“Terörist faaliyetler artıyor. Irak, terörizme
kaynaklık yapar hale gelirse bizi yakından ilgilendirir.
Birçok organizasyonlar olduğunu biliyoruz. Derhal
bizimkilerle temaslar başlıyor. Birinin başarısı
diğerini cesaretlendiriyor. Çok karmaşık bir etkileşim
içinde oluyor. Yani Irak’ta bir istikrarsızlık
çok rahat bir şekilde Türkiye’yi de etkisi altına
alacak...” Genelkurmay Başkanı’nın 9.11.2003 tarihli
Radikal gazetesinde yer alan bu sözleri bir gerçekliğin
egemenler cephesindeki yansımasını ifade ediyor.
Yaşadığımız toprakların, Ortadoğu gerçekliğinin
tipik bir yansıması olan bu durum, hemen her mitingte
solunan atmosferi de açıklıyor. Tıpkı geçmişteki
Filistin, Kürt direnişinde olduğu gibi bugünkü
Irak direnişi de Ortadoğu’nun ezilen halklarındaki
kurtuluş umudunu besliyor. Ortadoğu devrimci çemberi
yaklaşımının altyapısını oluşturan bu etkileşim,
henüz asıl dinamikleriyle buluşabilmiş olmamasına
rağmen barındırdığı potansiyeli her fırsatta ortaya
koyuyor. Irak’taki direniş güçlerini beğenelim,
beğenmeyelim bu durum soluduğumuz hava kadar gerçek.
İşte böylesi bir atmosferde, Sosyalist Barikat’ın
17. sayısı ile yine birlikteyiz. Bu sayımızda
uluslararası ilişkiler ve bu ilişkilerin yaşadığı
evrim üzerine kapsamlı bir değerlendirmemizin
ilk bölümünü bulacaksınız. Sosyalist Barikat’ın
çıkışından bu yana sürmekte olan Devrimci Yenilenme,
İşçi Sınıfının Değişen Yapısı, Postmodernizm,
Devlet, Ulusal Sorun ve diğer başlıklarla bir
ölçüde açımlamaya çalıştığımız sürecin bir diğer
boyutunu ele aldık bu sayımızda da. Bu sürecin
günlük hayattaki yansımalarına dair, TEKEL’in
özelleştirilmesine, özel emeklilik sistemine,
kamu reformuna, gecekondulara dair yazılar da
bu sayımızın sayfalarını dolduruyor. Postmodernizmin
tamamen unutturma çabalarına rağmen belleksizliğin
insanı insanlığından uzaklaştıran bir olgu olarak
kavrıyoruz. Ve bizi insanal gelişimimizin şu anki
aşamasına getiren tarihimizi büyük bir kıskançlıkla
sahiplenişimizin ifadesi olarak, her 1 Mayıs’ta
yeryüzündeki tüm emekçilerin kavga gününü bize
armağan eden şehitlerimizi bir kez daha andık.
Yine aynı tarih bilinciyle Ekim Devrimi’nin ayrıntılarına
“resmi tarih” bakış açısının ötesine geçebilen
bir kitabın tanıtımına sayfalarımızda yer verdik.
Irak’taki direniş, iftar çadırlarının önünde uzayan
yoksul insan kuyrukları, “her türden toplum mühendisliği
denemesi iflasla sonuçlanmıştır” diye postmodern
teorileri piyasaya sürdükten sonra milyonlarca
yoksul tütün köylüsünün kaderini belirleyecek
kararları alanlar... yaşadığımız gerçekliğin sadece
birkaç boyutunu görmek bile önümüze birçok görev
koyuyor. Daha da fazlasına talibiz, çünkü düşlerimizin
sonsuzluğu, sınır bilmiyor.
18. sayımızda buluşmak üzere...
|