Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini
 
Sosyalist Barikat Bütün YAY-SAT Bayileri ve Kitapçılarda

 

BARİKAT, Küba ve bütün diğer yaşayan sosyalist deneyimlerin varlığnı sürdürmesini, emperyalizmin ablukası altında, onurla ayakta durabilmesini çok önemli buluyor. Abluka altındaki bu öz parçalarımıza yönelik her destek çabasını da destekliyor.Aşağıda bu amaçla oluşturulmuş bir destek girişimi olan Küba Dostaları üyesi Emin Karaca ile yapılan röportajı sunuyoruz.

-Küba Dostlarıyla Dayanışma Girişimi hakkında biraz bilgi verir misiniz? Nasıl başladı ve gelişti şu an ki durumu nedir?
Ülkemizde de başlattığımız; Amerikan emperyalizminin ekonomik ambargosu altındaki Küba halkıyla ve sosyalizmiyle dayanışma girişiminin ifadesi olan Küba Dostlarının çok kısa kronolojik gelişimi şöyle oldu: 90'lara gelinirken başta Sovyetler Birliği olmak üzere kara Avrupası'ndaki 'Halk Cumhuriyetleri'nde reel sosyalizmin hızlı bir çözülme sürecine girmesiyle: "sosyalizmin" başına neler geldiğini tahlil edip yorumlamaya çalışan ülkemiz sosyalist çevrelerinin gündemine Küba'da geldi, emperyalist haber tekellerine göbeğinden bağlı Türkiye'de medyalar Küba'da da "komünizmin sonunun geldiğine dair" yayınlarına hız verdiler, amerikan emperyalizmi zaten "Küba'da da komünizmin sonunun gelmesi" için 30 yıldır uyguladığı ekonomik ambargoyu daha da yoğunlaştırmış, başka tür müdahaleleri de gündemine almaya başlamıştı. Buna karşılık Küba devriminin önemli kilometre taşlarının yıldönümlerinde Fidel'in yaptığı konuşmalardan kimi anlamlı sözleri bizim medyalardan duyup öğreniyorduk. Fidel, Sovyetler Birliği'nde Gorbaçov'un açtığı "glasnost" ve "perestorayka" kapılarının nasıl bir soysuzlaşmaya gitmekte olduğunu gördüğü için;"Küba'daki sosyalizmi bize muzaffer Kızılordunun tankları getirmedi, biz döğüşerek kurduk. Sosyalizmin bayrağını ancak döğüşerek indirebilirler" diyordu. Küba halkının, önderinin ağzından ifade edilen yiğit sesi; biz de son on yıldır iyiden iyiye nasırlaşan, duyarlıksız ortamın kötürümleştiremediği kimi yüreklerde ve akıllarda yankısını buluyordu. Küba halkı ve sosyalizmi için; bizde nelerin yapılabileceği sorusu, körelmemiş devrimci vicdanlarda soruluyordu, işte bu sırada, Toplumsal Kurtuluş dergisinin iki sayısında (Kasım- Aralık 1991) ardarda; şimdiye dek yerelde ve genelde hiçbir devrimci olaya ve olguya gitarı-sesi-oyunuyla duyarsız kalmayan Bilgesu Erenus'un sosyalist aydınlara Küba halkıyla dayanışma çağrısı yayınlandı. Bilgesu'nun çağrıda bulunduğu isimlerin arasında benimki de vardı.
Bu çağrıya cevap verenlerden bir bölümü 20 Aralık 1991 günü istanbul'da toplandık. (Birkaç gün sonra Bilgesu'nun farkedeceği bu tarih, aynı zamanda Alma Ata'da Sovyetler Birliği'nin dağılışının karar altına alındığı toplantının da yapıldığı günmüş. Biz ise , Küba halkıyla ve sosyalizmiyle dayanışmamızı somut olarak nasıl ifade edeceğimizi konuşuyorduk.) Toplantıya Zihni Anadol, Demirtaş Ceyhun, Bilgesu Erenus, Müştak Erenus, Ercan Kanar, Yaşar Kaya, Yalçın Küçük, Muzaffer olca, Rasih Nuri İleri, Orhan İyiler, Şevki Ömeroğlu, Munzur Pekgüleç. Nail Satlıgan, Sungur Savran, Mehmet Emin Sert, Sedat Tuncer, Levent Tüzel ve Eşber Yağmurdereli'nin de aralarında bulunduğu gazeteci, yazar, sendikacı, bilim insanı ve sanatçılardan oluşan bir grup katıldı. Küba Halkıyla Dayanışma Girişimi olarak adlandırılan toplantı; kendi arasından bir Uygulama Kurulu belirledi. Uygulama Kurulu Bilgesu Erenus, Eşber Yağmurdereli, Mehmet Emin Sert, Muzaffer Olca, Yalçın Küçük ve benden oluşuyordu. 23 Aralık 1991 günü Uygulama Kurulu olarak yaptığımız toplantıda, girişimi tüm devrimci çevrelere ve kamuoyuna duyurmak için ilk etkinlik olarak Küba devriminin en anlamlı günlerinden biri, Fidel'in ve Che'nin de aralarında bulunduğu gerillaların Havana'ya girdikleri tarihin yıldönümü 8 Ocak 1992'de bir tanışma toplantısı düzenlemeyi karara bağladık.
Sonuçta "Küba Dostları adını verdiğimiz girişimi tanıtan bir yazıyı ve Küba halkıyla dayanışma çağrısı yaptığımız basın açıklamamızı, kolayca tahmin edilebileceği gibi, tekelci büyük burjuva basını yer vermeyerek görmezden geldi.
Küba Dostları Uygulama Kurulu olarak 7 Ocak 1992'de yaptığımız basın toplantısı da tekelci büyük burjuva basınının gazete ve dergilerinden birer muhabir bulunmasına rağmen olayda bir haber değeri görülmediği (!) için yayınlanmadı, ancak basın toplantısı haberinin ve daha sonraki etkinliklerin yeralışı karşısında Cumhuriyet gazetesini diğerlerinden ayırma gereğine de dikkat çekmek isterim. 8 Ocak günü düzenlediğimiz Küba Dostları tanışma toplantısı Beyoğlu Belediye Gazinosunda salonu tümüyle dolduran bin dolayında Küba dostunun katılımıyla yapıldı. Küba Dostları Küba'nın sorunları üzerine konuştular, Küba şarkılarıyla coştular ve Küba'yla enternasyonal bir dayanışma içerisinde üzerlerine düşeni yapma kararlılıklarını belirttiler.
Gecenin ardından yapılan ilk toplantıda; Küba elçisiyle yapılan konuşmadan çıkan sonucu değerlendirerek Amerikanın ekonomik ambargosu yüzünden Küba'nın en çok sıkıntısını çektiği malların gıda maddeleri, petrol ve ilaç oluşu nedeniyle bunların içinde ilk planda daha kolay sağlanabilecek olan Küba için ilaç toplama kampanyası açmaya karar verdik. Etkinlik ve kampanyaları duyurmak için "Küba Dostlanndan Mektup"lar yayınlamayı da kararlaştırarak Küba Dostlarından Mektup1'i Ocak ayı ortalarında basına ve ulaşabildiğimiz sosyalist, devrimci.demokrat kişi ve kuruluşlara gönderdik.
Küba Dostları adında bir girişimin oluştuğu ve Küba için ilaç toplama kampanyası açtığı haberinin "Mektup" kaynak gösterilerek Cumhuriyet ve Milliyet gazetelerinde yeralması üzerine Bilgesu Erenus'un irtibat telefonuna gerek sade halktan insanlarımız gerekse doktor, hemşire ve sağlık mesleği örgütlerinden umulmadık bir başvuru oldu. Kimi sendika yöneticilerinin de katkısıyla toplanan bir kamyoneti dolduracak hacimdeki ilaçlar şu sıralarda Küba Elçiliğine ulaştırıldı.
Bundan sonra Küba Dostları; girişimi, sosyalist çevrelere daha da duyurup yaymak için sosyalist dergilerin temsilcileriyle biraraya geldi. Barikat, Devrimci Mücadele, Ekimler, Emeğin Bayrağı, Emek, Gelenek, Hedef, Odak ve Toplumsal kurtuluş dergilerinin temsilcileri toplantıda Amerikan emperyalizmi karşısında yiğit Küba halkıyla birlikte olduklarını belirterek; Küba halkıyla dayanışma için yaptıklarını ve yapmayı düşündüklerini aktararak kampanya faaliyetlerinde birlikte davranacaklarını belirttiler.
Küba Dostlan'nın önümüzdeki dönemde yapacağı faaliyetlerden ikisi de şunlar: ilki 12 Nisan 1992 Pazar günü "Dünü, Bugünü ve Geleceğiyle Küba" konulu bir panel. Panel Kuruçeşme Mülkiyeliler Birliği lokalinde yapılacak. Diğeri de mayıs ayı içinde Jose Marti'nin 97 inci ölüm yıldönümü anısına çeşitli dallarda sanatçıların katılacağı "Küba için yazdılar, söylediler, çizdiler, bestelediler" toplantısı olacak.
Ayrıca Küba halkıyla dayanışma girişimi geçtiğimiz günlerde istanbul dışına da yayılarak genişlemeye başladı. Ankara'da da Küba Dostları oluşturularak bir uygulama kurulu faaliyete geçti. Onlar da Küba'ya ilaç kampanyası başlattılar, 28 Martta da Küba Halkıyla Dayanışma Şenliği yapacaklar, izmir'de de Küba Dostları oluşturulmak üzere. Yalova'daki Küba Dostları da 18 Nisanda bir gece düzenleme hazırlığı içindeler.
-Komite'nin Küba'ya ilişkin bir değerlendirmesi var mı? Bu konuda kişisel düşüncelerinizi de öğrenmek istiyoruz. Şu an Dünya'nın Küba'sının ifade ettiği anlam nedir?
İkinci sorunuz olan "Uygulama Kurulu'nun Küba'ya ilişkin bir değerlendirmesi var mı?"ya gelince... şunu söyleyebilirim: Uygulama Kurulunu oluşturan bizler farklı siyasi çizgilerden kişiler olmamıza rağmen Küba için öyle kılı kırk yaran, teori çatlatıcı değerlendirmeler içinde değiliz. Ortak noktamız: Küba devrimini tarih bilincimiz içinde yerli yerine oturtmamız, "Fidel de içlerinde" Küba halkına duyduğumuz derin sevgi ve 33 yaşındaki Küba sosyalizmine sevdalı oluşumuzdur derim. Geçerken bu sorunuza bağlı olarak hatırladığım 20 Aralık 1991'deki ilk toplantımızda tartışılan "değerlendirmelerin birinden söz etmeden o geçemeyeceğim. Çağrılılardan Sungur Savran ve Nail Satlıgan, Küba halkıyla dayanışma için temsil ettikleri siyasi çizginin perspektifine göre "ince" değerlendirmeler ortaya getirdiler: Küba'nın sosyalizminin ne menem olduğu tartışmaya açıktı, o yüzden belki sosyalizmiyle değil ama anti-emperyalizmiyle dayanışılabilirdi, hem Küba halkıyla Fidel Castro'yu da birbirinden ayrı mütalaa etmeliydi... vb.
Yukarıda da değindiğim gibi Küba Dostları Uygulama Kurulu'nun Küba'ya ilişkin değerlendirmesi oldukça homojen diyoruz.
Benim kişisel düşünceme gelince: Küba'ya bir yanımla olabildiğince duygusal-romantiğim, bir yanımla da domuzuna gerçekçi. Küba devrimi benim yaş ve devrimci kuşağımın çocukluğunun son dönemine tekabül eder. Devrimci mücadele içinde yeraldığımız ilk dönemlerde, coğrafi olarak dünyanın iki sapa bucağında bulunmamıza rağmen bizlere daha sıcak geliyordu. Öyle ki, yakın coğrafi avantajımıza rağmen kuzeyimizdeki "bolşevikler" hem halkımıza hem de devrimciler arasında oldukça "sol" karşılanırken, Karayiplerin çikolata renkli sakallı Castrosu Türkiye gençlerine sevecen bir lakap olarak takılabilmişti.
O dönemler Türkiyesinin koyu Ortodoks solları kendilerinin öğrendikleri kitaplardaki devrime uymuyor diye Küba devrimini oluş biçimiyle devrimden bile saymıyorlardı. Dağdan bayırdan inen "küçük burjuva devrimiydi" o. Oysa Küba devrimi, kendisinin başka ülkelerin devrimcileri tarafından nasıl değerlendirildiğine fazla kulak asmadan emin adımlarla ilerliyordu. Amerikan emperyalizminin burnunun dibinde oluşu yüzünden en çok da ''anti-emperyalizme" vurgu yaparak bugüne kadar gelip 33 yaşına bastı. Peki Küba'da geriye dönüş mümkün mü? Mümkün değil diyorum ben. Hele Sovyetler Birliği'ndeki gibi; bir yanından Gorbaçov'un girip öte yanından Yeltsin'in çıktığı bir çöküş ya da geriye dönüş yaşanmayacak Küba'da. Küba'da sosyalizm ancak, çok açık ve kaba bir Amerikan müdahalesiyle, Karayiplerin bu tropikal adası 10 milyonluk halkıyla birlikte batırılabilirse yok olabilir. Dünyanın Kübası bir adada olmasına rağmen hiç de Robenson'un adası değil. 33 yaşındaki Küba sosyalizmi, aynı uğurda mücadele eden dünya insanlarına, dimdik duruşuyla sürekli kazanma azmi aşılayacaktır.
-Giderek yoğunlaşan dünya ve ülke gündemi içerisinde bir yandan da geniş bir kesim birçok şeye duyarsız iken, bu girişimlerin güçlükleri mutlaka ki çok. Bu son çabalarınız çerçevesinde konunun bu yönünü değerlendirir misiniz?
Haklısınız. Bu girişimlerin güçlükleri çok. Hele bütün yellerin Yeltsin'den yana estiği bu dönemde. Özellikle aydınlar katında sosyalizm cazibesini çoktan yitirdi. Dün sosyalizm bir çekim merkezi olarak oldukça fiyakalı bir modaydı. Şimdi sınıf mücadelesi yok, "demokrasi" var. Kavga yok, "uzlaşma" var. Onlar demokrasi içinde uzlaşadursunlar, bu ülkede; 40 günlük yolda, Karayiplerde bir adada sıkıntı çeken sosyalist bir halk için çarpan yürekler hala var ve var olacak.

 

 

 

 

 

sbarikat@hotmail.com
barikat@barikat-lar.de
Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Çakırağa Mah. Abdüllatif Paşa Sk. 4/5 Aksaray-İstanbul
Telefon/Faks: (0212) 632 23 19
Adana Büro: Ali Münüf Cad. Büyük Adana İş Hanı Kat: 4/29 Adana
Tel-Fax: 0322 352 17 92