Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini
 
Sosyalist Barikat Bütün YAY-SAT Bayileri ve Kitapçılarda

 

Tamer Ermutlu

Cezaevlerinde sert ve kapsamlı çatışmaların eşiğindeyiz. Mevcut koşullar altında oligarşinin saldırısının kaçınılmazlığı apaçık görülüyor. Önümüzdeki aylar, hatta günler saldırı startının verilmesine gebedir. Saldırı kadar kaçınılmaz olan diğer şey ise onu püskürtecek olan devrimci direniştir. Devrimci direniş iradesinin varlığı ve netliği de apaçık ortadadır.
Hücre tipi saldırısını koşullayan faktörler ikilidir;
Birincisi, Türkiye Devrimci Hareketi (TDH)'nin ağır düşman saldırıları ve kendi iç açmazları sonucunda sınıflar mücadelesinin belirleyici öznelerinden biri olmaktan çıkmasıdır.
İkincisi, KUKM'nin 1999'dan itibaren A.Öcalan şahsında yaşadığı siyasal yenilgi ve postmodern reformist teslimiyet çizgisi ve pratiğidir.
Cezaevlerinde bulunan ve devrimci mücadele iradesini ve azmini koruyan düşmana başeğmeyen, toplumsal muhalefetin en diri parçalarından biri konumundaki devrimci tutsaklar bu tabloyu bozmaktadır. Devrimci tutsaklar tüm darbelere, gerilemelere karşın, devrimci savaşımın en zorlu koşullarda dahi yürütülebileceğinin, boyun eğilmeyeceğinin, egemenlerin mutlak zaferinin olmayacağının ifadesi durumundadırlar.
Hücre tipi saldırısının bugüne ve geleceğe ilişkin anlamı ve amaçları; devrimci güçlerin (ve tabii ki devrimci tutsakların) bu gerçekliği ve oligarşinin devleti ve baskı politikalarını yeniden düzenleme çabaları içinde somutlaşmaktadır. TDH'nin sınıflar mücadelesinin belirleyici öznesi olmaktan çıktığı, KUKM'nin yenilgiye uğratıldığı koşullarda cezaevlerindeki devrimci tutsakların başeğmez direnişçi tutumu oligarşi için katlanılamaz bir durumdur.
Oligarşinin hedefi açıktır; devrimci hareketin yarattığı birikimlerin en önemli parçalarından biri olan tutsak devrimcileri hücre tipi saldırısıyla tecrit etmek, işlevsizleştirmek ve olabildiği kadarıyla teslim alıp yenilgiye uğratarak, dışarıda yarattığı gerileme ve yenilgi atmosferini, onlarca yıldır başaramadığı bir cezaevi zaferiyle tamamlamak istemektedir.
Bunun genel olarak toplumsal muhalefet, özelde ise devrime umut bağlamış kitleler üzerinde moral yıkım yaratacağını, böylece içerde yaşanacak yenilginin zincirleme bir hareketle dışarıda ciddi olumsuz sonuçlar doğuracağını hesap ediyor. Direniş ve yenilgi ikiz kardeşler haline getirilmek isteniyor.
Böylece ancak sistemin izin verdiği sınırlar içinde "solculuk", "devrimcilik" yapılabileceğine, bunun dışındaki her girişimin ezildiğine, ezileceğine dair sistematik olarak geliştirilen düşüncenin, bugüne değin, bu noktada her zaman bir istisna olan ve bu politikanın asla egemen kılınamadığı cezaevlerinde kazanılacak zaferle kesinleştirilmesi, toplumsal belleğe derinliğine nüfuz ettirilmesi hedefleniyor. Bir yanıyla da onlarca yıldır teslim alınamayan cezaevi pratiğinin rövanşı alınmak, süreç tersine çevrilmek, cezaevlerinde büyük ve kapsamlı bir teslimiyet için başlangıç noktası yaratılmak isteniyor. Hücre tip saldırısı ile ulaşılmak istenen hedefler, hiç kuşkusuz sadece bugüne ilişkin değildir.
Önümüzde duran "ayaklanmalar yüzyılı"nda her türlü devrimci dinamiğin tecritinin ve önünün kesilmesinin en önemli araçlarından biridir; hücre tip cezaevleri. Yeni bir büyük devrimci mücadeleler yüzyılının eşiğinde oligarşinin halen sürdürmekte olduğu devleti yeniden yapılandırma programının en önemli bileşenlerinden biridir söz konusu olan. Önümüzdeki 20-30 yılın cezaevi politikası hücre tip üzerine inşa edilmektedir. Oligarşi geleceği bugünden kazanmak, teslim almak istiyor. Bunun nesnel zeminlerini hazırlıyor. Önümüzdeki on yılın iç güvenlik hazırlıklarına kabaca gözatıldığında bile bu hedef apaçık ortaya çıkıyor; oligarşi 2010 yılına kadar her kentte iki tane olmak üzere toplam 126 DGM açmayı planlıyor, gerilla savaşına karşı en gözde kontrgerilla silahı olan saldırı helikopterlerinden 145 adet alınması hedefleniyor. Ordu iç savaşa ve Balkanlar, Kafkaslar, Ortadoğu üçgeninde geliştirilecek sınırlı orta savaşlara uygun olarak düzenleniyor ve profesyonelleştiriliyor. Polis sayısı ve polis içinde özel harekat birimlerinin sayısı artırılıyor. Ceza yasası vb.'lerin sürece uygun yeniden düzenlenmesi planlanıyor. Bunların yanına altısı bu yıl, beşi bir süre sonra tamamlanacak olan onbir hücre tip cezaevini ve 56 cezaevinde yeni yapılmış olan 80'er kişilik hücre tip bölümleri (toplam kapasite yaklaşık 8500 kişi) koyduğumuzda tablo kabaca tamamlanmış oluyor.
Oligarşi bu programla orta büyüklükteki olası bir devrimci silahlı savaşı istediği tarzda çözmesini olanaklı kılacağını düşündüğü bir faşist savaş aygıtı geliştiriyor.
Bu bağlamda, hücre tipi cezaevi saldırısı karşısında kazanılacak başarılar cezaevlerindeki devrimci tutsaklar ve örgütlerinin değil, tüm devrimci, demokratik güçlerin başarısı olacak, sadece bugün kazanılmayacak geleceği kazanmada da oldukça önemli bir mevzi yaratılmış olacaktır. Oligarşinin savaş aygıtını yeniden yapılandırma programında önemli bir gedik açılmış olacaktır.
Bu nedenledir ki hücre tipi saldırısının püskürtülmesi mücadelesi cezaevlerinde ve dışarıdaki tüm devrimci ve demokratik güçler açısından, içinde bulunduğumuz süreç açısından belirleyici ve acil bir görevdir.
Devrimci sosyalist tutsaklar hücre tipine karşı direnişi içinde pekçok aşamayı barındıran ve tüm cezaevi direniş biçimlerinin içice geçeceği uzun soluklu bir süreç olarak ele almaktadır.
Hücre tipi saldırısının ilk adımda fiili direnişlerle göğüslenmesinin düşmanın saldırı ve teslim alma iradesini ciddi biçimde darbeleyeceği kesindir. Direnişin yaygınlığına, gücüne, dışarıdaki kitle mücadelelerinin çapına bağlı olarak, fiili direnişlerle saldırının püskürtülmesi de mümkündür. Öte yandan, gelişmelerin seyrine bağlı olarak, diğer direniş biçimlerinin de devreye gireceği açıktır. Yine aynı biçimde hücrelere götürülen tutsakların tam bir itaatsizlik tavrı içinde olacağı, hiçbir yaptırımı kabul etmeyeceği fiili tavır alış içinde olacağı ve direniş güçlerinin belirlediği diğer direniş biçimlerini devreye sokacakları açıktır.
Direniş sürecinin başarısında belirleyici halkalardan birini devrimci direniş güçlerinin birliği oluşturuyor. Oligarşinin saldırılarına karşı koyuş noktasında son on yıl içinde belirginleşmiş-farklılaşmış çizgiler olduğu biliniyor.
Direnişi geliştirecek bir birlik tutumu bu farklılıklar ve son bir yıl içinde meydana gelen değişimler gözardı edilerek ve birlikte hareket adına devrimci eylem çizgimizi, düşman saldırısını püskürtmemizi olanaksız kılacak geri noktalara çekerek gerçekleştirilemez. İlerletici bir birlikte hareket farlılıkları görerek, devrimci direniş çizgisinde bükülmelere yol açmadan ortaklaşılan her noktada güçleri birleştirerek mümkündür.
Direniş güçlerinin birliği noktasında ana halkayı tüm direniş biçimleriyle hücre tipi saldırısına karşı koyacağını ilan etmiş olan devrimci direniş güçlerinin birliği oluşturmaktadır. Bu güçlerin çok büyük bir bölümü açısından birliği geliştirmenin nesnel zeminleri bulunuyor. Bu olanaklar sonuna değin kullanılacaktır. Bu noktada, sorunlar direniş sürecinin çeşitli taktik adımlarla biçimlendirilmesi noktasında olasıdır. İlkesel sorunlar ya da direniş sürecinin bütünü açısından hayati önem taşıyan adımlarda ortaya çıkacak ayrımlar dışında kalan farklılıklar birlikte hareketin önünde engel olmaktan çıkarılmalı, bu noktada uzlaşma zeminleri bulunabilmelidir. İlkesel ya da önemli görülen ayrım noktalarında sorunların aşılması için sonuna değin çaba harcanması esas alınmalı, bunlar tümden kopuş gerekçesi haline getirilmemeli, ayrım noktaları dışında kalan, ortaklaşılan noktalarda birlikte yürüyüş sürdürülebilmelidir.
Hücre tipi saldırısının oligarşinin toplumsal yaşamı bütün alanlarını kapsayan bütünsel karakterdeki yeniden yapılanma ve saldırı programının bir parçası olması, ona karşı direnişi de tüm devrimci, demokratik güçlerin ve toplumsal muhalefetin bütün bileşenlerinin asli görevlerinden biri yapmaktadır. Bu bağlamda, toplumsal muhalefetin hiçbir bileşeni sorunu tutsaklara "destek" sorunu olarak ele alamaz, almamalıdır. Cezaevlerinde ya da dışarıda toplumsal muhalefetin her unsuru hücre tipi saldırısının hedefi durumundadır ve hücre tipe karşı direnişi de asli görevlerinden (bu süreçte en önemlilerinden) biri olarak sahiplenmelidir.
Bu noktada, Ulucanlar Katliamına karşı oluşan demokratik duyarlılık henüz istenen ölçüde olamasa da büyümektedir, çekirdek örgütlülüklere, insiyatiflere dönüşmektedir. Sorun hemen hemen tüm demokratik kurumların gündemine girmiştir. Oluşan duyarlılık sekter ve dar grupçu yaklaşımlara prim verilmeden örgütlülük ve eylemliliğe dönüşmelidir. Bu noktada her kesimde ve alanda asgari istek ve zemin bulunmaktadır.
Hücre tip saldırısına karşı en geniş emekçi kesimlerin demokratik kamuoyunun bilgilendirilmesi, görüşlerimize kazanılması ve kitlesel mücadeleler içine çekilmesi saldırının daha kısa sürelerde ve cezaevleri cephesinde ağır bedeller ödenmeden püskürtülmesinde belirleyici rol oynayacaktır.
Bu bağlamda önümüzde cezaevleri ve dışarıdaki mücadeleleri birbirine bağlayarak direnişi büyütme görevi bulunuyor.
Sürecin pekçok zorluklarla dolu olduğu açıktır. Direniş sürecinin tek bir hamleden oluşmayacağı, muhtemelen iniş ve çıkışları olan bir dizi çatışma etabını içereceği daha şimdiden söylenebilir.
Kesin olan birşey varsa, o da oligarşinin zafer kazanamayacağı, devrimci tutsakların teslim alınamayacağıdır. Hücre tipi saldırısı ve izolasyon politikaları püskürtülecektir. Başarı, devrimci direniş çizgisinde yürüyen devrimci tutsakların ve onlarla birlikte yürüyen devrimci, demokratik güçlerin olacaktır.
1970'ten 2000'lere cezaevlerinde devrimci direniş geleneğinin yaratılmasında önemli katkısı olan devrimci sosyalist tutsaklar hücre tip saldırısına karşı bu bilinçle devrimci direnişi öreceklerdir.

 

 

 

 

 

sbarikat@hotmail.com
barikat@barikat-lar.de
Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Çakırağa Mah. Abdüllatif Paşa Sk. 4/5 Aksaray-İstanbul
Telefon/Faks: (0212) 632 23 19
Adana Büro: Ali Münüf Cad. Büyük Adana İş Hanı Kat: 4/29 Adana
Tel-Fax: 0322 352 17 92