11 Kasım 1887, 1 Mayıs gününü bize armağan edenlerin
idam sehpasına çıkarıldığı gündür.
ABD’de sekiz saatlik işgünü için ilk örgütlenmeler,
1863’te başladı ve üç yıl içinde bütün ülkeyi
kapsamayı başardı.
1864’te kurulan Birinci Enternasyonal (Uluslararsı
İşçi Birliği) ise, sekiz saatlik işgününü temel
amaçlarından biri olarak saptadı.
1886 1 Mayıs’ına doğru, sendikalar tarafından
artık daha aktif olunması gerekliliği benimsenmişti.
1 Mayıs Chicago.., 100 bini aşkın gösterici sokaklarda.
50 bin işçi grevde. Kentte yaşam durdurulmuş.
Hiçbir işyeri çalışmıyor. Değişik milliyetlerden,
değişik ırklardan, bütün işkollarından kadın ve
erkek emekçiler, Chicago sokaklarını coşkuyla
teslim almış durumda.
3 Mayıs’ta hala işçiler sokakta ve grevde... En
önde yine kadınlar yürüyor. Gazeteler bu kadınlar
için “Bağıran Amozonlar” terimini kullanıyorlar.
Grevlere, değişik kentlerden giderek yeni katılımlar
oluyor. Yine 3 Mayıs günü, altı bin işçinin bulunduğu
bir miting alanında, A. Spies konuşmacıdır. Spies’in
konuşması bitmek üzereyken, polis kalabalığa ateş
açar. Dört işci ölür, çok sayıda işçi yaralanır.
Katliamı protesto etmek için ertesi gün Haymarket
Alanı’nda bir miting düzenlenmesi karalaştırılır.
Estirilen terör nedeniyle mitinge katılım az olur.
Yaklaşık üç bin işçi oradadır. Son konuşmacı da
sözlerini bitirmek üzereyken, Belediye Başkanı
polisi arayarak durumun normal olduğunu polislerin
çekilmesi gerektiğini, mitingin biteceğini söyler.
Fakat bir yüzbaşı, tam da bu çağrıdan sonra, işçi
gibi giydirdiği polislerle miting alanına gelir
ve mitingin dağıtılması emrini verir. Alanda o
sırada sadece iki-üç yüz civarında işçi kalmıştır.
Gelen polislerin sayısı iki yüzdür ve işçileri
kuşatırlar. Bu arada, bir provakatör, polislerin
üzerine bomba atar ve bir polis ölür, bir çoğu
yaralanır.
Hemen sıkıyönetim ilan edilir ve işçi liderleri
hedef gösterilerek tutuklanmaları istenir. Sonuç
olarak sekiz anarşist işçi önderi, Albert Parsons,
August Spies, Samuel Fielden, Michael Schwab,
Adolph Fisher, George Engel, Louis Lingg, Oscar
Neebe tutuklanır.
Bu sekiz kişinin büyük çoğunluğu, o akşam Haymarket
Alanı’nda değillerdir. Fakat eylemlilikler içinde
lider durumunda olmaları dolayısıyla hedef seçilmişlerdir.
Haymarket sanıklarından sadece Albert Parsons
yakalanmamıştır ama duruşma esnasında: “Yoldaşlarımla
beraber yargılanmak için huzurunuzdayım” diyerek
duruşma salonuna girer. Jürinin oluşturulma süreci,
davanın sonucunu baştan tayin etmişti. Jüri, öldürülen
polis memurunun yakınlarından, iş adamlarından
ve sosyalizm düşmanlarından oluşturulmuştu. Sanıkların
hepsi bombayı atmakla ve cinayet işlemekle suçlanıyordu.
Savcı diyordu ki: “Sayın jüri üyeleri; bu sanıkları
mahkum edin. İbret olsun diye teşhir edin. Onları
asın ve kurumlarımızı, toplumumuzu kurtarın.”
Ve sanıkların son sözleri, onların korkusuz, onurlu
birer işçi önderi olduğunu kanıtlıyordu.
Spies: “Bu mahkemede bir sınıfın temsilcisi olarak
diğer bir sınıfın temsilcisine hitap ediyorum”
diye başladığı konuşmasını saatlerce sürdürdü.
“Bizi asarak işçi hareketini, milyonları, yoksulluk
içinde çalışan milyonlarca kişiyi kendisine çeken
bir hareketi yok edeceğinize inanıyorsanız, durmayın
bizi asın! Burada bir kıvılcımı yok edeceksiniz
ama orada, önünüzde ve arkanızda, her yerde başka
kıvılcımlar çakacaktır. Bu, içten içe yanan bir
ateş. Bu ateşi söndüremezsiniz” dedi.
Bu işçi önderleriyle dayanışmak için İngiltere,
Fransa, Hollanda, Rusya, İtalya ve İspanya’da
onbinlerce işçinin katıldığı mitingler yapıldı.
Onların savunmaları için bir fon oluşturuldu ve
dünya işçileri ücretleriyle bu fona katkıda bulundular.
Herşeye rağmen işçi sınıfı tarihine Kara Cuma
diye geçecek olan 11 Kasım 1887’de, Parsons, Engel,
Spies ve Fisher idam edildiler. İdamdan bir gün
önce vali, Fielden ve Schwab’ın cezalarını ömür
boyu hapse çevirmişti. İdam cezası almayan Louis
Lingg ise, hücresinde dinamitle parçalanmış olarak
bulundu.
Birkaç yıl sonra “Chicago şehitlerinin suçsuzluğu
kanıtlandı” ve onlar için bir anıt mezar yaptırıldı.
Haymarket anıtı, ilk 1 Mayıs şehitlerinin üzerinde,
yere düşmüş bir işçinin başına defne koyan kadın
figürüyle yükseliyor.
AUGUST
SPİES
"Öyle bir zaman gelecek ki; bizim suskunluğumuz,
sizin bugün ipe çektiğiniz seslerden daha
güçlü olacaktır!"
"(...) Bu mahkemenin önünde ve devletin
temsil etmesi gereken halkın önünde, Eyalet
Başsavcısını ve Chicago Polis Müdürünü uydurma
bir dava tezgahlamakla suçluyorum..."
ALBERT
PARSONS
"(...) Bu ülkenin yasalarına karşı
gelmedim. Ne ben, ne de arkadaşlarım Amerikan
vatandaşlarının herhangi bir yasal hakkını
ihlal etmedik. Konuşma özgürlüğüne, basın
özgürlüğüne, toplanma özgürlüğüne tecavüz
edilmeyeceği hakkını savunuyoruz. Anayasanın
tanıdığı öz savunma hakkını savunuyoruz;
ve Amerikan halkının çok pahalıya kazandığı
bu haklarının ellerinden alınmasına karşı
çıkıyoruz. Ama iddia makamı, yedi adama
ölüm cezası istemekle zaferi kazandığını
sanıyor (...)"
GEORGE
ENGEL
"Hakları yalnız imtiyazlı olanlara
göre ayarlayan ve işçilere hiç hak tanımayan
hükümete karşı kim saygı duyabilir? Böyle
bir hükümete saygım yok benim..."
LOUIS
LINGG
"(...) Sizi tanımıyorum! Sizin yasalarınızı,
nizamınızı, kuvvete dayanan yetkinizi tanımıyorum!
Bu yüzden asın beni!"
ADOLPH FISHER
"(...) Ölüme mahkum edilmemi protesto
ediyorum, çünkü cinayet işlemedim. Ancak
fikirlerimden dolayı öleceksem, bir sözüm
yok..."
|
|