Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

Hayrettin Levent

Bir okur katkısı olarak dergimize gelen bu yazı, 'Eşitlik ve Özgürlük GELECEK' dergisindeki bir yazının eleştirisidir. Dolayısıyla yazının söz konusu makale ile birlikte değerlendirilmesi daha doğru olacaktır.

Uzun bir aralıktan sonra, yeniden yayın hayatına başlayan ‘Eşitlik ve Özgürlük GELECEK’ adlı derginin Aralık-2004 tarih ve 22.sayısında ve bu sayının Kültür başlıklı sayfasında(Sayfa 48-49) Kıvanç Eliaçık’ın son günlerde sinemada oynayan ve Ernesto CHE Guevara’nın günlüklerinden de faydalanılarak sinemaya aktarılan ‘Motosiklet Günlüğü’ filminin eleştirisini okuduk.
Yazarımız kusura bakmasın, ben ilk defa CHE’ye ‘Ç’ dendiğini yazısında gördüm ve okudum. Kendisine göre bu başlık orijinallik taşıyabilir. Aslında neyi anlatmak istediğini anladığımız bu yazı başlığı, yine kusura bakılmasın ama, büyük bir devrimcinin sıradanlaştırılarak, Alfabede bir harf derecesine indirilmesinden ve de bu suretle Ernesto Guevara’yı CHE yapan ideolojinin, dünyayı yorumlayış ve mücadele tarzından kopulduğunu, bir başka deyişle kendi dünyayı yorumlayış ve mücedele anlayış tarzının içine sokulmaya çalışıldığı izlenimi bıraktı bizde.
Zaten yazısının alt başlığına da, CHE’nin günlüğünden bula, bula “içkiden aldığım ilhamla yaptığım konuşma, kafayı bulmuş seçkin dinleyicilerce bol bol alkışlandı” cümlesini koyması, ana başlığı ‘Ç’ harfi olan yazıda, tesadüf değil, bilinçli bir seçim olduğu kanaatini bizde uyandırdı.
Yazar, şimdi bizim öküz altında buzağı aradığımızı iddia edebilir. Bu noktada durup yazara şu soruları sormak elbette bizim hakkımızdır. Yazarımız; Soru-1) Yazısına neden CHE başlığını koymamıştır? Soru-2) Yazısının son bölümünde CHE’nin günlüğünden alıntıladığı, “İnsanlık iki uzlaşmaz tarafa bölündüğünde ben halkın yanında olacağım. Mülksüz bir insan gibi haykıracağım. Bedenimi savaşa hazırlıyorum. Muzaffer proleteryanın sesi yeni bir umutla yankılansın diye, varlığımı kutsal bir tapınağa çevireceğim” cümlesini neden anabaşlık altına yazmamıştır?
Yazar bu sorularımıza muhtemelen, “ben Ernesto CHE Guevara’daki niteliksel değişimi belirtmek amacıyla böyle bir başlık koymayı uygun buldum. Kendi kendinize boş anlamlar çıkartmayın” cevabını verecektir. O zaman biz de şu soruyu sorma hakkını kendimizde buluruz: Soru-3) Aynı yazınıza altına “Ç, ‘Che’olduktan sonra...” yazısını yazarak CHE’nin elinde beyzbol sopası olan resmini almayı neden tercih ettiniz?
Bu resmin tercih edilmesiyle birlikte yazarımız hakkındaki kanaatimiz iyice pekişmiştir. Yazı ana başlığı, alt başlığı ve seçilen resmin altına konan yazı tesadüf değil tamamen bilinçli bir tercihtir. Bu tercih aynı zamanda mensubu olduğu ailenin, 12 Eylül öncesi ve darbe sonrası değiştirdiği görüşlerinin yazarımızın kültür üzerine görüşlerine de yansımasından başka bir şey değildir.
Geçmişten kalan alışkanlıkla “biz o anlamda söylemedik, siz yanlış anlıyorsunuz, kelimeler üzerinde boşuna duruyorsunuz, biz aslında sizinle aynı düşünceyi paylaşıyoruz ama farklı bir tarzda dile getiriyoruz” diye kendini savunanların, yeni versiyonudur bu yazılanlar. Ancak, artık herkes farklı yolda olduğu için kimse kimseyi oyalayamayacaktır. Her şey çok açıktır. Örnek verilecek olursa, aynı derginin eki olan ve “21.YY’da Özgürlükçü Sosyalizm” başlıklı broşürün 23. sayfasında Ayşe Gül Altınay’ın yazmış olduğu “ŞİDDETSİZ ‘BAŞKA BİR DİRENİŞ’ MÜMKÜN” başlıklı yazının içeriğine yazarımız katılmakta mıdır? Bugün ABD emperyalizmi dünyanın kendisi için değer ifade edebilecek bölgelerini asker postallarıyla işgal ederken, bu işgal sırasında kendi faşist-dinci kırması ideolojisinin bir yansıması olarak, hiçbir sınır tanımadan bebek, çocuk, kadın ve yaşlıları, hatta hastanelerdeki yaralıları ve sağlık elemanlarını öldürürken, işgal edilen yerleşim alanlarının insani anlamda yaşamsal önem taşıyan su ve elektrik şebekelerinin tahrip ederken, vatanını işgalci güçlere ve yerli işbirlikçilerine karşı koruyan ve de direnen yurtsever güçlere karşı, her türlü aşağılayıcı işkence metotlarını uygularken, “şiddetsiz, başka bir direniş” nasıl mümkün olacaktır, Kıvanç Eliaçık bunu da anlatmalıdır. Yine aynı yazıda, “Militarizm eleştirisi tek taraflı yapılamaz. O zaman militarizm eleştirisi olmaz. Anti-militarizm her türlü hiyerarşik, şiddete dayalı, ölümü kutsayan siyasi yapılanmaya karşı olmayı da gerektirir” denilmektedir. Kıvanç Eliaçık’a bu saptamaya katılıp katılmadığını da sormak gerekir.
Özgürlükçü Sosyalizm kavramının bileşenleri arasına sokulmaya çalışılan ve sözde özgürlükçü sosyalistler tarafından savunulan bu görüşler, sınıfsal özden, yani marksist-leninist özden ve mücadele anlayışından yoksun, hümanist görüşlerdir. Bu görüşlerin, marksizm -leninizmin militarizm ile ilgili görüşleriyle uzaktan yakından alakası yoktur. Emperyalizmin şiddetine, sınıfsal özü olmayan ve şiddeti reddeden bir mücadele anlayışı ile karşı çıkmak, Felluce’deki direnişçilere “silahları bırakın, şiddet içermeyen mücadele yöntemleri bulun” demekle eşanlamlıdır. Emperyalizmin şiddeti hayatın her alanında günlük yaşam biçiminin bir parçası haline getirdiği ve terörizme karşı savaşıyoruz çığlıklarıyla askeri şiddetin en akıl almaz ve gayri ahlaki metodlarını uyguladığı Irak’ta ve Afganistan’da proleteryayı ve ulusal direnişçi güçleri silahsız bırakmak demektir.
Görünen odur ki yazarımız da bu görüşleri paylaşmaktadır. Yoksa biz incir çekirdeğinden sorun çıkarmıyoruz. Bir film eleştirisinin eleştirisini üstelik başka konularla birleştirerek, yazarın düşüncelerine kumanda eden görüşleri ortaya çıkarmak istiyoruz.
Filmle ilgili yapacağımız eleştirilere kala kala, yazarın : “Ve iddialıyım ki, işin içinde Ç olmasa film gençleri isyana teşvik edebilirdi” cümlesi kaldı. Şimdi, Allah aşkına böyle bir cümleyi buraya koymanın ne gereği vardı. Yazar espri mi yapıyor. Anlaşılamıyor. Yahut biz anlayamıyoruz(!) Bize göre’de CHE filmde olmasaydı, film asıl o zaman gençleri isyana teşvik etmeyebilirdi. Biz de bu konuda iddialıyız. Nereden bakıldığı meselesi...
Diğer eleştirilerin eleştirisini yapmaya bile gerek yok. Yok bu sahne böyle olmuşmuş, yok şu tavır böyle olsaymış, mış, mış... Film sonuçta devrimcileşen ve günümüzde tüm devrimcilerin, yurtseverlerin, mücadelelerine yol gösteren ve yaşamı ile tüm insanlığa örnek olan Ernesto CHE Guevara ile arkadaşının günlüklerinin sinemaya aktarılması. Bu kadar yalın ve basit. İşte böyle filmden burjuva bir film eleştirmeni gibi eleştirilecek şeyler bulup yazı yazmanın da bir bedeli olur. Devrimciler de bu bedeli ödetirler. Kimse siz ve sizin gibilere meydanı boş bırakmaz.
Dedik ya nereden bakıldığı meselesi. Biz dünyayı hem yorumlamak, hem de onu devrimci biçimde dönüştürmek istiyoruz. Kusura bakmayın. Dinozorlar yok oldu, ama biz olmadık.


 


 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Devrimci Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Nurtepe Mah. Cemre Sk. No: 2 Kağıthane-İstanbul