Komünizmin Sıra
Neferi
OLGA BENERİO
Alman
komünisti Olga Benorio 1908 yılında Berlin’de
dünyaya geldi. Babası Almanya’nın ünlü avukatlarındandı.
Annesi ise yüksek sosyeteden bir kadındı. Ama
Olga, daha 16 yaşındayken Komünist Gençlikle tanıştı
ve bir süre sonra burjuva yaşamı terk edirp Otta
Braun’la yoksul bir hücre evine yerleşerek illegel
çalışmaya başladı. Komünist Partinin ajitasyon,
propaganda sekreteri oldu. Mücadele içinde yakalandığında
yoğun işkence gördüğü halde hiçbir şey söylemedi.
Daha sonra Moskova’da 6 yıl yaşadı ve bu arada
Komünist Gençlik Enternasyonali Merkez Komitesi’ne
seçildi. Olga,1931’de KGE adına Fransa ve İngiltere’de
görevler üstlendikten sonra KGE’nin 5. Kongresinde
oy birliğiyle başkanlığa seçilir ve Komintern
göreviyle Avrupa ükelerini dolaştıktan sonra Brezilya’ya
gider. Brezilya’da devrim başarısız olunca gözaltına
alınır ve hamile olduğu halde Brezilya hükümeti
tarafından Gestapo’ya teslim edilir. Olga bebeğini
nazi kampında dünyaya getirir. Gestapo tarfından
sürekli sorgulamaya alınan Olga hiçbir şey söylemez.
Ve nihayet, 34 yaşındayken binlerce insan gibi,
komünist ve yahudi olduğu için gaz odalarında
katledilir. Eşine yazdığı son mektupta şunları
söyler “Dünya üzerinde doğru, iyi, en iyi uğruna
savaştım.”
Zor Ülkede Ayakta
Kalmak...
ANGELA DAVIS
ABD’de
orta halli bir ailede 1943 yılında doğdu. Fransız
edebiyatı ve Felsefe ögrenimi gördü. Herbert Marcues’un,
daha sonrada Theodor Adorno’nun kurslarına devam
etti. Almanya’da iki yıl, Fransa’da bir yıl çalışmalarını
sürdürdükten sonra 1967’de Amerika’ya döndü ve
akademik tezini tamamladı. Komünist Parti’ye üye
oldu ve ırkçılık karşıtı eylemlere katıldı. ABD’de
devrimci mücadelenin yükseldiği yıllardı.
1960-65 arasında özellikle Martin Luther King’in
öldürülmesinden sonra devrimci şiddet ve silahlı
mücadeleyi savunan Siyah İktidar hareketi yükselmeye
başlamıştı. Angela Davis Şubat 1970’te Kara Panter
Partisi militanları Soledad Kardeşler’i Kurtarma
Komitesini kurdu. Adı ağustos 70’de bir ölümle
biten çatışma olayına karıştırılarak tutuklanmak
için aranmaya başladı. FBI tarafından dağıtılan
“ABD’de en çok aranan on suçlu” listesinde adına
yer verildi. Gizlenmesine rağmen 13 Ekim 1970’de
yakalandı. ABD’de ve başka ülkelerde Kurtarma
Komiteleri kuruldu. Dünya çapında yürütülen bir
kampanya başlatıldı. Sayısız yürüyüş, toplantı
ve imza kampanyaları düzenlendi. 1970 ve 1971
yılları boyunca dünya basınının en önemli haber
konularından biri olarak gündemde kaldı. Angela
Davis’i kurtarma kampanyası dünya çapında ilerici
bir hareketlilik yarattı ve sonunda 4 Haziran
1972’de kurtarıldı.
Felsefe profesörlüğü görevine yeniden başladı.
Komünist Partisi Merkez Komite üyesi oldu. 1977’de
“Kadınlara baskı ve ırkçılık arasındaki ilişkiler”
başlıklı bir incelemesi yayınlandı. 1980 ve 1984
seçimlerine Komünist Partisi başkanlık adayı olarak
Angela Davis gösterildi. Davis, bugün hâlâ ABD’deki
siyah ve sosyalist hareketin simgelerindendir.
Güney'in Kızıl Gülü
LEYLA QASIM
Leyla
Qasım, 1952 yılında Kerkük’te doğdu. ilk ve ortaöğrenimini
gördükten sonra ailesiyle birlikte Bağdat’a göç
etti. Bağdat’ta lise öğrenimini tamamlayan Qasım
20 yaşındayken Kürdistan Öğrenciler Birliği (YXK)
ile tanıştı ve onlara destek verdi. Leyla Qasım
bu dönemde peşmergelere katılma kararını verdi.
Leyla Qasım I-KDP peşmergelerine katıldığı zaman
Kürtler, özellikle Büyük Güney de hassas bir dönemden
geçiyordu. 1974’ün baharında Baas rejimi Kürtlere
karşı savaş açtı. Kürt ailelerini Bağdat’tan çıkardı.
Irak rejimi Qeladize kentini bombaladı. Bombalama
sonucunda 3 sivil yaşamını yitirdi. Daha sonra
Halepçe’yi bombalayan rejim, birçok sivilin yaşamını
yitirmesine neden oldu. Bu dönemde Leyla Qasım’a
Kürt halkının sesini dünyaya duyurmak amacıyla
bir uçak kaçırma görevi verildi. Ancak bu eylemde
başarılı olamadı ve Leyla Qasım 4 arkadaşıyla
birlikte 24 Nisan 1974’te yakalandı, Qasım ve
4 arkadaşı 13 Mayıs 1974 tarihinde idam edildi.
Leyla Qasım yargılama sırasında mahkeme hakimine
“Beni öldürün fakat şu gerçeği de bilin ki benim
öldürülmemle binlerce Kürt uyanacak. Ben Kürdistan’ın
özgürlüğü yolunda canımı feda ettiğimden dolayı
sevinç ve gurur duymaktayım” dedi. İdam sehpasına
giderken Ey Reqib’i okuyordu.
Zürih'ten Munzur'a
Bir Çizgi...
BARBARA ANNA KİSTLER
1955
yılında İsviçre’nin Zürih kentinde doğdu. Kısa
bir okul döneminden sonra, çalışmaya başladı.
16 yaşından itibaren siyasete ilgi duymaya başladı.
Barbara yaşına rağmen hem çalışıyor, hem de araştırıp,
okuyordu. İsviçre’de yürütülen anti-faşist anti-emperyalist
mücadelenin ön saflarındaydı. Uzun yıllar, İsviçre’de
komünist partinin yaratılması için mücadele etti.
Komünist Partinin yaratılması mücadelesinde çekirdek
olarak ortaya çıkan KGI (Komite Gegen İsalation)
içinde yer aldı. Barbara bir taraftan KGI içide
faaliyetlerini sürdürürken, bir taraftan da UKH
(Uluslararası Komünist Hareket)nın durumunu araştırmaya
başladı.
1988’de TKP/ML taraftarlarıyla yakın ilişki içine
girdi. Bu süreç sonucunda 1989’da bu hareketle
örgütsel ilişkiye geçti. Avrupa alanı onu tatmin
etmiyor, Türkiye’ye gelmek istiyordu. Nihayet
bu dileği gerçekleşti ve İstanbula geldi. İstanbul’da
bir süre sonra yakalandı. İşkencehanelerde tavrı
netti. Mahkemelerde şöyle diyordu “Beni siz değil,
enternasyonal proletarya yargılar.” 8 aydan sonra
cezaevinden çıktı ve bir süre sonra asıl isteğine,
kırlara kavuştu. 1993 yılının Ocak ayı sonlarında
TC güçlerinin attığı bir pusuya yoldaşlarıyla
düştü. 3 gün süren çatışma sonucunda gerilla pusuyu
yarmayı başarmıştı. Ancak yörede doğa koşulları
oldukça ağırdı. Gerillaların üç günden beri sürdükleri
çatışmada oldukça bitkin ve yorgun düşmüşlerdi.
Aralarında yaralı olanlar da vardı. Bulundukları
alanda köylere ulaşma hemen hemen imkansızdı.
Gerilalar, uzun bir uğraştan sonra üslerine ulaşmalarına
rağmen, yaralı olan gerillalara yardımcı olmak,
mevcut imkânlar dahilinde yeterli olmadı. Barbara
ve 5 savaşçı ölümsüzlüğe ulaştılar.
|