|
|
|
|
Kavramlar
Savaşında Bir Cephe:
POPÜLİZM
|
|
Türkçeye bire bir çevrildiğinde
“halkçılık” anlamına gelen popülizm, sınıfsal yaklaşıma
bağlı olarak değişik anlamlar kazanabilmektedir.
Proleter bakış açısının hakim olduğu devrimci literatürde
popülizm, halkın duygularını okşayan, onun duymak
istediklerini söyleyerek, verili bilincini daha
ileriye taşıma kaygısı gütmeden politika yapmak
anlamındaki ilkesizlik (oportünizm) olarak kullanılmaktadır.
Popülist kişi ve grupların temel kaygısı, daha çok
insanın beğenisini ve desteğini kazanmaktır. Fakat
bu uğurda, seslendiği kitlenin bilincinde hiçbir
dönüşüm yapmadan onu yanına çekmeye çalıştığı için,
aslında kendisi sözkonusu kitlenin bilinç düzeyine
inerek, “öncü”lük vasfını yitirir.
Mesela herkese eşit miktarda ücret verilmesiyle
eşitliği sağlayacağını iddia ederek toplumdaki özel
mülkiyet bilincini hiç değiştirmeden, onun üzerinden
politika yapan anarşist Proudhon, bu önkabulle üretim
araçları üzerindeki özel mülkiyeti de kabul ettiği
için, kapitalist sistemi yokedebilecek bir rotadan
tamamen sapmış oluyordu. Ama buna rağmen, bilincinde
hiçbir değişiklik yaşamadan bu yöndeki bir ajitasyona
kolayca inanıveren birçok insanı etrafında toplayabiliyordu.
Rus Narodnikleri ise Rus köylüsünün komün bilincini
komünist bir toplum için yeterli bir hareket noktası
olarak alarak yola çıkmalarına rağmen kitleselleşemeyen
popülizmin örneğini oluşturmaktan öteye geçememişlerdir.
Bu tip popülizmden başka, SSCB eksenli revizyonist
KP’lerin etkisiyle toplumsal muhalefetin odaklaşabileceği
değişik bir zemin arayışına giren Latin Amerika’da
ortaya çıkan popülist akım da sol literatürdeki
popülizm kavramına değişik bir renk katmıştır. Özellikle
Arjantin’deki Juan Peron iktidarı döneminden ve
kıtanın bütününe hakim olan İspanyol sömürgeciliğine
karşı direniş tarihinden güç alan bu akım, kimi
zaman sağa, kimi zaman sola kayan çeşitli yapılarıyla
tüm kıtayı etkileyebilmiştir.
Günümüzde oligarşinin politikacılarının dilinde
de popülizm kavramına sıkça rastlanır olmuştur.
Burada bambaşka bir anlama bürünen popülizm, iktidar
partilerinin, özellikle de yaklaşan seçim dönemlerinde
halkın ağzına “bir parmak bal çalmak” anlamında
kullanılmaktadır. Seçim dönemleri haricinde de,
patronların bakış açısından yaklaşıldığında artık
işçi-memur ücretlerine zam yapılması, tarımda taban
fiyatlarının yüksek tutulması, gübre ve mazot için
sübvansiyon uygulanması, emekçilerin emeklilik ve
kıdem tazminatı haklarında yapılacak her tür iyileştirme
“popülizm” diye lanetlenmektedir. Çünkü “bir sınıftan
almadan, bir başka sınıfa vermek mümkün değildir”.
Böylece bizim de sahiplenmediğimiz “popülizm” kavramı,
taşıdığı anlam farklılaştırılıp çarpıtılarak emekçi
halka karşı yeni bir saldırının aracı haline getirilmektedir.
Yalan ve demagojiyi kitlelerin bilincini saptırmak
için bir araç olarak kullanan egemen sınıfların
bu saldırısı da, özelleştirmeye karşı çıkan devrimcileri
“devletten yana” gibi gösteren çarpıtma kampanyası
ile aynı mekanizmaya sahiptir. Yani devrimcileri
bir açmaza düşürmeyi hedeflemektedir.
Gerillanın temel kurallarından biri “düşmanın seçtiği
alan ve koşullarda çarpışmaya girmemek”tir. Biz
de tıpkı özelleştirme konusunda olduğu gibi “popülist”likle
suçlandığımız her alanda oligarşinin seçtiği bu
anlamlandırmayı reddederek, oligarşinin niyetlerini
ortaya koymalıyız. Mahir Çayan’ın bir alıntı ile
vurguladıkları, yolumuzu aydınlatıyor: “Felsefe
halkın teori alanındaki sınıf mücadelesini temsil
eder. Neden felsefe kelimelerle dövüşür? Sınıf mücadelesinin
gerçekleri kelimeler tarafından ‘temsil edilen’,
‘fikirler’ tarafından temsil edilir. ..... Fakat
siyasi, ideolojik ve felsefi mücadelede kelimeler
aynı zamanda, silah, patlayıcı veya uyuşturucu madde
ve zehirdir. Bazen sınıf mücadelesi bir kelimenin
diğer bir kelimeye karşı mücadelesinde özetlenebilir.....
Başka kelimeler vardır ki, anlam karışıklığına yol
açarlar, ... (...) En soyut, en zor ve en uzun teorik
eserlerine kadar felsefe kelimelerle dövüşür. Yalan
kelimelere karşı, anlam karışıklığına yol açan kelimelere
karşı, doğru kelimelerden yana ‘nüanslarla’ dövüşür.
Kelimeler üzerindeki bu savaş, siyasi mücadelenin
bir parçasıdır.”(Althusser) [kısaltarak aktardık-yn.] |
|
|
|
|
|
|