleri olmadığından dolayı ‘oturduğumuz evleri yıktırmayacağız veya bize uygun fiyatta kiralık yer gösterin bizim sorunumuzu giderin. Ondan sonra çıkalım diye’ başlayan ve gelişen bir direniş.”
Yıkım kararının hayatlarını nasıl etkilediğini soruyoruz onlara.
Yanıt hemen geliyor: “En başta çocuklarımız olmak üzere, bizi de psikolojik olarak etkiliyor. Şu an psikolojik olarak hepimiz çökmüş durumdayız. O kadar çökmüş durumdayız ki röportaja söyleyecek bir şeyimiz de kalmadı aslında. Bizi bozan da, bu hale getiren de devlet. Biz başından beri söylüyoruz. Çok şey de istemiyoruz. Biz başımızı sokabileceğimiz, kira karşılığında daireler istiyoruz. Bu istediklerimiz çok büyük şeyler değil”
“Sonuç itibariyle anayasal hakkımız” diye tamamlıyor bir başkası.
Evlere ev demeye de bin şahit lazım aslında. Kapılar pencereler sökülmüş, harabe gibi her yer. Arada bir ev sahipleriyle küfürlü konuşmalar tartışmalar yaşanıyor galiba diyoruz kiracılara...
“Evet bunları çoğu kez yaşadık” diyor kiracılardan biri, “Burada ev sahipleri tarafından küfre de, hakaretlere de, dövülmeye de ve buna benzer her şeye maruz kaldık.”

Bizi İnsan Yerine Koymuyorlar
Yıkım kararından sonra, “barikat” kurma aşamasına gelmeden önce demokratik haklarını aramak için neler yaptıklarını soruyoruz.
“Hepsine gittik” diyor biri hemen, “Büyük Şehir Belediyesi’ne, Eyüp Belediyesi’ne, Gecekondu Mesken’e hepsine gittik. Direk olarak bizi reddettiler. Bizimle konuşmadılar bile, bizi umursamadılar.”
“Gecekondu Mesken’e, Eyüp Belediyesi’ne, hepsine gittik” diyor bir başkası. “Hepsinden de ret cevabı aldık. Görmek isterseniz başvuru kartlarımızın hepsi elimizde.”
Birbirini ardına konuşuyor hepsi: “Tek kelimeyle bizi insan yerine alıp da konuşmadılar. Sorununuz nedir? Derdiniz nedir? diye sorulmadı.”
“Türkiye’de kiracıları yaşayan insanların dışında tutuyorlar. Çünkü tüm bu sorunlara, kiracılara yönelik hiç bir çözümleri yok. Arkadaşlar bu kararları alırken kiracıları hiç düşünmemişler ve düşünmüyorlar da.”
“Burası için düşünmüyorlar. Diğer semtlerden yıkımlardan sonra gelenler var. Baltalimanı’ndan, Balat’tan ve Alibeyköy’den, Okmeydanı’nından gelenlere yer gösteriyorlar, ama bize göstermiyorlar.”
Daha açıkça konuşuyor biri: “AKP alt yapısı olan, AKP’de adamı olan kişiler buradaki sosyal konutlara 3-5 Milyar verebiliyorsa, avanta verebiliyorsa bu kişilere yer gösterildi. Onun dışındakilere yer gösterilmiyor. Bu sorun Türkiye’nin genel sorunu. “Kentsel Dönüşüm Projesi” hiçbir şekilde kiracı gözetmeden, sadece mal sahiplerini tekrar mal sahibi yapabilmenin peşinde olan, rantla beslenen, ev sahiplerinin ağızlarını da rantla kapatan bir projedir “Kentsel Dönüşüm Projesi”. Buna aynı zamanda “Vahşi Kentsel Dönüşüm Programı” da denilebilir.”

Devrimciler Olmaları Gereken Yerdeydiler
Bu direnişte onlara destek verenleri soruyoruz. “Devrimciler yanınızda mıydı?” diyoruz.
Tereddütsüz yanıt veriliyor hemen: “Devrimciler yanımızda olması gereken yerdeydiler. Bu haksızlığa karşı olması gereken yerde, yanımızdaydılar. Ki biz devrimcilerle çok uzak noktada da değiliz zaten. Mevcut sömürü düzenine karşı biz de haklının yanındayız. Ezilenin yanındayız, ezenin karşısındayız. Yani hepimiz devrimci saflardayız. Devrimci kardeşlerimizin de yanımızda yer almaları bizim için bir rahatsızlık değil onurdur zaten.”
Bu yanyana gelme sırasında bir sorun yaşanıp yaşanmadığını soruyoruz. Yanıt yine tereddütsüz: “Kesinlikle böyle bir sıkıntımız yok. Devrimcilerle yan yana gelme noktasında ne acizliğimiz, ne de sıkıntımız var. Sonuna kadar devrimcilerle yan yana gelme noktasında gurur duyarız.”
Olaylar sırasında polisin yaptığı “sizin ezilmişliğinizi kullanarak yandaş toplamak isteyen, provoke etmek isteyen insanlar var aranızda” anonslarını hatırlatıyoruz.
“Bu sözü buradaki tüm kiracılara söylediler” diyor bir emekçi ve devam ediyor: “Dahası kiracıları da terörist ilan ettiler. Bende buna karşılık olarak polise “onların farklı olmadığını, yüzlerinin kapalı olması onları terörist ilan etmeye yetmeyeceğine,eğer onlar teröristse buradaki polislerin tümünün açık maskesiz terörist olduğunu, burada destek verenlerin tümünün arkadaşlarımız olduğunu” söyledim.”
Bir başkası atılıyor ve tamamlıyor: “Polis bize onlar yasadışı örgüt üyeleri diyor. Ama burada ne yasadışı bir slogan atıldı ne de yasadışı bir pankart açıldı. Biz barınma hakkımızı istiyoruz. Biz başka bir şey istemiyoruz devletten. Madem yasaya koydu bunu bize barınma hakkımızı tanımak zorunda.”

Halk Kültür Merkezleri Bize Destek Oluyor
Halk Kültür Merkezleri’ni soruyoruz kiracılara...
Yanıtları açık: “Halk Kültür Merkezleri bize bu konuda her türlü her şekilde yanımızda durarak tam bir destek veriyor.”
“Her konuda destek olmalarından memnunuz ve hala destek oluyorlar. Sonuna kadar da destek olacağız diyor arkadaşlar, bizde gayet memnunuz onlardan, onlar da bizden memnunlar.”
Ve başkası tamamlıyor yine “Biz direnme isteğimizi sonlandırıncaya kadar arkadaşların yanımızda olacağından eminiz.”
Sonra barikat olaylarına geliyor söz.
“Polis bana burada küfür etti” diyor kiracının biri: “Bir devlet memuru görev esnasında hakaret etme hakkını kendisinde bulmamalı. Ki bu polis bana panzerden kafasını çıkararak küfür ediyor. Benim çatışma anında evimin kenarı yanıyor, içeride çocuklarım kalmış ben yangını söndürmeye çalışıyorum, o bana küfür ediyor.”
“Bu yangın da polisin attığı gaz bombasından çıktı” diye hatırlatılıyor hemen.

Filistinliler de Maske Takıyor
Maskeleri de dert etmiyor emekçiler, şöyle özetliyor biri düşüncelerini:
“İnsanların taktığı maskeyi çok görüyorlar ama polisler gaz maskeleri takarken, insanlar kendilerini gaz bombalarından korumak için maske takmaları çok normal. Bu gaz bombasına karşı alınmış bir tedbirdir. Her yüzü kapalı olan da terörist değildir zaten. Ki polis gaz bombasıyla, copla, panzerle saldırıyor buna karşılıkta insanların evlerini korumak için taşla saldırmaları gayet doğal. Filistin’de siyonistlere karşı savaşan insanlar gibi kendi topraklarımızdan bizleri atmaya çalışan insanlara verilmiş bir cevaptır bu. Burada da tacizci, ortalığı terörize eden devletin kolluk kuvvetleridir.”
Taleplerinin değişip değişmediğini öğrenmek istiyoruz. Yanıtlar ardı ardına geliyor:
“Bir değişiklik yok. Hala aynı.”
“Yılmayacağız.”
“Biz hala uygun kira koşullarında yaşayabileceğimiz evler istiyoruz.”
“Tabii ki biz kendimizi ortaya koyarak yine barikatlarımızı kuracağız. Yıktırmayacağız. Eğer yıkılacak olursa biz sokakta kalacağız, gidebilecek bir evimiz yok, olsa zaten biz bu devletin bu kadar rezilliklerini çekmeyiz.”
Dönüp dolaşıp yeniden devrimcilere geliyor söz ve devrimcilerle yan yana duruşlarını soruyoruz.
“Tabii ki biz devrimcilerle yan yana yine geliriz” diyor kiracılardan biri: “Çünkü devrimciler her yönden destek oldular bizlere. Ki yıkım bu akşam gerçekleşecek olsa arkadaşlarımız bu akşam yine yanımızda yer alırlar ve bizle beraber direnirler.”
Teşekkür ediyoruz onlara ve mücadelelerinde başarılar diliyoruz tekrar. Geldiğimiz gibi dost sıcaklığıyla ayrılıyoruz Güzeltepe gecekondularından.

***

"İnsanca Yaşam İstiyoruz"
Bu arada yıkım yapılacak evlerin komşusu olan Fatma Hanım söze karışıyor ve konuşmak istediğini söylüyor. Ona da mikrofonu uzatıyoruz:
"Ben burada insanların ne kadar sahipsiz olduklarını gördüm" diyor Fatma Hanım, "Bu sahipsizliğin bir tek onlarla kalmayacağını bundan bizimde payımızı alacağımızı gördüm, ki Alibeyköy, Kurtköy gibi yerlerde insanlar bu sahipsizliği yaşıyorlar.
Ama iktidarlar seçimlerin beş yıllık olduğunu unutmasınlar. Buraya kadar gelip bizden de oy istemesinler. Ben burada onların yapamadığını yapıyorum ve dört aileyi bu evde barındırıyorum. Demek ki bu insanların ihtiyaçlarını karşılamak zor değil. Ben emekli olduğum halde bunu gerçekleştirebiliyorsam devlet bunu yapmakta zorlanmamalı. Bu insanlar yıkılacak diye kendi evlerinde yatamıyorlar. Bunu tüm devlet yetkilileri biliyor. Bildikleri halde de çözüm üretmiyorlar.
Çözüm üretilmedikçe insanlar bir şeylerin çözümünü yaratmak için devletle, polisle karşı karşıya mı gelmeli? Tamam evlerin gerçekten yıkılması gerekiyordur. Yıksınlar ama bu insanları mağdur etmeye devletin de hakkı yoktur. Mağdur etmeye hakkı olmadığı gibi sadece barınacak bir yer isteyen insanlara saldırmak gibi bir hakkı hiçbir şekilde yoktur. Ki bu topraklarda savaş yaşanmıyor ama devlet bir günde bu toprakları savaş alanına çeviriyor. Ki bu yapılanların çözüm yolu yok diye bir şey de yok. Bu gün bin hane sekiz tane blok demektir devlet bunumu yapamıyor. Bence yapmıyor; çünkü dışarıdan gelen mültecilere hemen anında ev verilebiliyor da kendi insanlarımıza, akrabalarımıza, komşularımıza nasıl verilmiyor? Niye bu insanları kimse arayıp sormuyor? Şu evlerin haline bir bakın, bu evler deprem evleri gibi oldu. Bütün bunları bilerek oy istemeye geleceklerse gelmesinler kan çıkar burada. Sözde bir de seçimlerde diyorlar ki kiracılar dışarıda kalmayacak. Şimdi dışarı atan kim o zaman devlet değil mi? Söylemek istediğim bunlara bir çözüm bulsunlar yoksa gerçekten insanların sabır noktaları taştı ve biz artık insanca yaşam istiyoruz. Teşekkür ederim."

Güzeltepe'den Mektup...

Devrimci Sosyalizm Güzeltepe'de Neler Kazandı?
Aylar süren çabanın ve direnişlerin ardından sürece baktığımızda, Güzeltepe direnişinin özgün yanlarını ve bize kazandırdıklarını şöyle özetleyebiliriz:

* Herşeyden önce Güzeltepe direnişi, devrimci sosyalistlerin kararlı ve savaşçı tutumlarının bir kez daha dosta düşmana gösterildiği bir alan olmuştur. Direnişin hiçbir aşamasında geri bir tutum ya da "düşmana şöyle bir görünüp kaçma" tutumu görülmemiş, her aşamada soğukkanlı, panikten uzak ve çatışmadan geri çekilmeyen direnişçi bir tavır gösterilmiştir. Devrimci sosyalistler böylece, Güzeltepe halkına olduğu kadar gelecekte birlikte direniş örgütleyecekleri dostlarına da güvenilir bir yapı oldukları konusunda tam bir güven vermişlerdir.
* Hızlı karar verip uygulamaktan fiziksel manevralara ve düşmanı şaşırtan uygulamalara kadar birçok konuda devrimci sosyalistler bu direniş boyunca iyi örnekler sergilemişler ve kuşkusuz çok şey de öğrenmişlerdir. Ayrıca disiplinli davranış, örgütlü tutumlar konusunda da direniş bir labaratuvar gibi işlev görmüştür. Militan bir devrimci halk hareketinin ancak tek bir yerde, sokakta inşa edilebileceğine inanan devrimci sosyalizm, bir anlamda bu inşanın en önemli aşamalarından birini Güzeltepe'de gerçekleştirmiş, bu inşanın çok önemli bir eşik noktasını an be an yaşayarak aşmışlardır. Militan bir halk hareketi örmemizin yolu açıktır; Güzeltepe, yeni süreçte böylesi bir hareketi yaratma yolundaki ilk köşe taşlarından biridir. Gelecekte, militan halk hareketimizin tarihi tartışılırken, hiç şüphesiz Güzeltepe direnişi bu eşik noktası olma durumu açısından her zaman anımsanacaktır.
* Sürecin başından beri Politik Kültürel Odaklar üzerine ısrarla yaptığımız vurguların neredeyse tümü, bu direniş sırasında olumlu yönden doğrulanmıştır. Kitlelerle birlikte, onların içinde kök salarak yürüme perspektifi, kurumlarımızı emekçi halkın hayatının bir parçası yapma, bireyciliğin yerine emekçi dayanışmasını inşa etme yaklaşımı, vb. vb. gibi anlayışlarımızın tümü bu direnişte somut görünümlerini ortaya koymuşlardır. Bütün bunlar, kurumlarımızın tümü için bir moral kaynağı da olmuştur.
* Devrimci sosyalizm, kendi siyaset yapma anlayışını, kitlelerle ilişki kurma ölçütlerini, etik yaklaşımını bu olayda birkaç yönden ortaya koymuş ve genel olarak doğru tutum örmekleri göstermiştir. Devrimci sosyalistlerin halkla olan ilişkilerinde sürekli olarak sabır ve ikna yolunu seçmeleri, bütün aşamalarda halkla defalarca ve defalarca tartışarak kararlar vermeleri, çevre esnafa ve evlere zarar vermemek, onları da direnişe katmak için özel çaba göstermeleri ve bu arada direniş saflarında kendileriyle birlikte yer alan diğer devrimcilerle saygılı bir ilişki kurmaları kuşkusuz rastlantı değildir. Emek vererek hak sahibi olmak, emek vererek direniş örgütlemek devrimci sosyalizmin politik kültürünün içkin bir parçasıdır ve bize yol gösteren kriterlerdir. Güzeltepe direnişi, bütün bu özelliklerin de yeniden teyit edildiği bir zemin olmuştur.
Kısacası, derslerle dolu bir süreç olarak Güzeltepe direnişi, devrimci sosyalist hareketin tarihine malolacak önemli kilometre taşlarından biridir.
Devrimci bir halk hareketi yaratmak yolunda yürüyoruz ve yeni Güzeltepe'lerle ilerleyeceğiz.

Güzeltepe Direnişçileri

Gülsuyu/Gülensu Halkı Ayakta!

Kentsel dönüşüm yasası kapsamında E-5 Kuzeyi İmar Planı adı Gülsuyu/Gülensu emekçi halkına dayatılan yıkım projesi, Gülsuyu/Gülensu Güzelleştirme Derneği çatısı altında ve aralarında devrimci yapılardan oluşan birlik (Maltepe Halk Kültür Merkezi, BDSP, Pir Sultan Maltepe Şb., Devrimci Duruş, Partizan, ESP) tarafından çeşitli eylemliliklerle protesto ediliyor.
30 Haziran 2005 tarihinde Gülsuyu Elisa düğün salonunda, yaklaşık 1500 kişinin katıldığı bilgilendirme toplantısı yapıldı. Toplantıda, mahallede uygulanacak yıkımlara karşı bilgilendirme yapıldı. İlerleyen günlerde, mahalle halkından toplanan 4 bin parsel sahibinin imzasını taşıyan plana itiraz dilekçeleri belediyeye verildi. Bu eylemlilikler çerçevesinde, "Evime, Komşuma Dokunma" başlığı altında, mahallede ev ev dolaşarak imza kampanyası başlatıldı.
20 Temmuz 2005 tarihinde Gülsuyu/Gülensu semt pazarı girişi ve çıkışına imza standları açıldı.
21-22 Temmuz 2005 tarihlerinde, yapılacak olan basın açıklamalarına davet ve çağrı bildirileri, yine ev ev gezilerek dağıtıldı.
23 Temmuz 2005 tarihinde saat 19.00'da, 600 kişinin katıldığı bir yürüyüş gerçekleştirildi. Ev yıkımlarına karşı biraraya gelen, mahalle halkı, sık sık "Susma Sustukça Sıra Sana Gelecek", "Direne Direne Kazanacağız", "Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber, Ya Hiçbirimiz", "Halkımız Saflara" sloganları atıldı. Heykel'de yapılan basın açıklamasıyla eylem son verildi.

Okmeydanı’nda Yıkıma Karşı Halk Yürüyüşü

AKP Hükümeti'nin "Kentsel dönüşüm" adı altında yaptığı yıkımlar Okmeydanı'nda 5 bin kişinin katıldığı miting ile lanetlendi. Okmeydanı'nda genç, yaşlı, sakat demeden çocuklarıyla birlikte sokaklara dökülen halk İstanbul'un her yerindeki yıkımlara tepki gösterdi.
Güzeltepe kiracılarıyla birlikte Halk Kültür Merkezlerinin de katıldığı eylemde Okmeydanı'nın bundan sonra bölünemeyeceği vurgusu yapılırken, "Bize kaçak diyorlar erkekseler, hükümetseler Gökkafes'i kaçak vilları yıksınlar" denildi. Okmeydanı Kulaksız'da geçtiğimiz hafta meydana gelen yıkımların ardından "Yıkıma Karşı Halk Komisyonu" kuran halk, Anadolu Kahvesi önünde "Yerine yurduna sahip çık" ve "İşgalci değil hak sahibiyiz tapularımızı istiyoruz" yazılı pankartlar arkasında yürüyüşe geçti. Binlerce kişi ıslıklar ve zılgıtlar eşliğinde Kulaksız'a yürüdü. Dörtyol'da Kulaksız halkı ile alkışlar arasında birleşen yürüyüşçülerin sayısı 5 bine ulaştı. AKP hükümetine karşı öfkenin dinmediği eylem burada miting havasına büründü. Okmeydanı halkı, mitingten yıkımlara karşı kararlı bir barikat oluşturma inancıyla ayrıldı.

 


 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Devrimci Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Nurtepe Mah. Cemre Sk. No: 2 Kağıthane-İstanbul