Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini
 
Sosyalist Barikat Bütün YAY-SAT Bayileri ve Kitapçılarda

 

Şahin ŞİMŞEK

D- İki taktik üzerine notlar
Devrim, eğitir. Ama bu eğitim sadece kitlelere yönelik değildir.
Devrim kitlelere önderlik eden partileri, onun önderlerini de eğitir. Bu devrim dönemlerinde çok net ortaya çıkan olgu, yani devrimin eğitici özelliği, tek taraflı, kendiliğinden bir süreç değildir.
Devrim dalgası, tüm toplumsal sınıf ve kesimleri etkileyip, onları eğitirken, onları saflaştırırken, özellikle parti ve önderlerin ileri süreceği, aynı zamanda bu eğitimde işlev gören tezler, siyasal perspektifler, taktik tezler önem kazanır. Marksistleri tüm oportünistlerden ayıran temel özelliklerden biri de buradadır: oportünistler kendiliğindenliğe tapınırken, Marksistler kitlelere hedef gösterir, onların mücadelesini iktidar savaşına kanalize eder.
Aynı zamanda, ilkeli, ciddi bir parti olmanın temel özelliği budur. Devrimde rol oynayan birçok sınıf ve katmana proletaryanın önderlik etmesi için de bu inisiyatif, elzemdir.
"Devrimin bizi ve halk yığınlarını eğiteceğinden kuşku yoktur. Ama, militan bir siyasal partinin şimdi karşı karşıya olduğu sorun, bizim, devrime herhangi bir şey öğretip öğretmeyeceğimiz sorunudur. Devrime bir proleter damgası vurabilmek için, devrimi, sözde değil, gerçekte kesin bir başarıya ulaştırmak için, demokrat burjuvazinin kararsızlığını, iki yüzlülüğünü ve ihanetini etkisiz hale getirebilmek için, sosyal demokrat öğretimizin doğruluğundan, sonuna kadar devrimci olan tek sınıf ile, proletarya ile olan bağımızdan yararlanabilecek miyiz?"
Ve devam eder Lenin: "Bütün çabamızı bu amaca yöneltmeliyiz. Başarımız, bir yandan siyasal durumu doğru değerlendirmemize, taktik sloganlarımızın doğru olarak saptanmasına ve öte yandan da işçi yığınlarında gerçek savaşımcı gücün bu sloganları desteklemesine bağlıdır." (İki Taktik Sf; 8)
Proletaryanın devrimde önderliği, devrimin yazgısını belirler.
İşte, 1905 Mayısı'nda RSDİP Üçüncü Kongresi yapılır ve "Geçici Bir Devrim Hükümeti Konusunda Karar", bunun için alınır. Bu karar, üç maddeden ve üçüncü maddesi de dört fıkradan oluşur:
"1. Proletaryanın hem kısa vadeli çıkarlarının ve hem de onun sosyalizmin sonal amaçları uğruna savaşımının çıkarlarının, siyasal özgürlüğü tam olarak sağlayacak önlemlerin alınmasını ve bunun sonucu olarak otokratik hükümet biçiminin yerini Demokratik Cumhuriyet'in alması gerektiğini:
2. Rusya'da demokratik bir cumhuriyetin kurulmasının, ancak seçim kampanyası sırasında tam bir ajitasyon özgürlüğü sağlayabilecek ve halkın iradesini gerçekten temsil edecek bir kurucu meclisi, genel, eşit, tek dereceli ve gizli oya dayanılarak seçilecek bir meclisi toplayabilecek olan, ve geçici devrimci hükümete sahip olacak başarılı bir halk ayaklanmasıyla mümkün olabileceğini;
3. Bugünkü toplumsal ve ekonomik düzen koşullarında, Rusya'daki bu demokratik devrimin, belirli bir anda, Rusya proletaryasının devrimci dönemde elde etmiş olduğu bütün kazanımların büyük bir kısmını, hiçbir engel tanımaksızın onun elinden koparıp alacak olan burjuvazinin egemenliğini göz önünde tutan Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi'nin Üçüncü Kongresi, şu karara vanr:
a) Devrimin izleyebileceği en olası yol konusunda işçi sınıfının somut bir fikir edinmesinin sağlanması, devrimin belli bir anında, programımızın bütün ivedi siyasal ve ekonomik istemlerinin "asgari programın ger çekleşmesi", proletaryanın ondan isteyebileceği geçici bir devrim hükümeti kurulması, zorunludur.
b) Kesinkes önceden kestirilemeyen güçler mevzilenmesi ve öteki etkenler yüzünden, partimizin temsilcileri, bütün karşı devrimci girişimlere karşı amansız bir savaşım vermek ve işçi sınıfının bağımsız çıkarlarını korumak için, devrimci hükümete katılabilirler.
c) Bu katılmanın kaçınılmaz koşulu, temsilcilerin parti tarafından sıkı bir biçimde denetlenmesi ve tam bir sosyalist devrim uğrunda çaba gösteren sosyal demokrasinin bağımsızlığının sürekli bir biçimde korunması ve bunun sonucu olarak, bütün burjuva partilerine uzlaşmaz bir biçimde karşı durmasıdır.
d) Sosyal Demokrasinin Geçici Devrim Hükümeti'ne katılmasının olanaklı olup olmadığına bakılmaksızın, sosyal demokrat parti tarafından yönetilen silahlanmış bir proletarya düşüncesini proletaryanın en geniş kesimleri arasında yaymalı ve devrimin kazanımlarının savunulması, pekiştirilmesi ve geliştirilmesi yolunda geçici hükümete sürekli baskı yapmalıyız." (İki Taktik Sf; 15-16)
1905 Devrimi'nin özelliği, Geçici Devrimci Hükümet'in ortaya çıkmasıdır. İkili bir iktidar özelliğine sahip olan bu hükümet, burjuvazi ile proletaryanın "geçici" koalisyonu niteliğindedir. 1905 devriminin ortaya çıkardığı bir olgudur.
Proletaryanın, bu "Geçici Devrimci Hükümete" katılıp katılmaması, dönemin en önemli taktiğidir. Kitlelerin mücadele içinde eğitimi zorunluluğu, Geçici Devrimci Hükümet'e katılımı gerektirmektedir. Ancak, proletarya, taktiğini sadece "katılım" ile sınırlamaz. Bu hükümete "alttan baskı" yapmak için, proletaryanın bağımsızlığına, proletaryanın silahlanmasına özel önem verilir.
Yani, Geçici Devrimci Hükümet karşısında ikili bir taktik benimsenir. Bir yandan, proletaryanın bağımsızlığını korumak ve kitleleri eğitmek için, bu hükümete "katılma" benimsenirken; diğer yandan, bu temsilciler çok sıkı denetlenir, "bütün burjuva partilerine" karşı uzlaşmaz bir karşı konuş benimsenir, dahası bizzat proletaryanın silahlanmasına özel önem verilir.
Hiç şüphesiz, bu taktikte, iktidar perspektifi, kitlelerin devrim döneminde eğitilmeleri, devrimin kaderi açısından proletaryanın önderliği ve bağımsızlığı çok sıkı korunur.
1905 Devrimi, Burjuva Demokratik Devrim'dir. Proletarya, kendi öz devrimini gerçekleştirmek için, sosyalist devrime ulaşmak için, "siyasal özgürlükten", siyasal demokrasiden sonuna kadar yararlanmak, bunun üzerinde sosyalist devrime ulaşmak zorundadır.
Devrimin "asgari programı", BDD'dir. "Azami program" ise, sosyalist devrimdir. Geçici Devrimci Hükümet, "asgari programı" uygulamak açısından, proletarya için vazgeçilmez bir niteliktedir ve iktidarın proletarya tarafından tek başına fethedilemediği koşullarda, bu süreç zorunludur... Sosyalizm için eksiksiz bir siyasal özgürlük zorunludur.
Başta, Çarlık Rusyası'nda, burjuva demokrasisinin kurumlaşmadığı ortamda, ‘Demokratik Cumhuriyet' te ifadesini bulur. Yani, genel, eşit, tek dereceli ve gizli oyla seçilen bir halk meclisinde ifadesini bulan, burjuva demokratik cumhuriyettir.
"Eksiksiz siyasal özgürlük, parti programımızda da kabul edildiği gibi, Çarlık Otokrasisi yerine demokratik bir cumhuriyetin getirilmesini gerektirir. Kongre kararının demokratik bir cumhuriyet sloganını vurgulaması, hem mantık açısından ve hem de ilke açısından zorunludur. Çünkü, demokrasinin baş savunucusu olarak proletaryanın, uğrunda savaşım verdiği de, işte bu eksiksiz özgürlüktür..." (age. Sf; 18)
Ama, hepsi bu kadar değil. Eksiksiz bir siyasal özgürlük; doğal olarak, burjuvazinin egemenliğini güçlendirecektir. Aynı zamanda, "kaçınılmaz olarak burjuvazi ile proletarya arasında amansız bir savaşımı" gündeme getirecektir. Sosyalizm, bu mücadelenin bir ürünü olarak maddileşecektir. "Demokratik Cumhuriyet", siyasal hedeftir ve ancak Çarlık ve Otokrasisi'nin yıkılması ile mümkündür; bu ilk adımdır. Bu adımı ikinci adım, devrimin "azami programı" izleyecektir.
Siyasal özgürlük ekseninde oluşan "asgari programın" iki ayağı vardır. Birincisi, "mevcut toplumsal ve ekonomik ilişkiler temeli üzerinde tümüyle gerçekleştirilebilecek..." taleplerdir. İkincisi ise bu programın, "proleter demokrasinin amaçlarıyla uyum içerisinde" olmasıdır. İşte bu, Leninist Kesintisiz Devrim formülasyonudur.
1905 BDD döneminde, bu biçimde formüle edilen devrim anlayışına, başta Troçki olmak üzere, bazı kesimler karşı çıkar. Onlara göre, "Demokratik Cumhuriyet" ve "asgari program" gereksizdir, proletaryanın yolu gereksiz yere uzatmasıdır.
Hatırlayalım, Troçkist "sürekli devrim" tezi, yine bu yıllarda, 1905'te formül edilir."İşçi hükümeti" şiarı benimsenir, demokrasi mücadelesi, "işçi hükümeti" mücadelesine bağlı olarak, "geçerken çözülecek" bir sorun olarak ele alınır. Ve aşamalı değil, aşamasız bir devrim savunulur. Lenin, bu tip yanlış tezlere karşı kesin bir tavır alarak şu özlü vurguyu yapar:
"...Ve hepimiz inanıyoruz ki; işçi sınıfının kurtuluşu, işçi sınıfının kendi eseri olacaktır. Yığınların bilinci ve örgütlenmesi olmadan, yığınları açık sınıf savaşımı yoluyla burjuvazinin tümüne karşı hazırlamadan ve eğitmeden, bir sosyalist devrim sözkonusu olamaz. Sosyalist devrimi geciktirdiğimiz yolunda anarşistlerin itirazlarına karşılık olarak şunu söylüyoruz:
Biz sosyalist devrimi gerçekleştirmiyoruz, biz mümkün olan tek yoldan ve tek doğru yoldan, yani demokratik bir cumhuriyet yolundan, sosyalist devrime doğru ilk adımı atıyoruz. Kim sosyalizme siyasal demokrasi dışında, başka yoldan varmak istiyorsa; kaçınılmaz olarak, hem demokratik hem de siyasal anlamda, saçma ve gerici sonuçlara varır..." (age. Sf; 22)
Kesintisiz Devrim anlayışını ele alan bu sözler; aynı zamanda demokrasi mücadelesinin önemi açısından da son derece önemli bir yer tutar. Lenin, benzer sözleri "İki Taktik" eserinde sık sık yineler. Bununla kalmaz, savaş yılları döneminde, örneğin MARKSİZMİN BİR KARİKATÜRÜ VE EKONOMİZM çalışmasında, Ekim Devrimi sonrasında da, örneğin PROLETER DEVRİM VE DÖNEK KAUTSKY çalışmasında, sık sık ifade eder.
Oportünizmin iddiası şudur: Lenin'in İKİ TAKTİK'te ele aldığı görüşler eskimiştir. NİSAN TEZLERİ bunun ifadesidir. Hatta Lenin, savaş yıllarında sosyalist devrimi savunur. İKİ TAKTİK'te ifade edilen "asgari" ve "azami" program" yanlıştır, vb...
İşte yukarıda özel olarak ismini andığımız çalışmalar, oportünizimin çeşitli iddialarına, bizzat Lenin'in kaleminden verilmiş yanıtlardır. Bolşevik Parti'de ve Lenin'de "asgari-azami" program anlayışı çok nettir ve bu durum bizzat NİSAN TEZLERİ'nde ele alınır.
Ekim Devrimi sonrasında, 1918 yılında yeniden oluşturulan parti programında, sosyalizmin kuruluşundan dolayı "asgari programın" geride kaldığı ve sosyalizmi kurma programının benimsendiği, ifade edilir.
Yine PROLETER DEVRİM VE DÖNEK KAUTSKY' de, Lenin, İKİ TAKTİK'teki düşünceye yeniden onay verir. Zira, İKİ TAKTİK, NİSAN TEZLERİ ile birlikte, Leninist Kesintisiz Devrim anlayışının da en özlü ele alındığı eserlerdir.
Elbette, 1905 koşullarında, üzerinden atlanamayacak olan "siyasal özgürlük" veya "siyasal demokrasi", Çarlık Rusya koşullarında, Otokrasiye karşı, "Demokratik Cumhuriyet" talebinde ifadesini bulmuştur. Fakat her ülke için böyle bir formülü ifade etmek, Lenin'i hiç anlamamaktır. Çünkü, somut koşullar farklıdır. Ama, bu durum, sosyalist devrime ulaşmak için sosyalist özgürlükten yararlanmayı, demokrasi mücadelesinin önemini, zerre kadar azaltmaz.
Siyasal özgürlük veya siyasal demokrasi, burjuva demokratik bir içeriğe sahiptir. Ama "siyasal demokrasi=burjuva demokrasisi" değildir. Çünkü demokrasi burjuvaziye ait bir kavram olmakla beraber, koşullara göre yeni biçimler de alan bir kavramdır.
Demokrasi, proletaryanın elinde, proletaryanın sınıf iktidarında, proleter demokrasi niteliğine bürünür. Proletarya demokrasisi, burjuva demokrasisi uygulamalarıyla kıyaslanamayacak biçimde demokratiktir. Gerçek biçimde halkın demokrasi istemlerine yaklaşmıştır.
Dolayısıyla tartışmalarımız, onun demokratik yanlarının inkarı üzerinde değildir, onun düşünsel ve pratik özelliklerinin, geçmişten çok daha fazla devlet ve toplum yaşamına egemen olması anlamını taşır.
Demokrasi mücadelesi somut taleplerle anlamlı olur, ona göre biçim alır. Çarlık Rusyası'nda demokrasi mücadelesi, sekiz saatlik işgünü, eşit oy hakkı, vb. talepler ile bütünleşen "demokratik cumhuriyetler" temelinde yükselmiştir. Ancak, farklı ülkeler bu farklı taleplerle bütünleşerek, farklı hedeflere yönelir.

Siyasal özgürlük neden gereklidir
Başta proletarya olmak üzere, tüm demokrasi mücadelesine katılan sınıf ve kesimlerin, özgür bir ortamda kendilerini ifade edip örgütlenmesi, bu temelde sınıf savaşımını hızlandırması için; siyasal özgürlükler yolunda mücadele, kitlelerin "demokrasi okulunda" eğitilmelerini sağlayacak, kendi demokratik kurumlarını yaratacaktır.
Elbette bu demokratik hakların bir kısmı devrimden önce, bir kısmı devrim zamanında, bir kısmı da devrim sonrasında gerçekleşecektir. Bu noktada, proletarya, demokratik taleplerin tümünün "tamamlanmasını" beklemez. Demokrasi mücadelesi içinde eğitilen proletarya, bilinç ve örgütlülük derecesine paralel olarak, sosyalist devrime yönelir.
Siyasal özgürlük mücadelesinde, proletarya en önde olacaktır.
Çünkü, proletarya kendi öz devrimine, sosyalist devrime yönelirken, demokrasiyi sonuna kadar savunan tek sınıftır.
Burjuvazi, bir dönem bayrak edindiği demokrasi mücadelesinde artık yoktur. Emperyalizm döneminde, burjuvazi gericileşmiştir. O, demokrasiden yana değil, siyasal gericilikten, ilhaktan, yayılmacılıktan yanadır. Proletaryanın demokrasi mücadelesinde tek tutarlı sınıf olması, bu mücadelenin proletarya ile sınırlanması anlamına gelmez. Onun, "sonuna kadar savunan tek sınıf olması, demokrasi mücadelesinde "tek sınıf" olması anlamına gelmez. Demokrasi mücadelesi doğası gereği, emperyalizm çağında, proletarya önderliğinde, ama daha geniş bir sınıf bileşkesini ifade eden bir özelliğe sahiptir.
Çarlık Rusyası'nda otokrasiye karşı "Demokratik Cumhuriyet", demokrasi mücadelesinde temel siyasal taleptir. Dolayısıyla, Çarlığa karşı liberal burjuvazi tutarsız da olsa, bu mücadelede yer alır. Bundan dolayı proletarya, "tüm burjuvaziyi" bu mücadelede karşısına almaz, gericiliğin sınıfsal dayanağına yönelir. Başta küçük burjuvazi olmak üzere bir çok kesimle, bu süreçte birlikte yürünür.
Ancak, sosyalist devrimde durum farklıdır. Bu dönemde proletarya, "burjuvazinin tümüne" karşı bir savaşım içindedir.
Ve bu aşamadaki demokrasi programı, proletaryanın sınıf egemenliği olan proletarya demokrasisidir.
Anlaşılacağı üzere, proletarya bu süreci yaşarken, bağımsız sınıf politikası ve siyasal duruşundan asla sapmayacak, onu büyük bir titizlikle koruyacaktır. Burjuvazi ile asla uzlaşmayacak ve sosyalist devrim yürüyüşü için tüm tedbirlerini alacaktır.
Tam bu noktada, sadece 1905 BDD'de değil, 1917 Şubat ve 1917 Ekim Devrimi'nde de önemli bir özellik olan burjuvazi ile ilişki noktasını, özetle somutlaştıralım:
RSDİP, Üçüncü Kongresi'nde, devrimin ilerlemesi için, burjuvazinin tutarsız politikasını göz önüne alarak, burjuvazi ile ilişkilerde "elini bağlamak" ve BDD sürecinde bazı durumlarda "yan yana yürümek" kararı alınır. Bu noktada, Bolşevik Parti ile Menşevik ve Burjuva Anarşist çevreler, taban tabana zıt bir politik duruş sergiler. Bolşevikler bazı durumlarda, bağımsız sınıf tutumundan taviz vermeksizin "yan yana" yürüneceğini ileri sürerken , diğerleri "anayasal bir çerçevede içiçe kaynaşmayı" savunurlar...
1905 Devrimi BDD'dir ve Çarlık Otokrasisi'nin yıkılması, bunun yerine "demokratik bir cumhuriyetin" konulmasını hedefler. Ancak bu perspektif, kaba bir sınıf bakış açısı ile yetinen "sosyalist devrim" savunucularını dıştaladığı gibi, devrimin burjuva niteliğinden dolayı, devrimi burjuvaziye bırakan anlayışlarla da, kökten farklıdır.
Lenin, söz konusu yazının "DEVRİMİ İLERLETME NASIL OLUR" ana bölümünde, Menşeviklerin, yani Iskra Grubu'nun, "burjuva demokrasisi içinde erime" eleştirilerine net yanıt vererek, konuyu somutlar. Lenin, "bu suçlamayı tanıtlayacak bir kimseyi görmeyi çok isterdim" diyerek, önemli bir politika dersi verir. Ve şu sözlerle konuyu tam bir açıklığa kavuşturur:
"Burjuva toplumu içinde de faaliyet gösteren bir sosyal demokrat parti, bazı durumlarda, burjuvazi ile yan yana yürümeksizin siyasete katılamaz..." (age Sf,45)
"Biz, (eğer Büyük Rus Devrimi ilerleme gösteriyorsa) yalnız sosyal demokrat parti tarafından örgütlenen proletaryaya değil, bizimle yan yana yürüyebilecek olan küçük burjuvaziye de yol gösterme düşüncesindeyiz."(age Sf. 46)
Demek ki; iktidar perspektifine sahip proletarya, devrimi ilerletmek için, yalnız kendi sınıfsal tabanına değil, demokratik devrimde yan yana yürüdüğü küçük burjuvaziye de yol gösterir ve "burjuva toplumu içinde faaliyet gösteren" parti, her zaman değil, "bazı durumlarda", demokratik devrim sürecinde, "burjuva demokrasisi ile yan yana yürür" ama onunla asla kaynaşmaz, bütünleşmez.
1905 Devrimi, BDD'dir. "Marksistler, Rus Devriminin burjuva niteliğine kesinlikle inanmışlardı." (Lenin) BDD, kapitalizme karşı bir devrim değildir, tam tersine; kapitalizmin özgür, gerçek, bağımsız gelişmesini sağlar. Sosyalist Devrimcilerin savunduğu "genel yeniden dağıtım" ilkesi dahil, bir çok temel yaklaşım, kapitalizmi geliştirir. Lenin'in ifadesi ile, "Rus tipi" ilişkileri yıkar, kapitalizmin önünü açar.
1905'te, bu tez ile, kapitalizmin özgürce gelişmesi benimsenir. Bu gelişme, proletaryanın kendi devrimi için elzemdir. 'Demokratik devrim" şiarı da, bunun üzerinde inşa edilir.
Burada soru şudur: Marksizm kapitalizmin gelişmesini savunabilir mi? Lenin'in yanıtı çok nettir: Kapitalizmin gelişmesi burjuvazinin egemenliğini sağlar, ama sınıf mücadelesini de hızlandırır, proletarya bu demokrasiden yararlanır ve kendi devriminin tüm koşullarını yaratır...
"İşçi sınıfının kurtuluşunun, kapitalizmin daha da gelişmesi dışında başka bir yerde aranması düşüncesinin gerici bir düşünce olduğu sonucu çıkar. Rusya gibi ülkelerde, işçi sınıfı, kapitalizmin yetersiz gelişmesinden çektiği sıkıntıyı, kapitalizmden çekmez. Bundan ötürü, işçi sınıfı, kapitalizmin en geniş, en özgür ve en hızlı bir biçimde gelişmesiyle en kesin bir biçimde ilgilidir.
Kapitalizmin geniş, özgür ve hızlı gelişmesini engelleyen eski düzenin bütün kalıntılarının ortadan kaldırılması, işçi sınıfının kesin olarak yararınadır. Burjuva devrimi, geçmişin kalıntılarını, (yalnızca otokrasiyi değil, monarşiyi de içeren) feodal kalıntıları, en kararlı bir biçimde süpürüp atan ve kapitalizmin en geniş, en özgür ve en hızlı bir biçimde gelişmesini en eksiksiz bir biçimde güvence altına alan bir alt üst oluşun ta kendisidir.
İşte bu yüzden burjuva devrimi, proletaryaya, büyük yarar sağlar. Burjuva devrimi, proletaryanın çıkarları için mutlak bir gerekliliktir. Burjuva devrimi, ne kadar tam, kararlı ve tutarlı olursa, proletaryanın sosyalizm uğruna burjuvaziye karşı başarısı, o ölçüde güvence altına alınmış olacaktır...." (age Sf, 51)
Elbette bu düşünce siyasal açıdan, "Demokratik Cumhuriyet" şiarı ile bütünleşmektedir. Ve sözü edilen kapitalizm. ''Rusya'da kapitalizm, Asya biçimi değil de, Avrupa biçimi ile yaygın ve hızlı bir biçimde gelişmesi..." (age sf,48) savunulmaktadır.
Bu tez; kapitalizmin gelişmesi ve demokratik cumhuriyet tezi, 1905 koşullarında savunulur.
Ve bunda garip birşey yoktur. Çünkü, Çarlık Otokrasisine karşı Avrupa tipi bir demokrasi, feodalizme karşı kapitalizmin geniş, özgür ve hızlı gelişmesi, tarihsel bir ilerlemedir.
Lenin'in de ifade ettiği gibi bu devrim, "proletaryaya büyük ölçüde yarar sağlar." Bu gelişme atlanarak sosyalist devrim yapmak mümkün değildir. Zira, sosyalizm, belirli bir toplumsal zemin üzerinde yaratılır; bu toplumsal zemin de kapitalizmdir.
Ancak bu düşünceyi Lenin, 1917 Nisan'ından sonra "eskidi" düşüncesiyle terketmiştir. Proletaryanın örgütlenme ve bilinç seviyesine parelel olarak, devrim koşullarında, proletaryanın tek başına iktidarı alacağı bir ortamda bu teze takılmak, eski formüllerle yetinmek, doğru değildir.
Lenin gerçekçidir. 1905 Devrimi koşullarında, proletaryanın bilinç ve örgütlülük derecesinin sosyalist devrim için olgun olmadığını çok net bilmektedir. Geçici Devrim Hükümeti sorununa yaklaşımı, bunun kanıtıdır. Geçici Devrim Hükümeti'ne "katılmanın", iktidarı "ele geçirmek" demek olmadığını ifade eder. Ve tam da bu noktada, şu anahtar vurguyu yapar:
"Gerçekten de sosyal demokrasi tarafından ‘iktidarın ele geçirilmesi', sosyalist devrimin ta kendisidir. Ve bu sözcükler doğru ve anlaşılan anlamıyla kullanılıyorsa, başka bir şey de olamaz." (age Sf 27)
Lenin, bu temel yaklaşımı, İKİ TAKTİK'te ifade etmektedir. Bunu, Nisan Tezleri'nde geliştirir. Bu anlamıyla da İki Taktik ile Nisan Tezleri, birbirini yadsıyan değil, bütünleyen iki farklı dönemi ifade eden temel yapıtlardır.
Lenin'in bu tezi, yani "Demokratik Cumhuriyet" ve "kapitalizmin gelişmesi" tezi, mekanik bir yaklaşımla, yeni-sömürge bir ülke olan Türkiye'ye uygulanamaz.
Lenin'in bu yaklaşımı, 2. Bunalım Döneminde, sömürge ve yarı sömürge ülkelerde, MDD tezine kaynaklık etti. Ama 3. Bunalım Döneminde, kapitalizmin çarpık da olsa geliştiği bir ülkede; DHD, "kapitalizmin gelişmesi" ve "demokratik bir cumhuriyet" ile sınırlı olamaz.
Tam tersine, DHD'de, demokrasi mücadelesi önemli bir yer tutar. Sömürge tipi faşizmin tasfiyesini hedefler. Onun sınıfsal dayanağına yönelir.
Bundan dolayı "kapitalizmin gelişmesi", "Demokratik Cumhuriyet" için değildir (bu burjuva devrimidir.) Bundan öte, burjuva devriminin görevlerini de yerine getiren, ama ondan daha farklı olan halk devrimini savunur, önüne hedef olarak, demokratik halk iktidarını koyar.
Devrimler; keyfi tesadüfi toplumsal eylemler değil, belli bir toplumsal yasa sonucu ortaya çıkan, toplumsal sürece yön veren tarihsel eylemlerdir.
Lenin, şunu söyler:
"Mekaniğin bir yasasına göre, etki ve tepki her zaman eşittir. Tarihte de, bir devrimin yıkıcı gücü, önemli bir ölçüde özgürlük için savaşımın baskısının ne denli güçlü ve uzun olduğuna, ve çağı geçmiş "üst yapı" ile zamanımızın yaşayan güçleri arasındaki çelişkinin derinliğine bağlı olmuştur." (age Sf, 60-61)
Daha ayrıntılı bir tanım var:
"Gerçekten de, Marksist açısından devrim nedir? Yeni üretim ilişkisine uygun düşmeyen ve bu ilişkilerin iflasına yol açtığı eskimiş siyasal üst yapının, belli bir anda, zor yoluyla yıkılmasıdır. Otokrasi ile kapitalist Rusya'nın tüm yapısı arasındaki çelişki ve Rusya'nın burjuva demokratik gelişmesinin bütün gereksinmeleri, bu çelişkinin yapay bir biçimde uzun bir dönem sürdürülmüş olması yüzünden, şimdi çok şiddetli bir biçimde onun yıkılmasına yol açmış bulunmaktadır.
Üst yapının bütün eklemleri çatırdamakta, baskıya dayanamamakta ve giderek zayıflamaktadır. Birbirlerinden çok farklı sınıf ve grupların temsilcileri aracılığıyla, halk kendi çabasıyla şimdi yeni bir üst yapıyı kurmak zorundadır. Gelişmenin belli bir evresinde eski üst yapının işe yaramazlığı herkes için açık seçik bir hale gelir. Devrim herkesçe benimsenir. Şimdi görev, yeni üstyapıyı hangi sınıfın kuracağını ve nasıl kuracağını belirlemektir." (age Sf, 153)
Bütün devrimler; ister BDD'ler olsun, ister proleter devrimler veya onun özgün biçimleri; tüm devrimler, bu temel yasaya göre tarih sahnesine çıkarlar.
1905 BDD'de, bu yasa gereği ortaya çıkmıştır.Bir "üstyapı" kurumu olan Çarlık Otokrasisi, toplumsal gelişmenin, yükselen kapitalizmin önünde engel oluşturur. Ve zorunlu uygunluk yasası gereği, bu "üstyapı" değişmek zorundadır. BDD, sınıfsal olarak, feodalizme, feodal kalıntılara ve onun egemenlik sistemi olan Çarlık Otokrasisine yönelecektir.
Bundan dolayı BDD, "özü itibarı ile burjuva olan" bir devrimdir, burjuvazinin sınıfsal egemenliğini sağlar. Kapitalizmi yıkmaz, onu özgürce geliştirir. BDD bir reform değil, devrimdir. Böylece, "ulusal organizmanın çürümüş parçalarının acılı, yavaş yavaş çözülmesini geciktiren, erteleyen bir yol" değil, devrimci bir yol izlenecek, bundan proletarya yararlanacaktır.
Çarlık yıkılacak, yerini, devrimin "asgari programını" uygulayacak olan "Devrimci bir Cumhuriyet" alacaktır. Bu süreçte, bazı durumlarda burjuva demokrasisi ile "yan yana yürünecek", ama uzlaşmaz bir politik duruş sergilenecektir. Proletarya, bu devrimi ileri taşımak, bunu sosyalist devrime bağlamak görevi ile karşı karşıyadır. Bu durumda, 1905 BDD koşullarında, devrimin iki olası gelişmesi söz konusudur. Ya devrimin sınırları genişletilir, daha ileri adımlar atılır ya da devrim burjuvazi ile monarşinin işbirliği sonucu anayasal bir çerçevede kalabilir.
Rus sosyal demokrasisinin "jakoben" kanadı Bolşevik Parti ile, "jironden" kanadı Menşevik Parti, bu noktada taban tabana zıt bir politik tutum içindedirler.
Peki devrimci ilerlemenin veya sınırlarının genişlemesinin ölçüsü, garantisi nedir? Bunun garantisi, Lenin tarafından formüle edilir; 1905 koşullarında, proletarya ve köylülüğün devrimci demokratik diktatörlüğüdür. Hayır, Çarlık üzerinde kesin bir zafer kazanabilecek tek güç halktır.
Yani eğer esas ve büyük güçleri alır ve kır ve kent küçük burjuvazisini (bunlar da halkın bir parçasıdır) ikisi arasında paylaştıracak olursak, proletarya ve köylülüktür.
'Devrimin Çarlık üzerinde kesin bir zaferi', proletaryanın ve köylülüğün devrimci demokratik diktatörlüğünün kurulması demektir." (age Sf, 58-59)
Bu devrimci demokratik diktatörlük, doğası gereği, "ayaklanmanın", "proletaryayı silahlandırmanın" bir sonucu olacak ve burjuvaziye, toprak sahiplerine, monarşiye karşı; onların direncini kırmak için diktatörlük uygulayacaktır.
Proletaryanın devrimci demokratik diktatörlüğü, 1905 BDD döneminde yeni bir kavramdır ve devrimin ilerlemesinin garantisi budur.
Lenin, 1905 BDD koşullarında, devrimin Avrupa devriminin yolunu açacağını ifade eder. BDD sürecinde ortaya çıkacak olan demokratik diktatörlük, elbette sosyalist devrim ve proletaryanın diktatörlüğü değildir.
BDD sınırlarını genişleten bir işleve sahiptir; ama aynı zamanda bu dünya devriminin ilk kıvılcımıdır, Avrupa devriminin yolunu açacaktır.
"Ama kuşkusuz, bu sosyalist bir diktatörlük değil, demokratik bir diktatörlük olacaktır. Bu diktatörlük (devrimci gelişmenin bir dizi ara aşamaları olmaksızın) kapitalizmin tekellerini etkilemeyecektir. Olsa olsa köylülüğün yararına olarak toprak mülkiyetinin köklü bir yeniden dağıtımını sağlayabilecek, bir Cumhuriyetin kurulması da dahil olmak üzere, tam ve tutarlı bir demokrasi kurabilecek, Asya tipi köleliğin bütün baskıcı özelliklerini yalnız kırda değil, fabrika yaşamında da silebilecek, işçilerin koşullarını köklü bir biçimde düzeltecek ve onların yaşam düzeyini yükseltebilecek temelleri atacak, devrim yangınını Avrupa'ya taşıyabilecektir.
Böyle bir zafer, henüz burjuva devrimimizi hiçbir biçimde sosyalist bir devrime dönüştürmeyecektir. Demokratik devrim, bir anda burjuvazinin toplumsal ve ekonomik ilişkilerinin sınırlarını geçmeyecektir. Bununla birlikte, Rusya'nın ve bütün dünyanın gelecek gelişmesi için böyle bir zaferin önemi son derece büyük olacaktır. Rusya'da şimdi başlamış olan bu devrimin kesin zaferi kadar hiçbir şey, dünya proletaryasının devrimci enerjisini bu ölçüde yükseltmeyecek, hiçbir şey tam zafere giden yolu bu ölçüde kısaltmayacaktır." (age Sf, 59-60)
Lenin, konuyu, Yeni-Iskra ile polemikte daha da netleştirir: Demokratik Devrimin Avrupa proletaryasını harekete geçireceğini ve Avrupa proletaryasının da buna karşılık verip, iktidarı ele alan Avrupa proletaryasının destek sunması sonucu, sosyalist devrimin zafere ulaşacağını savunur.
"Çünkü böyle bir zafer (proletarya ile köylülüğün devrimci diktatörlüğünün zaferi) Avrupayı harekete geçirebilmemizi sağlayabilecektir.
Burjuva boyunduruğunu attıktan sonra Avrupa'nın sosyalist proletaryası da, buna karşılık, sosyalist devrimi başarıya ulaştırmamıza yardımcı olacaktır." (age Sf,95)
Rusya'da BDD ve Avrupa proletaryası ile birlikte sosyalist devrim; işte, 1905'te kesintisiz devrim anlayışı, bu iki tez üzerinde şekillenmektedir.
Devrimin bu rotada ilerlemesi, ancak ve ancak, devrime proletaryanın önderlik yapmasına bağlıdır.
Devrime önderlik yapan proletarya, o döneme kadar burjuvazinin yedeği olmuş köylü sınıfını kendi safında toplayacak, bu; devrimin sürekliliğinin en önemli güvencesi olacaktır.
"Demokrasinin tutarlı savaşçısı ancak proletarya olabilir. Fakat ancak köylü yığınlarının, proletaryanın devrimci savaşıma katılmasıyladır ki, proletarya, demokrasinin başarılı savaşçısı olabilir." (age Sf. 64)
"Proletarya, sınıf bilincine sahip olmalı ve köylülüğü devrimci bilince kavuşturacak kadar güçlü olmalı, savaşıma önderlik etmeli ve böylece, bağımsız olarak, tutarlı proleter demokratlık çizgisini izlemelidir."
Devrimi sürekli kılmanın güvencesi budur! (sürecek)
 
 

 

 

 

 

sbarikat@hotmail.com
barikat@barikat-lar.de
Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Çakırağa Mah. Abdüllatif Paşa Sk. 4/5 Aksaray-İstanbul
Telefon/Faks: (0212) 632 23 19
Adana Büro: Ali Münüf Cad. Büyük Adana İş Hanı Kat: 4/29 Adana
Tel-Fax: 0322 352 17 92