Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini
 
Sosyalist Barikat Bütün YAY-SAT Bayileri ve Kitapçılarda

 

Saddam'ın Ele
Geçirilişinin Anlamı

James Petras
26 Aralık 2004/rebelion.org/sendika.org

Birleşik Devletler ve Avrupa kitle medyası Saddam Hüseyin'in ele geçirilmesi kutlamalarında Beyaz Saray'a katıldılar. Herhalde batılı kitleler de; sömürgeci savaşın hızla ve başarıyla sona ereceği inancıyla jübileye katılıyorlar. Ancak Irak'ta, ABD ve onların uydu güçleri, binlerce eve zorla girme operasyonlarını yoğunlaştırdıkça, kolektif bir cezalandırma yöntemi olarak "terörist şüphelilerin" evlerini havaya uçurdukça ve gece yarısı aramalarında yüzlerce genci ayrımsız biçimde toparlayıp götürdükçe öfke ülke çapında büyüyor. Keyfi tutuklama, tahrip edilmiş evler, köylerin ve kasabaların çevresindeki dikenli tellerle kaplanmış getto benzeri duvarlar, çocukların ve sivillerin gündelik biçimde katledilmesi gibi ABD zalimlikleri Irak halkını Saddam Hüseyin'in ele geçirilmesinden daha çok ilgilendiriyor. Washington'un Saddam'ı insan hakları ihlalleriyle ilgili olarak yargılaması çok tehlikeli bir hamle olur, çünkü ona atfedilecek olan suçların aynıları İngiliz-ABD sömürge yönetimine de atfedilebilir niteliktedir.
ABD kitle medyasının iddiasının tersine Saddam Hüseyin'in yakalanması halk direnişine vurulan bir darbe değil, (tıpkı kitle imha silahlarının bulunamayışının savaşın emperyalist gerekçelerinin altını boşaltması gibi) tüm sömürgeci işgalin temeline yönelik bir sınırlamadır. ABD işgalinin ve milyonlarca Irak halkının vahşi baskılara maruz bırakılmasının tüm gerekçesi "Saddam Hüseyin'in dönüşü" tehdidi etrafında inşa edilmişti. Bize "milyarlarca doları çaldığı", ABD "kurtarıcı" güçlerine saldırmak üzere "Baas teröristler ve eski subay uzmanları ağını finanse ettiği" söylenmişti
Saddam'ın bir köy kulübesinde, iletişim ve hatta temel hijyen maddelerinden yoksun biçimde 3 metrelik bir çukurda bulunması, ulus çapında bir direniş hareketini yöneten gizli bir el değil, kendi bireysel hayatını güvence altına almaya çalışan bir kaçak olduğunu ima eder.
Yakalanışı ABD'li iknacılarının ya da onların Mossad'lı danışmanlarının istihbarat, işkence ya da araştırma yeteneklerinin ürünü değil bir muhbirin eseridir. Yakalanışını takiben yerel takipçilerinin büyük bir saldırısı olmadı; sadece "her zamanki" düzinelerce saldırı ve İslami direnişin iki büyük bombalama eylemi. Saddam'ın elinde ele geçirilen sınırlı miktarda fon ve ücra ve ulaşılamaz konumu direniş eylemlerinin eski başkan tarafından yönetilip finanse edildiği iddialarını yalanlıyor. Özetle, Hüseyin'in yakalanışı ve içinde olduğu koşullar güçlü biçimde onun hiçbir gerçek önderlik rolüne sahip olmadığını ve en fazla direniş içindeki küçük bir azınlığı oluşturan bazı Baas parti kesimleri için simgesel değer taşıdığını gösteriyor.
Saddam'ın ele geçirilişinin ABD işgaline karşı direnişi yükselteceğini düşünmek için birçok neden var. Birincisi, ABD geçmişte Saddam'ın önderliği konusunda farklılıklar taşıyan birçok laik ulusalcı, islamcı, solcu ve diğer Iraklıları birleştiren tek ve birinci düşman olmaya devam ediyor. İkincisi, "yalıtılmış" bir Saddam'ın bulunması direnişin merkezi kontrolü olmayan, kendi inisiyatifiyle gelişme özgürlüğüne sahip ademi merkeziyetçi bir hareket olduğu tezini güçlendiriyor. Üçüncüsü Saddam'ı çevreleyen sefalet "Baascı aygıtın" eski diktatöre güvenlik sağlamada başarısız ve işlevsiz olduğuna işaret ediyor. Dördüncüsü Saddam'ın yalıtılmışlığı mevcut ulusal direniş hareketinin "restorasyoncu" bir hareket olmayıp daha ziyade bir ulusal egemenliği yenileme hareketi olduğunun ve emperyal tarafından seçilmiş liderlerden bağımsız güvenilir bir seçim sistemi kurmayı amaçladığının altını çiziyor.
Saddam mahkemeye çıkartılırsa ne olabilir? Uzun görev süresinin ve Birinci Körfez Savaşına kadar ABD hükümetiyle olan yakın ilişkilerinin bazı lanetli kanıtlarını sunabilir. Hatta baba Bush, Rumsfeld. Baker ve 1980'lerin İsrailli liderlerini de görgü tanıklığına çağırabilir. Kitle imha silahlarının bulunamamış olmasının altını çizip durumu ayrıntılandırabilir; bu da Washington ve İsrail'in savaşı meşrulaştırmak için ileri sürdükleri yalanların tabutuna bir çivi daha çakar. Ya da belki Saddam soruşturma ve gözaltı süresinde beklenmedik bir hastalığa yakalanacak ve Bush'un başkanlık heveslerini zedeleyecek yüz kızartıcı kanıtlar sunamayacaktır.
Muhtemelen sömürgecilik karşıtı direnişin mantığı Irak toplumunu ABD'nin çok aleyhine biçimde kutuplaştıracaktır. Direniş ve özellikle de onun yerel işbirlikçilere, bilhassa polise yönelik saldırıları büyüdükçe, muhtemelen daha az sayıda "gönüllü" ortaya çıkacak, ve güvenlik güçlerinin arasına daha fazla sayıda direniş militanı, isteksiz işbirlikçi ve çift taraflı ajan sızacaktır. Irak dışındaki tepki de daha büyük bir kutuplaşmayı açığa çıkartmaktadır. Şaron Pentegon'daki Siyonist destekçilerine, Saddam sonrasında Suriye, İran ve Lübnan'ı hedef alma vakti geldiği sinyallerini veriyor; öte yanda AB de Esat yönetimiyle geniş çaplı anlaşmalara yeşil ışık yakıyor. Bush rejimi içinde bir yandan aşırı Siyonistlerle (Wolfowitz. Feith, Abrams) ve onların etkili Washington meslektaşları (Perle, Kagan, Cohen, Kristol, Pipes), öte yanda Dışişlerindeki ve Beyaz Saray'daki "gerçekçiler" arasında dünya çapındaki "rejim değişimi" konusundaki farklılıklar büyüyor. Pentagon'daki Siyonistler "demokrasi dayatması için küresel kampanya" başlığı altında İsrail muhaliflerini ezmek için ABD işgalini derinleştirme ve genişletme peşindeler. Gerçekçiler gelecek başkanlık seçimlerinin politik maliyetinin ve gerçek ya da açık ikili bağlılıklar içinde olan politika oluşturucuların yönelimlerini takip etmenin yaratabileceği tehlikelerin farkındalar.
Saddam'ın ele geçirilişi ve sömürgecilik karşıtı direnişin yükselişi bazı Demokrat parti adaylarının müdahalenin "hedefinin" Saddam'ın ele geçirilmesi olduğunu ve artık erken seçime gitme ve birlikleri geri çekme vakti geldiğini ileri sürme ihtimalini yükseltiyor. Bu da işgalin politik ve ekonomik maliyetlerinden, savaş taşeronlarının çürüme ve hırsızlıklarından ve İsrail lobicilerinin ABD ulusal çıkarları aleyhine yobazca özel gündemler dayatmalarından bıkıp usanmış olan büyük seçmen kesimlerinde yankı bulabilir.
ABD medyasının doğası Saddam'ın ele geçirilmesi gibi propaganda zaferlerini, birkaç gün için şişirmek, kamunun dikkatini ele geçirmek, sahte bir zafer sarhoşluğu yaratmaktır ve sonra uzatmalı Irak ulusal kurtuluş mücadelesinin gerçekliği yeniden ortaya çıktığında ve ölü-yaralı ABD askerlerinin sayısı arttığında ABD kamuoyu için suçlanacak, itham edilecek ve reddedilecek başkalarını bulmak alışıldık bir tutumdur.





 
 

 

sbarikat@hotmail.com
barikat@barikat-lar.de
Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Çakırağa Mah. Abdüllatif Paşa Sk. 4/5 Aksaray-İstanbul
Telefon/Faks: (0212) 632 23 19
Adana Büro: Ali Münüf Cad. Büyük Adana İş Hanı Kat: 4/29 Adana
Tel-Fax: 0322 352 17 92