Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

 

14.09.2004 (Daniel Santamaria ANNCOL). Kolombiya Devrimci Ordu Güçleri-Halk Ordusu (FARC-EP) sekreterliği üyesi komutan İvan Márquez ile ANNCOL tarafından yapılan bir röportajı yayınlıyoruz.
ANNCOL: FARC, Uribe tarafından yapılan tutukluların değişimine ilişkin insani teklifi neden reddediyor?
Márquez: Tutukluların değişimi, FARC’ın kararlılıkla arkasında durduğu bir amaçtır. Biz, yalnızca gerillaların değil, bizim elimizdeki tutukluların da esaretine son veren bir yol bulmak istiyoruz. Biz uzun süre önce elçilerimizi belirledik. Ayrıca, biz mantıklı bir şey söylüyoruz: “Yüz yüze, karşılıklı bir anlaşmanın güvenliği gereklidir.” Hükümet tarafından henüz kabul edebileceğimiz, uygun bir cevap gelmemesine rağmen, biz aklın ve vicdanın üstün geleceği inancını taşıyoruz. Daha kolay bir çıkış yolu varsa eğer, askeri çözüm tehlikeli bir fikir olur ve bunda ısrar etmek gereksizdir. Hükümet, kendi karakterine uygun yasal araçlara sahip; ayrıca iki tarafın da çıkarlarını gözetecek biçimde bu tutsak krizine son vermek için uluslararası protokolün desteğini de alıyor.
ANNCOL: Üç Amerikan askeri bir yıldır FARC’ın elinde bulunuyor. Durumları nasıl?
Márquez: Büyük bir risk altında bulunduklarına inanıyorum. Plan Patriotic, Demokles’in keskin kılıcı gibi onların ve diğer tutukluların üzerinde sallanıyor. Uribe ve generalleri onların peşlerinde olduklarını söylüyorlar... Urrao’nun bu ölümcül ve gülünç sonucundan sonra İngrid Betancourt, tam olarak şunu söyledi: “Hükümet kurtarma operasyonunu başarırsa, kazanır. Buna teşebbüs edildiğinde tutuklular ölürse yine hükümet kazanır.” Ne harika bir düşünce! Birileri tarafından hükümetin anlaşma yolundan daha “makul” bir yola girmesi ve bunun yerine yalanlarla ve çarpıtılmış söylentilerle, ülkenin ve dünyanın geri kalanının karşısında kendini temiz gösterecek bir hava yaratmasını istiyorlar!
ANNCOL: Tutsak gerillaların Amerika’ya teslim edilme olasılığını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Márquez: Bu, halkların kendi kaderlerini tayin hakkını, egemenliğin dokunulmazlığını, diğer ülkerin iç işlerine müdahale etmemeyi vs. belirleyen uluslararası haklar platformunda “orman kanunu”nun zaferi gibi bir şey. Her halükarda Beyaz Saray FARC’ın bolivarcı gerillalarını, bölgedeki diğer gelişmeler gibi, kıtadaki kendi egemenliğine karşı bir tehdit olarak görecektir. Bizler kararlılıkla ALCA’ya (Amerika Serbest Ticaret Anlaşması) ve TLC’ye (Kolombiya, Peru, Ekvador ve ABD arasında Serbest Ticaret Anlaşması) yönelik neoliberal yağmanın karşısındayız, üstelik ülkemizin kurucusu SİMON BOLİVAR ile aynı gerekçelerle: Bir kere güçlüyle anlaşma yapmak tehlikelidir, zayıfın mecburiyeti sonsuzdur. İlke olarak suçluların iadesine karşıyız. Onların davaları burada ve İspanyolca görülmelidir.
ANNCOL: Simon Trinidad sizin için neden bu kadar önemli?
Márquez: Bizim için tüm savaşçılarımız önemli. Simon bir anlamda FARC’ın barış sözcüsü ve bu durum onu kendiliğinden ilgi odağı haline getiriyor. Bütün dünya bu durumun şahidi çünkü Caguan’daki ikili görüşmelerde örgütün barış konusundaki kollektif iradesinde üst düzey bir yönetici gibi hareket etmiştir. Genel Ofis Savcısı, onu Ana Ordu Kurmaylığı üyesi olarak gösteriyor (ki bu bir savaşçı için büyük bir saygınlık demek); ama bunu hilekârca yapıyor. Onu çok büyük bir suçlu olarak göstererek yapıyor mesela. Sadece bu yüz kızartıcı rejim karsışında onun ele avuca sığmaz isyanını cezalandırmayı amaçlamıyor, aynı zamanda sindiremediği, bir başka şey de ülkenin içine girdiği bu sosyal ve askeri çıkmaza politik çözümler bulmada Simon’un oynadığı önemli rol. Dünyanın bütün demokratik ve devrimci örgütlerinden Kolombiya’nın politik tutsakları, ve özellikle onlar için önemli bir sembol olmuş Simón Trinidad ile dayanışma bekliyorum.
ANNCOL: Uribe hükümetine göre, birçok gerillanın hapishaneden çıkmasını sağlayacak olan mübadele ordunun moralinin bozulmasına yol açacak. Bundan dolayı hükümet bunun kabul edilemez olduğunu söylüyor. Ayrıca, bir değiş-tokuşta iyi bir vatandaşın bir terörist ile eşdeğer görülemeyeceğini dile getiriyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
Márquez: 2001 Haziranında devletle hiçbir karşılıklı arabuluculuk olmaksızın FARC 305 askeri tutukluyu ve tüm savaş esirlerini salıverdi. Ve hiçbir savaşçı gerilla bu yüzden demoralize olmadı. Ben anlamıyorum, nasıl oluyor da mübadele gibi siyasi bir karar tüm askeri kurumun moralini bozabiliyor.
Şimdi sizin söylediğiniz gibi bir tartışma ile toplumun taleplerini gözardı etmek, sadece tutukluların dramının uzamasına neden olur. 11 Eylül’den önce bize başka tanımlamalar atfettiler. Kavgamızın derin politik niteliğini inkar ederek ve tüm dünya halklarından önce Amerikan Hükümetinin Kolombiya’nın içişlerine askeri müdahalesini aklamaya çalışarak yaptılar bunu.
FARC hiçbir zaman sırf Terör Devleti’nin içinde oldukları için ya da beyaz yakalı namussuz rüşvetçiler oldukları için ya da ülkelerine ve bağımsızlıklarına ihanet ettiler diye ya da halkların karşısındaki baskıcı kanunların yöneticisi oldukları için bazı insanları serbest bırakmayacağını söylemiyor. Hayır! Şu anlaşılabilir bir şey ki bizler muhalifiz; insanlar dağlardan evlerine ve karargahlarına dönebilsinler, diğerleri de cezaevlerinden çıkıp yoldaşlarının onları bekledikleri yerlere ulaşabilsinler diye bu uzlaşılamaz kimselerle karşılıklı uzlaşma yolları arıyoruz. FARC yasaları, kuralları gereği savaş esirlerinin fiziksel bütünlüklerine ve inançlarına saygı duyar.
“Hükümetin, bu durum karşısında kendine yakışır şekilde bir yol bulmak için gereken fedakarlığı yaptığına inanmıyorum. Halkın da istediği gibi, bu mübadelenin ya da onların deyimiyle bu ‘insani değiş-tokuş’un önündeki engeller kaldırılmalı.” diyerek sözlerini tamamlıyor komutan Márquez.

 


 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Devrimci Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Nurtepe Mah. Cemre Sk. No: 2 Kağıthane-İstanbul