FMI (yönetimdeki burjuva partisi)’nin kendi taraftarlarını
politik olarak kayırmasından bıkmış olan Bolivya
halkı bastığı yerden ses getirerek sokakları zaptetti.
Aynı 2001’in Aralık ayında Arjantin’in başkenti
Buenos Aires’te ve Şubat ayında Venezuella’nin
başkenti Caracas’ta olduğu gibi...
Porto Alegre’de Venezuella devlet başkanı Hugo
Chavez uyarmıştı: “Oligarşiler alt sınıfları daha
fazla mülksüzleştirme isteklerini frenleyemezlerse,
halklar adalet taleplerini kendileri gerçekleştirecek
bir çıkış yoluna yöneliyorlar.” La Paz, Cochamba,
Potosi ve ülkenin diğer bölgelerinde bugün olanlar
bu çıkış yolunun arayışından başka bir şey değil.
Son tahlilde çoğunun yönetim merkezi Washington’da
olan uluslararası mali kurumların sorumluluklarını
yerine getirmeleri gerekirken, “işbirlikçileri”
Sanchez Losada’ya halkı silahla bastırması için
baskı yaptılar. Losada, zaten halk tarafından
seçilmemişti ve yaptıkları da politik intihar
anlamına geliyordu. Köylüler kendilerini yasal
olarak temsil eden ama seçim zaferi gaspedilen
Eva Moreles’i kendi doğal adayları, kendilerinin
temsilcisi olarak gördüler.
Sanchez Losada’nın Yankilerin emirlerine uyacağını
ve söz dinlediğini gösteren işler yapacağını kanıtlaması
için sadece birkaç ay yetti. İlk önce, Chapare
ve diğer bölgelerde öncü eylemler olarak bir ay
yol kesme girişimleri yapıldı. Bu eylemler polisin
ve ordunun vahşi baskısı ile karşılaştı. Düne
kadar Bolivya’da bir yandan ucuz işgücü olarak
bir yandan da garantili bir vergi deposu olarak
görülen halka karşı kullanılan üniformalılar ise
tam zıt bir dönüş yaparak protestocuların saflarına
geçtiler. Onur duygusu bağlamında sahte bir samimiyet...
Yanki emperyalizmine karşı dünyanın her tarafında
olduğu gibi Bolivya’da da halk, mücadelesini yükseltmeye
başladı. Askerler ve oligarşi, kafası pek çalışmayan
ama kendi doğal adayları olan işkenceci Manfred
Villa’yı nüfusun alt sınıflarına karşı yönetime
getirmek istiyordu. Bolivya’da halk artık evinde
oturmuyor, şu anda hükümette olmayan başkanın
vaadlerinede kanmıyor. Yapısal değişimi zorlamak
için göğüs göğüse çatışmanın içine giriyor.
Latin Amerika’da ve Bolivya’da medya, eline geçen
her fırsatta olduğu gibi yine halk mücadelelerinin
polisiye olgu olarak yansıtılmasının tamamlayıcı
bir faktörü olarak yaygara koparmaya devam ediyor.
Baskıcı politikalardan yana olan herkes “suçlu
ve çapulcu yığını”nın eline düşmüş ülke imajının
yaygınlaşması için çabalamaktadır. Ve şimdi 2001
Aralığında polisin 38 göstericiyi öldürdüğünden
beri ve 2002 Temmuzunda Pieyradın köprüsünde MTD
(İşsiz İşçiler Hareketi-ç.n.) Anibal Verun barikatlarında,
Darlo ve Maximiliano’yu katlettikleri zamandan
beri Arjantin’de kullandıkları gibi Bolivya’da
da medya bu biçimde kullanılıyor.
Üstelik, “kaostan sadece düzen ve disiplin sağlanması
yoluyla çıkılabileceği” fikrine sahip olan, MIR
ve MNR gibi politik partiler dişlerini gıcırdatarak
yeniden politika sahnesinde boy gösterdiler. 48
saat içindeki 20 ölü, aşırı sağcı Villa ve partisi
ile Sanchez Losada’nın boş bıraktığı alandaki
gruplaşanlara nereye yöneleceklerini gösteren
bir reçete olacak. Şu an ayaklanmaya katılanların
çoğu geri dönüşü olmayan bedeller ödemek üzere
yaşamlarını ortaya koyuyorlar. Ve Halkın Genel
Kurmayı (daha çok kırsaldaki örgütlenmelerin bir
araya gelmesi ile oluşan bir koalisyon) içersinde
örgütlemelerini sağlamlaştırmayı başarıyorlar.
Ve karşı-devrimci askeri faşistlere karşı halkın
öfkesi genişleyerek yayılıyor.
Latin Amerika’da benzer özellikleri olan eylemler
Bolivya’yı yanlız bırakmayacak. Şimdi ezilen halkların
öne çıkan anti emperyalist mücadelelerine yeni
bir halka ekleniyor....
www.rebelion.org sitesinden ispanyolcadan
Türkçeye çevrilmiştir.
|