"Villaların Köpekleri Defolun!"
Temmuzun son günlerinde, bir sabah vakti, Güzeltepe
barikatlarından bu ses yükseliyordu...
Gaz bombası dumanları ve alevlerin arkasında,
ellerinde sapanları, molotofları ve taşlarıyla
Güzeltepe direnişçileri, "gelin!" diyordu
yıkımcılara, rantçılara ve onların çıkarlarını
korumak için panzerlerle mahalleye saldıranlara...
Gelin ve direnişimizi görün!
Yıkım ekipleri ve polis, daha bir hafta önce mahalleye
gelmiş ve yine barikatlarla karşılanmışlardı.
Çatışma sonrasında yıkım ertelenmişti. Şimdi ise
daha hazırlıklı ve daha kalabalık geliyorlardı.
Ama Güzeltepe direnişçileri, işe gider gibi, okula
gider gibi rahattılar yine. Barikatların arkasında,
hazırlıklarını yapmış bekliyorlardı.
28 Temmuz sabahı, Güzeltepe'de manzara böyleydi.
Gün indiğinde, belki kondular yıkılmıştı ama direnişçiler
yine yenilmemişlerdi. Direniş ruhu Güzeltepe'nin
sokaklarındaydı hâlâ... Ve devrimci sosyalistler,
direnişin yeni biçimlerini örmek için çalışmaya
başlamışlardı bile. Üstelik bu kez yalnızca Güzeltepe’de
değil, kentin başka köşelerinde de....
Güzeltepe Direnişinin Öyküsü...
İstanbul/Eyüp'e bağlı Güzeltepe
Yenibayır Sokak gecekondularının direniş öyküsü
birkaç ay geriye gidiyor. Aslında Güzeltepe olayı,
İstanbul'un genelinde kararı alınan ve şimdilik
parça parça uygulanan vahşice bir yıkım projesinin
ilk ayaklarından biridir. İstanbul'un merkezi
yerlerinin yoksul emekçilerin elinde olmasından
öteden beri rahatsız olan egemen güçler, toplam
85 bin gecekonduya gözlerini dikmiş durumdadırlar.
Yakında bütün bu yıkım kararları uygulamaya konulacak
ve emekçilerin mahalleleri savaş alanına dönecektir.
Güzeltepe direnişini "İntifada Gibi Yıkım"
manşetiyle veren burjuva medya asıl büyük direnişlerin
kapıda olduğunu henüz farketmemiş görünmektedir.
Güzeltepe olayının özgün yanı ise, bu kez direnişi
sürdürenlerin ev sahipleri değil kiracılar olmasıydı.
Gecekonduların sahiplerinin çoğunu bir biçimde
kandırarak ellerinden yazılı belgeler alan belediye,
yıllardır bu evlerde kiracı olarak oturan insanları
sokağa atmak için harekete geçmişti.
Devrimci sosyalistlerin sabırla ev ev yaptıkları
çalışma sonucunda Güzeltepe kiracıları, kendilerini
sorgusuz sualsiz sokağa atmak isteyenlere karşı
direniş kararı vermişlerdi. Bu doğrultuda onlar,
Kağıthane Halk Kültür Merkezi'nin aktif organizasyonuyla
önce demokratik haklarını kullanmayı denediler.
19 Haziran 2005 pazar günü Güzeltepe meydanında
yaptıkları basın açıklaması bunun bir örneğiydi.
Kağıthane Halk Kültür Merkezinin de örgütlenmesine
katıldığı ve pankart açarak yer aldığı basın açıklamasına
100'e yakın emekçi katıldı.
Ertesi gün, 20 Haziran’da Güzeltepe mahallesi
emekçileri, Bu kez İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin
önündeydiler. Dilekçeler vererek yaşadıkları haksızlığın
giderilmesini istediler.
6 Temmuz 2005 Yine Saraçhane’de: Barınma Hakkımızı
İstiyoruz!
Güzeltepe emekçileri yıkım haberlerine rağmen
yasal haklarını kullanmaya devam ediyorlar ve
özellikle İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni soruna
çözüm bulmaya davet ediyorlardı.
6 Temmuz 2005 Çarşamba günü İstanbul Büyük Şehir
Belediyesi önünde "Herkesin Barınma Hakkı
Vardır! Barınma Hakkımızı İstiyoruz!/Güzeltepe
Halkı" pankartını açan emekçiler bir basın
açıklaması yaparak, "oturdukları evlerin
kira olduğunu, eğer evlerini yıkacaklarsa önce
kendilerine uygun fiyata kalacak yer sağlamalarını,
çünkü evleri yıkılacak olan herkesin çok az gelire
sahip olduğuna" dikkat çektiler.
HKM emekçilerinin aktif şekilde katıldığı açıklamada
sık sık "Barınma Hakkımız Engellenemez",
"İnsanca Yaşam İstiyoruz", sloganları
atıldı. "Mimar Topbaş Usta Tayyip",
"Evlerimizi Başımıza Yıkanlar Yaşama Hakkımızı
Kime Sattınız", "Çocuklar Sokakta Yatacak"
dövizlerinin taşındığı açıklamada, Büyükşehir
Belediye Başkanı Kadir Topbaş'la görüşmek istediklerini
söyleyen emekçilerin görüşme talebi reddedildi.
Taleblerinin reddedilmesine rağmen emekçiler yeniden
bu görüşmeleri zorlayacaklarını, kendilerine uygun
fiyatta ev gösterilmeyecek olursa da evlerinden
çıkmayacaklarını söylediler ve basın açıklamasına
son verdiler.
22 Temmuz: Güzeltepeliler Barikat
Başında!
Güzeltepe halkı bütün
bu yöntemlerle hakkını ararken belediye de bir
yandan yıkım hazırlığı yapıyordu.
Nihayet 22 Temmuz günü harakete geçtiler. Devrimciler
ve halk barikatları kaldırmak bahanesiyle saldırıya
geçen polisi, taşlar ve molotoflarla karşıladı.
Güzeltepe emekçileri, bir süredir yaptıkları girişimlerden
sonuç alamamaları üzerine barikatlarını kurarak
saldırıyı beklemeye başlamışlardı. Bu arada, Halk
Kültür Merkezleri emekçileri de yıkım kararının
çıkmasından beri yanında olduğu emekçilerle birlikte
direnişi örüyor, onlarla birlikte evlerin başında
nöbet tutuyordu. Aynı süreçte SODAP, TÖP ve ESP
de direnişe katılarak destek vermekteydiler.
Yıkım kararının uygulanma tarihi olan 17 Temmuz’dan
sonra polisin baskılarının artması üzerine, Güzeltepe
halkı, 20 Temmuz Çarşamba sabahı barikat kurarak
mahalleye girişin bir bölümünü kapattı. Bu arada
HKM’ler direnişe destek veriyor, HKM müzik grubu
bu bekleyişe türküleri, marşları ve bu türkülerle
durulan halaylarla destek veriyordu.
Saldırı Girişimleri ve Barikat
21 Temmuz akşamı ise polis mahalleye gelerek
girişin bir bölümüne kurulan barikatı kaldırmaya
ve boş olan evleri tek tek aramaya başladı.
Bu aramayla neyi amaçladıklarını ve boş evlerde
ne aradıklarını soran bir grup kiracı, mahalleli
ve HKM’lilere “vatan hainleri” diyerek hakaret
eden polis, kiracılara “evlerinizi boşaltın, burası
sizin değil, bizim, istediğimizi yaparız” tehditlerini
savuruyordu.
Polisin bu tutumuna karşı, gecekondu kiracıları
ve onlara destek veren devrimci sosyalistler kısa
bir toplantının ardından evlerin bulunduğu alandaki
giriş ve çıkışlara barikatlar kurmaya başladılar.
Artık mahalleli ve devrimciler barikatların başında
uyumaya başlamışlardı.
Saldırı ve Direniş
22 Temmuz Cuma günü sabahı mahalleye giriş ve
çıkışlarda nöbet tutanların haber vermesi üzerine,
polisin panzerler, çevik kuvvet ve dozerlerle
geldiğini haber alan emekçiler ve devrimciler
son hazırlıklarını da tamamlayarak beklemeye başladı.
Öğleye doğru gelen polis, öncelikle kiracılara
evleri yıkmak için değil, sadece barikatları kaldırmak
için geldiğini söyleyerek, onları kandırmaya çalışırken
arkada yıkım kepçesi bekliyordu. Devrimciler ise
anlaşmanın ancak onların gitmesiyle olacağını,
eğer böyle olmayacaksa polisle bir uzlaşmanın
olmayacağını söylediler. Bu arada devrimcilerin
net tavrını gören polis gaz bombalarıyla barikata
saldırmaya başladı. Devrimciler ise polise hemen
molotof kokteylleriyle karşılık verdiler. Bu karşılamanın
ardından panzer hızla barikatın arkasına geçti.
Panzerin arkasından gelen polisler yukarıya doğru
çıkarken, polise çatılardan ve yerden yeniden
molotofkokteyli ve taş atılmaya başlandı. Bu beklenmedik
saldırıyla şaşıran polis biber gazı ve gaz bombalarıyla
karşılık verdi. İçeriye giren panzer ise molotoflanarak
geldiği yere geri gönderildi.
Barikatın arkasına çok sayıda gaz bombası ve biber
gazı atan polis, tam barikatı aşıp içeriye girdiğinde
yeniden Güzeltepe halkının beklenmedik direnişiyle
karşılaştı. Daha sonra ikinci barikata geri çekilen
direnişçiler, kurdukları barikatları ateşe verdiler.
Polisin, ortaya konan direnişten kaynaklı ara
sokaklara girmediğini gören direnişçiler, ara
yollardan E-6 karayoluna çıktılar ve bir süre
yolu trafiğe kapattılar Bu sırada yola nöbetçi
olarak bırakılan polislerle yeniden çatışmaya
giren Güzeltepe direnişçileri bir süre devam eden
bu çatışmanın ardından geri çekildiler. Eylem
artık Güzeltepe’nin sokaklarına taşmıştı.
Polisin mahalleyi terk etmesinin ardından eylemciler
evlerin olduğu yere geri döndüler ve akşam bu
saldırıyı kınamak için yapacakları meşaleli yürüyüşte
buluşmak üzere geride nöbetçi bırakarak ayrıldılar.
Güzeltepe'den Erdal'a
Mektup...
Sen ki bir kolunda Serpil
Polat,bir kolunda Ege Dağları
Adana'da Bedreddin, Maltepe'de Doğan
Yürüyor küllerinden doğanlar zalimin üstüne
Sevgi dolu yüreklerinde sevdaları ve aşklarıyla...
Senden ayrılalı tam 46 gün oldu. İstanbul'un
ve Manisa'nın gecekondu mahallelerinde gözlerimizden
akan yaşları göstermeye utanırken sensizliğin
verdiği tarifi imkansız acıyı yüreğimizin
derinliklerinde hissediyoruz. İlk haberini
aldığımda hayattaki her şey durağanlaşmıştı
sanki. İnanmak güçtü. Hala daha yaşadığını
düşünüyorum. Kapı çaldığında sana sımsıkı
sarılacağım anı bekliyorum. Yine bizimle
beraberdin. Çünkü sen Güzeltepe'de sapanınla,
molotofunla bizimle birlikteydin. Geceleri,
emekçilere küçük de olsa bilgi kırıntıları
vermek isteyen yine sendin. Halayın başında
yine sen vardın. Barikatları hazırlarken
sen yanımızdaydın uykusuz gecelerde. Seninle
omuz omuzaydık Güzeltepe barikatlarında.
Yine en öndeydin. Sapanın her çekilişinde,
molotofun her patlayışında. Adını oligarşinin
kolluk kuvvetlerine korkutarak gösterdik
senin. Barikatlara ismini tırnaklarımızla
kazıdık senin.
Oysa çok da kalabalık değildik; onurlarını
kurtarmak için yalanlar söylediler. Aşağı
barikatlara insan yollayamayacak kadar azdık.
Ama senin yokluğunu aratmadık Fidel. Sana
duyulan özlemimizi, acımızı, öfkemize çevirmeyi
başardık. Gözlerimi kapattığımda o anlar
gözümün önünden gitmiyor ve gözlerimi her
kapayışımda seni, Nurettin Hoca'yı ve Serpil'i
görüyorum. Hep birlikte, omuz omuza çarpışıyoruz
sanki.
Kendimizi hiç yalnız hissetmiyoruz Fidel.
Çünkü sen hep bizimlesin. Umut gemisini
sana duyduğumuz özlemle daha ileriye süreceğiz
ve Sierra Maestra'da hep birlikte dövüşeceğiz.
Fidel! Seni çok özledik anlıyor
musun. Seninle yine buluşacağız Sierra Maestra'da.
Ege’nin dağlarında, kentlerin yoksul işçi
mahallerinde... Düşen her tohum yaşam bulacak
memleketimizin bereketli topraklarında.
23 Temmuz 2005
İstanbul'dan Bir Yoldaşın...
|
22 Temmuz Akşamı Güzeltepe
Meydanı:
Yıkımlara Karşı Tek Yumruk
Tek Barikat!
Gündüz yaşanan saldırının ardından devrimciler
ve kiracılar derhal bir meşaleli eylem kararı
aldılar. Saat 21.00 sıralarında kiracılar, Halk
Kültür Merkezleri, Direniş, ESP, TÖP ve DHP, Güzeltepe
Mahallesi son durağında toplandılar.
Yaklaşık 150 kişiden oluşan eylemciler, buradan
yıkım kararı verilen evlerin yanına kadar meşaleli
bir yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüş sırasında
sık sık halktan alkışlarla destek alan direnişçiler,
"Yıkımlara Karşı Tek Yumruk, Tek Barikat",
"İnsanca Yaşam İstiyoruz", "Barınma
Hakkımız Engellenemez" sloganları attılar.
Meydana gelindiğinde ise eylemciler halkı direnişin
saflarına çağırdı.
Basın metninde ise meşru direniş hakkını kullanan
direnişçileri provokatör ilan edenlerin kendilerinin
provokatör olduğu, anayasal bir hak olan barınma
hakkının gasp edildiği ve tüm bunlara karşılık
Güzeltepe halkının taleplerine ilişkin bir güvence
verilmediği sürece evlerini terk etmeyecekleri
ve direnişe devam edecekleri belirtildi.
BASINA VE KAMUOYUNA
Biz Güzeltepe Mahallesi'nde oturan gecekondu
kiracıları, günlerdir evlerimizin yıkılmasına
karşı sesimizi duyurmaya çalıştık. Durumumuzu
Eyüp Belediyesi, Büyükşehir Belediyesi'ne
dilekçeler vererek, basına açıklamalar yaparak
anlattık. Büyükşehir Belediye Başkanı ile
görüşme talebimiz reddedildi. Çoğu işsiz
olan ve asgari ücretlerle çalışan bizler
fahiş kiraları ödeyecek durumda değiliz.
İsteğimiz, mahallemizdeki sosyal konutlardan
uygun kira karşılığı yer gösterilmesidir,
işsizliğin ve yoksulluğun had safhaya ulaştığı
bu süreçte devlet bizi çocuklarımızla sokağa
terk ederek başınızın çaresine bakın, diyor.
Bize sosyal konutlardan yer gösterilmesine
ilişkin bir güvence verilmeden evlerimizi
terk etmeyeceğimizi defalarca haykırdık.
Ancak bu talebimizin karşılığı devlet şiddeti
ve terör olmuştur.
Dün saat 19.30 dolaylarında mahallemize
gelen güvenlik güçleri boş evlere girerek
aramalar yaptı. Bir grup kiracı ve mahalleli
ne yapmak istediklerini sorduklarında da
hakaret ve tehditleriyle yanıt verdi. Konuşmaya
giden insanlarımıza vatan haini diyerek
hakaret eden polis amiri 'evlerinizi boşaltın,
burası sizin değil bizim, istediğimizi yaparız'
sözleriyle göz dağı vererek niyetini ortaya
koydu. Yıkıma geleceklerini anlayınca bizde
kiracılar ve Güzeltepe Halkı olarak direniş
hakkımızın verdiği meşrulukla barikatlarımızı
kurduk. Bugün saat 11:30 dolaylarında panzerlerle
ve gaz bombalarıyla gelen güvenlik güçleri
kiracılarla konuşarak barikatın kaldırılması
durumunda gideceklerini söylediler. Bunun
üzerine barikat kaldırılmaya çalışılırken
sözlerini tutmayan güvenlik güçleri panzerle
Güzeltepe halkının üzerine yürüdü. Sayılamayacak
kadar çok miktarda gaz bombası attılar.
Üstelik bu gaz bombaları sadece gecekonduların
bulunduğu yere değil diğer sokaklara da
atıldı. Bu durumdan çocuklar, yaşlılar son
derece olumsuz etkilendi ve zehirlenmeler
yaşandı. Bu saldırıda hedef olarak devrimciler
gösterilmiştir. Ancak durum son derece açıkça
ortadadır ki hedef Güzeltepe halkının kendisidir.
Amaç halkın, demokratik kurumların birleşik
direnişini engellemektir.
Devlet, son yıkım politikalarıyla meşru
direniş hakkını kullanan emekçi halkı provokatör
ilan ederken asıl provokatörlüğü kendisinin
yaptığını bugün yaşanan olaylarla bir kez
daha göstermiştir.
Soruyoruz, "kentsel dönüşüm projesi"yle
İstanbul'u güzelleştireceğini iddia eden
AKP Hükümeti emekçi halkı hiçe sayarak evsiz,
işsiz, aşsız insanlarla mı İstanbul'u güzelleştirmeyi
düşünüyor. ,
Oyları kaybetmek pahasına yıkımların olacağını
söyleyen Başbakan çocuk yaşlı demeden atılan
gaz bombalarının hesabını vermelidir. Devlet,
Anayasal bir hak olan barınma hakkını gasp
etmeyi terk etmelidir.
Biz Güzeltepe halkı olarak talebimize ilişkin
bir güvence verilinceye kadar evlerimizi
terk etmeyeceğiz. Son olaylarla ilgili olarak
herkesi duyarlı olmaya çağırıyoruz.
HERKESE KONUT, HERKESE İNSANCA YAŞAM!
BARINMA HAKKIMIZ GASP EDlLEMEZ!
YIKIMLARA KARŞI TEK YUMRUK TEK BARİKAT
GECEKONDU YIKIMLARINA İZiN VERMEYECEĞİZ!
22 Temmuz 2005 / GÜZELTEPE HALKI
|
27
Temmuz Akşamı Yeniden Güzeltepe'de:
Barınma Hakkımız Engellenemez!
Bu arada burjuva basın ve televizyonlar direnişi
çarpıtmaya çalışıyor, "provokatörler yeniden
sahnede" çığlıkları atıyorlardı. Bir yandan
direnişe "İntifada" benzetmesi yaparak
bunun bir halk hareketi olduğunu itiraf ediyorlar,
diğer yandan ise "yüzleri maskeli militanların
Güzeltepeli olmadıkları" yalanını ortaya
atıyorlardı.
Oysa Güzeltepe halkı gerçeği biliyordu. Güzeltepe
halkı haftalardır geceli gündüzlü kendileriyle
birlikte olan, barikat başında sabahlayanların
kendi öz çocukları olduğunu çok iyi biliyor ve
onları bağrına basıyordu. Çevre esnafı, gecekonduların
komşuları direnişçileri destekliyor, her türlü
yardımı esirgemiyorlardı.
Bütün bu yalanlar bir kez daha, 27 Temmuz akşamı
halk tarafından püskürtüldü. 28 Temmuz sabahı
yeni bir saldırının gerçekleşeceğini öğrenen devrimciler
ve halk bir kez daha ellerinde meşaleleriyle Güzeltepe
meydanına çıktılar. Yüzlerce kişi, Güzeltepe Sonduraktan
Güzeltepe Meydana yürüdü ve burada yapılan basın
açıklamasında bir kez daha direnişin kararlılığı
belirtilerek saldırıya gelecekler uyarıldı.
BASINA
VE KAMUOYUNA
Güzeltepe Mahallesi halkı
olarak şehri emekçilerin başına yıkmaya
çalışanları protesto ediyoruz. Nerdeyse
her hafta bir yıkım haberiyle karşılaşıyoruz,
işsizlik, yoksulluk ve yıkımlarla kentsel
dönüşümü hazırlayan devlet aslında rantsal
dönüşümü gerçekleştirmeye çatışıyor. Şehrimizde,
mahallelerimizde iş kuleleri, iş merkezleri
yaptırmak için sıraya giren yabancı sermaye,
ihaleleri bekliyor. Ancak bu mahalleler
bizim. Yirmi senedir, otuz senedir mahallelerinde
oturan insanlarımız şimdi emek verdikleri,
yaşadıkları yerlerden evlerden atılıyorlar.
Hem de kendilerine hiçbir hak verilmeksizin,
anayasal bir hak olan barınma hakkının sözü
bile edilmeksizin sokakta yaşamaya mahkum
bırakılıyorlar.
Biz, Güzeltepe mahallesinde evlerimizi yıktırmamak
için meşru direniş hakkımızı kullanırken
devlet, çocuk, yaşlı demeden panzerleriyle,
gaz bombalarıyla mahallemize saldırdı. Biz,
iki aydır belediye yetkilileriyle görüşmeler
yapmak istiyoruz. Büyükşehir Belediye Başkanı
her seferinde görüşme talebimizi reddetti.
Görüştüğümüz belediye yetkilileri, Gecekondu
Mevzuatı yıkım işleri görevlileri, bu bizim
sorunumuz değil diyerek bizi başlarından
savdı. Halka karşı olanlar unutmamalıdırlar
ki halk kendisine yapılanı unutmaz. Seçim
zamanlarında herkese sosyal konut diyenler
şimdi evlerimizi başımıza yıkmaya çalışıyor.
Devlet, barınma hakkını gasp etmeyi terk
etmelidir. Sermaye sahipleri için değil
emekçi halk için projeler üretmelidir.
Biz Güzeltepe mahallesi gecekondu kiracıları
bir kez daha kamuoyuna sesleniyoruz. Biz
hakkımız olanı istiyoruz. Son derece sınırlı
olanaklarımızla herhangi bir yerde kiralık
ev bulsak bile bulacağımız yerlerin de yıkım
kararı alınan yerler olduğunu biliyoruz,
işsizlikle boğuşan, asgari ücretlerle aile
geçindirmeye çalışan bizlerin zaten maaşımızdan
yüksek olan kiraları ödeyemeyeceğimiz gün
gibi ortadadır. Belediye bize sosyal konutlardan
uygun kira karşılığı yer göstermelidir.
Bunun güvencesini vermelidir. Aksi halde
çoluk çocuk ve yaşlılarımızla sokakta yaşamak
durumunda kalacağız.
Biz kamuoyuna sesleniyoruz. Bugün bizim
yaşadığımız parselle başlayacak olan yıkımın
yarın bütün mahallelerimizde yaşanacağı
açıktır. Bunun için tüm emekçi halkı ve
demokratik kurumları yıkılacak evlerin önünde
barikat olmaya birleşik emekçi halk direnişini
örmeye çağırıyoruz.
SUSMA SUSTUKÇA SIRA
SANA GELECEK!
HERKESE KONUT HERKESE İNSANCA YAŞAM!
BARINMA HAKKIMIZ GASPEDİLEMEZ!
YIKIMLARA KARŞI TEK YUMRUK TEK BARİKAT!
GECEKONDU YIKIMLARINA İZİN VERMEYECEĞİZ
27 Temmuz 2005
GÜZELTEPE HALKI
|
28 Temmuz Sabahında Güzeltepe:
Yıkılan Evlerimiz Değil Oligarşik Diktatörlüğünüz
Olacak!
27 Temmuz akşamı yapılan eylemden sonra Güzeltepe
halkı bir kez daha evlerini korumak için barikatların
arkasına geçmişti.
22 Temmuz günü yaşanan büyük çatışmada gösterdikleri
direnişle yıkım ekiplerini engelleyen Güzeltepe
halkı, aslında o günden beri yeni bir saldırıyı
bekliyor ve hazırlıklarını yapıyordu
Yeniden Barikat Başında
Gece boyunca Devrimci Sosyalistler, SODAP,
TÖP ve ESP’lilerin tuttuğu nöbetten sonra, sabah
beklendiği gibi büyük bir polis kuvvetinin eşliğinde
yıkım ekipleri göründü. Mahalleye giriş yollarında
nöbet bekleyenlerin haber vermesiyle, son hazırlıklar
gözden geçirildi ve Güzeltepe halkı “Barınma Hakkımız
Engellenemez” sloganıyla polisleri karşıladı.
Bir hafta önceki direnişten ders alarak bu kez
5 panzer ve kalabalık bir çevik kuvvet ekibiyle
gelen polis, önce megafonla halka “biraz sonra
gaz kullanacaklarını ve halkın pencerelerini kapatmasını
ve kendilerini korumalarını” söyledi. Polislerin
konuşmasına izin vermeyen Güzeltepe halkı bu demagojiye
sapanlarla ve taşlarla karşılık verdi. Bu sırada
Güzeltepe direnişçileri polislere sözlü ajitasyonlar
ve sloganlarla karşılık veriyorlardı. “Siz Villaların
Köpeklerisiniz”, “Barınma Hakkımız Engellenemez”,
“Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz”,
“Güzeltepe Faşizme Mezar Olacak” sloganları atılıyor.
Uzaktan anons yapan polis, yakına, taş mesafesine
davet ediliyordu. Çatışma başladığında polisin
geçebileceği barikatların ateşe verilmesinden
sonra gaz bombaları atılmaya başlandı. Gaz bombalarına
karşılık olarak direnişçiler polislere taş, sapan,
molotofkokteyli ve şişelerle karşılık verdiler.
Panzerin hızla ilerlemesiyle birlikte direnişçiler
çatışarak yaktıkları barikatın arkasına çekildiler.
Polisin barikatın arkasına geçmesine rağmen direnişçiler
evleri savundular ve çatışmayı ara sokaklara yaydılar.
Bütün kalabalığına karşın polis, zaman zaman çok
zor durumlara düştü.
Kiracılar Gözaltına Alınıyor
Direnişin ara sokaklara yayılmasının ardından
polis eşliğinde evlere gelen yıkım ekipleri bir
kez daha kiracıların direnişiyle karşılaştı. Villalarda
yaşayanların emriyle konduları yıkmaya gelen uşaklara
karşı kiracılar evlerinden çıkmayarak direniyorlar,
böylece “provokatörler” suçlaması da darmadağın
oluyordu. “Teröristlerin elinden halkı kurtarmaya”
gelenler bu kez yaşlı kadınların kolunu kıvırarak
gözaltına alıyor ve kimin kimden yana olduğu iyice
açığa çıkıyordu.
Kiracılar, polislere “biz sizden sadece uygun
kira koşullarında evler istedik. Şimdi gidebileceğimiz
bir evimiz yok, efendileriniz tatmin olmuşlar
mıdır acaba?” diye bağırıyorlardı.
Yıkım için eşyaları çıkarılan emekçiler, polise
ellerine ne geçerse atınca da göz altına alınıyorlardı.
Bu arada komşular da vahşice saldırısından dolayı
polise bağırarak direnişçileri destekliyorlardı.
Kiracıların direnmesinin fotoğraflanmasından rahatsız
olan polis ise gazetecileri evlerin olduğu yerden
uzak bir alana mahkum ediyordu..
Her Yer Direniş Alanı
Aynı dakikalarda Güzeltepe İlköğretim okulu’nun
önünde toplanan direnişçiler eylemi sürdürüyorlar,
burada karşılaştıkları bir polis arabasını tahrip
ediyorlardı. Arabanın üstüne yağmur gibi taş ve
molotoflar yağdıran eylemciler, geniş çapta maddi
hasara yol açıyorlar, polis arabasının hızla olay
yerinden uzaklaşmasıyla birlikte slogan atarak
yürüyüşlerine devam ediyorlardı.
Artık sadece yıkım bölgesi değil, Güzeltepe’nin
her yanı eylem alanıydı, her yer direniş mevzisiydi...
Akşam gün indiğinde ise yeniden toplantılar ve
yeniden direnişin bundan sonraki biçimi üzerine
tartışmalar başlıyordu.
30 Temmuz, Kiracılar Durakları İşgal Ediyor:
Evlerimizi Yıktınız Öfkemizden
Korkun!
28 Temmuz’daki çatışmadan sonra evleri yıkılan
Güzeltepeli emekçiler bu kez Güzeltepe otobüs
durağını işgal etme kararı almışlardı.
Bu direnişi anlatmak ve kararlılıklarını göstermek
için Güzeltepe kiracıları, 30 Temmuz 2005 Cumartesi
günü Güzeltepe Meydanı’nda bir basın açıklaması
eylemi yapıyorlardı.
Gerek yıkımlardan önce gerekse de yıkımların gerçekleştiği
günlerde gecekonduda yaşayan emekçilere destek
veren Halk Kültür Merkezleri, SODAP, ESP ve TÖP
de basın açıklamasına katılarak eyleme destek
verdi.
Basın açıklamasında emekçiler, “evleri yıkıldığında
dışarıda kalacaklarını çok önceden belirttiklerini
ve çocuklarını dışarıda bırakıp da işlerine gidemediklerini”
belirtiyorlar ve mahalledeki sosyal konutlardan
ev taleplerini yineliyorlardı. Açıklamada sık
sık “İnsanca Yaşam İstiyoruz”, “Barınma Hakkımız
Gaspedilemez”, “Susma Sustukça Sıra Sana Gelecek”,
“Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiç
Birimiz” sloganı atan emekçiler, yaptıkları bu
açıklamayla direnişi sürdürdüklerini gösterdiler.
Telefon Kilitleme Eylemi ve Ziyaretler
Daha sonra 2 Ağustos günü Belediye ve Gecekondu
Mesken Bölümünün telefonlarını kilitleme eylemi
kararı alan kiracılar bu eylemin de yaygın duyurusunu
yaparak gerçekleştirdiler. Dergimiz yayına hazırlanırken
Güzeltepe direnişçilerine destek ziyaretleri sürüyordu.
6 Ağustos Güzeltepe:
Halk Kültür Merkezleri Sesleniyor: Yıkanlar Yıkılacak!
Bütün bu sürecin sonrasında işin başından beri
direnişin içinde yer alan Halk Kültür Merkezleri
Güzeltepe’de bayrakları ve sloganlarıyla sokağa
çıktı. HKM’ler, 13 ilçede doksanbin kondu yıkacağını
söyleyen ve Güzeltepe de konduları yıkarak kiracıları
sokakta bırakan zihniyete karşı emekçilerin saflarında,
halkın öfkesinin örgütlediğini Güzeltepe meydanda
yaptığı meşaleli yürüyüş ve basın açıklamasıyla
bir kez daha gösterdi.
6 Ağustos 2005 Cumartesi akşam saat 21:00'de Güzeltepe
son durakta bir araya gelen HKM emekçileri, evleri
yıkılan kiracıların da desteğini alarak "YIKIMLARA
KARŞI TEK YUMRUK, TEK BARİKAT / HKM" pankartı
açtı ve meşalelerle Güzeltepe meydanına yürümeye
başladı. Yürüyüş sırasında HKM'liler kahvelerde
oturanlardan, evlerinin camına, balkonlarına çıkanlardan
alkışlarla desteğini aldı.
Yürüyüş sırasında sık sık "İnsanca Yaşam
İstiyoruz", "Barınma Hakkımız Engellenemez",
"Tayyip Köşkte Biz Sokaktayız", "Yıkımlara
Karşı Tek Yumruk, Tek Barikat", "Kurtuluş
Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz",
"Susma Sustukça Sıra Sana Gelecek" sloganı
atan HKM emekçilerini Güzeltepe meydanda başka
bir kiracı grubu da alkışlarla karşıladı.
Basın açıklamasında Türkiye genelindeki yıkımlara
dikkat çeken HKM'liler, efendilerinin emirlerini
yerine getirmek için kondularda oturanlara saldıran
polisin vahşi tutumunun karşılıksız kalmayacağını
hatırlattı. Güzeltepe'de evleri yıkılan kiracıların
sorunlarına derhal bir çare bulunmasını da isteyen
HKM'liler sloganlarla eylemlerine son verirken
direnişin artık her yerde süreceğini ilan ettiler.
Güzeltepe Direnişi Sürüyor:
Her Yer Güzeltepe Her Yer Direniş Mevzisi
Güzeltepe direnişi bütün saldırılara ve demagojilere
rağmen sürüyor, sürecek. Güzeltepe emekçileri
haklarından vazgeçmiş değil. Onlar, devrimci sosyalistlerle
omuz omuza, etle tırnak gibiler. Oturup tartışıyorlar,
yeni yollar arıyorlar.
Devrimci sosyalizm ise Güzeltepe direnişinden
paha biçilmez dersler çıkararak yoluna devam ediyor.
Onlar, yakında İstanbul'un her köşesini saracak
olan büyük yangına hazırlanıyorlar. Güzeltepe
direnişi sürerken Gülsuyu-Gülensu'da yapılan yürüyüş,
daha sonra Okmeydanı'nda gerçekleştirilen 5 bin
kişilik büyük halk yürüyüşü, gelecek fırtınanın
habercileridir. Devrimci sosyalistler, bir köşede
bir direniş gerçekleştirip onun üzerinden puan
kazanmak gibi bir anlayışa sahip değillerdir;
bizler gerçekten emekçi halkın saldırıya uğradığı
her yerde onun yanında olmayı, onlarla birlikte
sokakta savaşmayı görevimiz sayıyoruz.
Devrimci
Sosyalist Gençler Direnişi Selamlıyor
Oligarşinin provakasyonlarına ve azgınca saldırılarına
karşı Güzeltepe'de direnen yoldaşlarımızı
tek tek kucaklarız. Direnişte bizimle omuz
omuza olan Toplumsal Özgürlük Platformu, Ezilenlerin
Sosyalist Platformu ve Sosyalist Dayanışma
Platformu'nu selamlıyoruz. Salt fiziki saldırının
yanında medya tekeliyle de saldıran oligarşi
ve onun kolluk kuvvetleri, eylem anında yaralanan
yoldaşlarımızın ve dövülerek gözaltına alınan
analarımızın hesabını da verecektir. Devrimci
Sosyalist Gençler olarak şunu belirtiyoruz
ki, hayatta her şeyin bir karşılığı vardır
ve o karşılığı almayacağını zannedenler yanılıyorlar.
Tüm yoldaşlarımıza ve dostlarımıza kucak dolusu
sevgilerle...
GRANMA
DERGİSİ
|
Güzeltepe Kiracıları Konuşuyor:
“Devrimcilerle Yanyanayız”
(Bu ropörtaj 22 Temmuz’daki polisin ilk saldırısından
sonra yapılmıştır.)
Güzeltepe’de, evleri yıkım tehdidi altında olan
gecekondu kiracılarının arasındayız. Gazete manşetlerinde
“korsanlar” olarak gösterilen Güzeltepe halkı
alıyor bu kez sözü. Ses alıcısını ortaya koyuyor
ve onları dinliyoruz.
“Güzeltepe’de bir gecekondu yıkımı gerçekleştirilecek.
Ve siz kiracılar olarak bu yıkımdan ev sahiplerinden
daha fazla etkileneceksiniz. Bu nasıl başladı?”
diye soruyoruz öncelikle.
“Ben şu şekilde izah edeyim” diye söze başlıyor
bir kiracı ve durumu özetliyor: “Buradaki evlerin
yıkımı, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi, Gecekondu
Mesken Önleme müdürlüğü tarafından 745. belediye
yasasına bağlı olarak alınmış yıkım kararlarına
dayandırılıyor. Bu aynı zamanda buraların bir
alana tahsis edilmiş olduğunu gösteriyor. Ama
İstanbul Büyük Şehir Belediyesi bu tahsisin ne
için yapıldığını kişilere de söylememiş durumda.
Belediye, yapılan antlaşmalar doğrultusunda tapu
tahsis belgelerini hiçe sayarak, mevcut gecekondu
sahipleriyle anlaşarak, onlara kendi yerlerine
(gecekondulara) bir enkaz bedeli biçip geri kalanını
da borçlandırmak üzere adına “Sosyal Konut” dedikleri
yerden ev sahiplerine konut verdi. Kiracılar da
açıkta kaldı. Buradaki direniş aslında kiracıların
oturacak yerleri olmadığından dolayı ‘oturduğumuz
evleri yıktırmayacağız veya bize uygun fiyatta
kiralık yer gösterin bizim sorunumuzu giderin.
Ondan sonra çıkalım diye’ başlayan ve gelişen
bir direniş.”
Yıkım kararının hayatlarını nasıl etkilediğini
soruyoruz onlara.
Yanıt hemen geliyor: “En başta çocuklarımız olmak
üzere, bizi de psikolojik olarak etkiliyor. Şu
an psikolojik olarak hepimiz çökmüş durumdayız.
O kadar çökmüş durumdayız ki röportaja söyleyecek
bir şeyimiz de kalmadı aslında. Bizi bozan da,
bu hale getiren de devlet. Biz başından beri söylüyoruz.
Çok şey de istemiyoruz. Biz başımızı sokabileceğimiz,
kira karşılığında daireler istiyoruz. Bu istediklerimiz
çok büyük şeyler değil”
“Sonuç itibariyle anayasal hakkımız” diye tamamlıyor
bir başkası.
Evlere ev demeye de bin şahit lazım aslında. Kapılar
pencereler sökülmüş, harabe gibi her yer. Arada
bir ev sahipleriyle küfürlü konuşmalar tartışmalar
yaşanıyor galiba diyoruz kiracılara...
“Evet bunları çoğu kez yaşadık” diyor kiracılardan
biri, “Burada ev sahipleri tarafından küfre de,
hakaretlere de, dövülmeye de ve buna benzer her
şeye maruz kaldık.”
Bizi İnsan Yerine Koymuyorlar
Yıkım kararından sonra, “barikat” kurma aşamasına
gelmeden önce demokratik haklarını aramak için
neler yaptıklarını soruyoruz.
“Hepsine gittik” diyor biri hemen, “Büyük Şehir
Belediyesi’ne, Eyüp Belediyesi’ne, Gecekondu Mesken’e
hepsine gittik. Direk olarak bizi reddettiler.
Bizimle konuşmadılar bile, bizi umursamadılar.”
“Gecekondu Mesken’e, Eyüp Belediyesi’ne, hepsine
gittik” diyor bir başkası. “Hepsinden de ret cevabı
aldık. Görmek isterseniz başvuru kartlarımızın
hepsi elimizde.”
Birbirini ardına konuşuyor hepsi: “Tek kelimeyle
bizi insan yerine alıp da konuşmadılar. Sorununuz
nedir? Derdiniz nedir? diye sorulmadı.”
“Türkiye’de kiracıları yaşayan insanların dışında
tutuyorlar. Çünkü tüm bu sorunlara, kiracılara
yönelik hiç bir çözümleri yok. Arkadaşlar bu kararları
alırken kiracıları hiç düşünmemişler ve düşünmüyorlar
da.”
“Burası için düşünmüyorlar. Diğer semtlerden yıkımlardan
sonra gelenler var. Baltalimanı’ndan, Balat’tan
ve Alibeyköy’den, Okmeydanı’nından gelenlere yer
gösteriyorlar, ama bize göstermiyorlar.”
Daha açıkça konuşuyor biri: “AKP alt yapısı olan,
AKP’de adamı olan kişiler buradaki sosyal konutlara
3-5 Milyar verebiliyorsa, avanta verebiliyorsa
bu kişilere yer gösterildi. Onun dışındakilere
yer gösterilmiyor. Bu sorun Türkiye’nin genel
sorunu. “Kentsel Dönüşüm Projesi” hiçbir şekilde
kiracı gözetmeden, sadece mal sahiplerini tekrar
mal sahibi yapabilmenin peşinde olan, rantla beslenen,
ev sahiplerinin ağızlarını da rantla kapatan bir
projedir “Kentsel Dönüşüm Projesi”. Buna aynı
zamanda “Vahşi Kentsel Dönüşüm Programı” da denilebilir.”
Devrimciler Olmaları Gereken Yerdeydiler
Bu direnişte onlara destek verenleri soruyoruz.
“Devrimciler yanınızda mıydı?” diyoruz.
Tereddütsüz yanıt veriliyor hemen: “Devrimciler
yanımızda olması gereken yerdeydiler. Bu haksızlığa
karşı olması gereken yerde, yanımızdaydılar. Ki
biz devrimcilerle çok uzak noktada da değiliz
zaten. Mevcut sömürü düzenine karşı biz de haklının
yanındayız. Ezilenin yanındayız, ezenin karşısındayız.
Yani hepimiz devrimci saflardayız. Devrimci kardeşlerimizin
de yanımızda yer almaları bizim için bir rahatsızlık
değil onurdur zaten.”
Bu yanyana gelme sırasında bir sorun yaşanıp yaşanmadığını
soruyoruz. Yanıt yine tereddütsüz: “Kesinlikle
böyle bir sıkıntımız yok. Devrimcilerle yan yana
gelme noktasında ne acizliğimiz, ne de sıkıntımız
var. Sonuna kadar devrimcilerle yan yana gelme
noktasında gurur duyarız.”
Olaylar sırasında polisin yaptığı “sizin ezilmişliğinizi
kullanarak yandaş toplamak isteyen, provoke etmek
isteyen insanlar var aranızda” anonslarını hatırlatıyoruz.
“Bu sözü buradaki tüm kiracılara söylediler” diyor
bir emekçi ve devam ediyor: “Dahası kiracıları
da terörist ilan ettiler. Bende buna karşılık
olarak polise “onların farklı olmadığını, yüzlerinin
kapalı olması onları terörist ilan etmeye yetmeyeceğine,eğer
onlar teröristse buradaki polislerin tümünün açık
maskesiz terörist olduğunu, burada destek verenlerin
tümünün arkadaşlarımız olduğunu” söyledim.”
Bir başkası atılıyor ve tamamlıyor: “Polis bize
onlar yasadışı örgüt üyeleri diyor. Ama burada
ne yasadışı bir slogan atıldı ne de yasadışı bir
pankart açıldı. Biz barınma hakkımızı istiyoruz.
Biz başka bir şey istemiyoruz devletten. Madem
yasaya koydu bunu bize barınma hakkımızı tanımak
zorunda.”
Halk Kültür Merkezleri Bize Destek Oluyor
Halk Kültür Merkezleri’ni soruyoruz kiracılara...
Yanıtları açık: “Halk Kültür Merkezleri bize bu
konuda her türlü her şekilde yanımızda durarak
tam bir destek veriyor.”
“Her konuda destek olmalarından memnunuz ve hala
destek oluyorlar. Sonuna kadar da destek olacağız
diyor arkadaşlar, bizde gayet memnunuz onlardan,
onlar da bizden memnunlar.”
Ve başkası tamamlıyor yine “Biz direnme isteğimizi
sonlandırıncaya kadar arkadaşların yanımızda olacağından
eminiz.”
Sonra barikat olaylarına geliyor söz.
“Polis bana burada küfür etti” diyor kiracının
biri: “Bir devlet memuru görev esnasında hakaret
etme hakkını kendisinde bulmamalı. Ki bu polis
bana panzerden kafasını çıkararak küfür ediyor.
Benim çatışma anında evimin kenarı yanıyor, içeride
çocuklarım kalmış ben yangını söndürmeye çalışıyorum,
o bana küfür ediyor.”
“Bu yangın da polisin attığı gaz bombasından çıktı”
diye hatırlatılıyor hemen.
Filistinliler de Maske Takıyor
Maskeleri de dert etmiyor emekçiler, şöyle özetliyor
biri düşüncelerini:
“İnsanların taktığı maskeyi çok görüyorlar ama
polisler gaz maskeleri takarken, insanlar kendilerini
gaz bombalarından korumak için maske takmaları
çok normal. Bu gaz bombasına karşı alınmış bir
tedbirdir. Her yüzü kapalı olan da terörist değildir
zaten. Ki polis gaz bombasıyla, copla, panzerle
saldırıyor buna karşılıkta insanların evlerini
korumak için taşla saldırmaları gayet doğal. Filistin’de
siyonistlere karşı savaşan insanlar gibi kendi
topraklarımızdan bizleri atmaya çalışan insanlara
verilmiş bir cevaptır bu. Burada da tacizci, ortalığı
terörize eden devletin kolluk kuvvetleridir.”
Taleplerinin değişip değişmediğini öğrenmek istiyoruz.
Yanıtlar ardı ardına geliyor:
“Bir değişiklik yok. Hala aynı.”
“Yılmayacağız.”
“Biz hala uygun kira koşullarında yaşayabileceğimiz
evler istiyoruz.”
“Tabii ki biz kendimizi ortaya koyarak yine barikatlarımızı
kuracağız. Yıktırmayacağız. Eğer yıkılacak olursa
biz sokakta kalacağız, gidebilecek bir evimiz
yok, olsa zaten biz bu devletin bu kadar rezilliklerini
çekmeyiz.”
Dönüp dolaşıp yeniden devrimcilere geliyor söz
ve devrimcilerle yan yana duruşlarını soruyoruz.
“Tabii ki biz devrimcilerle yan yana yine geliriz”
diyor kiracılardan biri: “Çünkü devrimciler her
yönden destek oldular bizlere. Ki yıkım bu akşam
gerçekleşecek olsa arkadaşlarımız bu akşam yine
yanımızda yer alırlar ve bizle beraber direnirler.”
Teşekkür ediyoruz onlara ve mücadelelerinde başarılar
diliyoruz tekrar. Geldiğimiz gibi dost sıcaklığıyla
ayrılıyoruz Güzeltepe gecekondularından.
***
"İnsanca Yaşam İstiyoruz"
Bu arada yıkım yapılacak evlerin komşusu olan
Fatma Hanım söze karışıyor ve konuşmak istediğini
söylüyor. Ona da mikrofonu uzatıyoruz:
"Ben burada insanların ne kadar sahipsiz
olduklarını gördüm" diyor Fatma Hanım, "Bu
sahipsizliğin bir tek onlarla kalmayacağını bundan
bizimde payımızı alacağımızı gördüm, ki Alibeyköy,
Kurtköy gibi yerlerde insanlar bu sahipsizliği
yaşıyorlar.
Ama iktidarlar seçimlerin beş yıllık olduğunu
unutmasınlar. Buraya kadar gelip bizden de oy
istemesinler. Ben burada onların yapamadığını
yapıyorum ve dört aileyi bu evde barındırıyorum.
Demek ki bu insanların ihtiyaçlarını karşılamak
zor değil. Ben emekli olduğum halde bunu gerçekleştirebiliyorsam
devlet bunu yapmakta zorlanmamalı. Bu insanlar
yıkılacak diye kendi evlerinde yatamıyorlar. Bunu
tüm devlet yetkilileri biliyor. Bildikleri halde
de çözüm üretmiyorlar.
Çözüm üretilmedikçe insanlar bir şeylerin çözümünü
yaratmak için devletle, polisle karşı karşıya
mı gelmeli? Tamam evlerin gerçekten yıkılması
gerekiyordur. Yıksınlar ama bu insanları mağdur
etmeye devletin de hakkı yoktur. Mağdur etmeye
hakkı olmadığı gibi sadece barınacak bir yer isteyen
insanlara saldırmak gibi bir hakkı hiçbir şekilde
yoktur. Ki bu topraklarda savaş yaşanmıyor ama
devlet bir günde bu toprakları savaş alanına çeviriyor.
Ki bu yapılanların çözüm yolu yok diye bir şey
de yok. Bu gün bin hane sekiz tane blok demektir
devlet bunumu yapamıyor. Bence yapmıyor; çünkü
dışarıdan gelen mültecilere hemen anında ev verilebiliyor
da kendi insanlarımıza, akrabalarımıza, komşularımıza
nasıl verilmiyor? Niye bu insanları kimse arayıp
sormuyor? Şu evlerin haline bir bakın, bu evler
deprem evleri gibi oldu. Bütün bunları bilerek
oy istemeye geleceklerse gelmesinler kan çıkar
burada. Sözde bir de seçimlerde diyorlar ki kiracılar
dışarıda kalmayacak. Şimdi dışarı atan kim o zaman
devlet değil mi? Söylemek istediğim bunlara bir
çözüm bulsunlar yoksa gerçekten insanların sabır
noktaları taştı ve biz artık insanca yaşam istiyoruz.
Teşekkür ederim."
Güzeltepe'den Mektup...
Devrimci Sosyalizm Güzeltepe'de
Neler Kazandı?
Aylar süren çabanın ve direnişlerin ardından
sürece baktığımızda, Güzeltepe direnişinin
özgün yanlarını ve bize kazandırdıklarını
şöyle özetleyebiliriz:
* Herşeyden önce Güzeltepe
direnişi, devrimci sosyalistlerin kararlı
ve savaşçı tutumlarının bir kez daha dosta
düşmana gösterildiği bir alan olmuştur.
Direnişin hiçbir aşamasında geri bir tutum
ya da "düşmana şöyle bir görünüp kaçma"
tutumu görülmemiş, her aşamada soğukkanlı,
panikten uzak ve çatışmadan geri çekilmeyen
direnişçi bir tavır gösterilmiştir. Devrimci
sosyalistler böylece, Güzeltepe halkına
olduğu kadar gelecekte birlikte direniş
örgütleyecekleri dostlarına da güvenilir
bir yapı oldukları konusunda tam bir güven
vermişlerdir.
* Hızlı karar verip uygulamaktan fiziksel
manevralara ve düşmanı şaşırtan uygulamalara
kadar birçok konuda devrimci sosyalistler
bu direniş boyunca iyi örnekler sergilemişler
ve kuşkusuz çok şey de öğrenmişlerdir. Ayrıca
disiplinli davranış, örgütlü tutumlar konusunda
da direniş bir labaratuvar gibi işlev görmüştür.
Militan bir devrimci halk hareketinin ancak
tek bir yerde, sokakta inşa edilebileceğine
inanan devrimci sosyalizm, bir anlamda bu
inşanın en önemli aşamalarından birini Güzeltepe'de
gerçekleştirmiş, bu inşanın çok önemli bir
eşik noktasını an be an yaşayarak aşmışlardır.
Militan bir halk hareketi örmemizin yolu
açıktır; Güzeltepe, yeni süreçte böylesi
bir hareketi yaratma yolundaki ilk köşe
taşlarından biridir. Gelecekte, militan
halk hareketimizin tarihi tartışılırken,
hiç şüphesiz Güzeltepe direnişi bu eşik
noktası olma durumu açısından her zaman
anımsanacaktır.
* Sürecin başından beri Politik Kültürel
Odaklar üzerine ısrarla yaptığımız vurguların
neredeyse tümü, bu direniş sırasında olumlu
yönden doğrulanmıştır. Kitlelerle birlikte,
onların içinde kök salarak yürüme perspektifi,
kurumlarımızı emekçi halkın hayatının bir
parçası yapma, bireyciliğin yerine emekçi
dayanışmasını inşa etme yaklaşımı, vb. vb.
gibi anlayışlarımızın tümü bu direnişte
somut görünümlerini ortaya koymuşlardır.
Bütün bunlar, kurumlarımızın tümü için bir
moral kaynağı da olmuştur.
* Devrimci sosyalizm, kendi siyaset yapma
anlayışını, kitlelerle ilişki kurma ölçütlerini,
etik yaklaşımını bu olayda birkaç yönden
ortaya koymuş ve genel olarak doğru tutum
örmekleri göstermiştir. Devrimci sosyalistlerin
halkla olan ilişkilerinde sürekli olarak
sabır ve ikna yolunu seçmeleri, bütün aşamalarda
halkla defalarca ve defalarca tartışarak
kararlar vermeleri, çevre esnafa ve evlere
zarar vermemek, onları da direnişe katmak
için özel çaba göstermeleri ve bu arada
direniş saflarında kendileriyle birlikte
yer alan diğer devrimcilerle saygılı bir
ilişki kurmaları kuşkusuz rastlantı değildir.
Emek vererek hak sahibi olmak, emek vererek
direniş örgütlemek devrimci sosyalizmin
politik kültürünün içkin bir parçasıdır
ve bize yol gösteren kriterlerdir. Güzeltepe
direnişi, bütün bu özelliklerin de yeniden
teyit edildiği bir zemin olmuştur.
Kısacası, derslerle dolu bir süreç olarak
Güzeltepe direnişi, devrimci sosyalist hareketin
tarihine malolacak önemli kilometre taşlarından
biridir.
Devrimci bir halk hareketi yaratmak yolunda
yürüyoruz ve yeni Güzeltepe'lerle ilerleyeceğiz.
Güzeltepe Direnişçileri
|
Gülsuyu/Gülensu Halkı Ayakta!
Kentsel dönüşüm yasası kapsamında E-5 Kuzeyi
İmar Planı adı Gülsuyu/Gülensu emekçi halkına
dayatılan yıkım projesi, Gülsuyu/Gülensu Güzelleştirme
Derneği çatısı altında ve aralarında devrimci
yapılardan oluşan birlik (Maltepe Halk Kültür
Merkezi, BDSP, Pir Sultan Maltepe Şb., Devrimci
Duruş, Partizan, ESP) tarafından çeşitli eylemliliklerle
protesto ediliyor.
30 Haziran 2005 tarihinde Gülsuyu Elisa düğün
salonunda, yaklaşık 1500 kişinin katıldığı bilgilendirme
toplantısı yapıldı. Toplantıda, mahallede uygulanacak
yıkımlara karşı bilgilendirme yapıldı. İlerleyen
günlerde, mahalle halkından toplanan 4 bin parsel
sahibinin imzasını taşıyan plana itiraz dilekçeleri
belediyeye verildi. Bu eylemlilikler çerçevesinde,
"Evime, Komşuma Dokunma" başlığı altında,
mahallede ev ev dolaşarak imza kampanyası başlatıldı.
20 Temmuz 2005 tarihinde Gülsuyu/Gülensu semt
pazarı girişi ve çıkışına imza standları açıldı.
21-22 Temmuz 2005 tarihlerinde, yapılacak olan
basın açıklamalarına davet ve çağrı bildirileri,
yine ev ev gezilerek dağıtıldı.
23 Temmuz 2005 tarihinde saat 19.00'da, 600 kişinin
katıldığı bir yürüyüş gerçekleştirildi. Ev yıkımlarına
karşı biraraya gelen, mahalle halkı, sık sık "Susma
Sustukça Sıra Sana Gelecek", "Direne
Direne Kazanacağız", "Kurtuluş Yok Tek
Başına Ya Hep Beraber, Ya Hiçbirimiz", "Halkımız
Saflara" sloganları atıldı. Heykel'de yapılan
basın açıklamasıyla eylem son verildi.
Okmeydanı’nda Yıkıma Karşı Halk
Yürüyüşü
AKP Hükümeti'nin "Kentsel dönüşüm"
adı altında yaptığı yıkımlar Okmeydanı'nda 5 bin
kişinin katıldığı miting ile lanetlendi. Okmeydanı'nda
genç, yaşlı, sakat demeden çocuklarıyla birlikte
sokaklara dökülen halk İstanbul'un her yerindeki
yıkımlara tepki gösterdi.
Güzeltepe kiracılarıyla birlikte Halk Kültür Merkezlerinin
de katıldığı eylemde Okmeydanı'nın bundan sonra
bölünemeyeceği vurgusu yapılırken, "Bize
kaçak diyorlar erkekseler, hükümetseler Gökkafes'i
kaçak vilları yıksınlar" denildi. Okmeydanı
Kulaksız'da geçtiğimiz hafta meydana gelen yıkımların
ardından "Yıkıma Karşı Halk Komisyonu"
kuran halk, Anadolu Kahvesi önünde "Yerine
yurduna sahip çık" ve "İşgalci değil
hak sahibiyiz tapularımızı istiyoruz" yazılı
pankartlar arkasında yürüyüşe geçti. Binlerce
kişi ıslıklar ve zılgıtlar eşliğinde Kulaksız'a
yürüdü. Dörtyol'da Kulaksız halkı ile alkışlar
arasında birleşen yürüyüşçülerin sayısı 5 bine
ulaştı. AKP hükümetine karşı öfkenin dinmediği
eylem burada miting havasına büründü. Okmeydanı
halkı, mitingten yıkımlara karşı kararlı bir barikat
oluşturma inancıyla ayrıldı.
|