Sosyalist Barikat Bütün
YAY-SAT Bayileri ve Kitapçılarda |
|
|
|
|
Mahir'i
Anmak, O'nu Anlamaktır.
Mahir'i Anmak, Savaşmaktır.
Mahir
ve Devrim-7
Şahin ŞİMŞEK
|
D- İki taktik üzerine notlar
Devrim, eğitir. Ama bu eğitim sadece kitlelere yönelik
değildir.
Devrim kitlelere önderlik eden partileri, onun önderlerini
de eğitir. Bu devrim dönemlerinde çok net ortaya
çıkan olgu, yani devrimin eğitici özelliği, tek
taraflı, kendiliğinden bir süreç değildir.
Devrim dalgası, tüm toplumsal sınıf ve kesimleri
etkileyip, onları eğitirken, onları saflaştırırken,
özellikle parti ve önderlerin ileri süreceği, aynı
zamanda bu eğitimde işlev gören tezler, siyasal
perspektifler, taktik tezler önem kazanır. Marksistleri
tüm oportünistlerden ayıran temel özelliklerden
biri de buradadır: oportünistler kendiliğindenliğe
tapınırken, Marksistler kitlelere hedef gösterir,
onların mücadelesini iktidar savaşına kanalize eder.
Aynı zamanda, ilkeli, ciddi bir parti olmanın temel
özelliği budur. Devrimde rol oynayan birçok sınıf
ve katmana proletaryanın önderlik etmesi için de
bu inisiyatif, elzemdir.
"Devrimin bizi ve halk yığınlarını eğiteceğinden
kuşku yoktur. Ama, militan bir siyasal partinin
şimdi karşı karşıya olduğu sorun, bizim, devrime
herhangi bir şey öğretip öğretmeyeceğimiz sorunudur.
Devrime bir proleter damgası vurabilmek için, devrimi,
sözde değil, gerçekte kesin bir başarıya ulaştırmak
için, demokrat burjuvazinin kararsızlığını, iki
yüzlülüğünü ve ihanetini etkisiz hale getirebilmek
için, sosyal demokrat öğretimizin doğruluğundan,
sonuna kadar devrimci olan tek sınıf ile, proletarya
ile olan bağımızdan yararlanabilecek miyiz?"
Ve devam eder Lenin: "Bütün çabamızı bu amaca
yöneltmeliyiz. Başarımız, bir yandan siyasal durumu
doğru değerlendirmemize, taktik sloganlarımızın
doğru olarak saptanmasına ve öte yandan da işçi
yığınlarında gerçek savaşımcı gücün bu sloganları
desteklemesine bağlıdır." (İki Taktik Sf; 8)
Proletaryanın devrimde önderliği, devrimin yazgısını
belirler.
İşte, 1905 Mayısı'nda RSDİP Üçüncü Kongresi yapılır
ve "Geçici Bir Devrim Hükümeti Konusunda Karar",
bunun için alınır. Bu karar, üç maddeden ve üçüncü
maddesi de dört fıkradan oluşur:
"1. Proletaryanın hem kısa vadeli çıkarlarının
ve hem de onun sosyalizmin sonal amaçları uğruna
savaşımının çıkarlarının, siyasal özgürlüğü tam
olarak sağlayacak önlemlerin alınmasını ve bunun
sonucu olarak otokratik hükümet biçiminin yerini
Demokratik Cumhuriyet'in alması gerektiğini:
2. Rusya'da demokratik bir cumhuriyetin kurulmasının,
ancak seçim kampanyası sırasında tam bir ajitasyon
özgürlüğü sağlayabilecek ve halkın iradesini gerçekten
temsil edecek bir kurucu meclisi, genel, eşit, tek
dereceli ve gizli oya dayanılarak seçilecek bir
meclisi toplayabilecek olan, ve geçici devrimci
hükümete sahip olacak başarılı bir halk ayaklanmasıyla
mümkün olabileceğini;
3. Bugünkü toplumsal ve ekonomik düzen koşullarında,
Rusya'daki bu demokratik devrimin, belirli bir anda,
Rusya proletaryasının devrimci dönemde elde etmiş
olduğu bütün kazanımların büyük bir kısmını, hiçbir
engel tanımaksızın onun elinden koparıp alacak olan
burjuvazinin egemenliğini göz önünde tutan Rus Sosyal
Demokrat İşçi Partisi'nin Üçüncü Kongresi, şu karara
vanr:
a) Devrimin izleyebileceği en olası yol konusunda
işçi sınıfının somut bir fikir edinmesinin sağlanması,
devrimin belli bir anında, programımızın bütün ivedi
siyasal ve ekonomik istemlerinin "asgari programın
ger çekleşmesi", proletaryanın ondan isteyebileceği
geçici bir devrim hükümeti kurulması, zorunludur.
b) Kesinkes önceden kestirilemeyen güçler mevzilenmesi
ve öteki etkenler yüzünden, partimizin temsilcileri,
bütün karşı devrimci girişimlere karşı amansız bir
savaşım vermek ve işçi sınıfının bağımsız çıkarlarını
korumak için, devrimci hükümete katılabilirler.
c) Bu katılmanın kaçınılmaz koşulu, temsilcilerin
parti tarafından sıkı bir biçimde denetlenmesi ve
tam bir sosyalist devrim uğrunda çaba gösteren sosyal
demokrasinin bağımsızlığının sürekli bir biçimde
korunması ve bunun sonucu olarak, bütün burjuva
partilerine uzlaşmaz bir biçimde karşı durmasıdır.
d) Sosyal Demokrasinin Geçici Devrim Hükümeti'ne
katılmasının olanaklı olup olmadığına bakılmaksızın,
sosyal demokrat parti tarafından yönetilen silahlanmış
bir proletarya düşüncesini proletaryanın en geniş
kesimleri arasında yaymalı ve devrimin kazanımlarının
savunulması, pekiştirilmesi ve geliştirilmesi yolunda
geçici hükümete sürekli baskı yapmalıyız."
(İki Taktik Sf; 15-16)
1905 Devrimi'nin özelliği, Geçici Devrimci Hükümet'in
ortaya çıkmasıdır. İkili bir iktidar özelliğine
sahip olan bu hükümet, burjuvazi ile proletaryanın
"geçici" koalisyonu niteliğindedir. 1905
devriminin ortaya çıkardığı bir olgudur.
Proletaryanın, bu "Geçici Devrimci Hükümete"
katılıp katılmaması, dönemin en önemli taktiğidir.
Kitlelerin mücadele içinde eğitimi zorunluluğu,
Geçici Devrimci Hükümet'e katılımı gerektirmektedir.
Ancak, proletarya, taktiğini sadece "katılım"
ile sınırlamaz. Bu hükümete "alttan baskı"
yapmak için, proletaryanın bağımsızlığına, proletaryanın
silahlanmasına özel önem verilir.
Yani, Geçici Devrimci Hükümet karşısında ikili bir
taktik benimsenir. Bir yandan, proletaryanın bağımsızlığını
korumak ve kitleleri eğitmek için, bu hükümete "katılma"
benimsenirken; diğer yandan, bu temsilciler çok
sıkı denetlenir, "bütün burjuva partilerine"
karşı uzlaşmaz bir karşı konuş benimsenir, dahası
bizzat proletaryanın silahlanmasına özel önem verilir.
Hiç şüphesiz, bu taktikte, iktidar perspektifi,
kitlelerin devrim döneminde eğitilmeleri, devrimin
kaderi açısından proletaryanın önderliği ve bağımsızlığı
çok sıkı korunur.
1905 Devrimi, Burjuva Demokratik Devrim'dir. Proletarya,
kendi öz devrimini gerçekleştirmek için, sosyalist
devrime ulaşmak için, "siyasal özgürlükten",
siyasal demokrasiden sonuna kadar yararlanmak, bunun
üzerinde sosyalist devrime ulaşmak zorundadır.
Devrimin "asgari programı", BDD'dir. "Azami
program" ise, sosyalist devrimdir. Geçici Devrimci
Hükümet, "asgari programı" uygulamak açısından,
proletarya için vazgeçilmez bir niteliktedir ve
iktidarın proletarya tarafından tek başına fethedilemediği
koşullarda, bu süreç zorunludur... Sosyalizm için
eksiksiz bir siyasal özgürlük zorunludur.
Başta, Çarlık Rusyası'nda, burjuva demokrasisinin
kurumlaşmadığı ortamda, ‘Demokratik Cumhuriyet'
te ifadesini bulur. Yani, genel, eşit, tek dereceli
ve gizli oyla seçilen bir halk meclisinde ifadesini
bulan, burjuva demokratik cumhuriyettir.
"Eksiksiz siyasal özgürlük, parti programımızda
da kabul edildiği gibi, Çarlık Otokrasisi yerine
demokratik bir cumhuriyetin getirilmesini gerektirir.
Kongre kararının demokratik bir cumhuriyet sloganını
vurgulaması, hem mantık açısından ve hem de ilke
açısından zorunludur. Çünkü, demokrasinin baş savunucusu
olarak proletaryanın, uğrunda savaşım verdiği de,
işte bu eksiksiz özgürlüktür..." (age. Sf;
18)
Ama, hepsi bu kadar değil. Eksiksiz bir siyasal
özgürlük; doğal olarak, burjuvazinin egemenliğini
güçlendirecektir. Aynı zamanda, "kaçınılmaz
olarak burjuvazi ile proletarya arasında amansız
bir savaşımı" gündeme getirecektir. Sosyalizm,
bu mücadelenin bir ürünü olarak maddileşecektir.
"Demokratik Cumhuriyet", siyasal hedeftir
ve ancak Çarlık ve Otokrasisi'nin yıkılması ile
mümkündür; bu ilk adımdır. Bu adımı ikinci adım,
devrimin "azami programı" izleyecektir.
Siyasal özgürlük ekseninde oluşan "asgari programın"
iki ayağı vardır. Birincisi, "mevcut toplumsal
ve ekonomik ilişkiler temeli üzerinde tümüyle gerçekleştirilebilecek..."
taleplerdir. İkincisi ise bu programın, "proleter
demokrasinin amaçlarıyla uyum içerisinde" olmasıdır.
İşte bu, Leninist Kesintisiz Devrim formülasyonudur.
1905 BDD döneminde, bu biçimde formüle edilen devrim
anlayışına, başta Troçki olmak üzere, bazı kesimler
karşı çıkar. Onlara göre, "Demokratik Cumhuriyet"
ve "asgari program" gereksizdir, proletaryanın
yolu gereksiz yere uzatmasıdır.
Hatırlayalım, Troçkist "sürekli devrim"
tezi, yine bu yıllarda, 1905'te formül edilir."İşçi
hükümeti" şiarı benimsenir, demokrasi mücadelesi,
"işçi hükümeti" mücadelesine bağlı olarak,
"geçerken çözülecek" bir sorun olarak
ele alınır. Ve aşamalı değil, aşamasız bir devrim
savunulur. Lenin, bu tip yanlış tezlere karşı kesin
bir tavır alarak şu özlü vurguyu yapar:
"...Ve hepimiz inanıyoruz ki; işçi sınıfının
kurtuluşu, işçi sınıfının kendi eseri olacaktır.
Yığınların bilinci ve örgütlenmesi olmadan, yığınları
açık sınıf savaşımı yoluyla burjuvazinin tümüne
karşı hazırlamadan ve eğitmeden, bir sosyalist devrim
sözkonusu olamaz. Sosyalist devrimi geciktirdiğimiz
yolunda anarşistlerin itirazlarına karşılık olarak
şunu söylüyoruz:
Biz sosyalist devrimi gerçekleştirmiyoruz, biz mümkün
olan tek yoldan ve tek doğru yoldan, yani demokratik
bir cumhuriyet yolundan, sosyalist devrime doğru
ilk adımı atıyoruz. Kim sosyalizme siyasal demokrasi
dışında, başka yoldan varmak istiyorsa; kaçınılmaz
olarak, hem demokratik hem de siyasal anlamda, saçma
ve gerici sonuçlara varır..." (age. Sf; 22)
Kesintisiz Devrim anlayışını ele alan bu sözler;
aynı zamanda demokrasi mücadelesinin önemi açısından
da son derece önemli bir yer tutar. Lenin, benzer
sözleri "İki Taktik" eserinde sık sık
yineler. Bununla kalmaz, savaş yılları döneminde,
örneğin MARKSİZMİN BİR KARİKATÜRÜ VE EKONOMİZM çalışmasında,
Ekim Devrimi sonrasında da, örneğin PROLETER DEVRİM
VE DÖNEK KAUTSKY çalışmasında, sık sık ifade eder.
Oportünizmin iddiası şudur: Lenin'in İKİ TAKTİK'te
ele aldığı görüşler eskimiştir. NİSAN TEZLERİ bunun
ifadesidir. Hatta Lenin, savaş yıllarında sosyalist
devrimi savunur. İKİ TAKTİK'te ifade edilen "asgari"
ve "azami" program" yanlıştır, vb...
İşte yukarıda özel olarak ismini andığımız çalışmalar,
oportünizimin çeşitli iddialarına, bizzat Lenin'in
kaleminden verilmiş yanıtlardır. Bolşevik Parti'de
ve Lenin'de "asgari-azami" program anlayışı
çok nettir ve bu durum bizzat NİSAN TEZLERİ'nde
ele alınır.
Ekim Devrimi sonrasında, 1918 yılında yeniden oluşturulan
parti programında, sosyalizmin kuruluşundan dolayı
"asgari programın" geride kaldığı ve sosyalizmi
kurma programının benimsendiği, ifade edilir.
Yine PROLETER DEVRİM VE DÖNEK KAUTSKY' de, Lenin,
İKİ TAKTİK'teki düşünceye yeniden onay verir. Zira,
İKİ TAKTİK, NİSAN TEZLERİ ile birlikte, Leninist
Kesintisiz Devrim anlayışının da en özlü ele alındığı
eserlerdir.
Elbette, 1905 koşullarında, üzerinden atlanamayacak
olan "siyasal özgürlük" veya "siyasal
demokrasi", Çarlık Rusya koşullarında, Otokrasiye
karşı, "Demokratik Cumhuriyet" talebinde
ifadesini bulmuştur. Fakat her ülke için böyle bir
formülü ifade etmek, Lenin'i hiç anlamamaktır. Çünkü,
somut koşullar farklıdır. Ama, bu durum, sosyalist
devrime ulaşmak için sosyalist özgürlükten yararlanmayı,
demokrasi mücadelesinin önemini, zerre kadar azaltmaz.
Siyasal özgürlük veya siyasal demokrasi, burjuva
demokratik bir içeriğe sahiptir. Ama "siyasal
demokrasi=burjuva demokrasisi" değildir. Çünkü
demokrasi burjuvaziye ait bir kavram olmakla beraber,
koşullara göre yeni biçimler de alan bir kavramdır.
Demokrasi, proletaryanın elinde, proletaryanın sınıf
iktidarında, proleter demokrasi niteliğine bürünür.
Proletarya demokrasisi, burjuva demokrasisi uygulamalarıyla
kıyaslanamayacak biçimde demokratiktir. Gerçek biçimde
halkın demokrasi istemlerine yaklaşmıştır.
Dolayısıyla tartışmalarımız, onun demokratik yanlarının
inkarı üzerinde değildir, onun düşünsel ve pratik
özelliklerinin, geçmişten çok daha fazla devlet
ve toplum yaşamına egemen olması anlamını taşır.
Demokrasi mücadelesi somut taleplerle anlamlı olur,
ona göre biçim alır. Çarlık Rusyası'nda demokrasi
mücadelesi, sekiz saatlik işgünü, eşit oy hakkı,
vb. talepler ile bütünleşen "demokratik cumhuriyetler"
temelinde yükselmiştir. Ancak, farklı ülkeler bu
farklı taleplerle bütünleşerek, farklı hedeflere
yönelir.
Siyasal özgürlük neden gereklidir
Başta proletarya olmak üzere, tüm demokrasi mücadelesine
katılan sınıf ve kesimlerin, özgür bir ortamda kendilerini
ifade edip örgütlenmesi, bu temelde sınıf savaşımını
hızlandırması için; siyasal özgürlükler yolunda
mücadele, kitlelerin "demokrasi okulunda"
eğitilmelerini sağlayacak, kendi demokratik kurumlarını
yaratacaktır.
Elbette bu demokratik hakların bir kısmı devrimden
önce, bir kısmı devrim zamanında, bir kısmı da devrim
sonrasında gerçekleşecektir. Bu noktada, proletarya,
demokratik taleplerin tümünün "tamamlanmasını"
beklemez. Demokrasi mücadelesi içinde eğitilen proletarya,
bilinç ve örgütlülük derecesine paralel olarak,
sosyalist devrime yönelir.
Siyasal özgürlük mücadelesinde, proletarya en önde
olacaktır.
Çünkü, proletarya kendi öz devrimine, sosyalist
devrime yönelirken, demokrasiyi sonuna kadar savunan
tek sınıftır.
Burjuvazi, bir dönem bayrak edindiği demokrasi mücadelesinde
artık yoktur. Emperyalizm döneminde, burjuvazi gericileşmiştir.
O, demokrasiden yana değil, siyasal gericilikten,
ilhaktan, yayılmacılıktan yanadır. Proletaryanın
demokrasi mücadelesinde tek tutarlı sınıf olması,
bu mücadelenin proletarya ile sınırlanması anlamına
gelmez. Onun, "sonuna kadar savunan tek sınıf
olması, demokrasi mücadelesinde "tek sınıf"
olması anlamına gelmez. Demokrasi mücadelesi doğası
gereği, emperyalizm çağında, proletarya önderliğinde,
ama daha geniş bir sınıf bileşkesini ifade eden
bir özelliğe sahiptir.
Çarlık Rusyası'nda otokrasiye karşı "Demokratik
Cumhuriyet", demokrasi mücadelesinde temel
siyasal taleptir. Dolayısıyla, Çarlığa karşı liberal
burjuvazi tutarsız da olsa, bu mücadelede yer alır.
Bundan dolayı proletarya, "tüm burjuvaziyi"
bu mücadelede karşısına almaz, gericiliğin sınıfsal
dayanağına yönelir. Başta küçük burjuvazi olmak
üzere bir çok kesimle, bu süreçte birlikte yürünür.
Ancak, sosyalist devrimde durum farklıdır. Bu dönemde
proletarya, "burjuvazinin tümüne" karşı
bir savaşım içindedir.
Ve bu aşamadaki demokrasi programı, proletaryanın
sınıf egemenliği olan proletarya demokrasisidir.
Anlaşılacağı üzere, proletarya bu süreci yaşarken,
bağımsız sınıf politikası ve siyasal duruşundan
asla sapmayacak, onu büyük bir titizlikle koruyacaktır.
Burjuvazi ile asla uzlaşmayacak ve sosyalist devrim
yürüyüşü için tüm tedbirlerini alacaktır.
Tam bu noktada, sadece 1905 BDD'de değil, 1917 Şubat
ve 1917 Ekim Devrimi'nde de önemli bir özellik olan
burjuvazi ile ilişki noktasını, özetle somutlaştıralım:
RSDİP, Üçüncü Kongresi'nde, devrimin ilerlemesi
için, burjuvazinin tutarsız politikasını göz önüne
alarak, burjuvazi ile ilişkilerde "elini bağlamak"
ve BDD sürecinde bazı durumlarda "yan yana
yürümek" kararı alınır. Bu noktada, Bolşevik
Parti ile Menşevik ve Burjuva Anarşist çevreler,
taban tabana zıt bir politik duruş sergiler. Bolşevikler
bazı durumlarda, bağımsız sınıf tutumundan taviz
vermeksizin "yan yana" yürüneceğini ileri
sürerken , diğerleri "anayasal bir çerçevede
içiçe kaynaşmayı" savunurlar...
1905 Devrimi BDD'dir ve Çarlık Otokrasisi'nin yıkılması,
bunun yerine "demokratik bir cumhuriyetin"
konulmasını hedefler. Ancak bu perspektif, kaba
bir sınıf bakış açısı ile yetinen "sosyalist
devrim" savunucularını dıştaladığı gibi, devrimin
burjuva niteliğinden dolayı, devrimi burjuvaziye
bırakan anlayışlarla da, kökten farklıdır.
Lenin, söz konusu yazının "DEVRİMİ İLERLETME
NASIL OLUR" ana bölümünde, Menşeviklerin, yani
Iskra Grubu'nun, "burjuva demokrasisi içinde
erime" eleştirilerine net yanıt vererek, konuyu
somutlar. Lenin, "bu suçlamayı tanıtlayacak
bir kimseyi görmeyi çok isterdim" diyerek,
önemli bir politika dersi verir. Ve şu sözlerle
konuyu tam bir açıklığa kavuşturur:
"Burjuva toplumu içinde de faaliyet gösteren
bir sosyal demokrat parti, bazı durumlarda, burjuvazi
ile yan yana yürümeksizin siyasete katılamaz..."
(age Sf,45)
"Biz, (eğer Büyük Rus Devrimi ilerleme gösteriyorsa)
yalnız sosyal demokrat parti tarafından örgütlenen
proletaryaya değil, bizimle yan yana yürüyebilecek
olan küçük burjuvaziye de yol gösterme düşüncesindeyiz."(age
Sf. 46)
Demek ki; iktidar perspektifine sahip proletarya,
devrimi ilerletmek için, yalnız kendi sınıfsal tabanına
değil, demokratik devrimde yan yana yürüdüğü küçük
burjuvaziye de yol gösterir ve "burjuva toplumu
içinde faaliyet gösteren" parti, her zaman
değil, "bazı durumlarda", demokratik devrim
sürecinde, "burjuva demokrasisi ile yan yana
yürür" ama onunla asla kaynaşmaz, bütünleşmez.
1905 Devrimi, BDD'dir. "Marksistler, Rus Devriminin
burjuva niteliğine kesinlikle inanmışlardı."
(Lenin) BDD, kapitalizme karşı bir devrim değildir,
tam tersine; kapitalizmin özgür, gerçek, bağımsız
gelişmesini sağlar. Sosyalist Devrimcilerin savunduğu
"genel yeniden dağıtım" ilkesi dahil,
bir çok temel yaklaşım, kapitalizmi geliştirir.
Lenin'in ifadesi ile, "Rus tipi" ilişkileri
yıkar, kapitalizmin önünü açar.
1905'te, bu tez ile, kapitalizmin özgürce gelişmesi
benimsenir. Bu gelişme, proletaryanın kendi devrimi
için elzemdir. 'Demokratik devrim" şiarı da,
bunun üzerinde inşa edilir.
Burada soru şudur: Marksizm kapitalizmin gelişmesini
savunabilir mi? Lenin'in yanıtı çok nettir: Kapitalizmin
gelişmesi burjuvazinin egemenliğini sağlar, ama
sınıf mücadelesini de hızlandırır, proletarya bu
demokrasiden yararlanır ve kendi devriminin tüm
koşullarını yaratır...
"İşçi sınıfının kurtuluşunun, kapitalizmin
daha da gelişmesi dışında başka bir yerde aranması
düşüncesinin gerici bir düşünce olduğu sonucu çıkar.
Rusya gibi ülkelerde, işçi sınıfı, kapitalizmin
yetersiz gelişmesinden çektiği sıkıntıyı, kapitalizmden
çekmez. Bundan ötürü, işçi sınıfı, kapitalizmin
en geniş, en özgür ve en hızlı bir biçimde gelişmesiyle
en kesin bir biçimde ilgilidir.
Kapitalizmin geniş, özgür ve hızlı gelişmesini engelleyen
eski düzenin bütün kalıntılarının ortadan kaldırılması,
işçi sınıfının kesin olarak yararınadır. Burjuva
devrimi, geçmişin kalıntılarını, (yalnızca otokrasiyi
değil, monarşiyi de içeren) feodal kalıntıları,
en kararlı bir biçimde süpürüp atan ve kapitalizmin
en geniş, en özgür ve en hızlı bir biçimde gelişmesini
en eksiksiz bir biçimde güvence altına alan bir
alt üst oluşun ta kendisidir.
İşte bu yüzden burjuva devrimi, proletaryaya, büyük
yarar sağlar. Burjuva devrimi, proletaryanın çıkarları
için mutlak bir gerekliliktir. Burjuva devrimi,
ne kadar tam, kararlı ve tutarlı olursa, proletaryanın
sosyalizm uğruna burjuvaziye karşı başarısı, o ölçüde
güvence altına alınmış olacaktır...." (age
Sf, 51)
Elbette bu düşünce siyasal açıdan, "Demokratik
Cumhuriyet" şiarı ile bütünleşmektedir. Ve
sözü edilen kapitalizm. ''Rusya'da kapitalizm, Asya
biçimi değil de, Avrupa biçimi ile yaygın ve hızlı
bir biçimde gelişmesi..." (age sf,48) savunulmaktadır.
Bu tez; kapitalizmin gelişmesi ve demokratik cumhuriyet
tezi, 1905 koşullarında savunulur.
Ve bunda garip birşey yoktur. Çünkü, Çarlık Otokrasisine
karşı Avrupa tipi bir demokrasi, feodalizme karşı
kapitalizmin geniş, özgür ve hızlı gelişmesi, tarihsel
bir ilerlemedir.
Lenin'in de ifade ettiği gibi bu devrim, "proletaryaya
büyük ölçüde yarar sağlar." Bu gelişme atlanarak
sosyalist devrim yapmak mümkün değildir. Zira, sosyalizm,
belirli bir toplumsal zemin üzerinde yaratılır;
bu toplumsal zemin de kapitalizmdir.
Ancak bu düşünceyi Lenin, 1917 Nisan'ından sonra
"eskidi" düşüncesiyle terketmiştir. Proletaryanın
örgütlenme ve bilinç seviyesine parelel olarak,
devrim koşullarında, proletaryanın tek başına iktidarı
alacağı bir ortamda bu teze takılmak, eski formüllerle
yetinmek, doğru değildir.
Lenin gerçekçidir. 1905 Devrimi koşullarında, proletaryanın
bilinç ve örgütlülük derecesinin sosyalist devrim
için olgun olmadığını çok net bilmektedir. Geçici
Devrim Hükümeti sorununa yaklaşımı, bunun kanıtıdır.
Geçici Devrim Hükümeti'ne "katılmanın",
iktidarı "ele geçirmek" demek olmadığını
ifade eder. Ve tam da bu noktada, şu anahtar vurguyu
yapar:
"Gerçekten de sosyal demokrasi tarafından ‘iktidarın
ele geçirilmesi', sosyalist devrimin ta kendisidir.
Ve bu sözcükler doğru ve anlaşılan anlamıyla kullanılıyorsa,
başka bir şey de olamaz." (age Sf 27)
Lenin, bu temel yaklaşımı, İKİ TAKTİK'te ifade etmektedir.
Bunu, Nisan Tezleri'nde geliştirir. Bu anlamıyla
da İki Taktik ile Nisan Tezleri, birbirini yadsıyan
değil, bütünleyen iki farklı dönemi ifade eden temel
yapıtlardır.
Lenin'in bu tezi, yani "Demokratik Cumhuriyet"
ve "kapitalizmin gelişmesi" tezi, mekanik
bir yaklaşımla, yeni-sömürge bir ülke olan Türkiye'ye
uygulanamaz.
Lenin'in bu yaklaşımı, 2. Bunalım Döneminde, sömürge
ve yarı sömürge ülkelerde, MDD tezine kaynaklık
etti. Ama 3. Bunalım Döneminde, kapitalizmin çarpık
da olsa geliştiği bir ülkede; DHD, "kapitalizmin
gelişmesi" ve "demokratik bir cumhuriyet"
ile sınırlı olamaz.
Tam tersine, DHD'de, demokrasi mücadelesi önemli
bir yer tutar. Sömürge tipi faşizmin tasfiyesini
hedefler. Onun sınıfsal dayanağına yönelir.
Bundan dolayı "kapitalizmin gelişmesi",
"Demokratik Cumhuriyet" için değildir
(bu burjuva devrimidir.) Bundan öte, burjuva devriminin
görevlerini de yerine getiren, ama ondan daha farklı
olan halk devrimini savunur, önüne hedef olarak,
demokratik halk iktidarını koyar.
Devrimler; keyfi tesadüfi toplumsal eylemler değil,
belli bir toplumsal yasa sonucu ortaya çıkan, toplumsal
sürece yön veren tarihsel eylemlerdir.
Lenin, şunu söyler:
"Mekaniğin bir yasasına göre, etki ve tepki
her zaman eşittir. Tarihte de, bir devrimin yıkıcı
gücü, önemli bir ölçüde özgürlük için savaşımın
baskısının ne denli güçlü ve uzun olduğuna, ve çağı
geçmiş "üst yapı" ile zamanımızın yaşayan
güçleri arasındaki çelişkinin derinliğine bağlı
olmuştur." (age Sf, 60-61)
Daha ayrıntılı bir tanım var:
"Gerçekten de, Marksist açısından devrim nedir?
Yeni üretim ilişkisine uygun düşmeyen ve bu ilişkilerin
iflasına yol açtığı eskimiş siyasal üst yapının,
belli bir anda, zor yoluyla yıkılmasıdır. Otokrasi
ile kapitalist Rusya'nın tüm yapısı arasındaki çelişki
ve Rusya'nın burjuva demokratik gelişmesinin bütün
gereksinmeleri, bu çelişkinin yapay bir biçimde
uzun bir dönem sürdürülmüş olması yüzünden, şimdi
çok şiddetli bir biçimde onun yıkılmasına yol açmış
bulunmaktadır.
Üst yapının bütün eklemleri çatırdamakta, baskıya
dayanamamakta ve giderek zayıflamaktadır. Birbirlerinden
çok farklı sınıf ve grupların temsilcileri aracılığıyla,
halk kendi çabasıyla şimdi yeni bir üst yapıyı kurmak
zorundadır. Gelişmenin belli bir evresinde eski
üst yapının işe yaramazlığı herkes için açık seçik
bir hale gelir. Devrim herkesçe benimsenir. Şimdi
görev, yeni üstyapıyı hangi sınıfın kuracağını ve
nasıl kuracağını belirlemektir." (age Sf, 153)
Bütün devrimler; ister BDD'ler olsun, ister proleter
devrimler veya onun özgün biçimleri; tüm devrimler,
bu temel yasaya göre tarih sahnesine çıkarlar.
1905 BDD'de, bu yasa gereği ortaya çıkmıştır.Bir
"üstyapı" kurumu olan Çarlık Otokrasisi,
toplumsal gelişmenin, yükselen kapitalizmin önünde
engel oluşturur. Ve zorunlu uygunluk yasası gereği,
bu "üstyapı" değişmek zorundadır. BDD,
sınıfsal olarak, feodalizme, feodal kalıntılara
ve onun egemenlik sistemi olan Çarlık Otokrasisine
yönelecektir.
Bundan dolayı BDD, "özü itibarı ile burjuva
olan" bir devrimdir, burjuvazinin sınıfsal
egemenliğini sağlar. Kapitalizmi yıkmaz, onu özgürce
geliştirir. BDD bir reform değil, devrimdir. Böylece,
"ulusal organizmanın çürümüş parçalarının acılı,
yavaş yavaş çözülmesini geciktiren, erteleyen bir
yol" değil, devrimci bir yol izlenecek, bundan
proletarya yararlanacaktır.
Çarlık yıkılacak, yerini, devrimin "asgari
programını" uygulayacak olan "Devrimci
bir Cumhuriyet" alacaktır. Bu süreçte, bazı
durumlarda burjuva demokrasisi ile "yan yana
yürünecek", ama uzlaşmaz bir politik duruş
sergilenecektir. Proletarya, bu devrimi ileri taşımak,
bunu sosyalist devrime bağlamak görevi ile karşı
karşıyadır. Bu durumda, 1905 BDD koşullarında, devrimin
iki olası gelişmesi söz konusudur. Ya devrimin sınırları
genişletilir, daha ileri adımlar atılır ya da devrim
burjuvazi ile monarşinin işbirliği sonucu anayasal
bir çerçevede kalabilir.
Rus sosyal demokrasisinin "jakoben" kanadı
Bolşevik Parti ile, "jironden" kanadı
Menşevik Parti, bu noktada taban tabana zıt bir
politik tutum içindedirler.
Peki devrimci ilerlemenin veya sınırlarının genişlemesinin
ölçüsü, garantisi nedir? Bunun garantisi, Lenin
tarafından formüle edilir; 1905 koşullarında, proletarya
ve köylülüğün devrimci demokratik diktatörlüğüdür.
Hayır, Çarlık üzerinde kesin bir zafer kazanabilecek
tek güç halktır.
Yani eğer esas ve büyük güçleri alır ve kır ve kent
küçük burjuvazisini (bunlar da halkın bir parçasıdır)
ikisi arasında paylaştıracak olursak, proletarya
ve köylülüktür.
'Devrimin Çarlık üzerinde kesin bir zaferi', proletaryanın
ve köylülüğün devrimci demokratik diktatörlüğünün
kurulması demektir." (age Sf, 58-59)
Bu devrimci demokratik diktatörlük, doğası gereği,
"ayaklanmanın", "proletaryayı silahlandırmanın"
bir sonucu olacak ve burjuvaziye, toprak sahiplerine,
monarşiye karşı; onların direncini kırmak için diktatörlük
uygulayacaktır.
Proletaryanın devrimci demokratik diktatörlüğü,
1905 BDD döneminde yeni bir kavramdır ve devrimin
ilerlemesinin garantisi budur.
Lenin, 1905 BDD koşullarında, devrimin Avrupa devriminin
yolunu açacağını ifade eder. BDD sürecinde ortaya
çıkacak olan demokratik diktatörlük, elbette sosyalist
devrim ve proletaryanın diktatörlüğü değildir.
BDD sınırlarını genişleten bir işleve sahiptir;
ama aynı zamanda bu dünya devriminin ilk kıvılcımıdır,
Avrupa devriminin yolunu açacaktır.
"Ama kuşkusuz, bu sosyalist bir diktatörlük
değil, demokratik bir diktatörlük olacaktır. Bu
diktatörlük (devrimci gelişmenin bir dizi ara aşamaları
olmaksızın) kapitalizmin tekellerini etkilemeyecektir.
Olsa olsa köylülüğün yararına olarak toprak mülkiyetinin
köklü bir yeniden dağıtımını sağlayabilecek, bir
Cumhuriyetin kurulması da dahil olmak üzere, tam
ve tutarlı bir demokrasi kurabilecek, Asya tipi
köleliğin bütün baskıcı özelliklerini yalnız kırda
değil, fabrika yaşamında da silebilecek, işçilerin
koşullarını köklü bir biçimde düzeltecek ve onların
yaşam düzeyini yükseltebilecek temelleri atacak,
devrim yangınını Avrupa'ya taşıyabilecektir.
Böyle bir zafer, henüz burjuva devrimimizi hiçbir
biçimde sosyalist bir devrime dönüştürmeyecektir.
Demokratik devrim, bir anda burjuvazinin toplumsal
ve ekonomik ilişkilerinin sınırlarını geçmeyecektir.
Bununla birlikte, Rusya'nın ve bütün dünyanın gelecek
gelişmesi için böyle bir zaferin önemi son derece
büyük olacaktır. Rusya'da şimdi başlamış olan bu
devrimin kesin zaferi kadar hiçbir şey, dünya proletaryasının
devrimci enerjisini bu ölçüde yükseltmeyecek, hiçbir
şey tam zafere giden yolu bu ölçüde kısaltmayacaktır."
(age Sf, 59-60)
Lenin, konuyu, Yeni-Iskra ile polemikte daha da
netleştirir: Demokratik Devrimin Avrupa proletaryasını
harekete geçireceğini ve Avrupa proletaryasının
da buna karşılık verip, iktidarı ele alan Avrupa
proletaryasının destek sunması sonucu, sosyalist
devrimin zafere ulaşacağını savunur.
"Çünkü böyle bir zafer (proletarya ile köylülüğün
devrimci diktatörlüğünün zaferi) Avrupayı harekete
geçirebilmemizi sağlayabilecektir.
Burjuva boyunduruğunu attıktan sonra Avrupa'nın
sosyalist proletaryası da, buna karşılık, sosyalist
devrimi başarıya ulaştırmamıza yardımcı olacaktır."
(age Sf,95)
Rusya'da BDD ve Avrupa proletaryası ile birlikte
sosyalist devrim; işte, 1905'te kesintisiz devrim
anlayışı, bu iki tez üzerinde şekillenmektedir.
Devrimin bu rotada ilerlemesi, ancak ve ancak, devrime
proletaryanın önderlik yapmasına bağlıdır.
Devrime önderlik yapan proletarya, o döneme kadar
burjuvazinin yedeği olmuş köylü sınıfını kendi safında
toplayacak, bu; devrimin sürekliliğinin en önemli
güvencesi olacaktır.
"Demokrasinin tutarlı savaşçısı ancak proletarya
olabilir. Fakat ancak köylü yığınlarının, proletaryanın
devrimci savaşıma katılmasıyladır ki, proletarya,
demokrasinin başarılı savaşçısı olabilir."
(age Sf. 64)
"Proletarya, sınıf bilincine sahip olmalı ve
köylülüğü devrimci bilince kavuşturacak kadar güçlü
olmalı, savaşıma önderlik etmeli ve böylece, bağımsız
olarak, tutarlı proleter demokratlık çizgisini izlemelidir."
Devrimi sürekli kılmanın güvencesi budur! (sürecek) |
|
|
|
|
|
|
|