Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini
 
Sosyalist Barikat Bütün YAY-SAT Bayileri ve Kitapçılarda

 

En Kahraman Denktaş (!)


Birdenbire ne oldu böyle?
Her tarafa -sanki bir düğmeye basılmış gibi - asılan "Türk Milleti" imzalı afişler, pankartlar neyin nesi?
Şu bizim bildiğimiz kırk yıllık Denktaş, kimselerin haberi olmadan bir "meydan savaşı" filan mı kazandı da böyle birden "Feldmareşal" rütbesine yükseltiliverdi? Ortalığı kaplayan "kahramanlık" edebiyatı da nereden çıktı? Bu yaşta, o muhteşem göbeğiyle Denktaş'ın "Ulubatlı Hasan"a benzer bir yanı var mı?
Gerçi faşistlerin Kıbrıs konusundaki şovenist-kışkırtıcı tavırları ve propagandaları ötedenberi bilinir ama böyle birden yükseliveren hassasiyet oranı neyin işaretidir?
Bazen akıl sır erdirebilmek oldukça zor oluyor...
Sorunu anlamak da toz duman arasında zorlaşıyor...
Aslında şöyle bakmak gerekli: Bu ülkede biz kendimizi bildik bileli Kıbrıs diye bir "sorun" vardır. Bu ülkede çocukluğundan beri istisnasız her gün radyo ve TV haber bültenlerinde "Kıbrıs Sorunu"na ilişkin en az bir haber dinlemeyen bir tek insan yoktur ve olamaz. Bir yılan hikayesi, bir pehlivan tefrikasıdır sürer gider... Doğrusu bu "sorun"un ne olduğunu da milletçe pek bilmeyiz aslında. İşin ayrıntısı kimi ilgilendirir ki? Orada bir ada vardır... Adanın bizim olduğu, bizim olması gerektiği çocukluğumuzdan beri kafamıza iyice işlenmiştir. Bir de... rumlar vardır! Anadan doğma haindirler ve hiç durmaksızın, yorulmaksızın haince planlarla bu "yavru vatan"ı elimizden almaya çalışırlar...
Gerçekte sorun nedir?
Aslında, tam bir tanım yapmak gerekirse, "Kıbrıs Sorunu" denilen şey, Kıbrıs gibi bir "sorun"a duyulan ihtiyaçtan ibarettir!.. Sorun tam tamına budur. Ege'nin iki yakasınaki egemen güçler ve onların siyasi yapılanışları, kendi iç sorunlarında hafifletici bir faktör olarak Kıbrıs denilen şu adaya hep ihtiyaç duymuşlardır. Hep bir can simidi olmuştur Kıbrıs. Bu ihtiyaç, sorunun sürekli mayalanıp üretilmesinin nedeni olmuş, arasıra kuru-sıkı tehditler ve cilveleşmelerle gerginlik canlı tutulmuştur. Aslında işlerin ta en başında iki halkın iradesi bütünüyle özgür bırakılmış olsaydı, bazıları koca burunlarını adaya hiç sokmamış olsalardı, ortada doğru dürüst bir sorun da olmayacaktı. Bu çok iyi biliniyor. Ama öylesine çok burun sokuldu ki o küçücük toprak parçasına ve öylesine tırmandırıldı ki her şey, iflah olmaz uçurumlar yaratıldı halklar arasında...
İşte sorun tam tamına budur. "Kıbrıs Sorunu", "sorun"un bitirilmek istenmemesidir.
Bugün yaşanan ise ara sıra yapılan atraksiyonlardan, gerginlik yükseltme operasyonlarından biridir.
Daha doğrusu uzun süredir Kıbrıs'ın "Yeni Dünya Düzeni" içindeki yeri tartışma konusudur. Son tahlilde emperyalizm için önemli olan kuşkusuz Kıbrıs'ın "zararlı" etki ve creyanlardan uzakta halim-selim bir ada olarak kalması, emperyalist zincir dışına çıkmamasıdır. Ama pratikte işler sanıldığından karmaşık ve çok labirentli gelişmektedir. İkiye bölünmüş bir ada üzerinde bu ikili yaşantının "düzen ve nizam" açısından en uygun biçimini bulmak sanıldığı kadar kolay olmamaktadır. Araya karışan bir dizi uluslararası faktör ve hatta emperyalist ülkelerin kendi iç politikalarına dek uzanan etkilenimler olyayı onlar açısından da arapsaçına döndürmektedir.
Arapsaçının son aldığı biçim, Denktaş'ın diplomatik görüşmelerine dek uzandı. Daha önceden bir dizi tavize razı edilen Türkiye cephesiyle az çok bağlanan "satış" sözleşmesinin Kıbrıs boyutundaki ayrıntıları birazcık problem yaratmakta, ve bu kargaşa içinde diplomaside yaptığı cilveli numaralar Denktaş'ı kahramanlık rütbelerine dek yükseltmektedir.
Ama faşistlerin yaygarasının gerçekten Kıbrıs sorununun kendisiyle ilgili olduğunu düşünmek pek doğru olmayacaktır. Burada daha çok faşist hareketin kendi ihtiyaçlarını görmek ve anlamak gerekir. Faşist hareket kendisini bir biçimde üretebilmek ve canlanabilmek için bir süredir gözünü dışarıya dikmiştir. İçerde "şimdilik" çok fazla işlevli olamayan, belki de daha bir süre "kullanıma" girmeyecek olan sivil çete, ihtiyacı olan canlılığı ve silkinişi Bosna-Hersek, Azerbaycan, Kıbrıs gibi "vesile"ler yoluyla sağlamayı ummaktadır. Son tahlilde ancak cinayet üzerine inşa edilmesi mümkün olan sivil çetenin bu yolla canlanması pek zor olsa da en azından bir süre için motorların ısınmış kalmasını sağlayabilecektir. Bu bakımdan faşist çete hiçbir "dış" fırsatı kaçırmamaktadır.
Ve herhalde böyle bir ihtiyaç da en çok Denktaş'ı keyiflendiriyordur. Bu yaştan sonra bedavadan bir "kahramanlık" rütbesi elde etmek kimi keyiflendirmez ki?..

 


 

 

 

 

 

sbarikat@hotmail.com
barikat@barikat-lar.de
Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Çakırağa Mah. Abdüllatif Paşa Sk. 4/5 Aksaray-İstanbul
Telefon/Faks: (0212) 632 23 19
Adana Büro: Ali Münüf Cad. Büyük Adana İş Hanı Kat: 4/29 Adana
Tel-Fax: 0322 352 17 92