Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

Serpil Polat

Kürt halkının ve bütün Ortadoğu halklarının bayramı ve mücadele günü Newroz geliyor...
Son yıllarda sömürgecilerin de sahiplenmeye çalıştığı Newroz, özünde direniş ve başkaldırı günüdür.
Bilindiği gibi Newroz'un anlamı "Yeni Gün"dür. Efsaneye göre Mezotopotamya bölgesinde hüküm süren Dehaq adındaki zalim kral, omuzundan fışkıran yılanların verdiği acıyı dindirmek için ülkedeki genç insanların beyinlerini yılanlara yedirmektedir. O kadar ki artık bütün Mezopotamya'da gençler avlanmakta ve öldürülerek beyinleri Dehaq'ın sofrasına sunulmaktadır.
Sonunda, tarihin her döneminde olduğu gibi zulüm, kendisine karşı çıkacak önderleri ve direnişi de yaratır. 12 oğlundan 11'ini Dehaq'a kurban veren Demirci Kawa öne çıkar ve büyük bir ayaklanmanın başına geçer. Ölümden kurtulmak için dağlara çıkmış olan gençleri örgütleyen Kawa sonunda sarayı basar ve Dehaq, onun balyozuyla öldürülür. Dağlarda ateş yakılır, insanlar gündüz gece halaya tutuşur, eğlenirler. Bir zalim ortadan kaldırılmıştır.
O günden bugüne aslında bir şey değişmiş değildir. Ortadoğu ve Kürt halkı yine zalim Dehaq'larla karşı karşıya, üstelek bu kez okyanusların ötesinden tanklarıyla toplarıyla gelen yeni Dehaq'lar söz konusu. Ve yine aynı Kawa ihtiyacı kendini bir kez daha dayatıyor. Yeniden Kürt halkının ve Ortadoğu halklarının gençlerini, hatta çocuklarını yiyen bir sistem kendini dayatıyor.
Newroz bu yüzden önemli ve anlamlı.
Newroz Ortadoğu halklarının bayramıdır ama Kürt halkı için de anlamı büyüktür. Kürtlerin tarihi her zaman ayaklanmaların tarihi olmuştur. Her seferinde aynı büyük düş, özgür ve bağımsız Kürdistan, ayaklanmacıların temel amacı olmuş, tarih Kürtleri bu şekilde tanımıştır. Direnişçi, savaşçı ve bağımsızlıktan asla vazgeçmeyen bir halk... Newroz bu yüzden hep tarih boyunca örtüşmüştür Kürtlerle.
Yakın zamanda da bu gerçek hayatta karşılığını bulmuştur. Bütün diğer Kürt ayaklanmalarının yanında PKK çıkışı her bakımdan tarihseldir. Tarihte ilk kez, patlayıp katliamlarla ezilen bir isyan değil, uzun soluklu, çok yönlü bir gerilla hareketi yaratılmış ve daha önemlisi bu hareket yalnızca birkaç yörede değil, bütün Kürdistan'da yoğun bir destekle karşılaşmıştır. Gerilla ile bütünleşen Kürt halkı kurtuluşunun yolunu ufukta görmüş, bu yüzden kapısını sonuna kadar gerillaya açmıştır. En önemlisi, bu kez ayaklanmacılar belli aşiretlerden gelen Kürt beyleri ya da entelektüeller de değil, doğrudan yoksul Kürtlerdir. Böylece büyüyen hareket, uluslararası alanda da yine tarihte ilk kez büyük bir etki yaratmış, ciddi destekler sağlamıştır.
Bu süreçte her türlü baskıya göğüs geren Kürt halkı, direnişiyle dünya halklarına yol göstermiştir. Newroz'lar da bu açıdan önemlidir. O Newrozlar ki, nice serhıldanlar yaratmıştır. Devlet güçleri, Newroz için aylar öncesinden harekete geçmiştir. Medya yoğun saldırı kampanyaları düzenlemiştir. Koca koca başbakanlar, sırf bugünü çığırından çıkarabilmek için onca zahmete katlanmışlar, çocuklar gibi yumurta tokuşturma yarışları bile yapmışlardır.
Ama sonuç hiç değişmemiş, ateşler hiç sönmemiştir. Her Newroz günü tıpkı Kawa'nın yaptığı gibi Kürt halkı da o gün canlanmış, ayaklanmıştır. Kürt, güçtür artık. Egemenlerin gözünde, sistemi her zaman tehdit eden bir unsurdur. Newroz zamanlarında koparılan bütün yaygaralar, bu gücün etkisizleştirilmesine yöneliktir. Oysa bu güç Kürt halkının kendisinden gelmektedir. Özgüvenini kazanmış bir halkın neler yapabileceğini tüm dünyaya görmüştür. Ve bu kendiliğinden olmamıştır. Bugün gelinen nokta ne olursa olsun, Kürt halkının süreç içersinde vardığı özgüven, kuşkusuz politik önderliğinin ve bu önderliğin tarihin belli bir noktasında aldığı savaşı başlatma kararının sonucudur. Bunlarla var olmuştur Kürt halkı. Bu sayede sistemin karşısına dikilmiştir korkusuzca. Kürt anaları, oğullarını dağlara zılgıtlarla yollamıştır.
Bütün bu yaşananların karşısında elbette sistem de boş durmamıştır. Savaşın belli bir noktasında oligarşi, kuşkusuz emperyalist efendilerinden aldığı akıllarla kirli savaş yöntemlerini devreye sokmuş, böylece oluşturulan kontr-gerilla, Kürt coğrafyasını kan deryasına çevirmiştir. Bugünlerde kanıtları ortaya çıkarılan katliamlardan, sokak ortasında işlenen cinayetlere, köylerin, ormanların yakılmasına, ve işkencelere dek her yol kullanılmış,akla hayale sığmaz insanlık dışı muamelelere maruz kalmıştır insanlar.
Şimdi yine Newroz geliyor...
Newroz öncelerinde hep olduğu gibi burjuva medyanın şovenist yazarları bir ay önce devletini uyarmayı görev sayıyor. Bunlardan en ünlüsü Emin Çölaşan, Hürriyet gazetesinin 22 Şubat 2004 tarihli sayısında, "Nevruz'a dikkat" başlıklı yazısında işe başlamış bile. Devletini uyanık olmaya davet eden Çölaşan, yazının ilerleyen bölümlerinde orduya da soru yönelterek, "Acaba devlet ve güvenlik güçleri rehavete mi kapıldı? Mücadeleyi unuttu mu?" diyor. Anlaşılan Emin Çölaşan, Kürtlerin katledilmesine devam edilsin istiyor.
Görüldüğü gibi medyada değişen bir şey yok, sistemde de, devlette de... İmralı özellikle AKP hükümetine yüklenedursun, bu işlerde en son fikri sorulan unsurun hükümet olduğunu bu topraklarda yaşayan herkes biliyor. Ama yine de Demokratik Cumhuriyet tezi, karşılıksız bir aşk gibi yaşanıyor, En basit bir gösteride Mersin polisi gencecik bir yurtseveri katletmekten geri durmuyor, gerillanın kökünü kurutmak için planlar yapılıyor ama İmralı’nın ısrarı yine de değişmiyor.
Bir tarafta devletin değişip değişmeyeceği konusunda kafası karışık Kürt halkı, öbür tarafta ısrarla sistemle bütünleşmek isteyen Kürt politikası, tam karşıda ise hiçbir dönem, faşizan, şovenist tarafını saklamayan, hep Kürtleri inkâr eden zihniyet...
Newroz günleri böyle bir ortamda geliyor ve her şeye rağmen baharı, mücadele ve özgürlük rüzgarını arkasında getiriyor.
Devrimci sosyalistler için Kürt ulusunun özgürlüğü kendi kaderinin tayin hakkı ilkesinden geçmektedir. Yüzünü emperyalizme ya da yerli işbirlikçilerine çevirmiş bir önderlik Kürt ulusuna özgürlüğü getiremez. Kürt halkının yüzü anti-emperyalist mücadeleye dönük olduğu zaman gülecektir. Güneş, Kürdistan'dan doğduğu sürece aydınlatacaktır Kürt halkını. Bu aydınlanma sayesinde halklar kurtulacaktır. Demirci Kawa özgürlüğü balyozla getirmiştir. Dehaq'ları tarih sahnesinde bu şekilde mahkum etmiştir. Günümüzün Dehaq'ları aynı zihniyettedir. Gençlerin beyni yılanlara verilmese de çocuklar genç olmadan katledilmektedir. Ama nasıl Dehaq'ın zulüm düzeni son bulduysa, şimdiki Dehaq'ların sonu aynı olacaktır. Tarihte bu böyledir. Kawa'ları yaratmak, bu tarih çarkını hızlandıracak, halkları Dehaqların elinden kurtacaktır.

Yaşasın Newroz!
Newroz Piroz Be!
Yaşasın Kürt Halkının
Kendi Kaderini Tayin Hakkı!

 


 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Devrimci Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Nurtepe Mah. Cemre Sk. No: 2 Kağıthane-İstanbul