BU BÜYÜK ATEŞTEN;
BİR KIVILCIM DAHi,
SIÇRAMIYOR MU YÜREĞİNİZE...
Mazlum Doğan, Ferhat Kutay, Necmi Öner, Eşref
Anyık, Mahmut Zengin!
Diyarbakır'da Dicle'nin akmadığı, tarihi surların
boyun büktüğü yıllarda ateş oldular. Newroz oldular.
Işık kıvılcımı oldular.
Onlar, 12 Eylül küllerinin altındaki kordular.
Diyarbakır Zindanı'nda kendilerini yaktılar. Alev
topu gövdelerine su dökmek isteyen diğer tutsaklara,
"su dökmeyin" diye bağırdılar. Kararlılığın
gövdeyle, silahsız kuşatılmışlığın girdabındaki
tek silahla direnişiydi bu. Yıllar geçti. Diyarbakır
aydınlandı. Dicle gürül gürül akmaya başladı.
Yeniden yazılmaya başlayan bir tarihe karşı tarihi
surlar, gururla doğruldu. O ülkenin dağları, o
ülkenin çocuklarmca, önce keşfedildi, sonra fethedildi...
Zekiye Alkan. Diyarbakır Tıp Fakültesi öğrencisi.
Genç, güzel bir Kürt kızı. Yine Newroz'da, "Newroz
ateşi en iyi insan bedeniyle yanar" dedi.
Yeni bir ateş çocuğu oldu; tarihi surların önünde,
tarihi selamlayarak...
1992'de, Rahşan Demirel İzmir'de "Newroz'u
canıyla kutladı" O kır çiçeğinin ateşle dansı
karşısında, bütün kır çiçekleri gülümsedi.
Ve SEMA YÜCE!
Ateşte yükselen, ateşle ülkesini selamlayan bir
Kürt kızı daha...
Ateşin kızı, zindan duvarlarını yaktı.
Kendisini değil aslında.
Sizlere saygı, sizlere sevgi.
Özgürlüğün ve kurtuluşun kaçınılmazlığı,
Sizin iradelerinizin ateşindedir.
BARİKAT
|