“İnanın giyiminde kuşamında en ufak
bir kötüleşme yok. Ayakkabısının fiyatına, bir ay
evrak memuru çalıştırıyorum. Parfümeri dükkanı gibi,
her tarafından ayrı kokular geliyor. VIP salonunda
oturuyor. Yakasına yapışacak adamlar, orada ona
hizmet ediyor.” (Milliyet, 9 Kasım 03) Bu sözlerin
sahibi; AKP Hükümeti’nin Adalet Bakanı Cemil Çiçek’ten
başkası değil. Çiçek’in, sözettiği kişiyse, batık
(siz, “hortumlanmış” diye okuyunuz) Toprakbank’in
sahibi Halis Toprak...
Siz Adalet Bakanı’nın, medya önünde yağıp-gürlemesine
bakmayın. Görüntü böyle olmalı; zira, AK(!) Parti’nin,
“milletin temsilcisi” olarak görünmesi gerek. Böyle
yağıp-gürlemezlerse, “millet”ten nasıl oy alacaklar!
Peki, işin aslı ne, biraz da buna bakalım...
“Bozöyük Zirvesi”
Bilindiği üzere, AKP’nin seçim sloganlarından
biri de, “yolsuzlukla mücadele etme”yi içeriyor.
AKP Genel Başkanı R.Tayyip Erdoğan; seçim meydanlarında
“yolsuzlukla, hortumcularla mücadele edileceği
garantisi”ne dair inciler döktürürken, birden
yolu Bilecik/Bozöyük’e düşüyor. Eh, tesadüf bu
ya; aynı gün iki kişinin daha yolu bu şirin ilçeye
düşmüş. Birisi, hortumlanan Pamukbank’ın ve Turkcell’in
sahibi, aynı zamanda Çukurova Holding’in patronu
M. Emin Karamehmet. Diğeri de, “ayakkabısının
fiyatına bir evrak memuru çalıştırıldığı” söylenen;
hortumlanan Toprakbank’ın sahibi ve Toprak Holding’in
patronu Halis Toprak. Madem ki, Bozöyük’te tesadüfen(!)
bir araya gelindi; öyleyse seçim öncesi bir “zirve
yapmak herkesin yararına olur” denilerek, bu hortumcu
troikası toplanıyor. Banka hortumcuları Karamehmet
ve Toprak’ın isteği açık; bankalarını geri almak
ve hortum borçlarının “danası”nı (“anası”, hortumcuya
kalıyor) uygun bir ödeme takvimine bağlamak. Oy
hortumcusu Tayyip ise; bu kişilerden seçim için
yardım ve işbirliği istiyor. İşte, medyada ifade
edilen “Bozöyük Zirvesi”nin toplanmasının esas
nedeni bu... Yani, üç hortumcunun işbirliği, bu
Zirve’de kararlaştırılmış oluyor.
Ve 3 Kasım seçimlerini, hortumcuların da desteğiyle
AKP kazanınca; Zirve’de verilen sözler yerine
getiriliyor. Önce, hortumzade Karamehmet’in Pamukbank’ı
kendisine iade ediliyor ve Turkcell üzerindeki
gözetim kaldırılıyor. Ardından da, “her tarafı
parfüm kokan” Halis Ağa’nın, Toprakbank’tan hortumladığı
880 milyon doların ödeme kolaylığı sağlanmasına
geliyor. Hani şu VIP salonunda görüldüğü için,
Adalet Bakanı C.Çiçek tarafından laf edilen Halis
Toprak’tır sözü edilen. Öyle ya, Bozöyük Zirvesi’nde
hortumcu troika anlaşma yapmıştır ve seçim sonrasında
da gereği yapılacaktır. Şimdi ne gerek var Çiçek
gibi nev-i şahsına münhasır bir beyefendinin devedikeni
gibi ortalıkta laf etmesine. Kalkıp bir de; “sonuçta
simit çalan içeride, hortumcular dışarıda, gibi
bir hal ortaya çıkıyor” (Milliyet, agy) demiyor
mu, gel de ayıkla diken batıklarını.
Bankalardan hortumlanan paraların, 2003 yılı Haziran
ayı itibariyle 11 milyar 640 milyon dolar olduğu
ve bu tutarın sadece 258 milyon dolarının geri
döndüğü (Milliyet, agy) medyada yer alıyor. Şimdi
“millet”, oy verdiği AK(!) Parti’ye; “Hortumcu
troika olduktan sonra, cebimizde para mı kalır!”
diye sormaz mı...
Öyle ya, bugün bir başka sermaye grubu olan ve
dünya GSM operatörlerini de dolandırmaktan çekinmeyen
mafyazade Uzan’ların hortumlama işlemlerine çomak
sokulması, “millet düşünüldüğü” için yapılmamıştır.
Dolandırılan ABD şirketlerinin bastırması sonucu,
Uzan’ların kirli çamaşırlarının bir kısmı ortaya
dökülmüş ve IMF’nın 8.5 milyar dolarlık kredisinin
bir kısmı, kirli çamaşırların temizlenmesi için
kullanılmıştır. Eh, daha geçtiğimiz ay C.Uzan
ve C.Çiçek bir araya gelerek görüşme yaptığına
göre; bakarsınız, bir “ödeme kolaylığı”da mafyazade
hortumculara çıkıverir. Eee, burası Türkiye, meçhul
bir zamanda, meçhul bir ilçede bir başka “Zirve”
niye gerçekleşmesin! Hazır, yerel seçimler de
geliyor ki; yine oy hortumlamak gerek. Zaten,
Uzan’ların partisi “Genç Parti” de, iniş trendinde.
“Destekle AKP’yi; al İmarbank’ı, TEDAŞ’ı, Çukurova
Elektrik’i, Kepez’i vb. Bir de hortumlamaya ödeme
kolaylığı ve aklanma garantisi” verilince, gel
keyfim gel. Bu ülkede, sömürü-soygun ve zulüm
düzeni devam ettiği sürece; “oy alırım, hortumcu
kurtarırım!” şiarının gerçekleşmemesi için, hiç
bir neden yok!..
Hortumcuzadeler AKP’de
Hortumcuları korumakla mükellef AKP’nin, tarikatsever
bakanı C. Çiçek; “Bu konuda ilk görev, siyasetçiye
düşüyor, yani yolsuzlukla mücadele eden siyasetçinin
de yolsuzluğa bulaşmaması gerekiyor.” (Milliyet,
20 Kasım ‘03) sözleriyle, özünde doğru bir gerçekliğe
vurgu yapıyor, öyle ya, hem “yolsuzlukla mücadele
ediyorum” diyeceksin ve hem de, tepeden-tırnağa
yolsuzluğa bulaşacaksın. Hiç, böyle rezalet olur
mu?..
Medya önündeki konuşmalarıyla, iddialı(!) bir
“yolsuzluk karşıtı” partinin bakanıymış gibi konuşan
C. Çiçek’in, kendi partisindeki “dokunulmazlık
dosyaları”ndan haberi yok galiba! TBMM’ndeki toplam
107 “dokunulmazlık dosyası”nın büyük çoğunluğu
AK(!) Parti’ye ait. İlginçtir ki, bu dosyaların
bir çoğu ise; “görevi kötüye kullanma” ve yirmisi
de, seçilmeye engel olan suçları içeriyor. Her
neyse, hortumcuların koruyucu ve kollayıcısı AKP’nin,
Meclis’teki “dokunulmazlık dosyaları”na kısaca
bir göz atalım ve bu partinin “AK” mı, yoksa “kara”
mı bir parti olduğu ortaya çıksın!
İşte, birçoğu parti yönetiminde yer alan ve bazıları
hakkında birden fazla “dosya” bulunan AKP’li bazı
milletvekili ve bakanların “suç dosyaları”:
l Dışişleri Bakanı
Abdullah Gül ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu;
“özel evrakta sahtecilikle Siyasi Partiler Yasası’na
muhalefet.”
l Akif Gülle; “Devlet
İhale Yasası’na muhalefet.”
l Mustafa Açıkalın,
Adem Baştürk, İdris Naim Şahin, Zülfi Demirbağ,
Selami Uzun ve Mustafa Ilıcalı; “ihaleye fesat
karıştırmak-emniyeti suistimal.”
l Adem Baştürk,
Nevzat Pakdil, Mustafa Açıkalın ve Hüseyin Beşli;
“Nitelikli zimmet.”
l Mehmet Sekmen;
“Bir kısım kooperatiflere usulsüz arsa tahsil
etmek.”
l Mahfuz Güler;
“Görevi kötüye kullanmak, resmi ve özel evrakta
sahtecilik.”
Biraz önce de belirttiğimiz gibi, bu suçların
bir kısmı, seçilmeye engel teşkil ediyor. Siyasi
Partiler Yasası’na göre; affa uğramış olsalar
bile “zimmet, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,
sahtecilik, inancı kötüye kullanma vb. yüz kızartıcı
suçlarla ... kaçakçılık suçları, resmi ihale ve
alım satımlara fesat karıştırma veya devlet suçlarını
[sırlarını olmasın] açığa vurma suçlarından biriyle
mahkum olanlar” kesinlikle milletvekili seçilemiyor.
(Radikal, 30 Kasım 2003) Görüldüğü üzere, “dokunulmazlık
dosyaları” ortadan kalktığında ve gerçekten de
“adil bir yargılama” yapılmış olursa; şu an hükümette
bakanlık yapan ve AK(!) bir milletvekili olan
zat-ı muhteremlerin bir çoğunun Meclis’ten kovulmakla
kalmayıp, uygun bir “vekil tipi mapus”a girmeleri
gerekiyor. Ama, burası Türkiye! Nerde görülmüş
hortumcuzade partilerin vekillerinin “damlarda
çürütülmesi”. Eh, artık bay Çiçek’in deyişiyle;
“yolsuzlukla mücadele eden siyasetçinin de yolsuzluğa
bulaşmadığı” bir Türkiye kurulursa, o zaman gerçekten
de “hortumcuzade”lerin bırakalım vekillik yapmalarını,
sokak temizliğine bile bulaştırılmayacağına tanık
olunacaktır. Ola ki, toplayacakları çöp için,
kişisel menfaat sağlayabilirler! Peki, hortumcuzade
düzen partilerinin olmadığı bir Türkiye kurulur
mu? Niye kurulmasın! Üretenlerin gerçekten de
yönettiği ve paylaşımın, dayanışmanın “burjuvazinin
dar ufuklarını aştığı” bir Türkiye kurulsun, bak
gör o zaman “hortumculuk, zimmet, sahtecilik,
‘üçkağıt zirveleri’ vs ihaleye fesat karıştırmak,
görevi suistimal” suçları işlenebiliyor mu?
Herkesin ürettiği kadar tükettiği ve yöneticilerin
halk oylarıyla saçilip aynı şekilde geri çekilebildiği
bir Türkiye’yi Devrimci Kurtuluş kavgamızda savaşarak
kazanacağız.
|