Türkiye'de her yıl Newroz kutlanır. Bu Newrozlar
Türkiye'nin gündemini en fazla bir hafta meşgul
eder. Newroz'u kutlamak isteyenler ile Newroz'u
kutlattırmamak isteyenler karşı karşıya gelirler.
Saldıranlar ile direnenler arasında bir mücadele
yaşanır. Saldıranlar, malzeme bakımından, tam
teşkilatlı olduğundan fiziki olarak üstün çıkarlar.
Köpekleriyle, gaz bombalarıyla, coplarıyla sistemin
kimliği bir kez daha topluma gösterilir. Buradan
bir gerçek daha çıkar, faşizm bir güç ile yıkılmadıkça,
gerektiğinde topluma yok etme saldırılarını devam
ettireceğidir.
Bu yıl da değişen çok fazla bir şey olmamıştır.
Newroz, yukarıda bahsettiğimiz güç dengelerini
karşı karşıya getirmiştir. Saldıranlar güçlerinin
yettiğince Newroz'u dağıtmış, direnenler ise o
kargaşalıkta da olsa "Biji Newroz" sloganını
haykırmıştır. Bu yıl başka şeyler de olmuştur.
Bu "başka şeyler" Türkiye'nin gündemini
bir haftadan fazla meşgul et(tiril)miştir. Bir
anda herkes alarma geçirilmiştir. Alarmın kendisinden
çok verildiği yerdir önemli olan. Hatırlatırsak;
hani o son aylarda sokak ortasında gençlerin katledildiği,
en ufak bir basın açıklamasına bile vahşice saldırıldığı
şirin ilimiz Mersin. Sistemin gözünü dikip, pür
dikkat halde seyrettiği, yıllardır diri duran
Kürt halkıyla, sistem için bir tehlike arzeden
Mersin. Bütün, boş gevezelikleri bir yana bırakırsak,
tüm çıplaklığıyla gerçekleri görmüş oluruz. Olup
bitenin özeti, mevcut potansiyelin de dağıtılmasına
copların, gaz bombalarının yetmediği anda ortaya
konan senaryodur karşımızdaki. Bütün spot ışıklarının
bir şehrin üzerine çevrilmesidir. Oyun başlar.
Oyuncular sahneyi alır. Ve perde…
Mersin'deki Newroz kutlamalarında yine ortalık
birbirine girmiştir. İlerleyen dakikalar bununla
yetinilmeyip "Kutsal" Türk bayrağı yakılmıştır.
Ortalığa atılan bu söylence kısa sürede ülkeyi
kaplar. Haber bültenlerinin "iliştirilmiş"
muhabirleri heyecanla haberi yayına hazırlar.
Ülkenin namusu elden gitmektedir. Bayrağı yakan
(!) eller kameralarca tespit edilmiştir. Fakat,
gözleri asgari düzeyde gören her insan evladının
da gördüğü gibi, değil bayrak ortada yanan bir
madde yoktur. Fakat, yine de bayrak yanmıştır
gibi halüsülasyonlar topluma kabul ettirilmek
istenmiştir. Bununla da yetinilmeyip, dünyada
ilk defa halüsülasyondan kampanya nasıl üretilir
sorusunun karşılığı ülkemizde verilmiştir. Bu
kampanya her geçen dakika genişletilir. Yakma
fiili eskimeye, yerini başka fiiller almaya başlar.
Televizyonlar, ekranlarının köşesine RTÜK'ün önerisiyle
kırmızı beyaz bayrağı yerleştirirler. Reklamlarda
bile, bayrak oradan indirilmez. Haber bültenleri
herkesin malumu o bildik salyalarını akıtmaya
başlar. Şovenizm, tüm gücüyle toplumu sarar. Unutmadan,
faşistler olmadan bu kampanya yürür mü? Seçimler
de düşünülerek, MHP'liler ve benzer faşist güruh,
olaya balıklamasına atlar veya atlatılır. Üsküdar
DEHAP önünde önce basın açıklaması yapan faşistler,
daha sonra polis desteğiyle DEHAP'ın içine dalarak,
her tarafa saldırıp, dağıtır. Bunlar daha sonra
zincirleri serbest bırakılarak sokaklara salınır.
Vazgeçilmez materyallerden Abdullah Öcalan karşıtı
sloganlar atılarak, maketleri yakılır. Duvarlarda
"türk dirilişi" yazılamaları türer.
Evlerin balkonları, işyerlerinin camları da bu
oyunun parçası haline getirilir. Ülkenin dört
bir tarafında bayrak yürüyüşleri düzenlenir. Hatta,
Hakkari Valiliği, yapılacak bayrak yarışı için
resmi tatil ilan eder. Bayrak şovenizmi üzerine
Genelkurmay Başkanlığı şehit kanı edebiyatı içerikli
bir açıklama yaparak olayı alçaklıkla değerlendirir.
Ve diğerleri bu açıklamadan güç alarak vatan millet
elden gitmez, çerçevesinde beyanlarda bulunur.
Diğer taraftan bayrağı yaktığı halüsülasyonu görülen
çocuk ve çocuklar en acil tarafından cezaevine
atılır. Olaya müdahale eden polis maaşına yapılan
zamla ödüllendirilir. Mersin başta olmak üzere
esmer tenli bütün çocuklar bayrak düşmanı görülür.
Artık potaniyel tehlikedir onlar.
Sonuç olarak faşizmin bir kampanyası daha sona
ermiştir. Görülmüştür ki, Kürt halkının yok sayılması
noktasında, AB'ye uyum kandırmacasında yapılan
"reform"lar palavradan ibarettir. Sistem,
yarattığı ve toplumu peşinden sürüklediği kaoslarla
günü kurtarmaya çalışmaktadır. Toplum öyle bir
hale getirilmiştir ki, deyim yerindeyse dolduruşa
getirilme katsayısı düşürülmüştür. Genelkurmay
açıklamaları tarih sayfalarından akıtılan kanları
işaret etmektedir. Kürt halkının sesi olduğu iddia
edilen bir gazetenin Hilmi Özkök'ün samimiyetsiz
şekilde açıkladığı sağduyu çağrısını yayınlaması
kimseyi kandırmamaktadır. Saflar açık ve nettir.
İsteyen kendini kandırmaya devam edebilir. Yaşanan
bütün yalanlar, gerçeğin üstünü hiçbir zaman örtemeyecektir.
Ezilen ve halkların düşmanı olanlar tam karşımızda
bütün çıplaklığıyla durmaktadır. Hedef bellidir.
Boş laf yerine işimize bakıp adımlarımızı büyütmektir
niyetimiz. Gerisi boşa zaman harcamaktır.
Provokasyonlar TC'nin demokratikleştiğine ilişkin
hurafelerin ne denli zayıf olduğunu bir kez daha
ortaya koymuştur. Faşist terör ve provokasyonlar
oligarşinin egemenlik sistemi için vazgeçilmez
unsurlardır. Devrimci güçler bu gerçeğin bilincinde
olarak faşist terör karşısında tek bir geri adım
atmadan direnmek görevi ile karşı karşıyadır.
|