Af Değil Özgürlük
Çağla Tebriz
|
Ecevit hükümetinin piyasaya sürdüğü Af Tasarısının
kamuoyunda tartışıldığı günlerde, konu üzerine Bayrampaşa
Cezaevi'nde kalan THKP-C/MLSPB tutsaklarından Hasan
Demir'le yapılan röportajı sunuyoruz.
S: Hükümetin 'af tasarısı', siz siyasi tutsaklar
üzerinde nasıl bir etki yarattı?
H.D.:Her devrimci yapı, af tasarısı karşısında
kendi tutumunu deklare etmektedir. Af tasarısının siyasi
tutsaklar üzerindeki etkisinin tesbitinde bu açıklamaları
esas almak gerekiyor. Bunun dışında yorum yapmayı gerekli
görmüyoruz. THKPC/MLSPB li tutsaklar olarak bizim, hükümetin
'af tasarısından' herhangi bir beklentimiz bulunmuyor.
Gerici, faşist bir hükümetten devrimci siyasi tutsakları
serbest bırakmasını, demokratik hakların genişletilmesi
yönünde açık, tutarlı ve anlamlı adımlar atmasını beklemiyoruz.
S: Siyasal olarak "af"a nasıl
bakıyorsunuz?
H.D.: Mevcut "af" tasarısını, devletin
yeniden yapılanması planının bir parçası olarak ele
almak gerekiyor.
Birincisi, devletin yeniden yapılanması sürecinde devlet
içinde yaşanan iç çatışmaların (Susurluk vb çete skandalları),
af aracılığıyla siyasi ve hukuki planda tümden gündemden
düşürülmesi ve ortadan kaldırılması hedeflenmektedir.
İkincisi, cezaevlerindeki devrimci tutsaklara yönelik
saldırı planları için fiziki ve psikolojik zemin hazırlanmak
istenmektedir. Üçüncüsü, devrimci tutsaklarda "af"
beklentisi yaratmak ve uzun vadede bu beklentiler üzerinden
bir çürütme politikası hedeflenmektedir. Mevcut "af",
esas olarak böyle gerici faşist hedeflere hizmet etmektedir.
Öte yandan, insanlığın kurtuluşu için haklı ve meşru
bir mücadele yürütürken tutsak düşen bir devrimcinin,
kendisini tutsak eden Oligarşi'den "af" dilemesi
ya da af beklentisi içinde olması, sözkonusu olamaz.
Devrimci tutsaklar, haklı ve meşru mücadelelerinden
hareketle, serbest bırakılmaları, özgürlüğün doğal hakları
olduğu gerçeğini esas alırlar.
Af sorunu, siyasi tutsakların, adli tutuklu ve hükümlülerin
serbest bırakılması sorunu, cezaevleri dışında da, başta
insan hakları kurumları olmak üzere, demokratik ilerici
kamuoyunun gündem maddelerinden biri durumundadır.
Bu kurumların sorunu ele alış tarzlarını, teknik bir
hukuki terim olarak kimi zaman dile getirdikleri "genel
af" (af'ın günlük kullanım dilindeki nedamet anlamından
farklı olarak) kavramını ve talebini, ayrı değerlendirmek
gerekiyor.
Bu noktada, genel olarak demokratik kamuoyu açısından
da sorunun özünden anlaşılması gereken, devrimci tutsakların
serbest bırakılması talebi ve mücadelesinin; genel demokratik
mücadelenin ayrılmaz, esaslı bir parçası olduğu gerçeğidir.
Sorun ancak böyle anlaşıldığında ve genel demokratik
mücadele geliştirildiğinde, bu talep emekçilere doğru
biçimde mal olabilir ve Oligarşi'den koparılıp kazanılabilir.
S: Af'ın kapsamının sizce nasıl olması gerekiyor?
(Kısmi, ayrımsız, genel af'tan mı yanasınız?)
H.D.: Tüm devrimci siyasi tutsakların kayıtsız
şartsız serbest bırakılması gerekiyor. Öte yandan, devlet
ve devletin örgütlediği çeteler tarafından işlenen suçlardan
ötürü cezaevlerinde bulunanlar dışında tüm adli tutuklu
ve hükümlülerin de serbest bırakılması gerekiyor. Çünkü
bu konumdaki adli tutuklu ve hükümlüler, esas olarak
mevcut kapitalist sistemin kurbanlarıdır. Ve serbest
bırakıldıklarında, mağduriyetleri belli ölçülerde giderilecektir.
S: Adli tutuklular gibi, "bugün-yarın"çıkma
beklentisi içinde misiniz?
H.D.: Böyle bir beklentimiz yok!
S: Kamuouyundan talebiniz nedir?
H.D.: Demokratik kamuoyu, mevcut "af"
tasarısının gerici faşist karakterini ve hedeflerini
teşhir etmeli ve buna karşı durmalıdır. Cezaevleri ve
"af" sorunun gündemleştiği bu süreçte, tüm
devrimci tutsakların ve yukarıda belirttiğimiz temelde
adli tutuklu ve hükümlülerin serbest bırakılmasını temel
alan çalışmalar, demokratik kamuoyunun yürüttüğü mücadelelerin
asli unsuru haline gelmelidir.
|