Bu sayımızda son yıllarda
Maoist gerilla hareketinin ciddi şekilde atılım
yaptığı ve iktidra doğru yürüdüğü Nepal’den
çeviriler yayınlıyoruz. Okurlarımızın bu ülkede
olup bitenler ve örgütsel yapılar üzerine
bilgi sahibi olmasını önemli buluyoruz. İlk
yazı, Nepal Komünist Partisi (Maoist)’in başkanı
Prachanda tarafından yazılmış bir durum değerlendirmesini
içeriyor. Diğeri ise yine Prachanda ile 29
Kasım 2003’te Amerikalı gazeteciler tarafından
yapılmış bir röportajdır. Her iki yazı da
CPN(M)’nin internet sitesinden alınmıştır.
Şüphesiz böylece manzaranın tümünü yansıtmış
olmuyoruz, bunun farkındayız. Örneğin Nepal
Komünist Partisi (Birleşik Marksist-Leninist)’ne
ait yazıların çevirisi teknik koşullardan
ötürü yetiştirilemedi. Dolayısıyla tablonun
diğer uçları burada yansıtılamadı. CPN(UML)’nin
Maoist harekete ilişkin iddiaları çarpıcı
görünüyor, örneğin birçok üye ve sempatizanlarının
maoist gerilla tarafından öldürüldüğü iddiaları
da bunlar arasında. Bütün bunları Türkiye’den
yorumlamak tabii ki zor ama önümüzdeki sayılarda
mümkün olursa UML metinlerini yayınlamayı
yine de bir görev sayıyoruz. |
1-Bize biraz kendinizden bahseder misiniz-toplumsal
hoşnutsuzluğu giderecek yeterince demokratik yöntem
varken, sizi Nepal’de silahlı isyan örgütlemeye
ve liderlik etmeye iten şey neydi?
CEVAP- Sadece demokrasi izleri taşımakla hiç bir
ülke demokratik olmaz. Nepal’de uzun bir süredir
otokratik monarşiyle birlikte feodal bir devlet
vardır. Tarihi 1990 halk hareketi sonrasında,
demokrasi görüntüsü vermesine rağmen, devletin
karakteri özünde feodal ve otokratik kaldı. Partimiz
önderliğinde ulusçuluk, demokrasi ve geçimle ilgili
halkın temel ve acil sorunlarını gündeme getiren
bir toplantı yapıldığında, seçimle geldiği söylenen
hükümet sadece Katmandu’da, 12 yaşındaki Anish
Shaky dahil olmak üzere düzinelerce masum ve silahsız
insanı öldürdü. Barışçıl yollardan feodal sömürüye,
ayrımcılığa ve baskıya karşı sesimizi yükselttiğimizde;
devlet Romeo Operasyonu adı altında yüzlerce yoksul
köylünün evini yağmaladı ve yaktı; yüzlerce köylü
kadının ırzına geçme suçunu işledi ve ülkenin
her tarafında devlet terörünün tasmasını çıkardı.
Kurumsallaşmış rüşvetçilik halkın hayatını daha
çekilmez kıldı. İşte bizi burjuva demokratik devrimi
tamamlamak için feodalizme karşı isyana iten;
ülke ve insanların temel haklarına kavuşmaları
için silahlı isyan örgütlemeye ve savaşmaya zorlayan
budur. Bugün halk savaşı, 8 yılın sonunda, ülkenin
tüm kırsal alanlarından gelen ve nüfusun % 80’inden
fazlasını bulan desteğiyle bizim önderliğimizde
bu tarihsel silahlı isyanın önem ve gerekliliğini
kanıtlıyor.
2- Nepal’in dostları tüm dünyada, Partiniz ve
Nepal Hükümeti arasında geçen Ağustos’ta yapılan
barış görüşmelerinin başarısızlıkla sonuçlanmasıyla
artan şiddet yüzünden endişeliler. Niçin barış
görüşmeleri başarısızlıkla sonuçlandı?
C: Barış görüşmelerinin başarısızlığının sorumluluğu
büyük ölçüde otokratik ve terörist köhne feodal
devlete aittir. Bizim asgari demokratik gündemimiz
olan bir Seçmen Meclisi aracılığıyla Nepal halkına
egemenlik haklarının verilmesini reddederek, sözde
devlet politik açıdan barışçıl uzlaşma kapılarını
kapattı. Çürüyen devletin sözde kraliyet ordusu,
askeri açıdan ateşkes ve savaş yasalarına kesinlikle
uymadığı gibi, Ramechap Ayrımı’nda Doramba’da
müzakerenin sonuca bağlanacağı üçüncü tur görüşmelerinin
yapıldığı gün 21 silahsız kadroyu yakalayıp kurşuna
dizerek öldürttü. Bu koşullar altında köhne feodal
sistemin sözde kraliyet ordusunun terör ve komplolarına
karşı direnmekten başka seçeneğimiz yok. Ülkenin
ve halkın asgari çıkarına karşı çıkan herhangi
bir şey üzerinde kesinlikle uzlaşmamak, tersine
sonuna kadar savaşmak Partimizin açık politika
ve taahhüdüdür.
3. Nepal’de süren iç savaşın politik ve askeri
eşitliği hakkındaki görüşünüz nedir?
C: Nepal’de Halk Savaşı’nın sürdüğü şimdiki durumda
çürümüş feodal devlet, kitlelerden politik olarak
tecrit olmuştur. Köhne devlet, ülkenin geniş kırsal
kesimlerinde tamamen yıkılıyor ve kapı dışarı
ediliyor. Kraliyet ordusunun karargah bölgeleri,
askeri kışlaları ve terörist aktivitelerinin varlığı
sınırlandırlıyor. Sözde kraliyet ordusu askeri
açıdan Tarai ve yeni stratejik plan altındaki
kırsal alanlar (stratejik köyler-ç.n.) dahil olmak
üzere Halkın Bağımsızlık Ordusu’nun sert direnişiyle
yüz yüze geliyor. Kraliyet ordusu başarılı bir
şekilde savunma pozisyonuna itildi. ABD’nin Bush
yönetimi para, silah ve eğitim sunmasaydı, halk
arasında soykırım, yağmalama ve ırza tecavüzden
kötü bir şöhrete sahip kraliyet ordusu, geçtiğimiz
yıl Halkın Bağımsızlık Ordusu tarafından yenilgiye
uğratılacaktı. Gerçekte Bush yönetimi kraliyet
sarayının paralı kasaplarına destek vererek Nepal
Halkının gözünde Amerikalıların halk düşmanı soykırımcılar
olarak damgalanmalarına yol açtı.
4. Kral Gyanendra rejiminin kırsal bölgelerin
çoğundan silindiğini iddia ediyorsunuz, fakat
kraliyet hükümeti güçlerinizi silahsızlandırmak
için “birleşmiş komutanlık”ı oluşturdu, ve sonra
da seçimleri yapmayı planlıyor. Eğer hükümet parlamentoyla
birlikte yerel seçimlerin de yapılacağını duyurursa
Partinizin tavrı ne olacaktır?
C: Yeni bir stratejik plan çerçevesinde, Halk
Ordusu ateşkesi sonlandırmasından sonra, sözde
kraliyet ordusunu Terai ve kentsel alanlar dahil
olmak üzere geri çektiler. Köhne devlet, utanmazca,
kraliyet ordusuna moral vermek için halkın bağımsızlık
ordusunun öldürdüğü yüzlerce ordu mensubunun ve
onlara ait elkonulmuş silahların gerçek sayısını
gizleyerek yalan haberler veriyor. Savunma pozisyonuna
itilmiş ve şu sıralar bir çözülme süreci yaşayan
kraliyet ordusu kendisini sözde “birleşmiş komutanlık”
adıyla korumak için boşuna çaba harcıyor (kraliyet
ordusu içinde çelişkilerin baştan aşağı yoğunlaştığı
ve 500’den fazla ordu mensubunun görevini bırakarak
firar ettiği gerçeği kayda değerdir.). Bizim sentez
ve kararımız “birleşmiş komutanlık”ın köhne devlet
ve kraliyet ordusunun süren başarısızlıklarının
ve Halkın Bağımsızlık Ordusu’nun zaferinin sonucu
olduğudur. Aynı zamanda bu, feodal sarayın ülkeyi
militarize ederek kendi ömrünü uzatma çabası yolunda
komplocu ve imkansız bir manevrasıdır. Bu perspektifle,
köhne devletin seçim söylemi kitlelerin, Partimizin
ve parlamentodaki diğer politik partilerin gözünün
boyanması ve ülkenin militarizasyonunun örtbas
edilmesi için düzenlenmiş bir komplodur. Politik
soruna politik çözüm üretilmedikçe gerçek seçimler
düzenlemek imkansızdır. Eğer köhne devlet sadece
tüm dünyanın gözünü boyamak için aptalca sözde
seçimleri ilan ederse biz de genel bir direnişle
onu tamamen kıracağız.
5. Nepal’deki ABD fonuyla sağlanan gelişim aktivitilerine
karşı tavrınız ve anti-amerikan söyleminiz çerçevesinde,
Partiniz geçenlerde ABD hükümetince “terör örgütleri
listesi”ne alındı ve örgütünüzün ABD’de sahip
olabileceği her türlü mal varlağına el konacağı
belirtildi. Eğer etkilenirse, hareketiniz bu karardan
nasıl etkilenir?
C: ABD esasında ve sonuçta Nepal Halkının feodalizme
karşı gerçek demokratik devriminin yerine feodal
monarşiyi destekleyerek halk düşmanı emperyalist
yüzünü gösterdi. Bütün halka hizmet etmeye adanmış
şanlı Partimizi sözde terörist listesine koyarak,
Amerikan yöneticileri umduklarının tersine, hareketimizin
anti-emperyalist, savaş karşıtı dünya düşüncesiyle
buluşması için iyi bir atmosfer yarattılar. ABD
yönetimince verilen sözde karar insanlığın çoğuna
mahrumiyet, yoksulluk ve sömürüden başka bir şey
vermeyen emperyalist dünya sistemine karşı savaşmak
olan tarihsel rolümüzü bir kez daha pekiştirdi.
Bizce ABD’nin bu kararı tam da Mao Tse Tung’un
dediği şeydir; Emperyalistlerin gerçek karakteri
bir taşı sadece bir başkasının ayaklarına düşürmek
için kaldırmaktır. Feodalizm ve emperyalizme karşı
bağımsızlıkları için kitlelerin desteği ile mücadele
başlatan yüce Halk Ordusu bu karardan etkilenmek
yerine daha fazla sorumluluklarına sarılmıştır.
Bununla birlikte Nepal dahil dünyanın hiçbir yerinde
bir ABD yurttaşını ya da gerçek ABD çıkarlarını
fiziksel olarak hedef alan politikamız olmadığını
belirtmek ve ABD dahil tüm ülkelerle iyi diplomatik
ve iş ilişkileri kurmaya çalışmak konusundaki
taahhüdümüzü yinelemek istiyorum.
6. Kadrolarınızı altyapı sistemlerini yıkıcı saldırılar
yapmamaları ve sizin “Halk Savaşı”nıza karşı ajanlık
yaptıkları suçlamalarıyla insanların öldürülmemesi
yolunda direktifler vermenize rağmen, kadrolarınızın
ve militanlarınızın şiddete ve gaspa devam ettikleri
yönünde haberler var. Hatta turistler rahatsız
ediliyor ve gaspa maruz kalıyor. Yoksa gerillalarınız
üzerindeki kontrolünüzü yitirdiniz mi?
C: Biz sadece kırsal alanlarda kurulan yeni halk
iktidarının kontrolündeki bölgelerde sabotaj eylemlerine
başvurmamak ve suçlulara muamele ederken meşru
demokratik yöntemler benimsemek konusunda direktifler
verdik. Bu karar sözde kraliyet ordusu tarafından
yönetilen alanlar için geçerli değildir. Şu anda
düşman bu basit ayrımı saptırarak her türden pisliğin
propagandasını yapıyor. Kraliyet ordusu şu anda
sadece sivil kıyafetle ve bizi karalamak için
maoistler adını kullanarak terör yaratmakla kalmıyor.
Bir süre önce turistlerin yağmalanması olayı da
gerçekte bugün kanıtlandığı gibi basit kıyafetlerle
ve bizim adımız kullanılarak kraliyet ordusu tarafından
yapıldı. Bundan dolayı gerçeklerin ortaya koyduğu
gibi ırz düşmanları, yağmacılar ve anarşistlerin
kliği ile yozlaşmış olan bizim PLA’mız değil,
feodal sarayın kraliyet ordusudur.
7. ABD’nin de içinde yer aldığı uluslararası topluluk
Nepal sorunun askeri bir çözümü olmadığını ve
barış görüşmelerinin başlaması gerektiğini söylüyor.
Siz iç savaşa barışçıl çözüm ve barış görüşmelerine
yeniden başlama ihtimali olduğunu düşünüyor musunuz,
yoksa bu bir “kararlı savaş” mı? Sizin alt sınırınız
ne?
C: Halkın ve ülkenin refahı için biz asla müzakere
kapılarını kapatmadık. Fakat silahsızlanma ve
halkı teslim alma için yapılacak her türlü komployu
ve müzakereler aracılığıyla ileriye dönük politik
çözüm önerilmemesini nefretle reddediyoruz. Geçen
barış görüşmelerinin başarısızlığının arkasında
da aynı türden bir komplo vardı.
Ülkeye ve Halka karşı hiçbir komplo olmaksızın
yapılan ve ileriye dönük politik çözüm üretecek
barış görüşmesini hiçbir zaman reddetmedik. “Seçmen
Meclisi” seçimiyle halka kendi egemenlik haklarını
vermek hedefi, bizim asgari hedefimizdir. Fakat
köhne devlet halkın vekilliğini yitirdiği ve sadece
bir askeri diktatörlüğe dönüştüğü için bizim asgari
ve evrensel demokratik taleplerimizi dahi kabul
etmiyor. Böyle bir devletle kendimizi sonuna kadar
savaşmaya adadık.
8. CPN (Maoist)’in çok partili sisteme uyma ve
rekabetçi seçimlere katılma noktasında size inanmayan
eleştirmenleri ikna etmeye çalışıyorsunuz. Pek
çok insan Maoist ideoloji ve çok partili demokrasi
arasında çok az bir ilişki kurabildiği için bu
çabanızı taktik bir yem olarak görüyorlar. Maoist
çok partili demokrasinin neye benzediğini biraz
açıklar mısınız lütfen?
C: Biz marksizm-leninizm-maoizmi dogmatik bir
şekilde algılamıyoruz, gelişimin süregelen aşamasında
hareketimize rehber olarak algılıyoruz. Partimiz
20. yüzyılın karşı-devrimlerinden ve büyük proletaryanın
devrim deneyimlerinden dersler çıkararak 21. yüzyılda
demokrasinin gelişimini sorguluyor. Parti var
olan Nepal Halk Savaşının içinde ve tarihin deneyimleri
temelinde kendi özel düşünceler dizisi olarak
Prachanda yolunu sentezledi.
Son zamanlarda Partimizin Merkez Komitesi 21.
yüzyılda demokrasinin gelişimi konusunda yeni
bir çözüm taslağı benimsedi. Buna göre demokratik
yasal sistem altında ve anti-feodal, anti-emperyalist
politik güçler arasında rekabeti kurumsallaştırmayı
öneriyoruz. Bize göre böylesi çok partili rekabet,
parlamento sisteminden bin kez daha demokratik
olacaktır.
|