Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

TARİH SAYFALARINDAN

1921
Kanunisani 28
Karadeniz
Burjuvazi
Biz
Onbeş kasap çengelinde sallanan
Onbeş kesik baş
Onbeş arkadaş
Yoldaş
Bunların sen isimlerini aklında tutma
fakat
28 Kanunisaniyi unutma!

28 Ocak 1921, Türkiye devrimci hareketinin tarihinde önemli dönemeç noktalarından biridir. Türkiye komünist hareketinin Ekim Devrimi-Kızılordu pratiği içinde yetişmiş en değerli kadrolarını kaybettiği Karadeniz katliamı, aynı zamanda aslında TKP tarihinde bir gerilemenin başlangıcı olmuştur.
10 Eylül 1920’de Bakü’de Sovyetler Birliği’nden, Anadolu’nun değişik yörelerinden ve İstanbul’dan gelen 74 delegeyle toplanan TKP’nin kuruluş kongresi, her şeyden önce o dönemde Anadolu (Yeşil Ordu, Halk İştirakiyun Fırkası) İstanbul (Türkiye İşçi Çiftçi Sosyalist Fırkası ve diğer komünist gruplar) ve Sovyetler’deki komünistler olmak üzere üç koldan gelişen komünist hareketi birleştirmek amacını güdüyordu ve bunu da büyük ölçüde başarmıştı. Bütün bu gelişmeleri bir program etrafında gerçekleştiren Kongre’nin en önemli kararlarından biri de Anadolu’da gelişen işgale karşı mücadelenin içine girme, sıcak mücadelenin orta yerine atılarak önderliğe soyunmaktı. Kongre’de yapılan konuşmalar, alınan kararlar, ortaya konulan tüzük ve program Ekim Devrimi’nin ve 3. Enternasyonal’in devrimci ruhunun damgasını taşıyordu. Örgütlü çalışmanın ağırlık merkezini Anadolu’ya kaydırma kararı alan Kongre, genel başkanlığa Mustafa Suphi’yi, genel sekreterliğe Ethem Nejat’ı ve bunlarla birlikte toplam 7 kişilik bir Merkez Komitesini seçerek tamamlandı.
Kongreden yaklaşık 4 ay sonra, 1921’in başında, Ankara ile iletişim kuran Mustafa Suphi, Ethem Nejat ve kalabalık bir komünist topluluk Türkiye’ye geçmeye karar verdi. Hedef Ankara’ya, Anadolu ayaklanmasının kalbine ulaşmaktı. Bu yüzden tarihçi M. C. Kutay’ın sözleriyle, “onları Ankara’ya sokmamak Yunanı denize dökmek kadar önemliydi!” Bu yüzden törenlerle karşılandıkları Kars’tan sonra provokasyonlar birbirini izledi. Erzurum’da kışkırtılmış halk tarafından şehre sokulmadılar. Batum üzerinden Bakü’ya geri yollanmak üzere Trabzon’a yollandılar. Yol boyu düzmece gösteriler sürdü. Trabzon yakınlarında da kayıkçılar kahyası Yahya kaptanın adamlarının saldırısına uğradılar. Şehre girmelerine izin verilmedi ve bir iskeleden bindirildikleri takayla denize açıldılar. Arkalarından yetişen Yahya kaptanın adamları silahları alınmış olan Mustafa Suphi ve ondört yoldaşını bıçak, kurşun ve süngülerle delik deşik edip denize attılar. 28 Ocak’ı 29 ‘una bağlayan gece Onbeşler, Karadeniz’e gömüldü.
Daha sonraları, Mustafa Kemal’i bu işin sorumluluğundan sıyırmak için çok demagoji yapıldı. Ancak açık gerçek, M. Kemal’in siyasal olarak bu katliamın arkasında olduğu ve muhtemelen bizzat konuyla ilgilendiğidir. Erzurumluların Suphi ve yoldaşlarını şehre sokmadığı haberi gelince ayakta alkış yapan meclis bu meclistir ve sonradan Nutuk’ta “Erzurumlular böyle bir adamın memleket dahiline girmesinden son derece rahatsız olmuşlar ve bu adam memleketimize girerse parçalarız demişler” gibi laflarla olayı yerel bir infial gibi göstermek isteyen de M. Kemal’dir. Kaldı ki, bizzat Suphi’nin telgrafıyla geleceklerinden haberdar olan, olayı Kazım Karabekir aracılığıyla adım adım izleyen de M. Kemal’dir. Aynı M. Kemal, Nutuk’ta “Bu adam Lenin’in yegane adamıdır ve Lenin Türkiye hakkında bir iş yapmadan evvel mutlaka Mustkafa Suphi ile danışır” diyecek kadar hasmının niteliklerini bilmektedir.
Sonuçta olayın faillerinden Yahla Kaptan da bir süre sonra öldürülmüş ve ortada tanık da kalmamıştır. Daha sonraları pek çok siyasi cinayette görüleceği gibi...

ETHEM NEJAT

MUSTAFA SUPHİ
1883’te Giresun’da doğdu. İstanbul’da hukuk mektebini bitirdikten sonra öğrenimini Paris’te Siyasal Bilimler Okulunda sürdürdü. Türkçülük eğilimi ile öne çıkan Milli Meşrutiyet Fırkasının gezetesi İfham’ın yazı işleri müdürü olarak çalıştı. Suphi, 1913’de Mahmut Şevket Paşa’nın öldürülmesiyle birlikte başlatılan terör dalgasından payını aldı ve Sinop’a sürüldü.
Buradan kimi arkadaşlarıyla birlikte bir balıkçı teknesiyle Karadenize açılarak Rusya’ya geçtiler. 1. Paylaşım Savaşında Osmanlı vatandaşlarıyla birlikte Mustafa Suphi de enterne edilerek Rusya’nın içlerine, önce Kaluga’ya oradanda Ural bölgesine sürüldü. Mustafa Suphi savaş esiriyken Bolşeviklerle ilişki kurdu ve Türk savaş esirleri arasında propaganda ve örgütlenme faliyetlerine koyuldu. Devrimin ertesinde Moskova’ya gelen Mustafa Suphi, Yeni Dünya dergisini çıkardı. 1918 Kasım ayında, Moskova’da Müslüman Komünistler Kongresi’ne katıldı ve burada Tüm Rusya Müslüman İşçileri Merkez Komitesi’ne seçildi. Bu komiteye bağlı Uluslararası Doğu Propaganda Dairesi Türk Seksiyonu Başkanlığını üstlendi. Mustafa Suphi, Aralık 1918’de Uluslararası Devrimciler Toplantısı’na ve Mart 1919’da III.Enternasyonel’in I. Kongresine Türkiye delegesi olarak katıldı. 1919 başında Kırım’da 75 günlük Sovyet iktidarı sırasında Beyaz Orduyla savaşan Uluslararası Doğu Alayı’nı kurdu. Denikin kuşatmasını yararak Odesa’ya çekildi. Mayıs 1920’de hareketin merkezini Bakü’ye taşıdı ve Türkiyeli komünistlerin örgütlenmesine hız verdi.
Anadolu’ya sevkedilmek üzere bir Türk Kızılordu birliği oluşturuldu. Bu adımlar atılırken Suphi, Anadolu’daki Büyük Millet Meclisyle ilişki kurmaya çalıştı. Anadolu’da örgütlenme girişimleri ve Ankara’yla haberleşme sürerken, 23 Temmuz 7 Ağustos 1920’de toplanan 3. Enternasyonal’in 2. kongresi, Şark Milletleri Kurultayı’nın toplanmasını kararlaştırdı. 1Eylül 1920’de toplanan kurultaya Doğu ülkelerinden komünist olan olmayan 1831 delege katıldı. Ve nihayet 10 Eylül 1920’de TKP’nin ilk kongresini toplama başarısını gösterdi.

 

 
 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Devrimci Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Nurtepe Mah. Cemre Sk. No: 2 Kağıthane-İstanbul