2005 yılına girerken bütün okurlarımızı ve bütün
devrimcileri devrimci umutlarımızla selamlıyoruz.
Bu yılın son günleri, AB görüşmeleri ile karakterize
oldu. Türkiye oligarşisi 40 yıldır peşinden koşulan
rüyanın gerçekleştiğini bağıra çağıra ilan etmekle
meşgul. Bu konudaki uzun ve ayrıntılı yazımız,
ayrıca AB Forumu sırasında tanışmaktan çok mutlu
olduğumuz Almanyalı sendikacı Murat Çakır’ın röportajı
okunduğunda sanırız sorun biraz yerine oturacak.
Bunun dışında dergimizin bu sayısı SSK operasyonundan
PTT’nin özelleştirilmesine, Irak’ta öldürülen
şöförler sorunundan futbol cinayetlerine dek renkli
bir içerik taşıyor.
Portre bölümümüz bu sayıda bir gönül ve yoldaşlık
bağını ortaya koyuyor. 12 Eylül sürecinde idam
sehpalarında katledilen Akyazı Şehitleri, bütün
diğer devrim yolunda düşenler gibi kalbimizdedir.
Tarih bölümünde ise bir başka yoldaşça acıya,
Sabra ve Şatilla trajedisine uzanıyoruz.
Halk Kültür Merkezleri gelişerek iş yapma kapasitesini
artırdıkça haber sayfalarımız daha fazla artacak;
ama biz bundan yakınmıyoruz. Bu sayfaların gitgide
artması en büyük isteğimiz.
Bu yılın son günlerinin en vahim olayı ise Güney
Batı Asya’daki felaketti. Yıllardır solu “her
olayı ideolojik olarak kullanmak”la suçlayanlar,
şimdi ne diyebilirler? “Neden yoksullar” sorusunun
karşılığı var mı onların defterlerinde? Neden
Hollanda’da iki tren çarpışınca 3 kişi ölür de
Endonezya’da iki otobüs çarpışınca 100 kişi ölür?
Bu soruların yanıtları yok mu?
Halklar bu soruları yanıtlayacak elbette; bir
gün mutlaka yanıtlayacak! Büyük hesaplaşma günlerinin
hiç gelmeyeceğini sananlar çok yanılıyorlar.
2005 ve sonrası, bunun somut örneklerine gebedir.
Yolumuz açık olsun!
|