Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

Parti ve Kültür:

Enerjimizi, Gücümüzü Örgütlü Kılmak:
Devrimci Çalışma Tarzı ve Planlı Çalışma

Küçük bir devrimci öncüler grubundan büyük bir devrimci halk hareketi yaratmak ve devrime yürümek; az sayıda insan ve olanaktan büyük devrimci zeminler yaratmak; yok’u var’a çevirmek; olmazı oldurmak; gerçekçi olup imkansız olanı istemek...; tüm devrimler tarihi bu paradoks gibi görünen zıtlıklar üzerine kuruludur. Devrimcinin görevi devrim yapmaktır şiarı aslında tamda bunu, yani bu zıtlıkları devrim lehine, pozitif noktaya çevirme görevini ifade eder. Devrimcinin azlıktan, yokluktan, imkansızlıklardan şikayet etme hakkı yoktur. Tüm devrimci hareketler yokluklar, zorluklar içinde kurulur ve gelişir. Çünkü devrim ve devrimci hareket yokluk içinde olanların, yani işçilerin, yoksulların, imkansızların, güçsüzlerin hareketidir, onların güçlü olma, var olma, hayatı yeniden kurma hareketidir. Devrimci hareket zorluklara, yokluklara, imkansızlıklara ve bunun kaynağı olan sisteme bir meydan okuma hareketidir. Devrim, devrimci örgüt ve devrimci militan çözüm platformudur, kurumudur, insanıdır, sızlanma ve dert yanma değil... Zorlukları, yoklukları tespit etmek büyük marifet değildir. Gerçek devrimci bunu aşarak çözüm üreten ve çözümü pratikleştirendir.
Hiç kuşkusuz, devrimciliğin bu temel özellikleri, en başta da çözüm gücü olma özelliği, kendini devrimci örgüt ve/veya devrimci militan olarak tanımlamakla ve genel geçer çalışmalarla, ya da devrimciliğin üstün özelliklerine ilişkin hamaset söylemleriyle, boş ajitasyonlarla kazanılan özellikler, nitelikler değillerdir.
Doğru bir ideolojik çizgi, militan ve devrimin güncelliğini esas alan bir politik mücadele hattı ve pratiği, Leninist ilkeler temelinde örgütlenmiş bir devrimci parti ve cephe...; işte, çözüm gücü olan, az’ı çok yapan, olmazı olduran bir devrimci pratik, örgüt ve kadro ancak bu zeminin üzerinden yükselebilir. Ancak bunlar olmazsa olmaz olan temel dayanak noktalarıdır. Hem bu dayanak noktalarının, hem de bunlar üzerinden çözüm gücü olan bir pratiğin yaratılması, sonuç alıcı bir pratik geliştirmeyi olanaklı kılan bir çalışma tarzını gerektirir.
Az olan güçleri yaratıcı kılmayan, onları doğru ve en verimli tarzda çalıştırmayan, yani iş organizasyonu dağınık olan, rasgele çalışan, genel geçer görevlendirmelerle iş yapan, detayları atlayan, her işin bir hazırlık gerektiğini görmeyen, tüm çalışmaları en verimli olacak tarzda birbirine bağlamayan bir çalışma tarzıyla hareket eden bir devrimci yapının az’ı çok yapması, olmazı oldurması, imkansızı istemesi mümkün değildir. Böyle bir yapı çok sınırlı ilerlemeler sağlayabilir. Giderek tıkanır ve kaçınılmaz biçimde militan özelliklerini yitirmeye, özgüven kaybına uğramaya başlar. Bu tarz, sıradan bir devrimcilik ve iddiasız bir örgütsel bir çalışma yaratır. Olanakların azlığı, görevlerin büyüklüğü, kat edilen yolun sınırlı oluşu ve kendini tekrar etme, giderek adeta her şeyi yutan bir şeytan üçgenine dönüşür. Bu sıradan devrimciliğin, kendini örgütlememiş bir devrimciliğin tarzıdır.

Devrimci Çalışma Tarzı
Devrimci sosyalizmin çalışma tarzı, ele alınan her sorunda irade yoğunlaşmasına dayanan, her anı örgütlü, planlı, militan devrimcilik tarzıdır, böyle olmalıdır. Bu dört unsur devrimci çalışma tarzının köşe taşlarıdır.

Devrimci Çalışma Tarzı ve İrade Yoğunlaşması
İrade yoğunlaşması, olguyu-çelişkiyi-sorunu tespit etme, çerçevesini belirleme, içeriğini kavrama, devrimci çözümü geliştirme ve uygulama yollarını bulmak için ele alınan konuda odaklaşmaktır. Yani, olguda, çelişkide, sorunda ve çözümde netleşmek, bilince çıkarmak için bütünlüklü ve derinliğine çabadır. Bu, tüm kişisel birikimini, birimin ve gerektiğinde tüm yapının birikimini harekete geçirmeyi gerektirir.
Yoğunlaşma bu noktada kilit kavramdır. Öyle yüzeysel, akla ilk gelen çözümlerle, hatta çoğu kez olduğu üzere ele alınan olgunun, çelişkinin ve çözümün üzerinde hiç düşünmeden el yordamıyla girişilen çalışmalar, kimi zaman başarı kazansa da, esas olarak en düşük verim düzeyi ile çalışmak anlamına gelir. Karmaşık süreçlerde ve çalışmalarda ise kaçınılmaz biçimde başarısızlığa sürükler. İrade yoğunlaşması yüzeysel çabayla akıl yürütmenin tam tersidir; öncelikle ele alınan konuya dönük olarak tam bir düşünsel konsantrasyon demektir. Belirli bir anda ya da süreçte tüm düşünsel kapasitemizi önümüze koyduğumuz olguya, çelişkiye, soruna yöneltmemiz, meseleyi tüm yönleriyle, tüm detaylarıyla analiz etmemiz anlamına gelir. Bu noktada, düşünsel kapasitenin soruna odaklaştırılması, konsantre edilmesi irade yoğunlaşmasının başlıca unsurudur. Yani yüzeysellik değil, odaklaştırma ve konsantrasyon. Bu, ele alınan sorunun, olgunun, çelişkinin çapına göre kimi zaman günlerce, aylarca süren bir yoğunlaşmadır, kimi zaman ise 10 dakikalık, ya da 1 saatlik bir çabadır. Önemli olan soruna konsantre olmaktır, odaklaşmaktır. Bir toplantıya giderken yolda yarım saat toplantının konularına odaklaşmak bile, yüzeysel, bölük pörçük bilgiler, düşünceler temelinde toplantıya gitmekten çok farklıdır, çok farklı sonuçlar yaratır.
Evet, başarılı çalışma netleşmeyi, bilince çıkarmayı, bu ise irade yoğunlaşmasını gerektirir. İrade yoğunlaşması her şeyden önce, çalışmanın konusu olan olguyu, süreci ya da çelişkiyi doğru ve tam olarak tanımak için çalışmanın konusunu bütünlüklü olarak analizde odaklaşmaktır. Bu, pratik eylemimizin üzerinde gerçekleşeceği alanın çerçevesinin belirlenmesi işidir.
Örneğin işsizlik ve yoksulluk kapitalizmin kaçınılmaz sonucu ve emekçilerin yaşamına damgasını vuran olgular. Geçici ve tali bir meseleler de değiller. Bu konuları öne çıkaran bir kampanya örgütlemeyi önümüze koyduğumuzda öncelikli olarak yapmamız gereken, bu olguların hem teorik, hem pratik boyutlarına, hem güncel, hem tarihsel boyutlarına ilişkin kapsamlı bir araştırmaya girişmektir. Bu çalışma yukarıdan aşağıya, genelden yerele değişik düzeylerde yapılabilir, yapılmalıdır da... Böylece sorunun, kampanya konusunun çerçevesine ilişkin kapsamlı bir düşünsel birikim yaratılmış olur. Sorun bilince çıkarılır.
Ancak irade yoğunlaşması sadece olguların, süreçlerin, çelişkilerin anlaşılması ve çözüm yollarının bulunmasına dönük bütünlüklü ve enerjinin tam olarak odaklandığı bir çalışmanın örgütlenmesi değildir.
İrade yoğunlaşmasında ikinci adımı, ele alınan konuya ilişkin sahip olunan bütünlüklü bilgi üzerinden devrimci müdahalenin/pratiğin geliştirilmesine ilişkin öngörüler, kararlar oluşturmak ve bu kararların uygulamak için tüm düşünsel ve pratik kapasitemizin odaklaştırılmasıdır. Ele alınan soruna ve koşullara bağlı olarak kişisel kapasitenin, birimin ve tüm yapının kapasitesinin kararlar oluşturması, bu kararların uygulanması, uygulanmanın denetlenmesi ve sonuçların özümsenmesi için harekete geçirilmesi irade yoğunlaşmasının en temel ikinci somutlaşma biçimdir.
Örneğimizden devam edecek olursak; kampanyanın hangi içerikle, hangi programla, nasıl bir planlamayla yürütüleceğinin belirlenmesidir. Yine yukarıdan aşağıya, genelden yerele tüm yapı bu konuda düşünsel bir odaklanma, konsantrasyon yaşamalı, pratik adımlara ilişkin bir birikim, netleşme ve bilince çıkarma süreci yaratılmalıdır. Bunun anlamı kapsamlı programların, planlamaların ortaya çıkarılmasıdır.
İçeriğinden de anlaşılacağı üzere irade yoğunlaşması devrimci yaşam ve çalışma tarzının en temel unsurlarından, bileşenlerinden biri durumundadır.

Devrimci Çalışma Tarzı ve Örgütlü Yaşam
Bu noktada, hemen ifade edilmesi gereken ve başkaca yazılarda da sıkça ele aldığımız diğer bir temel bileşen ise devrimci örgütlü yaşam ve pratiktir. Devrimcileşme hedefini önüne koymuş birey için bu, tüm yaşam düzenini devrimci idealler ve çalışmalar ekseninde yeniden kurmasıdır. Daha da ötesi, tüm birimlerin ve yapının iç yaşamının amaca uygun bir pratik ve örgütsel işleyiş temelinde kurulmasıdır. Bu, tüm iş ve ilişkilerde amaçlara-ideallere ulaşmayı esas alan irade yoğunlaşmasının, militan tarzın ve planlı çalışmanın kişisel yaşam ve pratiğe, birim yaşamına, oradan da örgütsel yaşamın bütününe egemen olmasını gerektirir. Her türden sıradanlığın, yüzeyselliğin ve bu yaklaşımların her türlü ilişki üzerindeki tüm izlerinin sistematik bir çabayla yok edilmesini gerektirir.

Devrimci Çalışma Tarzı ve Militan Devrimcilik
Devrimci yaşam ve çalışma tarzının bir diğer temel bileşeni militan devrimciliktir, ya da kimi zaman ifade edildiği üzere gerilla tarzı devrimciliktir. Militan devrimciliğin birçok tarifi yapılmıştır. Günlük kullanımda en çok öne çıkarılan yön, düşman karşısında en önde olmaktır, cesaretle, büyük bir enerjiyle, coşkuyla mücadele etmektir. Bu özellikler militan devrimciliğin olmazsa olmazıdırlar, en değerli özellikleridirler. Ama militan bir devrimcilikten sadece bunlar anlaşılamaz. Militan devrimciliği salt bu özellikler üzerinden tarif etmek dar pratikçi bir yaklaşımdır. Militan devrimcilik bu özellikleri temel öğeler olarak bağrında taşır, ancak bunları aşan bir yapıya sahiptir. Militan devrimcilik düşüncede, iradede netliktir, bocalamamaktır, ilkelerde tavizsiz olmaktır, taktikte esnek olarak amaca ulaşmanın yolunu bulmaktır, düşman karşısında bükülmemektir, kavganın en önünde olmaktır, parti kararlarının oluşturulması ve uygulanmasında sınırsız bir enerjiyle planlı biçimde çalışmaktır, tüm yaşamını devrimci idealler ekseninde, örgütle birlikte kurmaktır, sonuç alıcı olmaktır, çözüm gücü olmaktır.

Devrimci Çalışma Tarzı ve Katılımcı Planlama
Devrimci çalışma tarzının diğer bütün bileşenlerini sonuç alıcı tarzda birbirine bağlayan, etkin kılan, gerçek anlamlarını güçlü biçimde yaşam bulmalarını sağlayan temel bileşenlerinden bir ise planlı çalışmadır.
Planlı çalışma tüm yaşamın ve somutta tek tek her pratik adımın detaylı biçimde örgütlü kılınmasıdır. Somutta; yaşamın ve tek tek her çalışmanın ve genel olarak bütün çalışmaların, amaca uygun tarzda zamanlamasının, yapılış biçiminin, yapacak militanların, nerede yapılacağının, tasarlanan biçim dışında koşulların ortaya çıkması durumda nasıl davranılacağının ve inisiyatif sınırlarının belirlenerek yürütülmesidir. Yani, her somut çalışma özgülünde neyin, nasıl, nerede, ne zaman, kimler tarafından yapılacağının, farklı koşullar ortaya çıkması durumunda nasıl bir yol izleneceğinin detaylı biçimde belirlenmesidir. Bir planın temel parametreleri/unsurları bu sorular ve bunlara verilecek detaylı yanıtlardır.
Devrimci çalışma tarzının bütün bileşenleri aslında iç içedir, biri olmadan diğerinin gerçekleşme olasılığı hemen hemen yoktur. Bir çalışmanın planlanması irade yoğunlaşması ister. Yukarıda belirtilen tüm noktalara, sorulara (neyi, nasıl, nerede, ne zaman, kimler tarafından vb. sorular) en doğru yanıtların, çözümlerin oluşturulması için tüm enerjiyle bir düşünce odaklaşması, yoğunlaşması, bütün olanakların ve sorunların kapsamlı değerlendirilmesi gerekir. Etkin ve güçlü bir militan devrimcilik ve örgütlü yaşamda aynı biçimde irade yoğunlaşmasını gerektirir. Benzer biçimde militan devrimciliği esas almayan bir irade yoğunlaşması planlamada da devrimci sonuçlar yaratamaz. Öte yandan, sonuç alıcı bir irade yoğunlaşması, örgütlü yaşam ve militan devrimcilik de ancak ve ancak planlı bir çalışmayla mümkündür. Planlı yürütülmeyen bir irade yoğunlaşması doğru ve tam sonuçlar veremez, planlı olmayan bir yaşamın örgütlü sayılması mümkün değildir, planlı yürümeyen bir çalışmanın militan devrimci bir karakter kazanması çok güçtür, hatta çoğu durumda imkansızdır. Bu bağlamda, plan, devrimci çalışma tarzının bütün unsurlarını birbirine bağlayan, onların bir düzene sokan ana unsurdur. Plan olmadan bir devrimci çalışmanın amaca uygun gerçekleştirilmesi, kimi istisnai basit pratikler dışında hemen hemen imkansızdır. İrade yoğunlaşması bir çalışmanın fikir ve karar oluşturma boyutunu, örgütlülük ve örgütlü yaşam çalışmanın birey boyutundan kolektif boyuta taşan ve ortak amaçlarla belirli bir işleyiş temelinde gerçekleştirilmesi boyutunu, militan devrimcilik net, ilkeli, taktik esnekliği gözeten, coşkulu, düşman karşısında tavizsiz duruş boyutunu oluştururken, plan bütün bunların ve bunlar temelinde yürütülen faaliyetlerin, söz konusu çalışmanın amacına uygun biçimde pratik olarak düzenlenmesini boyutunu oluşturur.
Planlama, bu özellikleri nedeniyle her çalışmada kilit önemdedir. Ve planlama salt teknik bir süreç, teknik bir iş değildir. Bir planlama sürecinin devrimci bir içerik kazanması, onun devrimci bir çalışmaya hizmet etmesi kadar, devrimci bir yaklaşımla gerçekleştirilmesine de bağlıdır. Devrimci sosyalizmin esas aldığı düşünce oluşturma ve planlama tarzı katılımcılığı esas alan demokratik planlamadır. Katılımcı planlama, planlama konusu olan faaliyeti yürütecek olan tüm yoldaşları özne olarak hesaba katan, yapı hukukuna uygun olarak onların düşünceleriyle, katkılarıyla oluşan ve zenginleşen planlamadır.
Devrimci planlama sıradanlığın, yüzeyselliğin aşılmasında kilit adımdır. Bütün parçaları birbirini tamamlayan ve başlangıçtaki amaca hizmet etmeyen, anlık reflekslerle yürüyen, zamanlaması, görevlendirmeleri, yapılış biçimi vb. belirlenmeyen ya da üstün körü belirlenen bir çalışmanın; yani plansız bir çalışmanın en kötüsünden bir kendiliğindenciliğe sürüklenmesi ve en düşük verimi vermesi kaçınılmazdır.
Yok’u var etmek, gerçekçi olup imkansızı istemek böylesi bir çalışma tarzını gerektiriyor, özellikle katılımcı planlamayı güçlü biçimde uygulama yeteneğini kazanmamızı, yüzeysel “planlama”ları, savruk çalışmayı aşmamızı gerektiriyor.
Planlı çalışma, elbette, yoldaşlarımıza sürekli “planlı çalışın” denerek, ya da planlı çalışmanın, irade yoğunlaşmasının, örgütlü yaşamın, militan devrimciliğin ne denli önemli ve değerli olduğunu ifade ederek gerçekleşmez. Bu noktada, asgari bir temel bilgilenmenin ötesinde, sorun esas olarak bu doğrultuda bir pratiğin örgütlenmesinde düğümlenmektedir. Planlı çalışmayı pratik içinde öğrenmeli ve öğretmeliyiz.
Çoğu zaman şu ya da bu işin yapılması için görevlendirmelerin yapıldığından ancak işin becerilemediğinden yakınılır. Ve yine çoğunlukla bu beceriksizlik durumu niyetlerden bağımsız olarak işin kavranmamasından, iyi anlaşılmamasından, ya da faaliyetin nasıl yapılacağına ilişkin bir çok detayı atlayan genel geçer bir bilgilenme, görevlendirme, hazırlık çalışmasının varolmasından kaynaklanır. Planlı çalışın demek, karşınızdaki insan planlı çalışmanın ne demek olduğu konusunda sağlam bir bilgiye, sınırlı da olsa bir pratiğe sahip değilse, esasen çok anlamlı olmayan, sonuç getirmeyecek bir temenni olmaktan öteye gidemez.
Öyleyse, istisnasız her çalışmada, o çalışmanın sorumlusu olan birim ya da yoldaşa planlı çalışmayı öğretmek, sağlam bir deneyim kazanılıncaya değin planlamaları birlikte yapmak gerekiyor.
Diyelim ki bir mahallede yayın (bildiri, legal yayın organı, vb.) dağıtıyorsunuz, bunu yoldaşlara şu mahallede şu yoldaşlar, şu gün şu saatte yayın dağıtacak, yayın dağıtım ekibinin sorumlusu şudur demekle bitiremezsiniz. Bu en iyi olasılıkla hiçbir aksilik çıkmaması durumunda sıradan bir meta satışı gibi olacaktır. Hemen belirtmek gerek; burada planlama var, ancak bu çok teknik, çok asgari ve kuru bir planlama düzeydir. Halbuki yapılması gereken devrimci çalışmanın mantığına, ruhuna uygun planlamadır. Yayın dağıtım niçin yapılıyor?, Hedef ne? Yayın dağıtılacak bölgede tam olarak hangi alanlara gidilecektir. Bu alanlardaki kitlenin durumu nedir? Özellikle gidilecek ev, işyeri, esnaf vd. ilişki var mıdır? Satış sırasında insanlarla neler konuşulacak. Bu konuşmaları kim yapacak? Olumlu kontaklarla nasıl bir ilişki kurulacak. Satış sırasında sivil ya da resmi faşist saldırı olasılığına karşı nasıl bir hazırlık olacak. Satış için gidilen yerlerde olumsuz bir diyalog gelişmesi durumunda (örneğin gittiğiniz yerdeki esnaf gerici çok olumsuz bir tutum aldı. Ya da fabrika veya atölye sahibi işçilere satış yapmanızı engelliyor) ne yapılacak? Parası olmayan ancak almak isteyenlerle nasıl bir ilişki kurulacak? Kolluk güçlerinin engelleme yapması ve/veya gözaltına başvurması durumunda nasıl bir yol izlenecek? Faaliyetin sorumlusu kim olacak? Sorumlunun ve diğerlerinin somut olarak çalışma sırasındaki görevleri ne olacak? vb. tüm noktalar açıklığa kavuşturulmuş olmalıdır. Yani, çalışmanın içeriğinin, nasıl ve kimler tarafından, ne zaman ve nerede gerçekleştirileceğinin mümkün olduğunca bütün detaylarıyla saptanması gerekir.
Lise çalışmasını ele alalım. Herhangi bir lisede devrimci eğilimleri olan, ya da apolitik gençlerle ilişki kurduğumuzda iki yol izleyebiliriz. Birincisi ve oldukça sık biçimde izlenen yol sıradan bir yoğunlaşma ile onların mücadeleye katılımını sağlama yoludur. Onlarla düzenli olmayan biçimde görüşme, kitap, dergi verme, birlikte okuma, zaman zaman pratik çalışmalar yapma, yeni insanları sürece katmaya çalışma, onları kurumlarımıza götürme, oradaki kimi çalışmalara katma, vb. bir çizgiyi izleme; sıradan yoğunlaşmanın ve planlı olmayan çalışmanın izlediği yoldur. Devrimci planlama irade yoğunlaşması temelinde başka bir yol izler. Genel olarak liselere ve liselilere dönük bir politika oluşturma, özelde ilişki kurulan liseyi tüm boyutlarıyla (öğrenci ve öğretmen ve diğer çalışanların sayısı, yapısı, sosyal ve politik özellikleri, okulda başlıca sorunlar, ilk elde ilgilenilecek liselilerin tespit edilmesi, okulun bulunduğu bölgedeki genel sosyal ve politik yapı, vb.) tanıma, ilişki kurulan liselileri tüm özellikleriyle tanıyıp anlama, onlardaki dinamikleri tartma, zayıf ve güçlü yanlarını tespit etme, okulda yürütülecek çalışmayı tüm boyutlarıyla planlama, başlangıç ta ve ilerleyen aşamalarda izlenecek yola ilişkin temel öngörüleri tespit etme, okul içinde oluşturulacak örgütlenme ile okul dışı ilişkileri belirleme, diğer kurumlarımızla okulda oluşturacağımız örgütlenmenin diğer kurumlarımız ile ilişkilerinin ne biçimde yürüyeceğini tespit etme, resmi ve sivil faşist örgütlenmelere ve unsurlara karşı okulda ve okul dışında izlenecek taktik yaklaşım, örgütlenen yeni liseli yoldaşlara verilecek görevler, bütün bu çalışmaların zamanlamasını belirleme, her bir çalışmayı daha detaylı biçimde planlama vb. bütün noktaların tam bir düşünsel ve pratik yoğunlaşma temelinde tespit edilmesi yapılacak lise çalışmasının planlanmasının en temel unsurları olarak ele alınmak zorundadır.
Kısacası, en basitinden bir legal bildiri dağıtımı, bir mahalle, işçi ya da öğrenci örgütlenmesi çalışması, bir eğitim çalışması, ya da karmaşık ve genel bir kampanya çalışması olsun, istisnasız her çalışmanın planlanmasının doğru verilere dayanması, mümkün olduğunca bütün detayları içermesi ve amaca uygun bir tarzda yapılması başarısı için zorunludur.
Sadece bu yetmez. Bir planın oluşturulması sürecinde temel unsurların, temel soruların (neyin, ne zaman, nerede, nasıl, kimler tarafından yapılacağı, ve diğer tüm soru ve detayların) yanıtının oluşturulmasına, yani planın somutlaştırılmasına, faaliyete katılacak her yoldaşın düşünceleriyle katılmasını sağlamak gerekir. Bu katılım düzeyi gerçekleştirilecek faaliyetin niteliğine, merkezi bir çalışma olarak gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğine vb. unsurlara bağlı olarak değişebilir. Ancak her halükarda, en geniş katılımı gözetmek, esas almak zorunludur. Kısacası, planlama ne sadece yönetici yoldaşların ve birimlerin işidir, ne de çalışmayı yürütecek yoldaşların kendi başlarına yapacakları bir şeydir. Planların hazırlanması çalışma ile ilgili herkesin enerjisini, birikimini birleştiren tarzda yapılmalıdır. Her yoldaş için bir öğrenme ve öğretme süreci olarak gelişmelidir.
Yeniden yazının başındaki paradokslara; küçük bir devrimciler grubundan bir devrimci halk hareketi yaratmak, yok’u var’a çevirmek hedefine dönecek olursak; bu hedefler günlük pratikte karşılığını, ancak devrimci çalışma tarzıyla ve onun kilit unsuru olan devrimci, katılımcı planlamayla bulur. Katılımcı planlamaya dayanan devrimci çalışma tarzı az olan olanakların, enerjinin zerresinin heba edilmeden tam bir verim içinde kullanılmasının, az’dan giderek büyüyen bir çok’luğun yaratılmasının yegane yoludur. Sadece bu değil. Katılımcı planlama ve buna yaslanan çalışma devrimci militanı geliştirir. Ufuk genişliği sağlar, öngörü gücünü arttırır. Bir sonraki adımın hesap edilebilmesini olanaklı kılar. Bunların yanı sıra, devrimci militanın yaşamının her anını örgütlü kılması için, kişisel olarak zamanını ve çalışmalarını planlaması için güçlü bir deneyim, birikim sağlar. Katılımcı planlamaya dayanan çalışmanın her adımı önceden belirlendiğinden denetimi de her aşamada mümkündür. Dahası katılımcı planlama çalışmaya esneklik sağlar. Belirli bir aşamada çalışmada yön, içerik, biçim ve kadro değişikliği gerektiğinde bu değişimin olanaklarını ve nasıl yapılabileceğini görmek mümkün olur. Katılımcı planlamada ve buna dayanan çalışmada sağlanan başarı, aynı zamanda bize örgütlülüğün gelişmişlik düzeyini de verir.
Devrimci sosyalist hareketimiz faaliyetlerini büyütüyor. Giderek devrimci çalışma tarzını daha yetkin biçimde uyguluyoruz, uygulamak için daha büyük çaba harcıyoruz. Yeniden inşa sürecimizin her ayı, her yılı bir öncekini kat be kat aşan bir enerjinin, pratik çabanın ortaya çıkarılmasını sağladı. Hiç kuşkusuz, sürecimiz düz bir hat’ta ilerlemiyor. İnişleri, çıkışları var. Fakat toplamda ortaya çıkan tablonun gösterdiği, büyüyen bir dinamizmin, enerjinin, iş yapma kapasitesinin ortaya çıkarılmasıdır.
Ancak bu da yeterli değildir, bununla da yetinemeyiz. Yeniden inşa sürecimizin hedeflerine ulaşmak için hala büyük mücadelelere, daha gelişkin bir çalışma düzeyinin yaratılmasına ihtiyacımız var. Ve hala, sahip olduğumuz tüm kapasiteyi yeterince değerlendirebilmiş olmaktan uzağız. Bu nedenle, enerjimizin zerresinin dahi devrimci çalışma tarzına, katılımcı planlamaya dayanmayan çalışmalarda kaybına artık tahammül edemeyiz. Etmemeliyiz. Artık ilkel elbirliği yöntemiyle, plansız, tümüyle sınırlı deneyimlere dayanan, enerjimizin savrukça kullanılmasına neden olan tüm çalışmaları kesin biçimde bir kenara bırakmalıyız. Eğer bir çalışmadan ya da çalışmalar dizisinden tüm enerjimizle yüklenmemize karşın yeterli verimi alamıyorsak, önce dönüp çalışma tarzımıza, planlama biçimimize bakmalıyız. Eğer çalışma devrimci çalışma tarzına, katılımcı planlamaya yaslanıyorsa hemen gerekli düzeltmeleri yapabilir, sorunları aşabiliriz. Devrimci çalışma tarzı ve katılımcı planlama yoksa, tüm çalışmayı bu temelde yeniden kurmalıyız.
Devrimci çalışma tarzı ve katılımcı planlama, doğru kullanıldığında tüm kapıları açan, engelleri aşmamızı sağlayan maymuncuktur. Anlayalım, çalışmalarımıza egemen kılalım ve daha büyük çalışmalar yaratalım.


 

 


 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Devrimci Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Nurtepe Mah. Cemre Sk. No: 2 Kağıthane-İstanbul