Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

32. Sayı - Ağustos 2005

Neoliberal Haydutluğa Karşı Bir Ses: TELESUR

Latin Amerika'da bugünlerde hayranlık verici bir olay gerçekleşiyor ve ilk kez bölge halklarının gerçek sesi çokuluslu bir medya kanalında bütünleşiyor. Latin Amerika ülkelerinin ortak televizyon kanalı Telesur, yayın hayatına başladı. Simon Bolivar'ın 222. doğum gününde yayına başlayan kanal; Venezüella, Arjantin, Küba ve Uruguay tarafından destekleniyor. Latin Amerika'nın bütünleşmesi için kurulan Telesur, ilk yayınını Venezüella'nın başkenti Caracas'tan gerçekleştirdi.
Kanalın başkanı olan Venezüella İletişim Bakanı Andres Izarra, 23 Latin Amerika ülkesindeki izleyicilere yaptığı konuşmada Telesur'un amacının 'bölgenin 50 yıldır maruz kaldığı kültür emperyalizmiyle savaşmak' olduğunu belirtti. Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez ise telefon bağlantısı ile yaptığı konuşmada Telesur'un ilk amacına ulaştığını söyledi. Chavez, "(ABD Başkanı George) Bush bile, Telesur'u izlemek için televizyona yapışacak" dedi.
"Diktatörler, politikacılar, büyük sermaye ve soyguncular adına konuşan danışman ve uzmanlar tarafından gasp edilen sesimizi yeniden ele geçirmek önümüzdeki büyük görevdir" diye konuşan kanalın Genel Müdürü, Uruguaylı Arem Aharonian ise "Sömürgeciler tarafından ele geçirilmemizin üstünden 513 yıl geçtikten sonra ilk kez biz, Latin Amerikalılar, kendi gözlerimizle bakacağız ve kendi çözümlerimizi üreteceğiz. Telesur, Latin Amerika'daki hakim medyaya karşı duran tek televizyon olacak" dedi.
TELESUR'un yayın sloganı "Bizim kuzeyimiz güneydir". Bu slogan aslında bir kelime oyunu. İspanyolca'da kuzey yönü tanımlamak için kullanılan sözcük aynı zamanda 'yönelim' ve 'hedef' anlamına da geliyor. Slogan Güney Amerika'yı 'arka bahçesi' olarak gören ABD'ye karşı önemli bir mesaj niteliğinde.
Bu arada Venezüella'yı "ABD karşıtı görüşler yaymak için yeni bir El Cezire kurmakla" suçlayan ABD Senatosu ise, hükümete Venezüella'ya yönelik radyo ve televizyon yayınlarını artırması ve Telesur'un yayınlarını bozmak üzere parazit yapması için yetki verdi.

*
Küba'da Eğitim G. Coe-J. L. McConnell

(İngilizce orijinalinden sendika.org tarafından çevrilmiştir. Küçük bazı kısaltmalar tarafımızdan yapılmıştır)

2001 yılında ABD’de bir eğitim örgütü (People to People International) Küba’ya, ilkokul öncesi eğitim konusunda araştırma yapmak üzere bir heyet gönderdi. Heyette ABD’nin 14 eyaletinden gelen 19 uzman bulunuyordu. Heyet Havana, Cienfuegos ve Varadero şehirlerinde incelemelerde bulundu. Raporu yazanlardan Gwendolyn Coe, PhD, Wisconsin Üniversitesi-Platteville’de okul öncesi eğitim profesörü. Judith Lynne McConnel, EdD, Washburn Üniversitesi, Kansas’da okul öncesi eğitim profesörü. ve 2003 yılından beri İngiltere’de Oxford Üniversitesinin “Okul Öncesi Eğitim-Yuvarlak Masa” toplantılarını düzenliyor.

Küba’da Okul Öncesi Eğitim
Küba’nın en önemsediği konu eğitim. Okul müfredatları bütün ülkede standart ve eğitim 6-11 yaş arası herkes için zorunlu. 1992 yılına Küba, UNICEF’in desteği ile, küçük çocuk ve ailelerini kapsayan, yerel yerleşim bölgelerini hedefleyen bir program başlattı. 1994 yılına kadar 6 aylık ve 5 yaş arası çocuklara hizmet veren 1,160 çocuk bakım/eğitim merkezi kuruldu. Eğitim programları ve bu merkezler sayesinde 6-yaş altı çocuklardan %98’inden fazlası eğitim hizmetlerinden yararlanabiliyor. Orta eğitimin ilk üç yılında, öğrenciler çoğunlukla kırsal yatılı okullara gidiyorlar. Burada hem sınıflarda ders görüyor, hem de tarımda çalışıyorlar. Okul bitince eğitime üniversiteye hazırlık veya teknik okullarda devam ediyorlar. Eğitim sonunda 1 yıl askerlik görevi var.

Küba Eğitimi Hak kında Birkaç Kısa Bilgi
Bütün çocuklar güne, “Komünizm öncüleri biz Che gibi olacağız” sloganını söyleyerek başlıyorlar. Che Guevara Küba’da çocuklara model olarak kabul ediliyor.
Fiziki ve zeka özürlü çocuklar ve sanat ve atletizmde başarılı çocuklar için özel okullar var.

İlkokul Öncesi Sanat Eğitimi
1959 yılında Fidel Castro yönetimi ele geçirdikten sonra, sanat ve edebiyat hükümetin en çok ilgilendiği alan oldu. Kültür Merkezleri bünyesinde sanat okulları açıldı. Kültür Merkezleri üç nedenle kuruldu: 1) Sanat galerileri, sinema salonları ve kütüphaneleri yönetmek ve denetlemek; 2) Müzik, dans, drama ve sanat eğitimi vermek; 3) Sanatı kullanarak ahlaki, sosyal ve politik değerler kazandırmak. Öğrencilere derslerden sonra haftada en az altı saat sanat çalışması zorunlu.
Küba kültürünün özü, ruhu müzik. Ekibin rehberine göre, “Her yerde müzik var. Yaşayabilmemiz için müzik gerek.” 1700 yıllarında Küba’ya getirilen Afrikalı köleler İspanyol gitarı ile Afrika davulunu birleştirerek salsa müziğini yaratmışlar.
Grup, Cienfuegos’ta inceleme yaparken, 13 mahalleye servis veren hükümet destekli bir Kültür Merkezinde küçük çocukların tiyatro, bale ve palyaço gösterilerini izledi. İlk önce 8 yaş grubu kız öğrenciler, küçük bir teypte çalınan “Legend of Love” (Aşk Efsanesi) şarkısı eşliğinde dans ettiler. Klasik bale giysileri, bale ayakkabıları, saçlarında kırmızı çiçekler ve ellerinde süslü çemberleriyle yaptıkları dans, grubu büyüledi.
Resim sınıfı küçük bir odada idi. Burada çocuklar ortada büyük bir masa etrafına dizili kontrplak sandalyelere oturmuş renkli kalemlerle resim yapıyordu. Duvardaki ilan tahtasına, çocukların Jose Marti anısına çizdiği doğum günü kartları asılmıştı. Çocukların kahramanı Jose Marti Küba’nın İspanya’ya karşı verdiği kurtuluş savaşının önderi ve aynı zamanda çok sevilen bir şair ve yazar. “Guantanamera” onun en meşhur şiiri “Beyaz Gül”den bestelenmiş ve çok sevilen bir şarkı. Kübalılar sanatları ile övünüyorlar, sanatın kendilerini dünyaya tanıttığına ve temsil ettiğine inanıyorlar.
Grubun damdaki terasta seyrettiği folklor gösterisi “Santeria”, karakterleri belirli renk ve giysilerle betimleyerek canlandırıyordu. Drama öğretmeninin anlattığına göre “santeria” Batı Afrika’dan 18. asırda Küba’ya köle olarak getirilen Yoruba halkının dini ile Katolik dininin karışımı bir din. İzlenen gösteriler şiir okuma, palyaçolarla bir komedi ve çocukların ve seyircilerin de katıldığı “dans ederken resim çizme” ile sona erdi.
Küba’da gezilen bütün okul, yerel ve diğer çocuk bakım merkezlerinde dikkati çeken yer darlığı ve görsel sanatlar için gereken boya, fırça, renkli kağıt, makas, heykel hamuru gibi malzemelerin yokluğu oldu. Ama Havana’da bir ilkokulda öğrencilerin plastik şişe, bira kutusu gibi süprüntü malzemeler kullanarak yaptıkları sanat çalışmaları sergileniyordu.

Küba’da Okur-Yazarlık Eğitimi
1961 Yılında Okur-yazarlık Kampanyası
Havana’da Cuidad de Libertad (Özgürlük Şehri) bölgesinde Museo Nacional de la Campana de Alfabetizacıon 1961 yılı okuryazarlık kampanyasına adanmış bir müze. Müze müdürü Luisa Campos kampanya’nın tarihini şöyle anlatıyor: 1959 yılında Fulgencio Batista hükümetinin düşmesinden sonra okumuş ve teknik sınıf seçkinlerinin ülkeden toplu kaçışı başladı. Buna karşılık Castro 1961 yılında okuryazar ergin ve gençleri kullanarak, bütün adayı kapsayan okuma-yazma seferberliği başlattı. Kampanyaya 250,000 vatandaş -ev hanımları, emekçiler, bazıları 11 yaşında olan çocuklar bile- katıldı. Normal okullar 8 ay süreyle kapatıldı ve “brigadistas” diye bilinen bu ekipler, 10 günlük bir eğitimden sonra, rehber kitapları “Alfabeticemos” (Alfabeyi Öğrenelim) ile ülkenin her yanına dağıldı. Ayrıca ekiplere, öğrenciler için bir kitapta (Venceremos- Kazanacağız) verildi. Kampanyanın sloganı “Biliyorsan öğret; bilmiyorsan öğren” idi.
Okuryazarlık kampanyası gönüllüleri gündüzleri tarlalarda aileler ile beraber çalıştı, akşam olunca onlara okuma yazma öğretti. Ve kırsal kesim okuma yazmayı öğrendi.11 ay içinde kara cahillik oranı %26.3’ten % 3.9’a indi. Devrimden 45 yıl sonra Küba’da okuryazar oranı %97.

İlkokullar
İnceleme gezisi başlamadan önce ilkokulları gezmek için Eğitim Bakanlığından izin alınmıştı. Ekip için en unutulmaz okul Havana’da ki Escuela Primaria oldu. Bu okulda 400 kadar 1-4 sınıf öğrencisi okuyordu. Okul 1950 yıllarında inşa edilmiş İspanyol mimarisinde evlerin bulunduğu mahallede idi. Sınıf odalarının çogunlugu18 metrekare büyüklüğünde idi ve duvarlarını kolektif’in önemini anlatan posterler ve Fidel Castro ve Che Guevera’nın resimleri süslüyordu. Duvar boyaları dökülüyor, yerler yılların lekelerini taşıyordu. Sınıfların üçünün elektriği kesikti, diğerlerinde ise floresan lambaların aydınlatması yetersizdi.
Binanın dışında iki arabalık bir garajdan çevrilme sınıfta Komünist Partisi tarafından desteklenen Pioneer (Öncü) Programı öğrencileri ders görüyordu. Her sırada iki öğrenci yan yana oturuyor, öğretmen denetiminde okuma çalışması yapıyorlardı.Eğitim metodu okuma-yazma seferberliğinde geliştirilen metodun aynısıydı:
1) Çocuklar kitaptaki resimleri inceleyip tartışıyorlar. Kitaplarda bütün yazılar politik amaçlı, çocuklara devrimim getirdiği değerleri öğretmeye, kullandırmaya ve sosyalist bir ülkenin yurtsever bireyleri olarak yetiştirmeye yönelik.
2) Öğretmen metni yüksek sesle okuyor, çocuklar hep beraber tekrar ediyorlar ve metin hakkında öğretmenin sorduğu soruları cevaplandırıyorlar. Sonra her çocuk metinin bir kısmını yüksek sesle okuyor, okuması arkadaşları tarafından değerlendiriliyor ve hataları düzeltiliyor.
3) Çocuklar metnin bazı kısımlarını defterlerine kopya ediyorlar.
Küba’da bütün okullarda aynı müfredat eş zamanda uygulanıyor. Çocukların gelişimi senede dört kere değerlendiriliyor ve devre sonunda eğitim bakanlığı tarafından hazırlanan sınavlarla ölçülüyor. Öğretmenlerin maaşları öğrencilerinin başarısı ile orantılı.
Küba yüzleri gülen, ayakları dans eden, zihinleri politik öğretilerle gelişen, kitap hediyesine oyuncak hediyesi kadar sevinen çocukların ülkesi. Onlar ailelerinin ve ülkelerinin geleceği. Onlar sayesinde Küba gelişmeye devam edecek.

 

 


 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Devrimci Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Nurtepe Mah. Cemre Sk. No: 2 Kağıthane-İstanbul