Bu yönetimin taktikleri kesin olarak
önceden bilinmiyor. Bir çokları bir sonraki askeri
macera nerede ve ne zaman gerçekleşecek, diye
soruyor. Bu ülke, nükleer gücünün gelişmesiyle
ilgili bir aşağı bir yukarı dalgalanan suçlamalarla
İran mı olacak? Yoksa hali hazırda nükleer bombalar
geliştirdiği görülen Kuzey Kore mi? Ya da hem
İngiltere hem de ABD tarafından biyolojik ve kimyasal
silahlar geliştirmekle, Iraklı Baasçıları barındırmakla
ve İsrail karşıtı cihatçılara para yardımı yapmakla
suçlanan Suriye mi olacak?
Bazı uzmanlar ABD'nin bir sonraki ülke olarak
Suudi Arabistan'ın peşine düşmesi gerektiğini
söylüyorlar. Ancak hangi çılgın hayaller içindeki
kimse geçen hafta bize ABD'nin Batı Afrika'ya
asker gönderme hazırlığında olduğunu söyleyebilirdi?
Böylece şu soru sorulmak zorundadır: Neden Liberya
ve neden şimdi?
Ben bu teoriyi tercih etme eğilimindeyim: Bu yönetim
sonsuz genişleyen bir dizi askeri yerleşme için
bahaneler üreten bir dünya hakimiyeti politikası
izliyor. M.Ö. birinci ve ikinci yüzyılda Roma
İmparatorluğunun yaptığı gibi, ABD'nin de jeostratejik
üstünlük sağlamaya çalıştığına dair fazla kuşku
yok. Yani, ABD, eski Roma gibi, sorunlu nokta
arıyor ve daha sonra dünya barışı, istikrarlılık,
demokrasi, yardımseverlik gibi gerçeğin dışında
başka amaçlar teşvik eden bahaneler altında kendini
araya sokuveriyor. Asıl amacı ise üsler ve daha
fazla yayılmak için fırlatma rampaları oluşturmaktır.
Roma ile karşılaştırmak daha da kolaylaşıyor.
Liberya konusunda da bahanemiz var: Charles Taylor
iktidardan gitmesi gereken kötü bir adam. Orta
yol medya hali hazırda Taylor'u Saddam Hüseyin
ile karşılaştırıyor. Bahsettiğimiz ABD askerlerinin
Taylor atıldıktan sonra durumu istikrar altına
sokmaları için Liberya'ya gönderilmeleri gerekiyor.
Sorulması gereken birçok soru var. Taylor gerçekten
bastırmaya çalıştığı yerel diktatörlerden daha
mı kötü? Liberya'daki iç savaş yalnızca Charles
Taylor'un kabahati mi yoksa aynı derecede Fildişi
Sahili, Gine ve Sierra Leone gibi komşularının
içişlerine müdahalesi yüzünden mi? Bu üç ulusun
hepsi de Liberya'daki isyancı gruplara yardım
etmiştir, bu gerçek, ABD'de krizin ortak kapsamı
içinde ihmal edildi.
Haber muhabirleri Liberya'nın başkentinde, doğrudan
ABD müdahalesine çağrı yapan ve Bush'u öven büyük
kalabalıklardan bahsediyorlar. Salı günü yayınlanan
bir CNN haberinde, protestocular gösterildi ancak
taşıdıkları pankartlarda "Charles Taylor
defol" gibi sloganlara yer verilmişti. ABD
askeri varlığını söyleyen tek bir pankart görülmedi.
Fransız medyası birimi RFI, ABD medya birimlerinin
aynı zamanda göstermeyi ihmal ettiği hem Taylor
yanlısı hem de Taylor karşıtı protestocuların
söz konusu olduğunu bildirdi.
Fransızların Fildişi Sahili ve Demokratik Kongo
Cumhuriyetinde askerleri bulunuyor. ABD Amerikan
askerlerini geçmişten bu yana Fransız etkisi altında
olan bir bölgeye koyarak kendi gücünü ve etkisini
yaymak zorunda mıdır? (Liberya'ya sınırı olan
üç ülkeden ikisi, Fildişi Sahili ve Gine Fransızca
konuşan eski sömürgelerdir.)
Bu çatışmadaki ekonominin payları nedir? Elmaslar
ve altınlar Liberya ve komşusu Sierra Leone'de
bol. Acaba şimdiki ABD yönetiminin Liberya'da
bulunan elmastan ve altından çıkarı olan müttefikleri
ya da seçim bağışçıları var mıdır? Evet, bu Pat
Robertson ve onun Hıristiyan Koalisyonundan başkası
değil. Greg Palast son günlerdeki C-Span söyleşisinde
Pat Robertson'un nadiren kamera önünde dua ettiğinin
görülüyor olduğunu bildirdi. Ancak, bir istisna
koydu. Bir Liberya gezisi sırasında, bir gruba
madenlerinden birine yolculuk yapmadan önce, "Elmaslar
için dua edin." dedi. Robertson'un Bush yönetimi
ile bağları ve Liberya'da bulunan elmas ve altınlar
üzerindeki çıkarı iyi şekilde belgelenmiştir.
Böylece sorular ortaya çıkıyor: Hıristiyan Koalisyonu
Bush'un şu zamanda Liberya'ya asker gönderme kararında
nasıl bir rol oynamıştır? Liberya'da devam eden
istikrarsızlık Hıristiyan Koalisyonu'nun elmas
holdinglerini tehlikeye sokuyor mu? Aynı istikrarsızlık
Bush'un büyük seferberliğinin parasal kaynaklarını
tehdit ediyor mu?
ABD'nin Liberya'ya askerlerini göndermesinin en
yakın sebepleri ne olursa olsun, olay, ABD'nin
toplam dünya hakimiyeti arayışlarına göre sözde
bir Amerikan Yüzyılı Planı şeklindeki kapsamlı
bir stratejinin parçası olarak görülmelidir.
Birinci ve İkinci yüzyılın Roma Cumhuriyeti ile
karşılaştırma şimdiki ABD stratejisini açıklamaktadır.
M.Ö. 200 yılına kadar Roma İmparatorluğu kendi
ana düşmanı Kartaca'yı tamamıyla yok edemese de
(ABD'nin görünüşte Rusya'yı kontrol altına alması
gibi) bozguna uğratmıştı. Hiçbir şey yoluna çıkamadı.
Yunanistan, Romalıların daha az demokratik Makedonya
ve Suriye gibi diğer güçlere doğu Avrupa'nın kontrolünü
ele geçirmek için müdahale etmeye başlamasına
rağmen hala bağımsızdı. İdeolojik fetih askeri
fetih kadar önemliydi. Roma'nın, bütün demokratik
olmayan fatihleri kovmasıyla, Flamininus konsülü
altındaki Yunanistan'ın özgürlüğü kabul edildi.
Roma, Yunan şehirlerinde başkalarını özgürleştirmek
için cömert bir şekilde denizleri geçen bir ulus
gibi selamlandı. Bu kurtarıcılar ile kurtarılanlar
tarafından verilmiş açık bir mesajdı.
Ancak Romalılar Romalılarla konuştuklarında mesaj
neydi? Kimilerimiz Porcius Cato tarafından Romalı
askerlere karşı yapılan bu aşağıdaki konuşma ile
Wolfowitz'in kapalı kapılar ardında verdiği sunumlar
arasında büyük benzerlik görebilirler:
"Bu iyi bir başlangıç olmasına karşın siz
yalnızca Yunanistan'ın bağımsızlığı için savaşmıyorsunuz.
Makedonya'yı yendikten sonra sizler Roma'nın Asya,
Suriye ve yükselen güneş boyu devam eden zengin
krallıklar üzerindeki hakimiyetini açacaksınız.
Ondan sonra İmparatorluğumuzu Portekiz'den yalnızca
dünyayı kucaklayan Okyanus kadar uzak olan Kızıl
Deniz'e genişletmemiz ne kadar uzak olacak? Bütün
insan ırkını yalnızca tanrıdan sonra Romalılardan
saymamız ne kadar uzaktır?"
Bu konuşma Roma henüz bir Cumhuriyet olarak temsil
edildiği bir zamanda yapılmıştı, ve bilakis bilinen
bütün Batı Dünyasını hakimiyeti altına almasından
ve İmparator Sezar'ın yükselişinden hayli önceydi.
Cato, Roma'nın başkalarının bağımsızlığı için
savaşan, zorbalara ve krallara karşı mücadele
veren yardımsever bir güç olduğu güvenle ileri
sürüldüğü bir zamanda konuştu. Ancak elli yıl
sonra, demokratik Yunanistan tamamen hizaya getirildi
ve en zengin kenti Korint, Romalı tüccarlarla
rekabet halindeki Yunanlıları bastırmak için yakıldı.
Demek ki "Neden Liberya ve neden şimdi?"
gibi sorular ortaya çıktığında bize sahte cevapların
bütün türleri verilecek: "Bizim Liberya ile
tarihsel ilişkilerimiz var, çünkü Liberya eski
ABD köleleri tarafından kuruldu; teröristler Liberyalıların
elmas ticaretine karışıyorlar; ABD'nin istikrarsız
Batı Afrika'da barışı korumak gibi insani bir
görevi var; Charles Taylor, Saddam Hüseyin gibi
kötü bir adamdır.
Acaba gazeteciler Liberya kurulduğunda, eski ABD
kölelerinin etraftaki halkları yenmeleri, ve bugüne
kadar ülkeyi yöneten Amerikan-Liberyalılarının
seçkin sınıfını yaratmak için gönderildiklerini;
Liberya'daki etnik çatışmanın doğrudan Batının
karışmasının bir sonucu olduğunu; ABD gazetecileri,
Hıristiyan Koalisyonunun elmas ticaretindeki rolünü
araştırmayı ihmal etmişken, aynı ticaretle bir
terörist bağlantısını hatırlatacaklar mı? Bütün
jeostratejik, askeri ve finanssal sebepler boş
verilerek sahte bir yardımseverlik müdahalenin
bir nedeni olarak ortaya konulacak mı? Ve son
olarak, son seçimleri %75lik bir oy oranı ile
kazanmış olmasına rağmen Charles Taylor özgür
ve adil sayılacak seçimler içinde şeytanlaştırılacak
mı?
|