Ekonomik, demokratik, siyasal sorunlarla bunaltılmaya
çalışılan her türlü örgütlenme hakları ellerinden
alınan memurlar, yeniden örgütlenme ve sendikalaşma
mücadelelerini tüm güçleriyle sürdürüyorlar.
Faşist bir özü olan 657 ve 625 sayılı yasalarda
memurların sendikalara üye olmayacakları gibi
açık bir yasaklama yoktur. Ancak memurların sendika
kurma haklarının olmadığı ve siyasal örgütlenmelerinin
yasak olduğu ayrıca vurgulanıyor.
Her ne kadar faşizmin yasalarıyla örgütlenme hakları
ellerinden alınmaya çalışılıyorsa da, memurlar
bu yasağı delmek için var güçleriyle mücadelelerine
hız veriyorlar.
Ekim 1991 seçimleriyle birlikte memurlara serbest
örgütlenme vaatleri yağdı. Hükümetin, ilan ettiği
"şeffaflık" politikaları gereği herkese
özgürce örgütlenme hakkı tanınacağına dair sarf
ettiği sözlerin kitleleri uyutmak için kullanılan
içi boş demagojiler olduğu kısa sürede ortaya
çıktı.
12 Eylül, memurların resmi eğitim düzeyleri demokratik
haklar konusundaki duyarlılıkları ile örgütlendiklerinde
siyasi iktidar üzerinde ciddi bir yaptırım gücü
olabileceğinin farkındaydı. Bundan dolayı en baskıcı
yasalar memur kesimine uygulanmakta gecikmedi.
Yasaların ve siyasi iktidarın yoğun baskıları
sonucu uzun süre sessiz kalan memurlar, ilk atılımlarını
1987’de yaptılar. PTT çalışanları Derneği Demiryolları,
Eğit-Der gibi derneklerle kamu çalışanları sendikal
haklar platformunu oluşturdular. Yaygınlaşan memur
eylemleri ile birlikte Türkiye'de memurlar ilk
defa iç hukuka değil de uluslararası sözleşmelere
dayalı bir sendikalaşmanın örneğini oluşturdular.
1991 yılında Eğit-İş'in ardından Kam-Sen, Sağlık-Sen,
Bem-Sen, Eğit-Sen ve Tüm-Bel-Sen kuruldu. 1991
yılı memurlar için sendika ve eylem yılı oldu.
Ekonomik olarak da çökertilmek istenen memurlar,
kendilerine reva görülen düşük ücretler için toplu
vizite eylemleri, yürüyüşler paneller düzenlediler.
Kamu Çalışanları Sendikal haklar platformu bu
eylemlerde etkin rol oynadı. 1991 Mart'ında hiçbir
mahkeme kararı olmaksızın sendikaların vilayetçe
mühürlenilmesi de memur mücadelesine engel olamadı.
Mühürlenmelerden sonra işyeri örgütlenmelerini
temel alan sendikalar fiili sendikacılık anlayışı
ile çalışmalarını ve örgütlenmelerini sürdürdüler.
Memurlar sendikal faaliyetlerinin yanı sıra gelişen
"Savaşa Hayır", "Kürt Soykırımına
Hayır", "Anti terör Yasası Kaldırılmalıdır"
isimli gösterilerde yer aldılar.
18 Mart 1991'de mühürlenen memur sendikaları.
14 Eylül’de memurların mühürleri sökmesiyle tekrar
açıldı. Mühürlerin kırılması esnasında yapılan
açıklamada "Valilik uygulamaları açıkça hukuka
aykırıdır, bizler kamu sendikaları olarak yargı
mahkemelerinin vermiş olduğu hakkı bizzat uygulayarak
mühürleri kırıyoruz. Bundan böyle yasal ve meşru
haklarımızın çiğnenmesine izin vermeyiz"
denildi.
1992'nin ilk aylarda memur örgütlenmesi ve mücadelesi
bakımından hayli canlı geçti.
16 Ocak'ta vilayetin önünde toplanan halk yeni
memur sendikasının kurulmasına tanık olular. Öğle
saatlerinden itibaren valiliğin önünde toplanan
PTT çalışanları ellerinde maket telefonlarla "Sendika
Hakkımız Grev Silahımız". "Yaşasın Sendikamız
Tüm-Haber Sen", "Yaşasın Grevli Toplu
Sözleşmeli Sendika Hakkı" sloganlarıyla,
vilayete sendika başvurusunda bulundular. Vilayetin
başvuruyu kabul etmesiyle coşkuları artan PTT'li
memurlar sloganlar atarak coşkularını dile getirdiler,Tüm-Haber
Sen'in kuruluşunun resmileşmesinden sonra yapılan
açıklamada üç haneli bir köyde dahi var olan PTT,
günümüzde haberleşme ve iletişim ağı ile ekonominin
organizasyonunu sağlar öneme sahiptir. Ama çalışanlarına
bakıldığında, çalışanları ekonomik çıkmaz içindedir.
Yine çalışanların örgütsüzlüğünü amaçlayan sözleşmeli
personel kararnamesi 1399 %95 ile en fazla PTT'de
uygulanmaktadır. Anayasa mahkemesinde üç kez iptal
edilen bu kararnamenin yeniden düzenlenmeyerek
iptal edilmesini 400.000'e ulaşan sözleşmeliler
adına talep ediyoruz. PTT'de her beş kişiden biri
işçi diğerleri sözleşmeli personeldir. Bu uygulamaya
karşı mücadele edeceğiz.
Yıllardır örgütüz, alım gücü her geçen gün düşen
suskun PTT çalışanları, bu güne kadar haklılığını
bundan sonra da gücünü haykıracaktır, denildi.
Tüm Haber-Sen'in ardından bu sefer 657'yi hallaç
pamuğuna çevirme sırası maliye çalışanlarındaydı.
Yaklaşık 200 kişiyle geldikleri valiliğin önünde
çeşitli sloganlarla, sendikaları Tüm-Maliye Sen'in
başvurusunu yaptılar. Memurların yaptığı eylemler
ve mücadeleleri hiç kuşkusuz haklı temelde gelişecektir.
Ancak bu mücadeleyi kendiliğindenci bir gelişmeye
terketmek, burjuvazinin bu örgütlenmeleri ve mücadeleyi
bastırmasına, geriletmesine, işlevsizleşmesine
neden olacaktır. Önümüzdeki günlerde daha çetin
geçecek olan mücadelede sorumluluklar yerine getirilmeli,
iktidarın her türlü vaadine kulak tıkanmalı, uzlaşmacı
sendikacılık yerine sınıf sendikacılığı geliştirilmelidir.
Ancak o zaman böylelikle istenilen gerçek sınıf
sendikacılığı anlayışı gelişir.
|