Bu dünyanın tüm namuslu kadınları ve erkekleri,
devrimciler! Yoldaşlar!
İnsandan yana, haktan yana yüzü ve yüreği dönük
olanlar!
Hapsedilen, tecrit edilen, işkence edilenler,
bir kadın devrimci olarak içtenlikli bir sevgiyle
yazıyorum.
İktidarların cinsiyetçi eşitliği sadece ve sadece
işkencede sağlamasını en çok yaşayan bu ülkenin
onurlu ve namuslu insanları, sizlerden biri olduğum
ve bu nedenle de hayatımın büyük bir kısmını işkencede,
zindanda, nezarethanelerde, geçirdiğim için sizlere
teşekkür etmek istedim. Sizler bu ülkenin ezilen,
sömürülen, aç bırakılan, insan yerine konulmayan
değerli ve sevgili halkımın çocukları, sizler
var olduğunuz için ve sizlerden biri olduğum için
mutluyum. Bizleri bu ülkenin anlaşılmayan, kabul
edilemeyen kara kafalıları olarak marjinal ve
çaresiz küçük guruplar, sekterler olarak görenler
için geçmişlerinden pişmanlık duyup geleceklerini
bilmeyenler için söylenecek sözümüzün çok olmasına
rağmen, onlara sadece gülümseyerek geçmek istedi
canım.
Kadın Yoldaşlar; dişleriyle tırnaklarıyla küçük
bedenleriyle hiç yılmadan ve durmadan üreten,
ülkemin ve dünyanın kadın devrimcileri, her neredeyseniz
bugün benim ülkemin kadınlarını ölüm oruçlarına
gözlerini kırpmadan katılan, infaz edilen, işkencelerde
zulüm ve zorbalığa direnen tecrit edilen tecavüz
edilen gözaltlarında kayıp edilen, kadınlarını
bilmelisiniz. Onların sesi tarih sayfalarında
ki yerini aldı.
Biz sizleri biliyoruz, Rosa Lüxemburg’u, Clara
Zetkin’i Ulrike Meinhof’u, Leyla Halid’i, Leyla
Zana’yı ve bir diğer kahraman kadınları ve Fransız
Direnişcilerini, Viatnamlı Kübalı Kadın yoldaşlarımızı
biliyoruz. Biz biliyoruz ki tarih karşısında acı
çekmiş ve ezilmiş tüm dünya insanları eşit bir
kahramanlıkta buluşmaktadır. Bu öğreti nesilden
nesile yüzlerce yıl kendi bayrağımızın rengi ve
aynı coşkuyla taşınmaktadır. Enternasyonaldir
bizi ayrı dillerden aynı ezgiyle birleştiren türkü
ve alınterimiz, katığımızdır. Sokakta, kavgada
ve işlikte ve ölümlerde. Çektiğimiz tüm acı ve
paylaştığımız tüm onur, özgür bir vatan içindir
sadece ve sadece
Bizim özgürlüğümüzün tam tarifi budur, bizim eşitliğimizin
tam tarifi budur, bu kadar mütavazi ve bu kadar
güzel bir cümle daha duydunuz mu?
“Her Şey Özgür Bir Vatan İçin!”
Bir çok kadın öldü bu cümleyi haykırarak dünyanın
dört bir yanında ve dünyanın dört bir yanındaki
bu isimsiz kahraman kadınlardan sonra bizler biraz
daha fazla çalışmalıyız.
Daha fazla çalışmalıyız yoldaşlar, daha fazla
öğrenmeli ve öğretmeliyiz. Daha fazla yorulmalıyız.
Daha cesur ve kararlı olmalıyız hiç yetinmemeliyiz,
hiç durmamalıyız , hiç yılmamalıyız. Biz gökyüzünün
tamamı veya yarısı ile değil, sımsıcak kumlara
çıplak ayakla basarak ve sırtüstü uzanarak işte
zafer diyeceğimiz bir bütünlük için, daha fazla
kadınlar, daha fazla daha daha!... İnanıyorum
ki, biz kendi kuşaklarımıza ve bizden sonra geleceklere
kendi çocuklarımıza böylesine büyük bir miras
bırakacağız.
Bu nedenle uzlaşmaz ve affetmez olacak ve çok
bedel ödeyeceğiz. Kesinlikle toplumdaki diğer
erkeklerin ve egemen ideolojik yaklaşımların,
köhnemiş toplumsal değerlerin etkisini devrimci
mücadele saflarından uzaklaştırmak için, biz kendimiz
olabilmek için çok uğraşacağız. Bilmeliyiz ki
devrimci olmak önemli bir adımdır. Kadın devrimci
olmak daha önemli bir adımdır, öncü kadın devrimci
olmak çok daha önemlidir.
Daha ileriye yoldaşlar, daha ileriye !
Cümlelerimi Ulrike Meinhof’un bir cümlesiyle bitirmek
istiyorum: “Kadın ve Erkek sadece ve sadece mücadele
silahına sarıldıklarında eşittirler.”
8 Mart’larda, alanlarda buluşacağız, biliyorum.
Alanları kendi rengimiz kendi sesimiz ve kendi
türkümüzle dolduracağız kalbimizin derinliklerinde
bizim özgürlük sevdamız için kendini esirgemeyenler,
Didar Ablalar, Serpil Polat’lar, Nergiz Gülmez’ler,
Ayşe İdil’ler Beritan’lar, Yıldız’lar, Ulrike’ler,
yüzlerce, binlerce kadın olacak.
Bir bardak çay sıcaklığında bir ülke özgürlüğü
tadında özlediklerimiz, kol kola ele yürüyeceğiz.
Gelecek ve Zafer bizimdir. Çünkü biz istiyoruz
ve kazanacağız.
|