1995'DE
GENEL DURUM VE DEVRİMCİ ATILIM ÜZERİNE
M. Saribal
|
1994 5 Nisan kararlarının ardından gelişen süreç yeni
yeni sorunlarla ve sorunlar karşısında gelişen eylemselliklerle
dolu bir gündeme girdi.
Bu kararlar beraberinde işçi atılmalarının ve sürgünlerin
en üst boyutlarda yaşanmasını getirdi. Ardından Kürdistan'da
yaşanan savaşa ayrılan ödeneğin artırılması ve emperyalizmin
ülkemizdeki kurumlarının daha fazla kâr edebilmesi için
zam üstüne zam uygulamasına geçildi. Yeni yılın hemen
başında IMF, emperyalizmin reçetelerini uygulamak için
ve 5 Nisan kararlarının başarısızlığının hesabını sormak
için Tansu Çiller'i sorguya almış, ardından yeni bir
acı reçeteyi eline verip parlamentoya göndermiştir.
IMF, Çiller sorgusundan sonra bu kararların derhal yaşama
geçirilmesine diretmektedir.
İşte tam bu noktada IMF'nin varlık nedenini sorgulamak
gerekiyor. Emperyalizmin üçüncü bunalım döneminde klasik
sömürge yöntemlerinden yeni sömürgecilik yöntemlerine
geçmesiyle beraber ekonomik, politik, mali, ticari,
ideolojik ve askeri anlamda gizliliğe dayanan bir takım
uluslararası örgütler kurulmuştur. İşte IMF bu örgütlerden
biridir. Bundan dolayıdır ki ülkemiz de yeni sömürge
bir devlet olduğundan, ekonomik kararların alınmasında
IMF kesin bir rol üstlenmektedir. Peki ülkemizdeki halk
kitleleri ne durumdadır? Dönem dönem gelişen, ekonomik
temele dayanan spontane eylemselliklerin dışında halk
kitleleri yoğun apolitikleştirme saldırıları karşısında,
yirmi dört saatini burjuvazinin politikalarını sunan
kitle iletişim araçlarının içinde geçirmekte ve herşeye
yabancılaşmaktadır. Yemek yerken ya da iş yaparken naklen
savaş yayınları seyredebiliyor, panzerlerle sürüklenen
insan cesetlerini görebiliyor ve tepkisizliğini sürdürebiliyor
halk kitleleri.
Bütün bunlara karşın, devrimci durumu da gözden geçirme
gerekliliğini duyuyorum. Ülkemizde devrimci durum, 12
Eylül ile aldığı yenilgi ve 1989 da duvarların yıkıldığı
sosyalizmin dünya ölçeğinde yenilgisiyle çakışınca devrimci
harekette varolan geri çekilişin ardından devrimci gelişme
anlamında ileri bir aşamaya sıçraması da durağanlaşmış
ve etkin bir saldırıyla karşı karşıya kalmıştır. Sermaye,
sosyalizmin dünya ölçeğinde aldığı yenilgiyi, kendi
sözcülüğünü yapan medyayı ve tüm araçları kullanarak
halk kitlelerinde toplumsal apolitikliği geliştirme
çabasına girdi. Sosyalizmin bittiği yaygaralarının gördüğü
itibara karşılık, sosyalistlerin gelişen bu sürece müdahale
etmek ve ideolojik politik hatta mücadeleyi geliştirmek
gibi bir sorunla karşı karşıya kalmaları söz konusudur.
Diğer yanda sosyalizm adına ve Türkiye Devrimi adına
yeni sosyalist etiği ve insan olgusunu (sosyalist insan)
mücadele geleneğinden gelmiş ve bununla birlikte bu
dönemin koşullarına göre biçimlenmiş yeni perspektifler
içinde varetmek sorunuyla yüz yüze gelmektedir. Buna
bir de sosyalistlerin iç çelişmeleri eklendiğinde devrimci
durumun zayıflığı ortaya çıkmaktadır. O halde bunların
çözüm yollarını araştırmak ve pratik adımları atmak
gerekliliği karşımıza çıkmaktadır.
Bunun içindir ki hemen aklımıza Lenin'in ünlü yapıtının
adı da gelmektedir. Ne yapmalı? Evet, devrimci gelişmenin
devrimci atılıma dönüşmesi için ne yapmalı? Ne yapmalı
sorusuna karşılık ise hayatın her alanında örgütlenmek
cevabı verilmelidir. Yani sendikalardan derneklere,
insan hakları mücadelesinden çevre sorunlarına, kültür-sanat
çalışmalarına kadar somut politikalar üretmek ve politikaları
hayat pratiği içinde örgütlemekten geçiyor.
İkinci sorun ise (acil bir sorun) sosyalist anlamda
medya kültürünün geliştirilmesidir. Bu olguları yaşam
geçirebilmek için de bazı durum ve problemleri aşmamız
gerekiyor.
Öncelikle devrimcilerin kendi aralarındaki ideolojik
ve politik sorunlarını devrimci ilke ve kurallar çerçevesinde
çözmeli. Yeni ideolojik ve politik tespitleri devrimci
yöntemlerle tartışmak. Devrimcilere hizmet eden araçları
amaçlaştırmamak ve öznel durumlarda devrimcilerin yapmaları
gereken, işleri alelacele ele alıp kısır döngüler içerisinde
değil geniş devrimci ufuk içerisinde yorumlayıp politika
üretmektir. 1995 devrimci atılımımızın temel dinamiği
yukarıda anlattığımız sosyalist ve devrimci tipin yaratılmasından
geçiyor. Yani, düşünen, sorgulayan, araştıran ve sürece
damgasını vuran insan tipinden, sosyalist insan tipinin
yaratılmasından geçiyor. Türkiye devrimi de ancak bu
tipin yaratılmasıyla gerçekleşecektir.
|