LKP MK üyesi Nahal: 17 Ekim ayaklanması, Lübnan işçi sınıfının isyanıdır

Lübnan da dünyanın dört bir yanında sürmekte olan isyanların önemli bir sahası. Sürekli biçimde dinsel, mezhepsel ve ulusal parçalanmışlık, iç savaş ve işgallerle anılan Lübnan, 17 ekimden bu yana işçi sınıfının ve tüm diğer ezilenlerin din ve ulusal farklılıkları aşarak geliştirdikleri büyük isyan dalgasıyla sarsılıyor. Halk ayakta ve isyanda…

Lübnandaki tüm çatışmalarda önemli bir yere ve ağırlığa sahip olan Lübnan Komünist Partisi sürmekte olan isyana ilişkin “Bu 17 Ekim ayaklanmasıdır. Halkımızın büyük ayaklanmasıdır ki Lübnan’da daha önce eşine rastlanmamıştır. Bu, ülkede kuzeyden güneye, Beyrut ve Bekaa Vadisi yoluyla dağları aşan, mezhepçiliği ve buna bağlı ilişkileri bir kenara bırakan, haklarına ve taleplerine sahip çıkan ulusal bir ayaklanmadır.”açıklamasını yaptı.

LKP MK üyesi Lahal ile sendika.org’un yaptığı röportaj gelişmelerin ana hatların ortaya koyuyor. Cena Yasmin Nahal, eylemlerde bugüne kadarki en radikal taleplerin dile getirildiğini belirterek “Hükümetin istifa etmesi, bir geçiş hükümeti kurulması ve yeni bir seçim yasasını müteakiben erken seçimlerin yapılması konusunda bir ortaklaşma var” diyor.

17 Ekim ayaklanmayla ilgili değerlendirmeniz nedir?

Bu isyan, iç savaş sonrasında hatta belki de ülke tarihi boyunca tanık olduğumuz diğer hareketlerin hiçbirine benzemiyor: Katılımdaki kitlesellik, çeşitlilik, söylem, dayanışma, talepler, hükümetin “reform”larının reddedilmesi ve tüm bunların yanı sıra gerçek işçi sendikalarının yokluğuna rağmen ülke çapında bir genel grev örgütleyebilecek bir düzeye varmasıyla eşsiz. Bu, Lübnan işçi sınıfının ve bu ülkenin haklarından mahrum bırakılmış insanlarının gerçek isyanı.

Daha önceki kitlesel hareketlenmelerin bir benzeriyle mi yoksa yeni bir şeyle mi karşı karşıyayız?

Bu protestoları farklı kılan bir başka şey de geleneksel olarak politik isyanların görülmediği kentleri ve köyleri de kapsamasıydı. Bunların en büyüğü, Lübnan’ın en yoksul bölgesinde yer alan kuzey kenti Trablusşam. Bu kent yıllardır halk içinde mezhepçi çatışmaları kışkırtan politik liderlerin kontrolünden mustarip.

Hem özel hem de kamu üniversiteleri, öğrencilerden ve öğretim üyelerinden yeni bir karar gelene kadar kapılarını kapadı. Genel greve sendikaların katılımı giderek artıyor. Doktorlar, okullar, öğrenciler, özel şirketler dahil oluyor.

Hareket gelişiyor ve mezhepsel farklılıkları olan bölgeler arasında dayanışma görülüyor.

Bu protestolar Lübnan’daki politik dengeleri ne kadar etkileyebilir?

Devam eden protestolara dair fazlasıyla umutluyuz. Bugüne kadarki en radikal talepler dile getiriliyor; hükümetin istifa etmesi, bir geçiş hükümeti kurulması ve yeni bir seçim yasas��nı müteakiben erken seçimlerin yapılması konusunda bir ortaklaşma var.

Şaşırtıcı bir şey de şu ki halk, ordunun ve egemen sınıfların haydutlarının vahşi saldırılarına rağmen başından bu yana metanetle duruyor.

Bütün umudumuz halkımızda, halkın Lübnan’daki politik durumu değiştirecek yolu gösteren bilinci ve metanetinde.