Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

Ş. Onursal

Devrimci Sosyalizm, Marksist-Leninist partinin birliğini, üçlü bir düzlemde; program, taktik ve örgütsel birlik düzleminde ele alır.
Program, Marksist-Leninist (ML) bir parti için, temel politik-toplumsal hedefleri açıklayan, üzerinde yükseldiği ideolojiyle-politik zeminin kısa ve öz tanımlamasını içerir. Program, ML partinin ideolojik-politik-örgütsel birliğinde temel önemdedir, olmazsa olmazıdır. Marx ve Engels’in proğram tartışmaları, yine Lenin’in her dönem program sorununa özel ilgi göstermesi, hatta her parti kongre veya konfransının gündem maddesi olması sorunun öneminden dolayıdır. Program farklı anlayışları değil, tek bir anlayışı ifade eden, bunu partinin tüm örgütlerinin önüne koyan, parti çalışmasını ve mücadelesini yönlendiren temel belgedir. Ve herkes bir partiyi, programına göre ele alır, ona göre değerlendirir. Program ile partinin pratik eylemleri bir bütünün iki yanıdır, birbirinden koparılamaz.
Bir örnek olarak ele alırsak, Marks ve Engels’in, “Alman İşçi Partisinin programı üzerine kenar notları” önemli bir çalışmadır. Bu çalışma programın ciddiyetini ifade eder, bilimsel sosyalizmin köşe taşlarını açıklar.
“Genel olarak bir partinin resmi programı, onun ne yaptığından daha az söz konusudur. Ama yeni bir program her zaman için herkesin gözü önünde henüz dikilmiş bir bayraktır ve dış dünya, parti konusunda buna göre yargıda bulunur” (Marks)
“Her gerçek ilerleme bir dizi programdan önemlidir...” (Marks)
Bu sözler, programın önemini, program ile partinin eylemliklerinin arasındaki diyalektik ilişkiyi açıklar. Bir not daha düşelim, Rusya’da Leninist bir partinin merkezileşmesi öncesi, dağınık marksist çevreler söz konusudur. Hatta bir dönem, yerel örgütlenmenin önemli ve ön planda olduğu süreçte, program tartışmaları gerçek ilerlemeye hizmet etmemiştir. Ancak öyle bir tarihi an gelirki, 20. yüzyılın başında, yerel örgütlenmelerin tek çatı altında birleşmesi önem kazanır, bu temel görev olur. İşte bu dönemde program sorunu, önem kazanıyor. Lenin’in ilk programatik çalışması olan “Programımız” makalesinden tutalım, “Ne Yapmalı”, “Bir Adım İleri İki Adım Geri”, hatta daha sonra bir dizi çalışmasında bu sorunun önemi anlatılır.
Lenin’in şu sözleri, Leninist bir partinin merkeziyetçiliği ve programın önemi üzerinedir:
“...Halen hareketimizin en ivedi görevini, artık bundan önceki dağınık “esnafça” çalışmayı geliştirmek değil, örgüt içinde birleştirmek oluşturuyor. Bu adımı atabilmek için de bir programa gereksim duyuyoruz, program, bizim temel görüşlerimizi tanıtmalı, bir sonraki siyasal görevlerimizi tam olarak saptamalı, ajitasyon etkinliğinin çerçevesini belirleyecek bir sonraki istemleri göstermeli, onlara bir bütünlük kazandırmalı, ajitasyonu bir parça iş durumundan, küçük, bağımsız istemler için kısmi bir ajitasyon durumundan, sosyal-demokrat istemlerin tümü için ajitasyon durumuna getirerek bu istemleri genişletmeli ve derinleştirmelidir...” (İşçi Sınıfı Partisi Üzerine, sf.147)
İdeolojik-politik birlik için programın önemi tartışılmaz derecede nettir. Ancak bu ML bir parti için tek ölçü olabilir mi? Bunun yanıtı tereddütsüz hayırdır. Program her şey değildir, programın yanı sıra, içinden geçilen dönemin analizine dayanan taktik politikalar, parti birliğinin önemli bir ölçüsüdür. Bu da yetmez, özünde tüzükte ifadesini bulan hukuksal bir çerçeve temelinde örgütsel birlikde zorunludur.
Hatırlayalım... Bolşevik-Menşevik ayrılığı hiç de program ve taktik sorunlarından doğmamıştır. Tüzüğün 1. maddesi tartışmaları içinde, örgütsel sorunlarda doğmuştur. Ama bu tartışmalar özünde iki farklı sınıf tavrını, iki farklı dünya görüşünü ortaya çıkarmıştır. Bu tartışmalar, Lenin’in ünlü eseri “Bir Adım İleri İki Adım Geri”de etraflıca ele alınmıştır. Bu tartışmalar içinde program ve taktik sorunlarda ciddi ayrılıklar yaşanmaz. Hatta Martov, ayrılığın program sorununda olması gerektiğini ileri sürer, Lenin’in bu ayrılıkta olumsuz tavırlarının olduğunu sık sık vurgular. Bu kongrede Lenin ve Bolşevikler çoğunluğu sağlayınca, Martov, Akselrod ve diğer menşevikler çoğunluk iradesine boyun eğmeyi reddederler, çağrıldıkları görevleri kabul etmezler, anarşist bireyci yöntemlere başvururlar. İşte Lenin’in “bugün partiyi iki kanada bölen ayrılıklar, program ya da taktik sorunlarda değil, genellikle örgütlenme sorunlarına ilişkindir...” (Bir Adım İleri İki Adım Geri, sf.8) ve “üzerinde ısrar edilince, öze çıkarılırsa, insanlar ayrılığın köklerini-budaklarını araştırmaya koyulurlarsa, her küçük ayrılık büyük bir ayrılık haline gelebilir...” (A.g.e. sf:72) demesi bundandır.
Lenin’in şu sözleri, Leninist partinin birliğini formüle eder. “... Program ve taktik sorunlarında birlik önemli bir koşuldur, ama parti birliği için, parti çalışmalarının merkezileşmesi için, hiç bir şekilde yeterli değildir(.....) Parti çalışmalarının merkezileştirilmesi, ayrıca, örgüt birliğini gerektirir. Bir aile çevresinin ötesine taşmış bir partide, resmi bir tüzük olmaksızın, azınlık çoğunluğa boyun eğmeksizin örgüt birliği düşünülemez.” (A.g.e. sf:23)
Demek ki, Leninist bir partide, parti birliği: proğram-taktik-örgüt birliğini ifade eder. Bunlardan birinin olmaması, Leninist parti birliğini zedeler, Leninist demokratik-merkeziyetçiliği zaafa uğratır.
Marksist-Leninist bir parti, tek bir örgüt biçimine, tek bir örgüte indirgenemez, nesnel-öznel koşullara paralel, bir çok örgütsel açılım yapar. Parti, kelimenin dar anlamıyla, bir politik örgüttür, ama kelimenin geniş anlamıyla, ideolojik-politik eksende örgütler toplamıdır. Bu toplam aritmetik bir toplam değil organik toplamdır. Yani örgütsel ilişkide,herzaman 2+2=4 değildir, çok daha fazla birşeydir, güçtür, iradedir.. Lenin, “parti örgütlerin toplamı olmalıdır” derken de basit bir aritmetik toplamı değil, bunu ifade etmiştir.
“Örgüt sözcüğü, geniş ve dar olmak üzere, genellikle iki anlamda kullanılır. dar anlamda bu sözcük, hiç değilse asgari ölçüde bir uyuşuma sahip bir insan topluluğunun kurduğu çekirdeği ifade ediyor. Geniş anlamda ise sözcük, bu tür çekirdeklerin bir bütün içinde birleşmiş toplamını kastediyor. (...) Bunun gibi, parti bir örgüttür (sözcüğün geniş anlamında) bir örgüt olması gerekir, ama aynı zamanda parti, (sözcüğün dar anlamında) bir dizi çeşitli örgütten oluşmak durumundadır...” (Lenin, Bir Adım İleri İki Adım Geri, sf:74)
Ülkemiz solunda, TDH’nde “örgüt” kavramı ile “parti” kavramını birbirine karıştıranlar, bir biri karşısına koyanlar var, bunlar konumuz değil. Parti bir örgüttür, ama aynı zamanda bir dizi örgütler toplamıdır. Bu iki kavram; parti ve örgüt karşı karşıya getirilemez. Partinin en yetkili organı kongre veya konferanslardır, iki kongre/konferans arasında MerkezKomitesidir. Kongre veya koferanslar, iki kongre veya konferans, arasında Merkez Komitesi. parti iradesini en üst düzeyde temsil eder. Bölge parti organları, il-ilçe organları, açık ve kapalı alan organları vb. her biri bir örgüttür, parti örgütüdür, yukarıdan aşağıya örgütlenirler, tüzük ve program ekseninde partinin bütünlüğünü oluşturan parçalardır.
Parti, aynı zamanda fikir gücünün otorite gücüne dönüşmesi demektir ve otorite-fikir gücü, ancak ve ancak parti birliğini en üst düzeyde temsil eden, tüm parti iradesini kendinde cisimleştiren kongre veya konferanslarda anlamını bulur. Program, tüzük, taktik politikalar, eleştiri ve özeleştiri, yeni açılımlar bu organda tartışılır, ele alınır, karara dönüştürülür... Yine kongre veya konferanslarda iki kongre veya konferans arasında parti iradesini temsil eden MK başta olmak üzere, bir çok organ seçilir, bunlar onaylanır. MK’nin görevi, alınan bu kararları, politikaları vb. yaşama geçirmektir; MK kongre veya konferansa karşı sorumludur. Lenin, RSDİP 2. kongresi için: “şimdi örgütlenmiş bir parti haline geldik. Bu otoritenin kullanılması, fikir gücünün otorite gücü haline dönüşmesi, daha alt düzeydeki parti kurullarının daha üst düzeydeki kurullara bağlanmasını içerir...” (A.g.e., sf:208) demesi bundandır.
“Fikir gücü” ve “otorite gücü”; bu iki kavram arasında diyalektik bir ilişki vardır. Bu diyalektik ilişki kurulamazsa, Türkiye Devrimci Hareketi’nde bir çok örneği görüldüğü üzere, iki sapmanın kapısı aralanır. Birincisi, otorite gücüne dönüşmeyen fikir gücüdür, bu partiyi bir tartışma kulübüne dönüştürür. İkincisi, tam tersidir, fikir gücünden yoksun otorite gücüdür, bürokratik bir aygıta dönüşür parti, keyfiyetin, diktatörlüğün kapısını aralar. Devrimci Sosyalizm her iki sapmayı da reddeder. Fikir gücünden kaynağını almayan hiçbir otorite gücü anlamlı değildir; otorite gücüne dönüşmeyen fikir, özünde güçsüzdür, laf kalabalığıdır...
Partide fikir gücünün otorite gücüne dönüşmesi için, elbet farklı fikirlere ihtiyaç vardır; program ve tüzük çerçevesinde, farklı fikirlerin ele alınması, canlı bir parti yaşamı için, ideolojik-politik açılım ve gelişme için, ideolojik sağlamlık için elzemdir. Bolşevik parti tarihi bu konuda bize zengin dersler veriyor. Tartışma kulübü olmayan partide, sorunlar, çözüm önerileri örgütlü-ilkeli-kurallı ele alınır, tartışılır ve karara bağlanınca, partide irade ve eylem birliği sağlanınca, “eleştiri” veya “tartışma” adına parti birliği zaafa uğratılamaz. Leninist parti yekpare bir partidir, proletaryanın savaş örgütüdür ve hiziplerin varlığı ile bağdaşmaz. Bundan dolayı, “kanatlı parti”, “hizip hakkı” gibi parti modelleri, leninizmle taban tabana zıttır.
“...Burada ayaklanmanın ortasında eylem birliği kesin olarak zorunludur. Savaşın sıcağında, proletarya ordusu tüm sinirlerini germişken, saflarında hiçbir eleştiriye izin vermez. Fakat eylem çağrısının yayınlanmasından önce, kararın, gerekçelerin ve çeşitli önerilerin en geniş ve en özgür tartışılması ve değerlendirmesi olmalıdır.” (Lenin, Örgütlenme Üzerine, sf:97)
“Eleştiri parti programının temel ilkeleri çerçevesinde tamamen serbest olmalıdır.(.....) Partinin siyasal davranışı bütünlüklü olmalıdır. Belirli eylemlerin birliğini yaralayan her türlü “çağrı”ya, hem kitle toplantılarında, hem parti toplantılarında, hem de parti basınında izin verilmemelidir.” ( Lenin, Örgütlenme Üzerine sf:100)
Parti bütünlüğü, tartışan, fikir üreten ama irade ve eylem birliğini zedelemeyen bir tavrı gerekli kılıyor. Devrimci Sosyalizm, eleştirel yöntemi kullanmayan, partinin gelişip açılması için öneri sunmayan, politika üretmeyen ve tüm bunları parti birliğini koruyarak yapmayan her türlü anlayışı ve davranışı reddeder. Devrimci Sosyalizm, program, taktik ve örgütsel birliğini yeniden inşa ve devrimci yenilenme temelinde büyütüyor. Ancak daha hızlı ve güçlü bir yürüyüşe ihtiyacımız var. Bugün tek tek yoldaşların, devrimci çalışma içindeki birimlerin bu perspektif temelinde daha fazla katkısına ihtiyaç var. Devrimci yenilenme perspektifimiz her türlü katkı için zemin sunmaktadır. Öyleyse görevimiz açıktır; daha çok yeni düşünce ve açılım, daha çok pratik proje ve öneri, daha çok emek!

 


 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Devrimci Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Nurtepe Mah. Cemre Sk. No: 2 Kağıthane-İstanbul