|
|
|
|
6.
Filo Protestosu ve Vedat Demircioğlu’nun Katledilmesi
|
Ülkemizde 6. filoya yönelik ilk
protestolar 1967 yılında yapılmaya başlanmıştı.
O günlerde FKF İstanbul sekreterliği protesto amaçlı
bir açlık grevi düzenlemişti. Olayların büyük bir
hızla geliştiği 1968’de ise 6. Filo’yu yeniden karşılamak
için 15 Temmuz’da İTÜ’de devrimci gruplar arasında
bir toplantı düzenlendi. Toplantıda 76 kuruluş 6.
Filo protestolarında ortak davranmak için biraraya
gelmişti ve bildiriden mitinge kadar bir dizi eylem
kararı alınmıştı. Toplantı dağılırken dışarda bekleyen
polis, gruptan 11 öğrenci önderini gözaltına aldı.
Ertesi gün FKF bunu protesto eden bir etkinlik düzenledi
ve iki gün boyunca İTÜ’nün bulunduğu Gümüşsuyu’nun
ara sokaklarında polisle öğrenciler arasıda küçük
çaplı çatışmalar sürdü.
17 Temmuz akşamı, yukarıda bahsettiğimiz gelişmelerden
dolayı öğrenciler yurt bahçesinde beklemektedirler.
18 Temmuz gecesi saat 01.30 cıvarlarında yurdu kuşatan
polis ve inzibat çemberinin arasından Dolmabahçe’ye
doğru beraberlerindeki kadınlarla gürültülü bir
biçimde geçen ABD askerleri böylece fitili de ateşlemiş
oldular. Yurttan çıkan öğrenciler inzibatları aşıp
ABD’lilere müdahale ettiler. Öğrencilere saldıran
polis, bir öğrenciyi gözaltına alırken, başkalarını
da almaya çalışan bir komiser de öğrenciler tarafından
rehin alınıp yurda götürülür. Beyoğlu İnzibat Bölge
Komutanı Hikmet Silahçıoğlu’nun arabuluculuk girişimleriyle
gözaltına alınan öğrenci, rehin tutulan komiser
ile takas edilir. Bu arada yurda müdahale için gereken
izin verilmiştir.
Saat 4.30 cıvarında polis yurda saldırıya geçer
ve arada kalmak istemeyen inzibatlar çekilir. Polis
öğrencilerin kapattıkları demir kapıları kırıp içerideki
çoğu uyuyan tüm öğrencilere vahşice saldırır. “Öldürün
piçleri”, “Komünistlere vurun” nidaları arasında
öğrenciler merdivenlerden aşağıya atılır, bu arada
hukuk fakültesi öğrencisi Vedat Demircioğlu, 2.
Kat penceresinden aşağıya atılır. Yıllar sonra Seher
Şahin de aynı şekilde okulu basan polislerce pencereden
atılarak katledilecektir. Baskın sırasında 47 öğrenci
yaralanır, 30 öğrenci gözaltına alınır. Geride kalan
öğrenciler saat 5.30 cıvarında ellerinde pankartlarla
Taksim Anıtına kadar yürüyüp, ardından yaralı arkadaşlarının
durumunu öğrenmek için hastanelere giderler. Bu
sırada da polisle çatışmalar devam etmekte, Taksim
İlkyardım Hastanesi’nin önündeki bir polis jipi
tahrip edilmektedir.
18 Temmuz günü olayı duyan İTÜ’ye koşuyordu. Kitle
sloganlar ve marşlar eşliğinde 12’deki mitingin
ardından Dolmabahçe’de demirlemiş 6. Filonun üzerine
yürümeye hazırlanırken o dönemin FKF İl Sekreterliğini
elinde bulunduran reformistler, provakasyon edebiyatı
yaparak Dolmabahçe’ye yürünmesini engellemeye çalışmaktadır.
Harun Karadeniz ve Hasan Yalçın’ın bu içerikteki
konuşmalarının ardından kitle Dolmabahçe’ye doğru
yürüyüşe geçer.
Bu arada miting alanını daha önce terk eden reformistler
ise Gümüşsuyu’nda yürüyen kitlenin önüne barikat
kurmaya çalışmaktadırlar. Son zamanlarda sık sık
eklektik bir tarih anlayışıyla isimleri yan yana
konulan Deniz Gezmiş ve Harun Karadeniz, işte bu
barikatın iki karşıt cephesindedirler.
Sonuçta, barikat aşılmış ve kitle bir sel gibi Dolmabahçe’ye
akmaktadır. Kendilerini motorlara atmayı beceremeyen,
geç kalan ABD askerleri denize dökülür. Rıhtımdaki
kamyonlarda bulunan ABD’ye ait malzemeler de tahrip
edilir, denize dökülür. Arabasıyla oradan geçmeye
çalışan bir ABD askerinin aracı tahrip edilir. Oradan
geçmekte olan halk da öğrencilere katılır, kitle
3-4 bini bulur.
Saat 21 olduğunda, 7 saat geçmesine rağmen Dolmabahçe’deki
öfke dinmemiştir. Bu kadar uzun süren bir kitle
eylemini iyice kuşatan polis, kitleye yine vahşice
saldırır. İki çember oluşturulmuştur ve birincisinden
çıkan, ikincisinden de dayak yiyerek vahşetten sıyrılabilmektedir.
20 Temmuzda FKF Beyazıt Meydanında bir miting düzenledi.
Yükselen anti-emperyalist öfkeyi ifade etmek, düşmana
yönlendirmek bir yana, varolanı sönümlendirmeyi,
parlementer mücadele içindeki hedeflere (Demirel,
Sükan vb.) yönlendirmeyi amaçlayan TİP’lilerin bu
mitingteki tavrı, o dönemin MDD-sosyalist devrim
ayrışmalarına hız vermekten öte bir anlam ifade
etmedi.
24 Temmuz sabahı Vedat Demircioğlu’nun yaşamını
yitirmesi üzerine ayrışmaya bir halka daha eklendi.
FKF yönetimi aldığı karar uyarınca Beyazıt’taki
Turan Emeksiz Anıtı önünden başlattığı yürüyüşü
Valiliğe kadar sürdürmüş, polisin müdahalesi üzerine
önceden alınan karar gereği oturma eylemi yaptıkları
için hepsi gözaltına alınmıştır.
Vedat Demircioğlu’nun cenazesi polis tarafından
kaçırıldığı için temsili bir tabutla gösteri yapan
devrimci öğrenciler ise Cağaloğlu’nda polisle çatışmaya
girmişlerdi. |
|
|
|
|
|
|
|