Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

Çev. G. Alsancak

Bolivya üzerine yazılarıyla tanınan araştırmacı Justin Podur’un Zmag’da yayınlanan bu özet yazısını Bolivya olaylarının kavranması açısından önemli
buluyoruz.

Bolivya’da neler oluyor?
Kitlesel bir halk hareketi, başkan Gonzalo Sanchez de Lozada’nın ve savunma bakanını da içeren birkaç bakanın istifasını talep ediyor. 16 Ekim’de binlerce gösterici Bolivya’nın başkenti La Paz’daki ana meydanı işgal etti. Tanklar ve siperlerle korunan başkanlık sarayı göstericilerce çevrildi.
Bolivya nüfusunun dörtte birini oluşturan yerli grup Aymara köylülerinin temelini oluşturduğu halk hareketi, 700 bin nüfuslu bir Aymara şehri olan El Alto’ya dayalı olarak şiddet içermeyen bir eylem biçiminde yükseldi. Fakat Bolivya konusunda uzman bir araştırmacı olan Forrest Hylton’a göre hareket, “Upper Miraflores’in yamaç komşuları, Munaypata, Villa Victoria, Villa Del Carmen, Villa Fatima ve Cemetery of La Paz’a doğru yayılıyor.”
Eylül’de hareket büyüdü, Hylton’un sözleriyle, “kırdan ve kentten öğretmenler; öğretmen olmak için çalışan öğrenciler; her kademeden asker aileleri; emekli madenciler; Aymara köylü liderleri; köyler arası kamyoncular; El Alto’dan üniversite öğrencileri; Bolivya İşçileri Merkezi (COB); hepsi grevdeydi, bir kısmı açlık grevinde. Sektörel taleplerine ek olarak, her organizasyon Bolivya doğalgazları üzerinde ulusal egemenlik ve FTAA’nın reddini istiyorlardı. Birçoğu Sanchez de Lozada ile onun acımasız bakanları, Yerko Kukoç ve Savunma Bakanı Carlos de Berzain’in (20 Eylül’de Warisata’da, barikat yüzünden 5 gün mahsur kalan birkaç yüz turistin tahliyesi için hareket eden devlet güçleri tarafından Aymara topluluğu üyesi 6 kişi -8 yaşındaki Marlene Nancy Rojas Ramos dahil- onun emriyle katledilmişti) istifasını talep ediyor. Katliam, Gazın Savunulması İçin Ulusal Koordinasyon’un 30 bin kişiyi Cochabamba’da, 50 bin kişiyi de başkent La Paz’da harekete geçirmesinin ertesi günü gerçekleşti. Helikopterler ve uçaklar kullanan devlet terörüne yanıt olarak ellerinde yetersiz silahları olmasına rağmen stratejik yerlerde mevzilenmiş Aymara topluluğu militanları, ordu ve polisi Warisata, Sorata ve Achacachi’nin dışına sürdü. Hareket, Başkan’ın istifasına ek olarak, yeni bir Seçmen Meclisi’nin oluşturulması ve özelleştirme ile yabancı yatırım yasalarının iptalini de talep ediyordu.
Hareket korkunç bir baskıyla karşılaştı. Eylül sonlarında bir katliam ve geçtiğimiz hafta güvenlik güçleri ve polis tarafından öldürülen düzinelerce insan. Geçtiğimiz ay 60 kadar insan öldürüldü, yüzlercesi de yaralı; Nerdeyse hepsi de güvenlik güçlerinin mermisiyle yaralandı.

Şimdiki krizin gerçek nedenleri neler?
Kriz “Gaz Savaşı” olarak adlandırılıyor. Hükümetin, Repsol/YPF SA, British Gas (İng.), Pan American Energy, BP PLC (İng.) ve Bridas Corporation (Arjantin)’i içeren çok uluslu şirketlerin oluşturduğu konsorsiyum tarafından yürütülen 5,2 milyar dolarlık doğalgaz boru hattı projesiyle kriz başladı. Bu projeyle Bolivya’nın doğalgazının Şili üzerinden ABD’ye ihracı planlanıyordu.
Şili’ye karşı var olan toplumsal tepki (Bolivya 1880’de Şili’yle yaptığı savaşta denize ulaşan yollarını kaybetti) ve Şili limanının gaz ihracı için kullanılma ihtimali konusu egemen medyada çok işlense de hareketin kendi öz iradesiyle ortaya koyduğu amaçları bu çeşit bir milliyetçiliğin çok daha ötesinde. Analist Tom Kruse’un sözleriyle:
“Bolivya inanılmaz doğalgaz rezervlerine sahip. Bununla birlikte gazın nasıl sömürüleceği, ve kârın kime gideceği Bolivya’daki politik ortamı kızıştıran sorunlar: Bolivya doğal kaynaklarının ihracatı üç döneminden geçti: 19. Yüzyıl boyunca gümüş, daha sonra kauçuk ve nitrat, 20 yüzyılda da kalay. Bu ihracat dönemleri hiçbir zaman başarılı, üretken, ve toplumcu bir temele dayanmadı. Tam tersine, Bolivya Latin Amerika’daki en başarısız ve adaletsiz toplumlardan biri. Bolivya’lıların haklı olarak sorduğu soru: “Bu doğal kaynakların ihracı önümüzdeki dönemde nasıl gerçek bir gelişmeye yol açacak?””
Kruse’un belirttiğine göre, doğalgaz Bolivya’nın en önemli kaynağı. Fakat özelleştirme ve hükümetin özel yatırım yasaları yüzünden, ülke bu kaynaktan çok az yararlanıyor. Brezilya’ya 1,2 milyar dolarlık doğalgaz ihracatı Bolivya hükümetine 90 milyon dolar gelir getiriyor. ABD’ye yapılacak gaz satışı biraz daha fazlasını getirecek.
Başkan Gonzalo Sanchez de Lozada (“Goni” olarak da bilinir) doğalgaz projesini erteledi ve sorun hakkında bir referandumu kabul edeceğini açıkladı. Fakat katliamların ardından, halk hareketi, referandumla yetinmeyerek başkanın istifasını da talep etmeye başladı.

Tarihsel nedenler neler?
Şimdiki çatışma 2003 Ocak-Şubat’ında başlayan kitle hareketinin devamıdır. O sıralarda, köylülerden oluşan bir hareket özelleştirmenin durdurulmasını, tekrar ulusallaştırmayı, Amerikan Serbest Ticaret Bölgesi’nin tanınmamasını ve koka üretimi yasağının kaldırılmasını talep etti. Güvenlik güçleri neredeyse bölündü (şimdi olduğu gibi), ama sonunda hükümetle birlikte hareket etmeyi seçti; 20 ölü ve çok daha fazla yaralıyla hareketi bastırdı.
Haziran 2002’de yapılan seçimler Bolivya’yı şimdiki krizin eşiğine getirdi. Bu seçimlerde Chapare Bölgesi’nin koka yetiştiricilerinin bir temsilcisi olan Evo Morales’in liderliğindeki yeni bir parti, Movimiento el Socialismo (MAS), neredeyse seçimi kazanıyordu. MAS, özelleştirme ve küresel ticarete karşı güçlü birer muhalif olan işçi ve köylü sendikalarını içeren bir toplumsal hareketler koalisyonu.
Seçimlerin sonucunda, 625 bin oyla (kayıtlı seçmenlerin %22.46’sı), Goni’nin Movimiento Nacional Revolucionaria (MNR)’si başka partilerle bir azınlık hükümeti kurma hakkı kazandı. ABD elçiliğinin şirketlere Morales’in MAS’ının seçimi kazanması halinde misilleme yapacağı yönündeki sert uyarılarının ardından MAS 580 bin (%20.94) oy aldı.
Azınlık hükümetine ve zayıf desteğine rağmen Goni, kendi seçimini ve arkasındaki Amerika desteğini saldırgan bir noliberazilm ve uyuşturucu savaşının sözcüsü olarak ortaya koydu. Yukarda bahsedilen toplumsal hareketlerin koa-lisyonu, MAS, hüzünlü bir zafer kazandı, Goni’nin programına karşı örgütlenmek için iyi bir konumdaydı.
Bolivya 1999-2000’de Cochabamba’daki suyun özelleştirilmesini durdurmayı başaran olağanüstü güçlü ve esnek halk hareketlerinin yatağıdır.
Ülkenin 1985’teki neoliberal “açılımı” da önemli. Başkan Victor Paz Estensorro enflasyonu durdurmak için ünlü 21.060 sayılı resmi emri geçirdi. Yapısal Uyum sürecinin başlaması ve ülkenin iktisadi durgunluğa dalması ile enflasyonun durdurulması sağlandı. Zamanın temel ulusal gelir kaynağı, kalay madenleri, topluma hiçbir yararı olmaksızın çok uluslu şirketlere çok düşük fiyatlarla satıldı. Ulusal ekonomi ve onun sosyal refah programlarına dayalı devlet kurumları özelleştirildi.
Paz Estensorro, madenlerin ulusallaştırıldığı, ulusal sendika merkezinin kurulduğu, evrensel oy hakkının yasalaştırıldığı 1952-1964 devrimci sürecinin başkanlarından biriydi. Onun başkanlığını yaptığı hükümetin onayladığı toplumsal ilerleme programlarının yine onun başkanlığında kaldırılması ironiktir.
1964-1982 yılları arasında, sadece kısa süren sivil yönetim dönemleri haricinde, Bolivya baskıcı askeri diktatörlüklerle yönetildi. Yerli köylü çoğunluğunun oluşturduğu örgütlü ve genellikle muhalif emekçi talepleri bastırıldı, ama bu güçlü sosyal kesimler hiçbir zaman tamamen ortadan kaldırılamadı. Özellikle tarihsel olarak dışlanmış ve bugün dışlanmayı reddeden yerlilerin yükselen beklentileri bugün Bolivya’yı anlamada önemli bir arkaplan oluşturuyor.

Temel aktörler kimler? Onların çıkarları ve talepleri neler?
Bir yanda yukarda bileşenleri ve talepleri tanımlanan toplumsal hareketler var. Sadece parlamentodaki MAS’tan aldıkları güçlü destek yok. Aynı zamanda başkan yardımcısı da şiddet rejiminden vazgeçti.
Goni, çeşitli madenler, ticaret kazançları ve Bolivya siyasetinin uzun öyküsüyle (93-97 arasında başkan, örneğin, çeşitli özelleştirmelere başkanlık ediyor) bir multi-miyoner. Koyu bir Amerikan aksanıyla İspanyolca konuşmasıyla ünlü ve “gringo” olarak tanınıyor.
Goni’nin rejiminin destekleri egemen medya, ABD ve devletin baskıcı güvenlik güçleri. Forrest Hylton’a göre orta sınıf bile rejimin şiddetini yanlış bularak tanımamaya, karşısında yer almaya başlıyor: “Bir orta sınıf muhalefetinin oluşması dengeleri, çelişkinin merkez üssü olan Aymara köylülüğünün ve işçi sınıfının lehine çevirecek yeni ve sevindirici bir gelişmedir.”
Hylton bu açmazdan çıkmanın iki yolu olduğunu öne sürüyor. İlkinin düşüncesi bile korkunç: “Sanchez de Lozada NFR (Nueva Fuerza Republicana, 2002’de seçimlerde 3. gelen ve Goni’nin koalisyonunda yer alan sağcı parti) lideri Manfred Reyes Villa ile görüşüyor. Reyes Villa’nın desteğini sağlarsa, Sanchez de Lozada büyük ihtimalle bir Baskıcı Kuşatma Devleti ilan edecek. Başkan ve onun yakın müttefikleri üçyüz ya da dörtyüz muhalif lider, entelektüel, öğrencinin öldürülmesi ve bin-binikiyüz arasında tutuklama ile ülkeyi pasifleştirebileceklerini hesaplıyorlar. Her ne kadar dört ABD askeri yetkilisi bu temelde çalışmalar yürütse de, binlerce asker Beni’nin doğu ovaları Santa Cruz ve Pando’ya aksa da ve yüksek askeri yetkililer 13 Ekimde Sanchez de Lozada’nın desteğiyle bir bildiri yayınlasa da bu büyük boyutlardaki katliamlar bir Pinochet kadar olamaz. Çünkü bazı yüksek askeri yetkililer, toplumsal taleplerin demokratik doğasını ve savunma bakanı Carlos Sanchez Berzain’e diş bilenmesini tanımasını anlıyorlar.
Tutuklamalar ve kitle ölümlerini getirecek bir Baskıcı Kuşatma Devleti, silahsız Altenus’un savaş feryatlarının -”şimdi elbette ki iç savaş”- gerçekleştiği noktada kolayca orduyu bölebilir.” İkinci olarak “çok geç olmadan, muhalif hareketi de arkasına alarak, başkan yardımcısı Carlos Mesa, Sanchez de Lozada’nın istifası ile özelleştirmeyi, çok uluslu yatırımları ve Anayasa Meclisi’ni düzenleyen kanunların iptali talebiyle parlementoyu olağanüstü toplantıya çağıracak. MNR’yi güçlendiren ilk ulusal devrimden 51 yıl sonra, Bolivya MNR’yi sonsuza dek gömeceği bir diğer devrime hazır.”

ABD’nin rolü nedir?
ABD, IMF’nin ekonomik reçetelerini ve Birleşmiş Milletler’in uyuşturucu politikalarını tüm kalbiyle kabul eden Goni’yi destekliyor. Devlet sözcüsü Richard Boucher “Amerika’nın, anayasal düzenin bölünmesine hoşgörü göstermeyeceğini ve demokratik olmayan araçlarla oluşturulmuş bir rejimi desteklemeyeceğini” söyledi.
Bu, 2002 Nisan’ında Venezuela başkanı Chavez’e karşı askeri darbeyi onaylayan ABD tavrından oldukça uzakta. O sıralarda Venezuela’lı muhalifler birkaç Chavez taraftarını vurmuşlardı ve Chavez’in bu ölümlerden sorumlu olduğu için istifa etmesi gerektiğini savunmuşlardı. ABD Venezuela muhalefetinin iddiasını yineledi ve aslında bir askeri darbeyi meşrulaştırdı.
Ama Goni’nin rejimi, Chavez’in rejiminin açık delil olmaksızın suçlandığı şeyden ötürü apaçık suçluyken, ABD “demokratik olmayan araçlarla oluşturulmuş bir rejimi desteklemeyeceklerinde” ısrar ediyor. Aynı zamanda, Hylton’un belirttiği gibi, ABD yetkilileri bölgedeki baskının yönetilmesine de yardım ediyorlar.
ABD’nin uyuşturucu politikaları Bolivya’nın kaynama noktasına gelmesine yardım etti. Koka yaprağı, besleyici değeri yüzünden yüzyıllardır Andean bölgesi boyunca ve Bolivya’da anahtar üründür. Madenlerin sömürüldüğü yüzyıllar boyunca koka yaprağı çiğnemek, yüksek rakımlı tepelerde çalışan işçiler için yaşamsal önem taşıyordu.
Neoliberal açılımdan sonra, koka, köylülerin hayatlarını kazanmalarını sağlayan tek ürün oldu -diğer ürünler piyasada ekonomik değer getirmedi ve daha fazla fiyat desteği yoktu.
Bir “Foreign Policy in Focus” dergisi haberi ABD’nin koka çiftliklerini ortadan kaldırma politikasıyla ilgili olarak “bir taraftan ülkenin ekonomisini alternatifler sağlamadan katlederken, Chapare koka yetiştirme bölgesinde hızla artan askeri bir varlığa sahip oluyor ve yerli halka karşı bile yaygın taciz, işkence ve ölüm saçıyor” diye yazıyor.
Koka yetiştiricilerinin direnişi, Bolivya’da bir “başarı”ydı: birçok koka ürünü Bolivya’dan Kolombiya’ya sürüldü. Bolivya köylüleri, hiçbir geçim araçları ve kaynakları kalmamış ama örgütlenmiş bir şekilde terkedilmişken ve üstelik uyuşturucu tüketimi ya da ABD sömürüsüyle ilgili sezilebilir bir etki yokken şimdi Kolombiya köylüleri ABD’nin uyuşturucu savaşıyla “temizleniyorlar”.
Ayrıca, tarihsel olarak, ABD; aralarında Jerry Meldon tarafından ABD ile bağlantıları ve fevkalade kariyeri bir öyküde detaylı olarak anlatılan Hugo Banzer’in de bulunduğu Bolivya’nın en baskıcı diktatörlerinden bazılarını Americas School’da (CIA’nın özellikle Latin Amerikalı karşı-devrimcileri eğitmek için kurduğu özel bir okul- çn) yetiştirdi.
ABD’nin bölgedeki yatırımları, Kolombiya ve Ekvador eksenli olarak, Bolivya’daki gibi toplumsal hareketleri ve Venezuela’daki gibi rejimleri hedef alarak yükseliyor.

IMF’nin Rolü Nedir?
Aslında çelişki, özünde, IMF’nin yazılı emrindeki küresel ticaret sorunuyla ilgili. IMF’nin yapısal uyum programları, kamu hizmetlerinde kısıtlama talepleri, özelleştirmeleri ve insanları işsiz bırakan iktisadi durgunluk politikaları ülkeyi krizin eşiğine getiren en önemli olgulardır. Bolivya’daki yoksulluktan %70 oranında neoliberalizm sorumludur. Doğalgaz ihracatı projesi de IMF tarafından teşvik edildi.
Bolivya’daki toplumsal hareketin çabaları IMF, Çokuluslu şirketler ve ABD gibi güçlerin kontrolüne karşı kendi kaderlerine sahip çıkmak için.

Bolivya’nın yapısı nasıldır?
Bolivya 8.5 milyon nüfusa sahip. %23 Aymara ve %27 Quechua’yla Bolivya’da yerliler çoğunlukta. Zengin kaynaklarına rağmen kimi düşük insani gelişim göstergeleriyle Latin Amerika’nın en yoksul ülkelerinden biri. Neoliberalizm, işsizlik ve kısıtlanmış sosyal güvencelerle harabeye çevrilmiş bu ülkede devlet sektörünü ortadan kaldırarak, iş imkanlarını azaltarak bu yoksulluğa çare olamadı.

Dışardaki insanlar ne yapabilirler?
Eğer bir çözüm bulunmazsa, kriz korkunç bir baskıyla sonlandırılacak. ABD sonunda Goni’yi geri getirmeye kararlı görünüyor, fakat o artık gözden düştü. Bu uluslararası ilgi ve dayanışmanın değiştirebileceği bir durum. Hatırı sayılır miktarda ABD vatandaşı, ABD hükümetine yönelik mektuplu bir imza kampanyası düzenlediler.
Kolombiya’daki yerli aktivistler ve bölgenin diğer yerlerindeki hareketler Bolivyalı direnişçilerle dayanışma eylemleri düzenliyor.
Bilindiği gibi, egemen medya bu inanılmaz derecede önemli olaylara hiç ilgi göstermiyor. Bu sessizliği kırmak ve dinamik güçlerle iletişim kurmak, 1999-2000’in “su savaşları”ndaki gibi, can alıcı önem taşıyor.

 
 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Devrimci Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Nurtepe Mah. Cemre Sk. No: 2 Kağıthane-İstanbul