Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

C. Sürgün

Bir 8 Mart daha gelip geçti ve işte yine aynı geleneksel işle, 8 Mart mitingi değerlendirmesi yazmakla karşı karşıyayız... Bu yılın tek değişikliği ise miting düzenleyicilerinin devrimcilere karşı düşmanca tutumunun biraz daha ileri giderek tam bir siyasi skandal halini almasıydı.
Her zaman olduğu gibi bu yıl da “erkeksiz miting” söylemi daha toplantılar sürecinde başlatıldı, fakat bu kez, devrimciler tarafından yaratılan boşluk daha geniş olmalı ki, bu söylem yürüyüş kolunda da saygısız bir uygulamaya dönüşebildi. Öyle ki, sonuçta, yalnızca erkekleri alana sokmama tutumuyla yetinilmedi, tek tek erkek katılımcıların (erkek polisler hariç!) “pasaport noktasından” bireysel geçişlerine de izin çıkmadı! Bir yanda gelip geçmek isteyenlerin önüne dikilip tertip komitesinin “kesin kararını” tebliğ eden feminist gruplardan kadınlar, diğer yanda ise bu saçmalığa itiraz ederken provokasyona neden olmak da istemeyen insanların gerginliği... Çağlayan mitingi öncesindeki manzara böyleydi. Bu arada garip olan ise işin başından beri inisiyatif koyarak sürecin sorumluluğunu üstlenmek için çaba göstermeyen devrimci siyasetlerin insanlarının sağda solda homurdanıp “işlerin ne hale geldiği”nden dem vurmasıydı. Oysa bütün bunlar hiç yeni değildi ve 8 Mart günü de Mart ayının 8’inde geleceği önceden bilinen bir gündü!

8 Mart: Kadınlar İçin
Kadınlar Tarafından

Tartışmaya girişmeden önce koordinat noktalarını ortaya koymak için konu üzerine düşünceleremizi kısaca özetlemekte yarar var.
Açıkça ifade etmek gerekirse, Sosyalist Barikat, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün kutlanması sırasında miting alanının erkekler tarafından doldurulmasının tuhaf bir durum olacağını düşünmektedir. Bir işçi yürüyüşünün katılımcılarının büyük çoğunluğunun üniversite öğrencisi olması nasıl doğru değilse, 8 Mart mitinginin kendi anlamından kaymasına yol açacak bir erkek baskınlığı da doğru değildir.
Sosyalist Barikat, 8 Mart mitinglerinin tamamen devrimci ve emekçi kadınlar tarafından organize edilip yönetilmesinden ve miting bileşiminin de kesin bir biçimde kadın ağırlıklı olmasından yanadır. Bu konuda herhangi bir yasaklama getirilmesini doğru bulmamakla birlikte Sosyalist Barikat, 8 Mart mitinglerinde erkeklerin mümkün olduğunca “destek” pozisyonunda kalmasının daha uygun olduğu düşüncesindedir.
Ancak biz, her yıl sıkıcı biçimde tekrarlanan “erkeksiz miting” tartışmalarının esasen “erkeklerin varlığı-yokluğu” sorunuyla ilgili olmadığını artık biliyoruz. Yani bütün devrimci hareketler, 6 Mart akşamı oturup mitinge yalnızca kadınların katılmasına karar verseler, dünya alem biliyor ki bu, “erkeksiz miting” taraftarlarını hiç mutlu etmeyecektir. Çünkü öteden beri, Irak’ta Savaşa Hayır Koordinasyonu tartışmalarından bu yana ortaya çıkan tablo son derece açıktır: Bazı kadın gruplarının da içinde olduğu bir kesim, devrimcilerle ve onların taraftarları olan “ayaktakımı”yla bir arada olmak, aynı fotoğraf karesinde yer almak istemiyorlar. Koordinasyon’u parçalayarak Küresel BAK’ı kuranların asıl muradının da bu olduğu kimsenin gizlisi saklısı değildir, 8 Mart onganizatörlerinin derdi de budur. Onlar, uzun süredir bu mahalleden “taşınmışlardır” ve eski komşularıyla görüşüp konuşmaktan da hoşlanmamaktadırlar.
Yeni komşularından bazıları ise, örneğin DEHAP, onlar için ancak bugünkü haliyle sevimlidir! İmralı sonrasında onlar tarafından “sevilebilir” hale dönüşmüş olan Kürt hareketi, bugünkü çizgisini yarın değiştirse, manzaranın ne hale geleceği, kimin gerçekten dost kimin geçici yol arkadaşı olacağı herkesin malumudur. Sierra Maestra’da akıtılan kan, gözyaşı ve terden habersiz olarak Che’yi bir poster düzeyinde sevenler, bugün rengarenk giysileriyle fotoğraflarda pek hoş duran binlerce Kürt kadınının oraya nasıl geldiğiyle, 84 Atılımı’nı hazırlamak için yıllarca dağlarda -çoğu kez halkın desteğinden de yoksun olarak- soğuk ve açlıkla boğuşan insanların ne yaptıkları ne ettikleriyle hiç ilgili değillerdir. Kendilerine yöneltilen devrimci eleştirilere pek öfkelenip yeni ve daha “hakiki”(!) dostlar arayışına giren Kürt hareketi de aslında bu gerçeği bilmez değildir. Ama şimdilik işler böyle yürüyor ve bir süre daha bu kulvarda yürünecek gibi görünüyor.
Sorunun bir başka cephesinde ise henüz bizim mahallede oturmakla birlikte kısa sürede taşınmaya niyetli olanlar vardır. Durum bir örnekle şöyle açıklanabilir: Bazen bir düğünün bitiminden sonra bütün fotoğrafları elinize alıp baktığınızda, belli bir A kişisinin her fotoğraf karesinde mutlaka yer aldığını görürsünüz. Sağdan, soldan, köşeden, bir biçimde kareye girmiş, kafasını, kolunu, bacağını objektifin görüş alanına sokuşturmuştur. Yani sonuçta, dostumuz A’nın düğünün hatırlı adamlarıyla, kalabalık aileleriyle her karede mutlaka bir pozu vardır. Siyasette omurga yoksunluğu, biraz böyle bir şeydir. Ne pahasına olursa olsun, ama gerçekten ne pahasına olursa olsun, kalabalık güçlerle bir arada durmak! Bütün sorunları budur! Bu arada 8 Mart’ın içeriği ve anlamı zemininden kayarmış, ne gam!

Gelecek İçin Notlar...
Bu tablo üzerinde artık daha uzun boylu durmak gerekmiyor. Çünkü böyle yaptığımızda, tablonun asıl sorumlusunu gözden kaçırma ihtimali vardır.
Son derece açık... Bugünkü manzaranın gerçek sorumlusu, süreçte inisiyatif almaktan ısrarla kaçınan devrimcilerdir. 8 Mart’ı önemsemeyen, sanki bu gün proleter kadınların günü değil de Beyoğlu sosyetesine mensup grupların özel eğlencesiymiş gibi bir gönül rahatlığıyla devrimci inisiyatifi bu çevrelere devreden devrimci siyasetlerin bu manzaradan yakınmaya hakları yoktur. Her gün emekçi mahallelerinde emekçi kadınlarla yüzyüze olan, onları devrimci mücadeleye katmaya çalışan ya da en azından böyle bir iddiaya sahip olanlar, Mart’ın 8’i geldiğinde tuhaf bir basiretsizlik ve iç-güvensizlikle kenara çekilmekte, 9 Mart’ta ise “işlerin ne hale geldiğinden” yakınmaktadırlar.
Oysa aynı grupların, Şubat’ın 1’inde herhangi bir çağrıyla bir araya gelip süreci tartışmalarının ve mitingi organize etmelerinin önünde hiçbir engel yoktur ve üstelik bu, mevcut kadın gruplarınının hiçbirinin özel olarak dışlanması anlamına da gelmez. Bunun bir güç meselesi olduğu söylenebilir belki, ama aslında bu da doğru değildir; herkes pekala bilmektedir ki, bugünkü miting örgütleyicileri toplamından DEHAP’ı çıkardığınızda geriye kalan parça, devrimcilerin politik-fiziki gücüyle kıyas kabul etmeyecek kadar zayıftır. Ama gelin görün ki, devrimci güçler DEHAP ya da başkalarını tercihe zorlayacak bir alternatif yaratmak için küçük parmaklarını bile oynatmamakta kararlıdırlar.

Asıl siyasi skandal budur.
Bu böyle devam edemez.

1 Mayıs’ı kalantor sendikacılara, 8 Mart’ı Beyoğlu sakini feministlere, 1 Eylül’ü de “barışsever”lere devreden devrimci hareketler, bu tablodan yakınamazlar.
Yeniden ve son derece açık biçimde söylüyoruz: Sosyalist Barikat, özel olarak 8 Mart’tan söz ediyorsak eğer, Emekçi Kadınlar Günü’nde, mitingin kadınlardan ya da karma gruplardan, vb. oluşmasıyla ilgili bir tartışma içinde değildir. Devrimci güçlerin inisiyatifindeki bir mitinge Sosyalist Barikat okuru tek bir erkeğin bile gitmemesi mümkündür, bu bizi hiç rahatsız etmez.
Asıl sorun, mitingin içeriğidir, gerçekten emekçi kadınların katıldığı, taleplerini haykırdıkları bir zemin olmasıdır. Asıl sorun, solun üstündeki basiretsizlik perdesinin artık yırtılmasıdır.
Bu söylediklerimiz, gelecek yılın 8 Mart’ı için erken yapılmış bir platform çağrısı olarak ele alınabilir.
Ama daha önemlisi, hemen önümüzdeki 1 Mayıs’tır. Açıkçası bu konuda kapsamlı ve teferruatlı işbirliği-güçbirliği düşleri kuruyor değiliz. Ama en azından bu yıl çok basit bir şeyin yapılabileceğini düşünüyoruz: Devrimci hareketler, 1 Mayıs’tan makul bir süre önce bir araya gelebilirler ve kendi iç düzenlerini yoluna koyarak başkalarıyla olan muhataplık ilişkilerini birkaç kişilik bir temsilcilik vasıtasıyla yürütebilirler. Hiç zor değil, zor olmadığını da biliyoruz. Ama bu basit şey, geçen yıl olduğu gibi devrimcilerin sendikacıların önünde tuhaf tartışmalar yapmasının önüne geçebilecektir. Söz konusu toplantıyı yöneten sendikacının devrimcilere dönüp “valla artık bu işleri siz aranızda halledin” demesinden rahatsız olmayanlar varsa, kendi bilecekleri iştir.
Ama bu durumdan rahatsız olanlar, kolayca bir araya gelip kendi işleyişlerini düzenleyebilirler, bunun önünde bir engel yoktur.
Bir yerden başlamak gerek.
Böyle gelmiş olanın böyle gitmesini istemiyorsak eğer...




 


 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Devrimci Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Nurtepe Mah. Cemre Sk. No: 2 Kağıthane-İstanbul