Erzurum
Özel Tip Cezaevinde Vahşet Sürüyor!
|
TC Cezaevlerindeki durumun 12 Eylül'ü
hiç aratmayacak düzeyde oldugu biliniyor. Ancak, son
süreçte Erzurum Cezaevi'nde yasananlar artik bilinen
bütün boyutlari asmistir ve ne yazik ki bu durum kamuoyunda
çok az yanki bulmaktadir. BARIKAT okurlarinin dikkatini
özellikle bu cezaevine çekmek istiyoruz. Bütün devrimci
güçleri Erzurum'daki vahsete karsi bir seyler yapmaya
çagiriyoruz.
Uzun süreden beri kamuoyunun gözünden
uzak olarak Erzurum Özel Tip Cezaevinde yaklasik 1200
tutuklunun yasadigi trajedi ve yasayanlarin anlattiklari:
15 Agustos 1994 günü asker, komando, özel tim ve gardiyanlar
tarafindan zincir, kalas ve coplarla tutuklulara saldirildi.
Saldiri sonucu kanlar içinde baygin durumdaki tutuklular
sürüklenerek tek kisilik hücrelere atildilar. Bu saldirida
tutuklulara ait olan kitap, dergi, fotograf, teyp, radyo
gibi tüm esyalar tahrip edilmis, geri kalan esyalara
ise cezaevi idaresi tarafindan el konulmustur. Bu saldiri
karsisinda direnenlere, cezaevi banyosunda kurulan is-kencehanede
falaka, elektrik, askiya almak, çiplak olarak beton
üzerinde süründürmek, soguk su dökmek gibi iskenceler
yapilmaktadir ve itirafçilik dayatilmaktadir. Bu baskilarin
sonucu 30 Agustos 1994 günü Selami Zoro adli tutuklu
kendisini asarak yasamina son vermistir. Bu olayi da
2. Müdür Bayram Nehirsoy "siz yaptiniz" diyerek
iskence zoruyla tutuklulardan Erdal Bektas, Nurullah
Koç, Burhan ve Servan Ahmet'in üstlenmelerini istemistir.
Tutuklulari kisiliksizlestirmek için her türlü vahsetin
uygulandigi Erzurum Özel Tip Cezaevinde hücrelere ip
birakilmakla ve bunun sonucunda hücredeki kisinin intihar
etmesi istenmektedir. Arap Köseoglu da bu uygulamayi
protesto etmek amaciyla intihar girisiminde bulunmus,
fakat ip koptugundan boynundan yarali olarak kurtulmustur.
Ismet Orhan ise kendini yakmis. Agir yarali oldugu halde
tedavi yapilmayip akil hastasidir diye Elazig Ruh ve
Sinir Hastahanesine gönderilmistir. Yine Servan Ahmet
baskilar sonucunda kendini yakmistir ve agir yaralidir,
ismi ögrenilemeyen 18 yasindaki bir tutuklu kendini
yakmis, agir yarali olarak tek kisilik hücreye atildiktan
sonra giysileriyle kendini bogarken gardiyanlar tarafindan
kurtarilmistir. Ramazan ayinda PKK tutuklularina zorla
oruç tutturulup namaz kildirilma dayatilmistir. Oruç
tutmayip namaz kilmayanlar iskenceye alinmislardir.
Tutuklulara sik sik alevi olup olmadiklari sorulmakta
ve "o... çocuklari, hepinizin ana... sizler alevisiniz
indirin donunuzu bunlar sünnet de olmamis" diyerek
sünnet testinden geçirilmektedirler. (Bu sözler, gardiyan
Fuat'a aittir.) Yine iskencede "hangi partiye oy
verdiniz" diye sorulmakta ve CHP veya DYP diyenlere
"gelsinler onlar kurtarsinlar sizi, burada, iktidar
da. hükümet de biziz, istedigimizi yapariz" denilmektedir.
130 kisilik cezaevi personelinden iskenceye sürekli
katilanlar: Abdullah (2. Müdür), Asat (Gardiyan). Semih
(Bas gardiyan), Cemal diye bilinen Cemalettin (12 Eylül
öncesi Ülkü Ocaklan'ndan), Ismail (Gardiyan, ayni zamanda
kantinin sorumlusu), Zckir (Gardiyan), Zeki (Bas gardiyan),
Recep (Bas gardiyan), Ali (Kogus aramasina sürekli katilan
gardiyan). Mete Erdem (1. Müdür). Diger müdürler, Cihan
Sah Karatas ve Hüseyin Sebekoglu için de daha önce (Temmuz-94)
görev yaptiklari Aydin E Tipi Cezaevindeki tutuklular
tarafindan iskence yaptiklari belirtilip suç duyurusunda
bulunulmustur.
Bunlarin disinda, tutuklulari zorla çalistirmak (Kalorifer
dairesinin temizlenmesi, mutfak temizligi.ve çesitli
isler...) olagan uygulamalardandir. Görüs süresi 10
dakika ile sinirli olup, görüsçü olarak gelen kadinlar
ziyaret öncesi jandarma tarafindan asagilayici ve onur
kirici bir sekilde aranmaktadir. Görüs sirasinda tutuklunun
ve ziyaretçinin yaninda gardiyan beklemekte, ziyaret
bitiminde ise tutuklu kogusuna tartaklanarak götürülmektedir.
Avukat görüsü dahi gardiyan gözetiminde yapilmakta ve
dosya önce idare tarafindan okunup daha sonra avukata
verilmektedir. Soy ismi tutmayan ikinci ve üçüncü derecedeki
akrabalar, çocuklar ziyarete alinmamaktadir. Bunun yanisira,
tutuklu yakinlarinin getirdikleri hiçbir gida maddesi
alinmamaktadir. Alinsa dahi giysiler yirtilmakta, çay,
seker, tuz, sampuan birbirlerine karistirilmakta, tutukluya
kullanilmayacak durumda teslim edilmektedir. Cezaevi
kantininde satilan her türlü maddeler astronomik fiyatlarla
verilmektedir. Günlük basin ve diger yayinlarin girisi
tamamen yasak. Sadece Sabah gazetesi verilmekte, ancak
o da sansürlü olarak verilmektedir. '(Özellikle cezaevleriyle
ilgili haberler tamamen kesilerek) Hasta olan tutuklularin
kendi paralariyla aldiklari ilaçlarina bile idare tarafindan
el konulmaktadir. Tutuklular arasinda her türlü yardimlasma
yasaktir; bu yardimlasmayi engellemek için her yil belirli
sürelerle her tutuklunun yazili olarak mal beyaninda
bulunmalari zorunlulugu getirilmektedir.
Havalandirma, B Blokta yarim gün, A Blokta tam gün yapilmaktadir.Mankemesi
olanlarin günü bildirilmemekte,, özellikle iskence izi
olanlar götürülmemekte, mahkemeye götürülenler ise sabah
00,04'de alinmakta ve genellikle durusmalar Erzincan'da
oldugundan 2 gün yolculuk yapilmaktadir. Bu yolculuk
sirasinda tutuklulara yemek verilmemekte, tuvalete çikarilmamakta,
gidiste psikolojik iskence dönüste ise fiziki iskenceye
maruz birakilmaktadirlar. Bütün bu baski, iskence ve
onur kirici asagilayici uygulamalar Erzurum Cezaevi'nde
bugün de hâlâ devam etmektedir.
IHD ISTANBUL SUBESI CEZAEVI KOMISYONU
|