|
|
|
|
Milliyetçi
İdeolojinin En Kanlı Biçmi
Şövenizm
|
Napolyon’un istilacı politikasına
hayran olan Nicolas Chauvin (Şoven) adlı bir Fransız
askerinin adı ile bağlı olan bir terim şovenizm.
Aşırı milliyetçilik, emperyalist burjuvazinin, çeşitli
ırk ve uluslara mensup halklar arasında kin, düşmanlık
duygularını körüklemeye yönelik saldırganlık ideolojisi
ve politikası. Bir ulusun diğerinden ya da diğerlerinden
üstün olduğu, bu yüzden onu ya da onları egemenliği
altına alması gerektiği savını yaygınlaştırır. Şovenizm
faşizmin ideoloji ve politikasıdır. Emperyalizm
çağında geniş ölçüde yaygınlaştırılmıştır. Özellikle
Faşist Almanya’da resmi bir ideoloji ve politika
haline getirilmiştir. Bazı kapitalist ülkelerdeki
gerici ve saldırgan çevreler tarafından günümüzde
de geniş ölçüde propagandası yapılmaktadır. İşçi
sınıfı ve devrimci partisi, şovenist ideolojiye
proletarya enternasyonalizmiyle, marksist-leninist
ideolojiyle karşı çıkmaktadır.
Şovenizmin ortaya çıkışı aynı zamanda uluslaşma
ile paralel bir gelişim gösterir. Ulusların oluşumu
tarihi bir süreçti. Feodalizmin yenilgisi ile yakından
bağlantılı olan varoluşları, ekonomi ve kültürün
daha ileri gelişimini olanaklı kıldı. Ulusların
oluşumu ve bunların gelişimi aynı zamanda demokrasi’nin
gelişimi ile de bağlantılıydı. Halkın kafasında
ulus olma bilincini ortaya çıkaran şey, kendi kaderlerini
demokratik olarak kendilerinin belirlemesiydi. 1789’daki
büyük Fransız Devrimi sadece Fransız feodalizminin
yıkılmasına yol açmadı. Aynı zamanda Fransız ulusunu
da ortaya çıkardı. Özgürlük havasıyla birlikte ulus
duygusunu birlikte teneffüs ettiler. Çağdaş ulusun
yaratıcısı olarak kapitalist sınıf bu tarihi oluşumda
ilerici bir rol oynamıştı. Fakat aynı zamanda kapitalist
sınıf olarak gelişip genişlemek istediğinden, diğer
ulusları, halkları ezmeye ve sömürmeye başlamış,
böylece de gerici yüzü açığa çıkmıştır. Ondokuzuncu
yüzyılda kapitalizm geliştikçe, Avrupa’daki burjuva
milliyetçiliğinin bu yanı daha da belirginleşti.
Yirminci yüzyılda fetihler temeli üzerinde dünyayı
yeniden bölüşmek için birbirleriyle kıyasıya kapışmaya
başladılar. Bu arada kapitalistler bu yağmayı desteklemeye
ikna etmek ve diğer emperyalist rakiplere karşı
savaştırabilmek için, kendi işçilerinin beyinlerini
en şoven düşüncelerle doldurdular. Öte yandan da
sömürgeciliği haklı göstermek için ırkçılığı yaydılar.
Ayrıca, işçilerin kendi kapitalistleriyle ortak
çıkarları olduğu yolunda hayaller yarattılar. 1.
Paylaşım Savaşı’na işçileri hazırlamak için şovenist
duygular geliştirdiler. Oysa onların ulusallıkları
da kâr hırslarına, cüzdanlarına, iktidarlarına bağlıydı
ve bunlar tehdit edildiğinde yurtseverlikleri hemen
bitiyordu.
Örneğin, 1871’de Paris Komünü kurulduğunda, o zaman
Prusya ile savaşmakta olan Fransız burjuvazisi,
devrimi bastırmak için Prusya birlikleriyle bir
anlaşma yapmakta tereddüt etmedi.
1917 Ekim’inde Rus işçileri iktidarı aldığında,
Rus yöneticileri savaşmakta oldukları Almanya da
dahil olmak üzere on dört ülkenin müdahaleci ordularıyla
ittifaka girmekten geri durmadılar. Keza İspanya
halkı 1936 yılında Halk Cephesi hükümetini seçtiğinde
kapitalistler ve toprak sahipleri, Nazi Almanyası’na
ve İtalya’ya başvurdular. Bu süreç 2. Paylaşım Savaşı
sürecinde daha da öteye gitti. Birçok ülkede, kapitalist
sınıfın çoğunluğu Hitler’e satılmayı tercih etti.
Fransa’da büyük şirket ve banka sahipleri, üst bürokratlar
ve militaristler, Petain ve Laval’in izinden kapıyı
istilacı faşizme açtılar. Aynı şey Polonya, İtalya,
Finlandiya, Bulgaristan, Romanya ve Macaristan’da
da gerçekleşti. Kendi işçi ve köylülerine Alman
işgalcilerini tercih ediyorlardı.
Kapitalist sınıfın üst kesimi ilk olarak çağdaş
ulusun yaratılmasına yardımcı oldu, daha sonra diğer
uluslar üzerinde baskı kurma sürecinden geçti ve
sonunda kendi ulusuna ihanet etti. Bugün emperyalist
kapitalist sınıf, burjuva milliyetçiliğinin her
iki gerici özelliğini de sergilemektedir: Diğer
ulusların baskı altında tutulması ve kendi ulusuna
ihanet etmeye hazır olmak.
|
|
|
|
|
|
|
|