Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini
 
Sosyalist Barikat Bütün YAY-SAT Bayileri ve Kitapçılarda

 

Irak'ta Kitle İmha Silahı Yok..
ABD Medyası Yalana Devam Ediyor

David Wolsh
17 Mayıs 2003
Çeviren: Batur Özdinç/Özgür Üniversite

Amerikan siyasetindeki kirlenme artarak sürüyor. Irak'ın kitle imha silahına sahibolduğu yönünde herkese yalan söyleyen ABD medya uzmanları eski yalanlarını doğrulamak adına yeni yalanlar icat ediyorlar.
"Massac husetts Teknoloji Enstitüsünde Güvenlik çalışmaları proğramı baş danışmanı" olan Michael Sch'age Washington Post'un 11 Mayıs tarihli baskısında "silah yok demenin önemi yok. Saddan blöf yapıyor" başlıklı bir makale yazdı.

Tartışmaya çok da değermiş gibi, Schage, saldırgan bir tutumla savaşı başlatma düşüncesinin yanlış olabileceğini söylüyor. On binlerce Iraklı ölecekmiş, ülke yerle bir olacakmış. Ne gam. Bir önceki washington Post'ta, savunma dairesinin çeşitli şubelerine profesyonel danışmanlık yaptığı belirtilen Schrage, Washington Post, The Los Angeles Times, Fortune magazine ve diğer çeşitli yayınların köşe yazarlığını yapmaktadır.

Schrage, 11 Mayıs tarihli makalesinde: "Iraklı üst düzey bilim adamları hâlâ ülkelerinin bu tip silahları olmadığını yana yakıla söylüyorlar. Bu insanlar, kendileri için çok daha iyi olacak bir sosyal ve ekonomik reformu görmezlikten gelmeye çalışan yabancılar mıdır? Yoksa söyledikleri gerçekten doğru olabilir mi? Bunun önemi yok. Eğer Irak kayda değer miktarda kitle imha silahına sahip ise, bu er geç ortaya çıkarılacaktır. Ancak Irak,kitle imha silahı olmadığını kesin olarak kanıtlasa bile-veya sadece iki veya üç kamyon gibi cüzi miktarda biyolojik silahı olsa bile- Saddam'ın uzun dönemli stratejik aldatma taktiğine en rasyonel cevap, koalisyonun askeri gücü olacaktır" der.
Ve şöyle devam eder: "Buradaki asıl hikaye, istihbaratın, kontrolün veya diplomasinin başarısızlığından ziyade, Amerikalılıarın hayatını açıkça tehdit etmek üzere tasarlanmış devlet sponsorluğundaki belirsizliklere karşı Amerika'nın göstermiş olduğu toleransın sonudur. Amerikan politikası,kitle imha silahı barındırdıklarından şüphelendiği düşman ulus-devletleri reddetme ve terörizmi gündemde tutarak dünyayı daha güvenli hale dönüştürme yönündedir"

Ve sonuç olarak:11 Eylül 2001'den sonra Irak, düşman rejimlerin strarejik açıdan engel oluşturan belirsizliğini yok etmek amacıyla, Bush yönetiminin en önemli ve dramatik açıdan yegane araştırma konusu olmuştur."
Bu araştırmada kaba deyimiyle soysuz ve sahtekar düzen gözler önüne serilmektedir. Bush'un memurlarının Irak'ın kesinlikle kimyasal ve biyolojik silah barındırdığını ve nükleer silah geliştirmenin de eşiğinde olduğunu iddia ettiklerini anımsayalım.5 Aralık'ta Beyaz Saray sözcüsü Ari Fleischer muhabirlere: "Eğer Birleşik Devletler Başkanı ile Savunma Sekreteri sağlam kanıtlara sahip olmasalardı, Irak'ın kitle imha silahı barındırdığını açıkça ve kesin olarak ileri sürmezlerdi." demiştir.

Şimdi Bush yönetiminin Schrage gibi savunucular, "Amerikan yaşamını tehdit eden" "uzun dönemli stratejik aldatma politikası"nı, "devlet sponsorlu belirsizlikler"i ve "düşman rejimler"e "şüpheyle yaklaşım"ı konuşuyor. Schrage "kitle imha silahı şüpesi" deyimini İngiliz diline tanıtma şerefine erişti. Bu deyim, CIA- polis zihniyetine de uygun düşüyor. Schrage okuyucularının, aptal olduğunu mu sanıyor? Saddam Hüseyin rejimi, Shchage'nin iddia ettiği gibi kitle imha silahlarının stokçuluğunu yaptıkları yönünde hiçbir şüpheli harekette bulunmamış, bir " araba var mı, yok mu?" oyunu oynamamıştır. Irak hükümeti, bir çok memuru ve devlet yetkilisinin resmi ve gayri resmi demeçlerinde belirttiği gibi, bu tür silahları olduğu düşüncesini kararlılıkla reddediyor.

Birkaç örnek:
16 Kasım'da Irak devlet başkanı Saddam Hüseyin, ülkesinin parlamentosuna,herhangi bir yasaklı silah programlamaları olduğuna ilişkin iddiaları yalanladıklarını tekrarlayan bir mektup yazarak, 1441 sayılı BM kararını kabul ettiklerini açıkladı: "Umarız seçmiş olduğumuz metod, Irak'ın kitle imha silahı olmadığı gerçeğinin görülmesini sağlayacaktır."
4 Aralık'ta Irak'ın BM silah gözlemcileri ile irtibat sağlayan baş subay General Hassan Mohammed Amin raportörlere:Irak'ın kitle imha silahı yoktur."dedi.
Ertesi gün Irak Başbakan Yardımcısı Tarık Aziz ABC habere "Kitle imha silah yok. Kimyasal,biyolojik veya nükleer silahımız yok." Dedi .

Hüseyin, 4 Şubat'ta BBC 'nin 4.kanalında yayımlanan bir programda İngiliz İşçi Partisi eski başkanı Tony Benn'e : "daha önce bir çok kez söylemiş olduğum gibi Irak'ın herhangi bir kitle imha silahı olduğunu kanıtlamaya ve bunu kamuya açıklamaya davet ediyoruz." Dedi.

BM Irak Büyükelçisi Mohammed Alduri, BM Genel Sekreteri Kofi Annan'a 20 Şubat 2003'te yazdığı 20 sayfalık mektupla Irak'ın hala kitle imha silaha sahip olduğu ve terörizmi desteklediği iddialarını yalanladı.
Hüseyin, 26 Şubat 2003 tarihinde CBS haberden Don Ruther ile yapıtığı görüşmede ABD ordusunun Ortadoğu'daki amacının "Irak'ta biyolojik kimyasal ve nükleer silah gibi kitle imha silahlarının olduğu büyük yalanını kitlelere yaymak" olduğunu ileri sürdü.8 Mart'ta, yani ABD saldırısının başlamasından sadece birkaç gün önce, Irak devlet televizyonu "Irak'ta kitle imha silahı bulunmadığı kanıtı BM silah denetçilerine sunulduğunu bildiren bir demeç yayımladı.

Terörizm bağlantısına gelince, Irak rejimi aynı şekilde şüphe götürmüyordu.
Tarık Aziz 30 Ocak'ta ABC News'e "Bölgedeki ve yeryüzündeki herkes Irak'ın El Kaide ile hiçbir bağlantısı olmadığını biliyor." Demişti.
Benn'le yaptığı söyleşide Saddam Hüseyin "Eğer El Kaide ile ilişkimiz olsaydı ve bu ilşkinin yararlı olduğunu düşünseydik,bunu açıklamaktan utanç duymazdı. Bu sebeple size ve sizin aracılığınızla bunu bilmek isteyen herkese şunu söylemek isterim ki, El Kaide ile hiçbir zaman ilişkisi olmadı ve sanırım Bin Laden'in kendisi de en son konuşmalarından birisinde onunla hiçbir ilişkimiz olmadığı yönünde bir cevap verdi."dedi. Irak rejimi bu açıklamaları yaparken yalan söylüyor olsa da, ABD hükümeti (Schrage'in bile bir olasılık olarak itiraf ettiği şekilde) ne bu açıklamaların yalan olduğuna dair geçerli bir kanıt sunabildi, ne de doğru olduğunu söyledi. Belirsizlik, dünyanın tepesinde gezinen kara belirsizlik bulutu ve Amerikalıların yaşamlarına tehdit oluşturan bu belirsizlik nerede yatıyor? Schrage'e göre işgal ve ele geçirme ile yanıtlanması gereken bu belirsizliğin esası nedir?

Yalanlara ve kitlesel aldatmaya dayanan bu savaş saldırısını meşru göstermek için bütün bunlar beceriksiz ve akıl-dışı çabalardır ve Washington Post'taki herkes, yazarın kendisi de, bunu biliyor. Scharge "Hüseyin Irak'ı, etkili miktarda nükleer, biyolojik ve kimyasal silah depolarına sahip olabilir ya da olmayabilir. Ancak bu rejim kesinlikle sahipmiş gibi davrandı. Irak'ın WMD tehdidi 20 yıldan fazla bir zaman geçerliliğini korudu çünkü Hüseyin'in dünyanın özellikle inanmasını istediği şey buydu. Bunların ötesinde hem Kürtlere hem de İranlılara karşı kimyasal silahlarını başarıyla konuşlandırmıştı.
Hüseyin rejimi son süreçte böylesi silahlara sahipmiş gibi nasıl davrandı? Olası her fırsatta kararlılıkla ve tekrar tekrar bunlara sahip olduğunu reddederek mi? Modern tarihte gördüğümüz en kapsamlı ve en davetsiz silah denetimlerine boyun eğerek mi? BM denetçilerinin şüpheli görerek araştırmak istedikleri her yere istedikleri gibi girmelerine izin vererek mi?
Schrage'in argümanı kendisine karşı çalışıyor. Irak rejimi (biyolojik ve kimyasal silahlara sahipken ABD'nin sağladığı ya da onun üstü-örtülü onayıyla kullanılan) bu silahları İran'a ve İran'la ittifak yapan Kürtlere karşı kullanmıştı. Son savaşa kadar geçen dönemde bu silahlara sahip değildi, sahipmiş gibi davranmadı tersine yüksek sesle bu suçlamaya karşı çıktı.

Schrage şöyle yazıyor: Denetim anlaşmaları -ne kadar zorlayıcı olursa olsun- hiçbir zaman temel meseleyi ele almadıklarından hiç işe yaramayacaklardı: Irak'ın farkına varılır etki ve gücünü korumak amacıyla Hüseyin'in WMD konusundaki belirsizliği koruma arzusu. Bu belirsizliği ortadan kaldırmak Hüseyi'in dünyaya kabadayılık etmesini, tehdit etmesini ve şantaj yapmasını ortadan kaldırabilirdi... Denetçilerin azap çekerek tarafsız görünme çabaları, hem Irak'ın işbirliği yapma konusundaki istekliliği ve hem de sahip olduğu silahlara dair daha büyük belirsizlikler yaratılmasına neden oldu. sadece.
Bu senaryoyu bulmak için özel bir sapkın mantaliteye sahip olmak gerekli. Schrage, Irak'ın denetleme rejimine boyun eğmesinin, Irak rejiminin "tehdit havası"nı koruma arzusunda olduğu iddiasını meşrulaştırmak için, "üstünkörü"bir şey olduğunu ileri sürüyor. Ancak BM denetçilerinin kabul ettiği gibi Irak'ın işbirliği üstün körülüğün ötesindeydi ve ABD-Britanya işgal kuvetleri gibi, yasaklanmış silahlar ve silah sistemleri olduğuna dair herhangi bir kanıt bulmadıklarını dobra dobra itiraf etmişlerdi.

Hüseyin'in "kabadayılık etme, tehdit ve şantaj yeteneği"ne gelince, dünya ters-düz oldu. Mart ayında savaş başladığı sırada Irak, ABD'nin 15 yıla yakın zamandır sürekli saldırısı altındaydı. Bunun bir sonucu olarak yüz binlerce Iraklı öldü, ülkenin altyapısı yok edildi, ordusu ciddi biçimde tehlikeye düştü.
Kabadayılık, tehdit ve şantaj Washington'un modus operandi'sinin bir parçasıdır. Irak'ın sözde "tehdit havası" Beyaz Saray ve Pentagon tarafından yaratıldı ve sürdürüldü, medyaları Amerikan saldırganlığına bahane bulmak için onlara yardakçılık yapıyor. Komşu ülkelerdeki halklar "tehdit"ten habersizdi. Bölge ülkelerindeki nüfusun büyük bir çoğunluğu, çeşitli kamuoyu yoklamalarına göre, Hüseyin rejiminden hiç korkmadıklarını ve ABD'nin saldırısına karşı olduklarını açıkladılar.

Schrage, Hüseyin rejiminin kitle imha silahlarına sahip olmadığı konusundaki açık ısrarını aklından çıkarmış görünüyor. Iraklıların "işaret ettiği" şey oldukça farklıydı. Nasıl? Ne zaman? Nerede? Schrage bu iddiasını ispatlamak için hiçbir ciddi yazılı kanıt sunmuyor. Irak'ın "gönülsüzce ve aksilikle" BM denetim girişimlerini sonun çıkarmadan kabul ettiğini vurgulamanın ötesinde Schrage'nin "belirsizliğe" dair tek kanıtı şu Gen'dir Ocak ayındaki basın konferansında Amin, Irak'ın çeşitli kimyasal silahlarını yıllar önce yok ettiğini açıklarken, aynı zamanda ortak kayıtları da yok ettiğini de açığa vuruyor ve "gülümsemeye çalışıyormuş" gibi görünüyordu.

Eğer Iraklıların "gerçekten de hiç WMD'ları olmasaydı", Schrage'a göre rejimin basit bir seçeneği vardı: "Birkaç üst düzey Iraklı bilimadamı Batı'ya gelip ya da Batı'nın "tarafına geçip" Hüseyin silah üretimini durdurduktan sonra yaşam standartlarının nasıl düştüğünü anlata bilirdi. Saddam, Fransız dostlarına ve Rus destekçilerine ülkenin her yerine göreli serbestlikle girerek, saklayacak hiçbir şeyi olmadığını daha belirgin şekilde gösterme izni verebilirdi. Elbette, bunlardan hiçbirisi olmadı."

Olan biten şuydu ki, Irak rejimi boyun eğdi, bununla birlikte BM'yi arkasına alan yaptırımlar ve BM'nin ABD-Britanya bombalamalarına karşı çıkmayı reddetmesi veya "uluslar arası toplum"un istekleri doğrultusunda CIA ajanlarının denetim programlarına sızması yıkıma neden oldu. ABD kendi hesabına, dünyaya Irak'ın silah kısıtlamalarını çiğnediğine dair iddialarını ispatlayan kanıtlar sunarak WMD'ye ilişkin sözde "belirsizliği" açığa çıkarabilirdi kuşkusuz bunu yapamazdı çünkü hiçbir kanıtı yoktu. İşin başından beri yalan söylüyordu.



 
 

 

sbarikat@hotmail.com
barikat@barikat-lar.de
Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Çakırağa Mah. Abdüllatif Paşa Sk. 4/5 Aksaray-İstanbul
Telefon/Faks: (0212) 632 23 19
Adana Büro: Ali Münüf Cad. Büyük Adana İş Hanı Kat: 4/29 Adana
Tel-Fax: 0322 352 17 92