Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

K. Arif Karadeniz

Kimyasal-biyolojik vb. nitelikteki “kitle imha silahları”nı üreterek, komşuları ve tüm dünya için “tehlike” saçtığı iddiasıyla, ABD-İngiliz emperyalizminin işgaline uğrayan Irak’ta, sular bir türlü durulmuyor. Emperyalist işgal güçlerine, hergün ortalama 25 saldırı düzenlendiği ve en az iki-üç ABD askerinin öldüğü ülkede, artık daha kapsamlı askeri saldırılar düzenleniyor. Öyleki, bir günde bazen 40’tan fazla insanın yaşamını yitirdiği saldırılar, ABD ve İngiliz emperyalizmini kara kara düşündürüyor. ABD, Irak’ta yeni bir bataklığa saplanıyor...

Direnişçiler ABD’ye Meydan Okuyor!
ABD işgal güçlerine, hergün onlarca silahlı ve bombalı-roketli saldırı düzenlenen Irak’ta, direniş güçleri adeta ABD’ye meydan okuyor. Felluce, Tıkrit ve başkent Bağdat’ta, özellikle Saddam dışı güçlerce düzenlenen bu eylemlerde, birçok ABD’li asker ve subayın ölmesinin yanısıra, CIA’nın Irak’taki merkezi, Savunma Bakan Yardımcısı P. Wolfowitz’in kaldığı otel ve ABD’li askerleri taşıyan bir helikopter de bu saldırılardan nasibini aldı.
Son dönemde ABD’ye yönelik olarak gerçekleştirilen saldırıların birkaçına kısaca değinelim.
*Ekim ayı ortasında, CIA’nın Bağdat’taki merkez karargahı olduğu bilinen “Bağdat Oteli”ne yönelik bombalı intihar saldırısında, altı kişi öldü ve onlarca kişi yaralandı. Bu saldırıda, Irak Geçici Hükümet Konseyi üyesi, Muvafak El Rabii de, elinden yaralandı.
*26 Ekim sabaha karşı, ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz’in Bağdat’ta kaldığı “El Raşid Oteli”ne yönelik roketli saldırıda, bir ABD’li albay öldü ve 11’i Amerikalı olmak üzere toplam 17 kişi yaralandı.
*Irak’ta ramazanın ilk günü olan 27 Ekim’de de, saldırılar artarak sürdü. Başkent Bağdat’ta, 5 ayrı yere düzenlenen bombalı intihar saldırısı sonucu, 43 kişi öldü ve 224 kişi yaralandı. Bir saat içinde gerçekleştirilen saldırıların ilki; yerel saatle 08.30’da, Uluslararası Kızılhaç Örgütü’nün merkezine yönelikti.
*27 Ekim gecesi, 1. Zırhlı Tümeni’nde görevli bulunan ABD askerlerine yönelik bombalı saldırıda; 3 ABD askeri öldü ve A ABD askeri yaralandı.
*2 Kasım günü, Felluce yakınlarında bir ABD helikopterinin düşürülmesi sonucu, 15 ABD askeri öldü ve 21 ABD askeri de yaralandı. Bir Amerikan üssünden, Bağdat havaalanına asker taşırken düşürülen Chinook tipi helikopterde ölen askerlerin, kısa süreli tatile gönderilen “şanslı” askerler olduğu bilidiriliyor. Rus yapımı bir füze ile düşürülen helikopterde ölen askerlerin; bir defada en fazla ABD askerinin öldüğü saldırı olduğu bildiriliyor.
*Yine, aynı gün Bağdat’ta ABD askeri konvoyuna düzenlenen saldırıda bir ABD askeri öldü. Bağdat’ın batısındaki Ebu Garip’te meydana gelen çatışmalarda da üç-dört askerin öldüğü bildiriliyor.
*2 Kasım’da, Felluce’de düzenlenen saldırıda da, 4 ABD askeri öldürüldü.
*3 Kasım da meydana gelen çeşitli saldırılarda, 3 ABD askeri öldürüldü.
*4 Kasım akşam saatlerinde, Bağdat’ta düzenlenen intihar saldırıları ve roketli eylemlerde, bir çok ABD askerinin öldüğü bildiriliyor. Çok Uluslu Barış Gücü Komutanı General Ricardo Sanchez’in kaldığı binaya yönelik olarak gerçekleştirilen roketli saldırılardaki can kaybının ve yine Amerikan Merkez Komutanlığı yakınlarında meydana gelen bombalı üç intihar eylemindeki can kayıpları hakkında, bu satırların yazıldığı saatlerde net bir açıklama yapılmadı.
Görünen odur ki; Irak’ta ABD’illere yönelik saldırıların ardı arkası kesilmeyecek.
ABD işgali devam ettiği sürece, özellikle Saddam dışı güçlerce gerçekleştirilecek bu saldırılarda, daha onlarca ve hatta yüzlerce ABD askeri yaşamını yitirecek. Böylece, dünya kamuoyunda sıkça seslendirilen; “akıllara Vietnam geliyor!” düşüncesi, kendini daha yakıcı biçimde gösterecek...

Pamuk Eller Cebe
Irak’ta, “huzur ve sükunet ortamı”nın bir türlü sağlanamamasının yanısıra, artan saldırılar ve can kayıplarının iç kamuoyunda tepkiyle karşılanması üzerine, Irak’ta yeni bir düzenleme yapmaktan başka çaresi kalmayan ABD, yeni adımlar atmak zorunda kaldı. Bir yandan, Irak’taki tüm sorumluluk; “Ulusal Güvenlik Danışmanı” Condoleezza Rice’ye devredilirken, diğer yandan da BM’in Irak’a asker gönderme ve maddi yardım içeren komplike bir katkı yapmasının tüm yolları aranıyor...
Irak’taki direnişleri, tek başına göğüsleyemeyecek duruma gelen ve Irak’ın “yeniden yapılandırılması” için, sıcak paraya gereksinmesi olan ABD’nin, Irak’a yönelik olarak hazırladığı tasarı, 16 Ekim 2003 tarihinde, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde onaylandı. Bilindiği üzere, ABD’nin daha önce hazırladığı Irak tasarısı; Rusya, Fransa ve Almanya’nın veto olasılığı üzerine geri çekilmişti. Bu nedenle ABD, yeni hazırladığı tasarıda bazı tavizler verdi ve yeni düzenlenen tasarı, BM Güvenlik Konseyi’ndeki 15 üyenin oybirliğiyle kabul edildi, ilginçtir ki, tasarının onaylanmasından kısa bir süre önce, İsrail’in terörist bir bombalama eylemine maruz kalan Suriye de, tasarıya destek vererek onayladı...
Kabul edilen bu tasarıya göre; Irak’ta, ABD komutası altındaki “Çok Uluslu Barış Gücü’ne isteyen ülkeler de asker gönderebilecek. Irak’ta, “güvenlik ve istikrarın sağlanması” amacıyla görev yapacağı(!) belirtilen Çok Uluslu Güç’ün görev süresi, en çok bir yıl olacak. Irak’a gönderilecek başka ülke askerlerini, çeşitli eylemlerin ve saldırıların yoğun olarak meydana geldiği yerleşim birimlerine göndermeyi düşünen ABD; böylece kayıplarını azaltmayı ve dünya kamuoyunda “meşruiyet sorgulaması” dışında, “iç kamuoyu tepkileri”ni de yumuşatmayı amaçlıyor...
Irak’taki ABD işgaline, kendi çıkarlarına ters düştüğü ve pazar alanlarından olacakları kaygısıyla baştan beri karşı çıkan Rusya, Fransa ve Almanya’dan oluşan emperyalist troika; tasarıyı kabul etmekle birlikte, kendi istedikleri koşullar yerine getirilmediği için, bu ülkeye asker ve para göndermeyeceklerini açıkladılar. Üç ülke adına bir açıklama yapan Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, şöyle konuştu:
“Belirli bir ilerleme görüldüğü için ve BM Güvenlik Konseyi’nin birliği açısından tasarıyı destekleme kararı aldık. Ne var ki, bu ilerleme Irak’taki koşullara yeterince hitap etmiyor. Bu nedenle, orada askeri rol üstlenmeyi, ya da daha önce kararlaştırdığımız maddi yardımın dışında yardımda bulunmayı uygun görmüyoruz.” (Hürriyet, 17 “Ekim 2003)
BM Güvenlik Konseyi’nin onayladığı tasarıda belirtilen “Irak’a maddi yardım” toplamak için hareket geçen ABD, işgal döneminden bu yana bağlaşık olarak hareket ettiği İspanya’nın başkenti Madrit’te düzenlediği “bağış konferansı”nda, istediği paranın ancak yarısını toplayabildi. Toplam 55 milyar doların 20 milyar dolarını kendi karşılayan ve geri kalanını bu yardımdan toplamayı uman ABD, ne yazık ki “pamuk eller(in) cebe” girmesini sağlayamadı. 73 ülke ve 19 uluslararası kuruluşun temsilcilerinin katıldığı, “Irak’ın Yeniden İnşasına Bağışta Bulunanlar Konferansı”nda, Irak için talep ettiği 36 milyar doların ancak yarısına denk düşen bir miktar olan 18.5 milyar dolar toplanabildi. Katılımcıların, “bağış” yerine “borç” verme taraftarı oldukları ve harcamaların “şeffaf” yapılmasını istedikleri bu Konferans’ta, yapılan “yardımlar” şöyle gerçekleşti:
“Japonya; 1.5 milyar dolar hibe ve 3.5 milyar dolar orta vadeli kredi. Kuveyt;1.5 milyar dolar. Suudi Arabistan; l milyar dolar hibe ve 28 milyar dolarlık borcun vadelendirilmesi. BAE; 215 milyon dolar. Avrupa Birliği; 2004’te 826 milyon dolar, insani yardım için 731 milyon dolar. İtalya; 2007’ye dek 235 milyon dolar. İspanya; 300 milyon dolar. Belçika; 5.8 milyon dolar. Slovakya; 290 bin dolar. Danimarka; 55.4 milyon dolar. Finlandiya; 5.9 milyon dolar. İsveç; 32.6 milyon dolar. Güney Kore; 200 milyon dolar. Fransa ve Almanya, daha önce Irak’a 100’er milyon dolar yardım vaadinde bulunmuşlardı. Kanada; 150 milyon dolar. Avustralya; 85 milyon dolar. Hindistan; 30 milyon dolar. Filipinler; Bir milyon dolar. İran; 300 milyon dolara kadar kredi kolaylığı ile elektrik ve gaz temini.
Dünya Bankası; 3 ila 5 milyar dolarlık kaynak vaat ederken. IMF; ilk üç yıl 4.25 milyar dolara kadar borç verecek. Türkiye de; 2007 yılına kadar 50 milyon dolar yardım yapacak.” (Radikal, 25 Ekim 2003)
Irak’a, başka ülke askerlerinin gönderilmesi ve “yeniden yapılandırma” için maddi yardım aktarılması; ABD’nin, Irak’ta bataklığa saplanmasını engelleyemeyecek! Zira ABD, Irak’ta işgalci güçtür ve Irak Halkı’nca geliştirilecek olan meşru/haklı direnişin boyutlanması kaçınılmazdır!
Görünen odur ki, 1983 yılında Lübnan’ı da “barış gücü” adı altında işgal eden ve ABD Deniz Piyadeleri Genel Karargahı’na yönelik bombalı intihar saldırısında 241 askerini yitiren ABD, arkasına bile bakmadan Lübnan’ı terk ettiği gibi, Irak’ı da terk edecektir.
Ve zafer, işgalci emperyalist ABD ve bağlaşıklarına karşı dişiyle-tırnağıyla direnen Irak Halkının olacaktır!..

Katillerin Anası; “Patroniçe” Condoleezza Rice

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Condoleezza Rice; ABD Başkanı G. W. Bush tarafından Irak “Patroniçe”liğine getirildi. Adını, bir İtalyan müzikalinde geçen “con dolcezza”dan (tatlı tatlı oynamak) alan Rice; gerçek yaşamında insan canı ve kanıyla oynayan bir katil. 48 yaşındaki Rice, mesleki kariyerini; ABD’nin son 26 yıllık işgal, katliam, zulüm ve kan dökme politikalarına hizmet etmekle kazandı!..
Bu düzenleme öncesinde, Irak’ın ABD’li patronu; Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’di ve Irak’ın yeniden yapılandırılmasında da asıl olarak bu kişinin sözü geçiyordu. “Yeni Dünya Düzeni”ni kurmak isteyen “Neo-Con”ların “şefi” ve Afganistan ile Irak işgalinin mimarı durumundaki Rumsfeld; Irak’ta sürekli hale gelen ABD’li asker ölümlerinin bedelini, oradaki görevinden alınarak ödemiş oldu.
Yeni düzenlemeye göre; “Irak İstikrar Grubu” isimli bir ekip oluşturulacak ve başına da, C. Rice getirilecek. Yani, Irak’ın yeni “patroniçe”si, Rice olacak. Oluşturulacak ekipde; ABD’nin Hazine, Dışişleri ve Savunma Bakanlıkları’ndan birer temsilci bulunacak ve bunlar, Irak’taki “terörizm, ekonomik ve siyasi gelişme ile medya”dan sorumlu olacaklar. Ekip, tüm çalışmalarını rapor haline getirerek, hergün “Patroniçe” C.Rice’ye sunacak. Hazırlanan raporları değerlendirecek olan Rice, Irak’taki tüm gelişmeler hakkında karar verme yetkisine sahip olarak, ABD’nin Irak politikasına yön verecek. Böylece, Pentagon’un başında olan Rumsfeld ya da başka bir Pentagon görevlisi, yahut Irak’ın “sömürge valisi” Bremer veya başka bir yetkili, Irak’la ilgili karar alamayacak ve etkin olamayacak.
Özcesi; Başkan Bush tarafından, 5 Ekim 2003 tarihinde bu görevine atanan, Irak’ın “Patroniçe”si Rice, Irak’taki bütün uygulamalarda yetkili tek söz sahibi olacak ve eğer başarabilirse(!), ABD askerlerinin ölümlerini durdurarak, Irak’ta “barış ve huzur”(!) ortamını sağlayacak... Unutmadan belirtelim ki Rice, aynı zamanda Afganistan’ın “yeniden yapılandırılması”nın da sorumluluğunu yürütecek. Başkan Bush’un bu atamasıyla, Irak’taki “kavgalı üçgen”de son raundu,
Beyaz Saray ekibi kazanmış oldu. Bilindiği gibi; Pentagon, Dışişleri ve Beyaz Saray, Irak politikalarında bir türlü örtüşük davranamamış ve kendi iç kavgaları, zaman zaman kamuoyuna yansımıştı.
ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı ve Irak’ın yeni “Patroniçe”si olan C.Rice’nin meslek kariyerine özet bir bakış; O’nun, böylesi bir atamaya mazhar olması için yaptığı hizmetleri ve döktüğü kanları görmemizi sağlıyor.

BİR KİMLİK KARTI

Condoleezza Rice
Ulusal Güvenlik Danışmanı
Yaş: 48
Doğum Yeri: Birmingham, Eğitim: Denver Üniversitesi, Notre Dame Üniversitesi (Yüksek Lisans)
Kariyeri: 1977 ABD Dışişleri Bakanlığı
*1980 Rand Araştırma ve Analiz Şirketi
*1980 Politik Bilimler Danışmanı
* 1981-87 Stanford Üniversitesi Politik Bilimler
* 1981-89 Silah Kontrol Programı Müdür Yardımcısı
* 1987-93 Stanford Üniversitesi Politik Bilimler
* 1989-91 Ulusal Güvenlik Konseyi Kuzey Avrupa ve Rus İşleri Bölümü
* 1993-2000 Profesör.
Yazdığı Eserler: *1984 "Uncertain Allegiance: The Soviet Union ant the Czechoslovak Army"
* 1986 "The Gorbachev Era"
* 1995 "Germany Unified and Europe Transformed: A Study in Stratecraft"
Uzmanlık Alanı: Rusya. "Sovyet Politikasının Bizans yapısına benzeyen doğası, güçle nasıl işlediği ve nasıl kullanıldığı beni etkiledi" diyen Rice, 1999 yılında verdiği bir röportajda Rusya'ya karşı olan tutkusunu bu şekilde anlatmıştı.
Medeni Durumu: Bekar

Mesleki kariyerine, 1977 yılında ABD Dışişleri Bakanlığı’nda stajyer olarak başlayan C.Rice, kariyer merdiveninin basamaklarını hızla tırmanmak için, bütün hırsını kullandı. ABD’nin, emperyalist egemenliğinin devamını sağlamak için, çeşitli araştırmalar ve analizler yaparak çözümler üretmeye çalışan araştırma şirketinde kendini yetiştirerek, politikada daha etkin olmak amacıyla, “danışman” statüsünde faaliyet yürütüyor.
Politik gelişiminde ilerleme kaydedince, politikanın “kontrol” ettiği silahlanmayla ilgili alana adım atıyor ve kariyer merdiveninin basamaklarını hızla tırmanmaya devam ediyor.
Her noktada birikimini tamamladığına inanılmış olunacak ki; ABD Ulusal Güvenlik Konseyi’nin, Kuzey Avrupa ve Rus İşleri Bölümü’nde “başkan” statüsünde görevlendiriliyor. Tam da bu dönemde; Demokratik Almanya Cumhuriyeti’nin bir komplo ile Federal Almanya Cumhuriyeti’ne devredilmesi ve revizyonist politikaların doğal bir sonucu olarak “çözülme” dönemi yaşayan “reel sosyalizm”in tepetaklak edilişi, kendini gösteriyor.
Kendisine verilen görevleri, eksiksiz yerine getirmesinin ödülünü; 38 yaşındayken görevlendirildiği Stanford Başkanlığı’yla alıyor.
Bu görevi yürüten en genç, ilk siyah ve ilk kadın başkan olarak “onore” ediliyor. Bu dönemdeki hizmetleri, O’nun, 2000 yılı seçimlerini kazanan ABD Başkanı G.W.Bush tarafından “Ulusal Güvenlik Danışmanı” olarak atanmasını sağlıyor.
Afganistan’ın, ABD tarafından işgal edildiği dönemde, Rusya ile ilişkileri düzenleyen C.Rice’nin Rusya Devlet Başkanı V.Putin’le samimi görüntüleri hala belleklerdedir. Yani, Afganistan işgaliyle dökülen kanların ve alınan canların sorumlularından birisi de, “Patroniçe” Rice’den başkası değildir. Bu eli kanlı katil şimdi de; Irak’ta alınacak masum insan canlarının ve dökülecek kanların baş sorumlusu olarak görevlendirildi.
ABD kamuoyunca; çok çalışan ve piyano çalma, puz pateni kayma gibisinden oldukça “insani” işler de yaptığı seslendirilen C.Rice’nin, “ülkelerin işgali, insanların katledilmesi ve masum insanların kanlarının dökülmesi” dışındaki en büyük hobilerinden birinin de, “mücevharat biriktirme” olduğu belirtiliyor.
Gerdanını, kaç tane masum insanın kulağı süslüyor ya da, maskotunda kaç insanın parmak kemikleri var bilemiyoruz ama; henüz “bekar” olduğu belirtilen “Patroniçe” C.Rice’nin bir çocuk annesi olmayı düşünmediğini biliyoruz.
Çünkü O, “katillerin anası”dır!..

 

 
 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Devrimci Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Nurtepe Mah. Cemre Sk. No: 2 Kağıthane-İstanbul