|
|
|
|
Parti:
Program-Taktik-Örgüt
Birliğidir!
Ş. Onursal
|
Devrimci Sosyalizm, Marksist-Leninist
partinin birliğini, üçlü bir düzlemde; program,
taktik ve örgütsel birlik düzleminde ele alır.
Program, Marksist-Leninist (ML) bir parti için,
temel politik-toplumsal hedefleri açıklayan, üzerinde
yükseldiği ideolojiyle-politik zeminin kısa ve öz
tanımlamasını içerir. Program, ML partinin ideolojik-politik-örgütsel
birliğinde temel önemdedir, olmazsa olmazıdır. Marx
ve Engels’in proğram tartışmaları, yine Lenin’in
her dönem program sorununa özel ilgi göstermesi,
hatta her parti kongre veya konfransının gündem
maddesi olması sorunun öneminden dolayıdır. Program
farklı anlayışları değil, tek bir anlayışı ifade
eden, bunu partinin tüm örgütlerinin önüne koyan,
parti çalışmasını ve mücadelesini yönlendiren temel
belgedir. Ve herkes bir partiyi, programına göre
ele alır, ona göre değerlendirir. Program ile partinin
pratik eylemleri bir bütünün iki yanıdır, birbirinden
koparılamaz.
Bir örnek olarak ele alırsak, Marks ve Engels’in,
“Alman İşçi Partisinin programı üzerine kenar notları”
önemli bir çalışmadır. Bu çalışma programın ciddiyetini
ifade eder, bilimsel sosyalizmin köşe taşlarını
açıklar.
“Genel olarak bir partinin resmi programı, onun
ne yaptığından daha az söz konusudur. Ama yeni bir
program her zaman için herkesin gözü önünde henüz
dikilmiş bir bayraktır ve dış dünya, parti konusunda
buna göre yargıda bulunur” (Marks)
“Her gerçek ilerleme bir dizi programdan önemlidir...”
(Marks)
Bu sözler, programın önemini, program ile partinin
eylemliklerinin arasındaki diyalektik ilişkiyi açıklar.
Bir not daha düşelim, Rusya’da Leninist bir partinin
merkezileşmesi öncesi, dağınık marksist çevreler
söz konusudur. Hatta bir dönem, yerel örgütlenmenin
önemli ve ön planda olduğu süreçte, program tartışmaları
gerçek ilerlemeye hizmet etmemiştir. Ancak öyle
bir tarihi an gelirki, 20. yüzyılın başında, yerel
örgütlenmelerin tek çatı altında birleşmesi önem
kazanır, bu temel görev olur. İşte bu dönemde program
sorunu, önem kazanıyor. Lenin’in ilk programatik
çalışması olan “Programımız” makalesinden tutalım,
“Ne Yapmalı”, “Bir Adım İleri İki Adım Geri”, hatta
daha sonra bir dizi çalışmasında bu sorunun önemi
anlatılır.
Lenin’in şu sözleri, Leninist bir partinin merkeziyetçiliği
ve programın önemi üzerinedir:
“...Halen hareketimizin en ivedi görevini, artık
bundan önceki dağınık “esnafça” çalışmayı geliştirmek
değil, örgüt içinde birleştirmek oluşturuyor. Bu
adımı atabilmek için de bir programa gereksim duyuyoruz,
program, bizim temel görüşlerimizi tanıtmalı, bir
sonraki siyasal görevlerimizi tam olarak saptamalı,
ajitasyon etkinliğinin çerçevesini belirleyecek
bir sonraki istemleri göstermeli, onlara bir bütünlük
kazandırmalı, ajitasyonu bir parça iş durumundan,
küçük, bağımsız istemler için kısmi bir ajitasyon
durumundan, sosyal-demokrat istemlerin tümü için
ajitasyon durumuna getirerek bu istemleri genişletmeli
ve derinleştirmelidir...” (İşçi Sınıfı Partisi Üzerine,
sf.147)
İdeolojik-politik birlik için programın önemi tartışılmaz
derecede nettir. Ancak bu ML bir parti için tek
ölçü olabilir mi? Bunun yanıtı tereddütsüz hayırdır.
Program her şey değildir, programın yanı sıra, içinden
geçilen dönemin analizine dayanan taktik politikalar,
parti birliğinin önemli bir ölçüsüdür. Bu da yetmez,
özünde tüzükte ifadesini bulan hukuksal bir çerçeve
temelinde örgütsel birlikde zorunludur.
Hatırlayalım... Bolşevik-Menşevik ayrılığı hiç de
program ve taktik sorunlarından doğmamıştır. Tüzüğün
1. maddesi tartışmaları içinde, örgütsel sorunlarda
doğmuştur. Ama bu tartışmalar özünde iki farklı
sınıf tavrını, iki farklı dünya görüşünü ortaya
çıkarmıştır. Bu tartışmalar, Lenin’in ünlü eseri
“Bir Adım İleri İki Adım Geri”de etraflıca ele alınmıştır.
Bu tartışmalar içinde program ve taktik sorunlarda
ciddi ayrılıklar yaşanmaz. Hatta Martov, ayrılığın
program sorununda olması gerektiğini ileri sürer,
Lenin’in bu ayrılıkta olumsuz tavırlarının olduğunu
sık sık vurgular. Bu kongrede Lenin ve Bolşevikler
çoğunluğu sağlayınca, Martov, Akselrod ve diğer
menşevikler çoğunluk iradesine boyun eğmeyi reddederler,
çağrıldıkları görevleri kabul etmezler, anarşist
bireyci yöntemlere başvururlar. İşte Lenin’in “bugün
partiyi iki kanada bölen ayrılıklar, program ya
da taktik sorunlarda değil, genellikle örgütlenme
sorunlarına ilişkindir...” (Bir Adım İleri İki Adım
Geri, sf.8) ve “üzerinde ısrar edilince, öze çıkarılırsa,
insanlar ayrılığın köklerini-budaklarını araştırmaya
koyulurlarsa, her küçük ayrılık büyük bir ayrılık
haline gelebilir...” (A.g.e. sf:72) demesi bundandır.
Lenin’in şu sözleri, Leninist partinin birliğini
formüle eder. “... Program ve taktik sorunlarında
birlik önemli bir koşuldur, ama parti birliği için,
parti çalışmalarının merkezileşmesi için, hiç bir
şekilde yeterli değildir(.....) Parti çalışmalarının
merkezileştirilmesi, ayrıca, örgüt birliğini gerektirir.
Bir aile çevresinin ötesine taşmış bir partide,
resmi bir tüzük olmaksızın, azınlık çoğunluğa boyun
eğmeksizin örgüt birliği düşünülemez.” (A.g.e. sf:23)
Demek ki, Leninist bir partide, parti birliği: proğram-taktik-örgüt
birliğini ifade eder. Bunlardan birinin olmaması,
Leninist parti birliğini zedeler, Leninist demokratik-merkeziyetçiliği
zaafa uğratır.
Marksist-Leninist bir parti, tek bir örgüt biçimine,
tek bir örgüte indirgenemez, nesnel-öznel koşullara
paralel, bir çok örgütsel açılım yapar. Parti, kelimenin
dar anlamıyla, bir politik örgüttür, ama kelimenin
geniş anlamıyla, ideolojik-politik eksende örgütler
toplamıdır. Bu toplam aritmetik bir toplam değil
organik toplamdır. Yani örgütsel ilişkide,herzaman
2+2=4 değildir, çok daha fazla birşeydir, güçtür,
iradedir.. Lenin, “parti örgütlerin toplamı olmalıdır”
derken de basit bir aritmetik toplamı değil, bunu
ifade etmiştir.
“Örgüt sözcüğü, geniş ve dar olmak üzere, genellikle
iki anlamda kullanılır. dar anlamda bu sözcük, hiç
değilse asgari ölçüde bir uyuşuma sahip bir insan
topluluğunun kurduğu çekirdeği ifade ediyor. Geniş
anlamda ise sözcük, bu tür çekirdeklerin bir bütün
içinde birleşmiş toplamını kastediyor. (...) Bunun
gibi, parti bir örgüttür (sözcüğün geniş anlamında)
bir örgüt olması gerekir, ama aynı zamanda parti,
(sözcüğün dar anlamında) bir dizi çeşitli örgütten
oluşmak durumundadır...” (Lenin, Bir Adım İleri
İki Adım Geri, sf:74)
Ülkemiz solunda, TDH’nde “örgüt” kavramı ile “parti”
kavramını birbirine karıştıranlar, bir biri karşısına
koyanlar var, bunlar konumuz değil. Parti bir örgüttür,
ama aynı zamanda bir dizi örgütler toplamıdır. Bu
iki kavram; parti ve örgüt karşı karşıya getirilemez.
Partinin en yetkili organı kongre veya konferanslardır,
iki kongre/konferans arasında MerkezKomitesidir.
Kongre veya koferanslar, iki kongre veya konferans,
arasında Merkez Komitesi. parti iradesini en üst
düzeyde temsil eder. Bölge parti organları, il-ilçe
organları, açık ve kapalı alan organları vb. her
biri bir örgüttür, parti örgütüdür, yukarıdan aşağıya
örgütlenirler, tüzük ve program ekseninde partinin
bütünlüğünü oluşturan parçalardır.
Parti, aynı zamanda fikir gücünün otorite gücüne
dönüşmesi demektir ve otorite-fikir gücü, ancak
ve ancak parti birliğini en üst düzeyde temsil eden,
tüm parti iradesini kendinde cisimleştiren kongre
veya konferanslarda anlamını bulur. Program, tüzük,
taktik politikalar, eleştiri ve özeleştiri, yeni
açılımlar bu organda tartışılır, ele alınır, karara
dönüştürülür... Yine kongre veya konferanslarda
iki kongre veya konferans arasında parti iradesini
temsil eden MK başta olmak üzere, bir çok organ
seçilir, bunlar onaylanır. MK’nin görevi, alınan
bu kararları, politikaları vb. yaşama geçirmektir;
MK kongre veya konferansa karşı sorumludur. Lenin,
RSDİP 2. kongresi için: “şimdi örgütlenmiş bir parti
haline geldik. Bu otoritenin kullanılması, fikir
gücünün otorite gücü haline dönüşmesi, daha alt
düzeydeki parti kurullarının daha üst düzeydeki
kurullara bağlanmasını içerir...” (A.g.e., sf:208)
demesi bundandır.
“Fikir gücü” ve “otorite gücü”; bu iki kavram arasında
diyalektik bir ilişki vardır. Bu diyalektik ilişki
kurulamazsa, Türkiye Devrimci Hareketi’nde bir çok
örneği görüldüğü üzere, iki sapmanın kapısı aralanır.
Birincisi, otorite gücüne dönüşmeyen fikir gücüdür,
bu partiyi bir tartışma kulübüne dönüştürür. İkincisi,
tam tersidir, fikir gücünden yoksun otorite gücüdür,
bürokratik bir aygıta dönüşür parti, keyfiyetin,
diktatörlüğün kapısını aralar. Devrimci Sosyalizm
her iki sapmayı da reddeder. Fikir gücünden kaynağını
almayan hiçbir otorite gücü anlamlı değildir; otorite
gücüne dönüşmeyen fikir, özünde güçsüzdür, laf kalabalığıdır...
Partide fikir gücünün otorite gücüne dönüşmesi için,
elbet farklı fikirlere ihtiyaç vardır; program ve
tüzük çerçevesinde, farklı fikirlerin ele alınması,
canlı bir parti yaşamı için, ideolojik-politik açılım
ve gelişme için, ideolojik sağlamlık için elzemdir.
Bolşevik parti tarihi bu konuda bize zengin dersler
veriyor. Tartışma kulübü olmayan partide, sorunlar,
çözüm önerileri örgütlü-ilkeli-kurallı ele alınır,
tartışılır ve karara bağlanınca, partide irade ve
eylem birliği sağlanınca, “eleştiri” veya “tartışma”
adına parti birliği zaafa uğratılamaz. Leninist
parti yekpare bir partidir, proletaryanın savaş
örgütüdür ve hiziplerin varlığı ile bağdaşmaz. Bundan
dolayı, “kanatlı parti”, “hizip hakkı” gibi parti
modelleri, leninizmle taban tabana zıttır.
“...Burada ayaklanmanın ortasında eylem birliği
kesin olarak zorunludur. Savaşın sıcağında, proletarya
ordusu tüm sinirlerini germişken, saflarında hiçbir
eleştiriye izin vermez. Fakat eylem çağrısının yayınlanmasından
önce, kararın, gerekçelerin ve çeşitli önerilerin
en geniş ve en özgür tartışılması ve değerlendirmesi
olmalıdır.” (Lenin, Örgütlenme Üzerine, sf:97)
“Eleştiri parti programının temel ilkeleri çerçevesinde
tamamen serbest olmalıdır.(.....) Partinin siyasal
davranışı bütünlüklü olmalıdır. Belirli eylemlerin
birliğini yaralayan her türlü “çağrı”ya, hem kitle
toplantılarında, hem parti toplantılarında, hem
de parti basınında izin verilmemelidir.” ( Lenin,
Örgütlenme Üzerine sf:100)
Parti bütünlüğü, tartışan, fikir üreten ama irade
ve eylem birliğini zedelemeyen bir tavrı gerekli
kılıyor. Devrimci Sosyalizm, eleştirel yöntemi kullanmayan,
partinin gelişip açılması için öneri sunmayan, politika
üretmeyen ve tüm bunları parti birliğini koruyarak
yapmayan her türlü anlayışı ve davranışı reddeder.
Devrimci Sosyalizm, program, taktik ve örgütsel
birliğini yeniden inşa ve devrimci yenilenme temelinde
büyütüyor. Ancak daha hızlı ve güçlü bir yürüyüşe
ihtiyacımız var. Bugün tek tek yoldaşların, devrimci
çalışma içindeki birimlerin bu perspektif temelinde
daha fazla katkısına ihtiyaç var. Devrimci yenilenme
perspektifimiz her türlü katkı için zemin sunmaktadır.
Öyleyse görevimiz açıktır; daha çok yeni düşünce
ve açılım, daha çok pratik proje ve öneri, daha
çok emek!
|
|
|
|
|
|
|
|